2024 ABD Başkanlık Seçimi: Sistem, Geçmiş Sonuçlar ve Anketlerin Gösterdiği
Gerek Başkanlık için uygulanan seçim sistemi gerek her iki adayın seçmenleri (negatif ve/veya pozitif siyaset konumlanmaları neticesinde) mobilize edebilme kapasitelerinin yüksek olması sebebiyle ABD siyasi tarihinin en ilginç Başkanlık yarışlarından birine tanıklık etmemiz çok olası.
1845 yılında ABD Kongresi’nin kabul ettiği yasaya göre Başkanlık seçimleri dört yılda bir, Kasım ayının ilk pazartesi gününü takip eden salı günü yapılmaktadır. Bu yasaya uygun olarak, 5 Kasım 2024 Salı günü yapılacak Başkanlık seçime yedi haftalık bir zaman kaldı.
Seçim sürecinin başlamasından bu yana en önemli kırılma noktası, Joe Biden yerine Kamala Harris’in Demokrat Parti’nin adayı olarak belirlenmesiydi. Aksi durumda, özellikle Donald Turmp’a suikast girişiminin ardından Cumhuriyetçi seçmendeki seferberlik sebebiyle, 2024 Başkanlık seçimi, (1964 ve 1976’da olduğu gibi) kazananın kolaylıkla tahmin edilebileceği bir yarışa sahne olacaktı. Son dönemde yayınlanan federal devlet ya da federe devlet seviyesindeki anketlerin ortak çıkarımı, 5 Kasım 2024’te, Harris ve Trump arasında, belki de 2000’de George W. Bush ve Albert Gore arasındaki yarışa benzer şekilde, uzun soluklu bir seçim yarışına tanıklık edeceğimizdir.
Kamala Harris, 2020 Başkanlık seçimi sonucunda ABD’nin ilk kadın başkan yardımcısı adayı Geraldine Ferraro’nun aksine (1984 Başkanlık seçimi) ülkesinin ilk kadın başkan yardımcısı olmayı başarmıştır. 2016 Başkanlık seçiminde ABD’nin ilk kadın başkan adayı olan Hillary Clinton’ın yapamadığını, 2024 yılında Harris yapabilecek ve ülkenin ilk kadın başkanı olmayı da başarabilecek mi? Bir başka deyişle, Harris “duble” yapabilecek mi? Bu soruyu tartışmadan önce, ABD Başkanlık seçiminde uygulanan sistemi kısaca açıklamak faydalı olacaktır.
Seçiciler Konseyi
ABD Başkanlık seçimi iki-dereceli seçim sistemine göre yapılmaktadır. Buna göre, başkan doğrudan halk tarafından değil, üyeleri halk tarafından seçilen “Seçiciler Konseyi” tarafından seçilmektedir. Seçiciler Konseyi 538 üyeden oluşmaktadır. Toplam 538 üyenin 100 üyesi, 50 federe devletin her birinden seçilen ikişer üyeden oluşmaktadır. Kalan 438 üyenin üç üyesi “özel bölge statüsündeki” Washington D.C.’den seçilmektedir. Geriye kalan 435 üye ise 50 federe devletten seçilmekte ve hangi federe devletten kaç üye seçileceği her 10 yılda bir yapılan nüfus sayımına göre belirlenmektedir. 2021 yılında açıklanan nüfus sayımına göre yapılan yeni dağılım, 2020 Başkanlık seçimindeki dağılıma göre, Trump’ın lehinedir. Cumhuriyetçilerin kazanma ihtimalinin çok güçlü olduğu Ohio ve West Virginia’dan seçilecek Seçiciler Konseyi üye sayısı birer azalmış; buna karşın, Texas’tan seçilecek üye sayısı iki, Montana ve Florida’dan seçilecek üye sayısı birer artmıştır (+2 Trump lehine). Demokratların kazanması çok yüksek ihtimal olan California, Illinois ve New York’tan seçilecek Seçiciler Konseyi üye sayısı birer azalmışken; Oregon ve Colorado’dan seçilecek üye sayısı birer artmıştır (-1 Harris aleyhine). Seçim yarışının ortada görüldüğü Michigan ve Pennsylvania’dan seçilen Seçiciler Konseyi üye sayısı bir azalmışken; North Carolina’da bir artmıştır.
Belirli bir federe devlete ayrılan Seçiciler Konseyi üye sayısının tümü, o devlet seviyesinde en fazla oyu alan başkan adayı tarafından kazanılmaktadır. Bu kuralın iki istisnası Maine ve Nebreska’dır. Maine (dört temsilci) ve Nebreska’da (beş temsilci) Seçiciler Konseyi için ayrılan iki üye federe devlet seviyesinde, kalan üyeler ise her bir üyenin seçimi için belirlenen dar-bölge seçim çevresi seviyesinde en yüksek oyu alan aday tarafından kazanılmaktadır. Bu sebeple, her iki federe devletten seçilen Seçiciler Konseyi üyelerinin adaylar arasında paylaşımı mümkündür. Nitekim, 2020 Başkanlık seçiminde her iki aday (Biden ve Trump), iki federe devletten farklı sayılarda üye kazanmıştır.
ABD Başkanlık seçiminin iki dereceli olması; yani başkanın doğrudan halk tarafından değil de üyelerini halkın seçtiği Seçiciler Konseyi tarafından seçiliyor olması, Konsey’e seçilen üyenin farklı bir isim yönünde oy kullanıp kullanamayacağı sorusunu akla getirebilir. Bu olasılık geçmişte yaşanmasına rağmen seçim sonucunu değiştirecek şekilde gerçekleşmemiştir. Yaşanan örnekler, seçimi kaybeden adayın aleyhine oy tercihlerinden oluşmaktadır. Örneğin, 2016 Başkanlık seçiminde Hawaii’den seçilen bir Seçiciler Konseyi üyesi Clinton lehine değil, Bernie Sanders lehine oy vermiştir.
Seçimin iki dereceli olmasının neden olabileceği bir sonuç ise, ülke genelinde oyların çoğunluğunu alan adayın, Seçiciler Konseyi’nde başkan seçilebilmek için gerekli olan 270 üye sayısına ulaşamaması sebebiyle başkanlığı kaybetmesi olasılığıdır. Çünkü, yüzde 50+1 ile örneğin California’dan kazanılacak Seçici Konsey üye sayısıyla yüzde 80 oyla ile kazanılacak üye sayısı aynıdır. Adaya verilen artık oyların kazanılan üye sayısına etkisi yoktur; ki bu durum Seçiciler Konseyi üyelerinin adaylar arasında dağıtılmasında nispi temsil seçim sistemine uygun bir formülün kullanılmamasından kaynaklanmaktadır. Ülke genelinde oyların çoğunluğunu alan adayın başkan seçilemediği beş seçim örneği bulunmaktadır: 1824, 1876, 1888, 2000 ve 2016 Başkanlık seçimleri. 2000 ve 2016 seçimlerinde ülke genelinde oyların çoğunluğunu almasına rağmen başkan seçilemeyen iki adayın da Demokrat Parti adayı olduğunu hatırlamakta fayda vardır. Bu, ülke seviyesinde Harris’in daha fazla oy alabileceğini gösteren anketlerden hareketle Harris’in seçimi kazanacağı sonucuna ulaşmada temkinli olunması gerekliliğine işaret etmektedir.
1946-2020 yılları arasında yapılan 20 Başkanlık seçimini federe devletler bazında incelediğimizde, Demokrat Parti’nin çok yüksek ve yüksek olasılıkla kazanacağı federe devlet sayısı 19 olup; bu devletlerden Seçiciler Konseyi’ne seçilen toplam üye sayısı 223’tür. Demokratların çok yüksek olasılıkla kazanacağı özel bölge statüsündeki Washington D.C.’den seçilecek üç üyeyi de dikkate aldığımızda bu sayı 226’ya ulaşmaktadır. Buna karşın, Cumhuriyetçilerin çok yüksek ve yüksek olasılıkla kazanacağı federe devlet sayısı 24 olup; bu devletlerden seçilecek Seçici Konsey üye sayısı 209’dur. Bir başka deyişle, en az 226 üyenin Harris, en az 209 üyenin Trump tarafından seçileceği çok yüksek olasılıktır. Dolasıyla seçimin kazanan, geriye kalan yedi federe devletteki seçim sonuçlarıyla belli olacaktır. Bu devletlerden toplam 93 üye seçilecek olup, bu üyelerin dağılımı şöyledir: Nevada (6), Arizona (11), Wisconsin (10), Michigan (15) Georgia (16) Pennsylvania (20) ve North Carolina (16). 1946 yılından bu yana yapılan 20 başkanlık seçiminin 18 tanesi çekişmeli seçim bölgeleri arasında yer alan Nevada’da seçimi kazanan aday tarafından kazanılmıştır. Nevada’da seçimi kaybetmesine rağmen başkan olmayı başaran iki isim ise: Jimmy Carter (1976) ve Donald Trump (2016).
Anketler Ne Söylüyor?
Kamala Harris’in aday olarak ilan edildiği Demokrat Parti Kongresi (19-22 Ağustos) ertesinde CNN tarafından yapılan ankete göre, Wisconsin ve Michigan’da Harris; Arizona’da Trump şanslı görünmektedir. Aynı anket, Georgia ve Nevada’da Harris’in sadece 1 puan önde olduğuna, Pennsylvania’da ise beraberliğe işaret etmiştir. Harvard Üniversitesi’yle özel anlaşması bulunan Londra merkezli Redfield & Wilton Strategies kuruluşunun 6-9 Eylül tarihinde yaptığı ankette Trump, Arizona, Georgia ve Nevada’da; Harris, North Carolina, Michigan ve Wisconsin’de önde çıkmıştır. CNN anketinde olduğu gibi, bu ankette de Pennsylvania’da adayların eşit oy oranına sahip oldukları tespit edilmiştir. Bununla birlikte, Redfield & Wilton Strategies kendi anketlerini mukayese ederek, Trump’ın son dönemde az da olsa bir yükseliş eğiliminde olduğuna dikkat çekmektedir. Son dönemde Trump’ın hafif bir yükselişe geçtiği, ülke genelinde anket düzenleyen YouPoll tarafından da teyit edilmekte ve yapılan son ankete göre her iki adayın destek oranı yüzde 45 seviyesinde çıkmaktadır (kararsızlar hariç). Economist dergisinin gün aşırı güncellediği ve ekonomik göstergelerle federe devletler ve federal devlet genelinde yapılan anket sonuçlarının kombinasyonunu dikkate alan modelinin 13 Eylül 2024 tahminine göre Harris 271, Trump ise 267 Seçiciler Konseyi üyesi kazanacaktır. Elbette bu tahmin, modelin içerdiği değişkenlerdeki değişime göre güncellenmektedir.
Gerek Başkanlık için uygulanan seçim sistemi gerek her iki adayın seçmenleri (negatif ve/veya pozitif siyaset konumlanmaları neticesinde) mobilize edebilme kapasitelerinin yüksek olması sebebiyle ABD siyasi tarihinin en ilginç Başkanlık yarışlarından birine tanıklık etmemiz çok olası. Açıklanan kamuoyu yoklamalarının Demokratları kayırdığına yönelik iddiaları göz ardı ederek ve oy verme davranışını etkileyecek olağandışı bir gelişme olmayacağını varsayarak, 5 Kasım 2024 Salı günü, 2000 Başkanlık seçimini hatırlatacak bir sonuçla karşılaşmamız oldukça olası görünmektedir.