2023’ten 2024’e: Erdoğan Gitsin mi, CHP Kalsın mı?
Sadece 2023’ün, 2023 seçimlerinin değil, neredeyse 2019 seçimlerinden sonraki dört senenin ana sorusuydu: Erdoğan gitsin mi? 2024’e de ana bir soruyla giriyoruz, hem de 2024 seçimleri tek tek şehirleri ilgilendiren belediye seçimleri olmasına rağmen. 2024’ün, 2024 seçimlerine kadar geçecek birkaç ayın sorusu artık olgunlaşmış görünüyor: CHP kalsın mı?
Sadece 2023’ün, 2023 seçimlerinin değil, neredeyse 2019 seçimlerinden sonraki dört senenin ana sorusuydu: Erdoğan gitsin mi? 2019 yerel seçimlerinde CHP merkezli muhalefetin büyükşehirlerdeki başarısı 2023 seçimlerinde iktidarın ve Erdoğan’ın değişebilir olduğunu göstermiş, 2023’e kadar geçen dört sene boyunca Türkiye siyasetinde esas cephe de bu soru, Erdoğan gitsin mi sorusu etrafında kurulmuştu.
Gidebilirdi, gidecek gibiydi de. Ancak siyasete “gitsin diyenleri bir araya toplasam yeter” diyen Kılıçdaroğlu aklı hâkim olunca, “bu akıl geleceğine Erdoğan kalsın” diyenler galebe çaldı. Olan oldu ve önümüzdeki beş sene boyunca olağanüstü bir gelişme olmazsa Erdoğan gitsin mi sorusunun Türkiye siyasetinde bir kez daha sorulmasına hacet kalmayacak. Erdoğan’ı bir dönem daha cumhurbaşkanı yapacak türden bir anayasa değişikliği pek muhtemel görünmediğinden, seçimlerin yenilenmesine yol açacak olağanüstü bir gelişme olmadığı takdirde, Erdoğan gitsin mi sorusu bir daha sorulacak gibi değil. Benzer minvaldeki büyük soru, olsa olsa, “Erdoğan’ın varisiyle mi devam edelim” sorusu olabilir.
Öte yandan, Erdoğan gitsin mi sorusunun geçerliliğini yitirmesi Türkiye siyasetini ana bir sorudan, bir esas cepheden mahrum etmiş değil. Tersine, seçim senesi olmasının da katkısıyla 2024’e de ana bir soruyla giriyoruz, hem de 2024 seçimleri tek tek şehirleri ilgilendiren belediye seçimleri olmasına rağmen. 2024’ün, 2024 seçimlerine kadar geçecek birkaç ayın sorusu artık olgunlaşmış görünüyor: CHP kalsın mı? Kürt şehirlerinde DEM Parti hangi yüzdelerle seçimleri alacak, seçimleri kazanan DEM Parti belediye başkanlarının yerine yine kayyım atanacak mı sorularını birer yan soru gibi düşünecek olursak, Türkiye siyasetinde esas cephe önümüzdeki birkaç ay boyunca bu soru etrafında kurulacak.
CHP Kalsın mı?
Yaklaşık 1.400 kadar belediye için seçim yapılacak ve il ve ilçe genel meclisleri için verilen oylar partilerin desteğinde bir azalma ya da artma olup olmadığını gösterecek, bunlar da var, ancak Türkiye siyaseti “31 Mart 2024 seçimlerinde aslında ne oldu” sorusuna şuna bakarak cevap verecek: CHP’nin 2019 seçimlerinde AK Parti’yle MHP’nin elinden aldığı İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Hatay gibi büyükşehirlerde kim kazandı? Daha doğrusu, CHP kaybetti mi? Özetle, 2023 2024’e devrilirken, Türkiye siyasetinin ana sorusu da değişiyor, aslında değişti bile: Erdoğan gitsin mi sorusunun yerini CHP kalsın mı sorusu almış durumda.
Türkiye siyasetinin ana sorusunun artık Erdoğan gitsin mi değil de CHP kalsın mı olması sebepsiz değil. 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın gitmemesi, 2028’e kadar iktidarda kalma hakkını elde etmiş olması esas sebep elbette. Ne var ki, 2023 seçimlerinde gitmemesi Erdoğan’a sadece 2028’e kadar iktidarda kalma hakkını değil, kendisiyle anılan milli ve yerli rejimi kalıcılaştırıp ebedileştirme imkânını da vermiş durumda. Oluşan bu yeni durumla beraber Türkiye siyasetine istikamet veren ana arzular artık Erdoğan gitsin ve Erdoğan kalsın arzuları değil. 28 Mayıs 2023’ten beridir Türkiye siyasetine istikamet veren milli ve yerli rejim ebedileşsinle milli ve yerli rejim ya da iktidar değiştirilebilir olmaya devam etsin arzuları arasındaki gerilim ya da rekabet. 2028 seçimlerinde halen canlı olmaya devam eder mi emin değilim ama bu rekabet 2024 seçimlerinde İstanbul ve büyükşehirler CHP’de kalsın ve kalmasın tercihlerinde cisimleşecek.
Türkiye siyasetinin kalbi artık CHP kalsın mı sorusu etrafında atıyor; bunun sebebi de Türkiye siyasetine istikamet veren muarız arzuların değişmiş olması. 2023 2024’e devrilirken vaziyet bu.
CHP Kalır mı?
Bu vaziyetle beraber Türkiye siyasetini izleyenlerin, analiz edenlerin önünde birbiriyle bağlantılı iki soru var: CHP kalır mı, kalırsa nasıl? CHP kalır mı sorusuna “evet, tabii ki” demek kolay değil. Değil, çünkü 2019’dan 2024’e değişen en az iki önemli şey var: Evvela kazanılacak görünen 2023 seçimlerinin kaybedilmiş olması büyükşehir belediyelerinin CHP’de kalmasını sağlayacak muhalif seçmenlerin inancını ve hevesini kırmış durumda. Daha önemlisi, 2019’da büyükşehirleri CHP’ye kazandıran ittifakın temsilcileri artık CHP’nin yanında değil. Muhalefet seçmeninin ‘depresyonu’ ve İYİ Parti’yle DEM Parti’nin kendi adaylarıyla yarışacak olması büyükşehirlerin CHP’de kalmasını güçleştirecek, bu açık.
Öte yandan, büyükşehirlerin CHP’de kalmasını güçleştirecek görünen faktörleri dengeleyebilecek, dahası büyükşehirlerin CHP’de kalmasına yol açabilecek faktörler de yok değil. Bu minvaldeki faktörlerin ilki ‘sosyoloji’. Malum son 2023 seçimleri de dahil 2017’den bugüne yapılan bütün seçimlerde Cumhur İttifakı büyükşehirlerin pek çoğunda çoğunluğu bulamıyor. Diğer deyişle, hayatın akışı büyükşehirlerde Cumhur İttifakı’ndan yana değil. Milli ve yerli rejim devam etsin karşısında etmesin arzusunu kuvvetli kılan bu hal, büyükşehirlerin CHP’de kalmasına yataklık edebilir. Bir ikisi hariç CHP’nin yönettiği büyükşehirlerdeki belediye başkanlarının iyi belediyecilik yapmış olmaları da diğer bir faktör. 2024 seçimlerinin genel sorusu CHP kalsın mı olacak olmakla beraber, nihayetinde her belde, tekil olarak kimi belediye başkanı görmek istediğine de karar vereceğinden, CHP kalsın mı sorusunun cevabını almak için bakılacak yerlerde mevcut başkanların iyi belediyecilik yapmış olmaları CHP’yi kazanabilir kılıyor. 2019’da CHP’nin AK Parti’nin elinden aldığı belediyelerle ilgili nahoş hatıralar da bu fasılda sayılabilir.
Bir diğer faktör de kendi adaylarıyla yarışacak olmalarına rağmen İYİ Parti ve DEM Parti’nin CHP’li başkanlarca yönetilen büyükşehirlerde seçimleri kazanma şanslarının olmayışı. Bu durum bu iki parti seçmeninin büyük kısmının CHP adaylarını desteklemelerini kolaylaştırabilir. En önemli faktörse şu: 2023 seçimlerinin yol verdiği milli ve yerli rejimin ebedileşme ihtimalinin yarattığı endişe ve parti yönetimindeki yenilenme, CHP’nin Türkiye muhalefetinin sıklet merkezi, Türkiye siyasetinin AK Parti karşısındaki esas merkezi olmasına kapı aralamış durumda. CHP bu fırsatla beraber büyükşehirlerde CHP’li olmayan muhalefet seçmeni için de desteklenebilir parti olma hüviyetine erişme imkânını yakalamış görünüyor. Özetle, şartlar ya da faktörlere dair objektif bir değerlendirme CHP’nin kalmasının zor ama mümkün olduğuna işaret ediyor.
CHP Nasıl Kalır?
Peki bu zor ama mümkün ya da mümkün ama zor durumunda CHP nasıl kalır? Adaylar, beyannameleri, kampanyaları, hepsi önemli işler ve bunların konuşulması, tartışılması ve belli olması için daha zaman var. Ama, yapılması için hemen bugün harekete geçilmesi gereken en az iki iş var görünüyor CHP’nin kalması için. Adaylar ve şehirler seviyesinde değil de, genel merkez seviyesinde. İlkin, CHP’nin kalmasını mümkün kılacaklar bahsinde söz ettiğim son faktörün hakkını vermek, CHP’yi muhalefetin merkezi, K Parti karşısında esas siyasi merkez kılmak fırsatını maharetle kullanmak gerekiyor. CHP, milli ve yerli rejim devam etmesin arzusunda olanlara, bu arzularını gerçekleştirmenin en mümkün yolunun CHP etrafında toparlanmaktan geçtiği hissiyatını verebilmenin bir yolunu bulmak durumunda. Bu yol da görebildiğim kadarıyla CHP’yi muhalefetin koordinatörü değil de kalbi ve aklı kılmaktan geçiyor. CHP’yi milliyetçileri, Kürtleri ve muhafazakârları sekülerlerin ardına dizmeye çalışan parti değil de, sekülerleri, milliyetçileri, Kürtleri ve muhafazakârları ortak bir hayalde buluşturmaya çalışan parti kılmaktan diğer deyişle.
İlkiyle bağlantılı olmakla beraber CHP genel merkezinin yapabileceği ikinci şey de şu: 31 Mart’a, yapılacak olanın yerel seçimler olduğu perspektifini kaybetmeden, bir genel fikir etrafında hazırlanmak. 31 Mart 2024’te CHP kalsın mı sorusu oylanacak tespiti doğruysa, CHP genel merkezinin seçimlere bu soruya niye evet denmesi gerektiğini açıklayan genel bir fikirle girmesi gerekiyor. Şuna emin olabiliriz: Gerek ekonomide iyileşmenin uzağında olduğumuzdan, gerekse de AK Parti’nin 2019 öncesi belediyeciliği çok da iyi hatırlanmadığından, Erdoğan da 31 Mart seçimlerini bir yerel seçim olarak bırakmayıp, seçimlerin CHP kalsın mı gitsin mi referandumuna dönmesini tercih edecektir. CHP kalsın mı sorusunun seçmenin bilinçaltındaki milli ve yerli rejim ebedileşir mi endişesinden ayrışması için elinden geleni yaparak tabii ki. CHP’nin kalmasını bu kez Sisi’yle değil ama pek muhtemelen terörle, Gazze’yle, LGBT’yle, ailenin muhafazasıyla vs. ilişkilendirecektir Erdoğan. Bu durumda, CHP’nin İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya gibi büyükşehirleri yönetmeye devam etmesinin, daha doğrusu ‘CHP’nin kalmasının’ manasını tayin etme savaşında CHP’nin baskın çıkması gerekiyor. Bu da tek tek belediye başkan adaylarından çok CHP genel merkezinin becerebileceği bir iş.