Afrika Boynuzu’nda Yeni Denge Arayışı ve Türkiye
Tarih boyunca denizde ve karada güç mücadelesine sahne olan Afrika Boynuzu, jeopolitik öneme sahip ve dış etkilere oldukça açık. Son dönemde gelişmelerin gölgesinde oluşan tablo ise adeta bölgede yeni bir denge arayışına işaret ediyor.
Afrika Boynuzu son dönemde sıcak gelişmelere sahne oluyor. Bir tarafta Aden Körfezi’nde İsrail’in Gazze saldırılarına tepki olarak Husilerin gemi geçişlerine müdahaleleri sürerken, diğer tarafta ise denize çıkış yapmak isteyen Etiyopya, Somaliland ile son derece tartışmalı bir işbirliği anlaşması imzaladı. Bu yakınlaşmanın ardından yarı-otonom Putland bölgesi ile Mogadişu arasında Somali’nin toprak bütünlüğü açısından ciddi bir gerilim baş gösterdi. Bu gelişmelerin paralelinde ise Somali yönetiminin Türkiye ile yaptığı savunma ve petrol-gaz arama anlaşması var. Türkiye’nin Somali sahillerinde petrol ve doğalgaz arayacağı son günlerin dikkat çekici haberleri arasında.
Afrika Boynuzu bir tarafta ABD’nin askeri sahada üstünlüğünü sürdürmeye çalıştığı, diğer tarafta ise Rusya ve Çin gibi aktörlerin sızma girişimlerinin yer aldığı çetrefil bir coğrafya. Bunun yanında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi bölgeye yakın güçler bir süredir burada nüfuz alanı oluşturmaya, Yemen meselesinde destek sağlayacak müttefikler kazanmaya çalışıyor. Tarih boyunca denizde ve karada güç mücadelesine sahne olan bu bölge şüphesiz jeopolitik öneme sahip ve dış etkilere oldukça açık. Son dönemde gelişmelerin gölgesinde oluşan tablo adeta Afrika Boynuzu’nda yeni bir denge arayışına işaret ediyor.
Afrika Boynuzu’ndan bahsederken her şeyden önce jeopolitiği, yani mekânın siyasal derinliğini konuşmak gerekmekte. Doğu-Batı; Kuzey-Güney deniz ticaretinin akış hattında merkezi bir yer tutan bölge, Süveyş’ten Mozambik Boğazı’na kadar; Aden’den Hindistan hattına kadar gemicilik faaliyetlerinin güvenliğini yakından ilgilendirmekte. Bu yüzden her çağda büyük güçlerin nüfuz yarışına sahne olmuş ve olmaya da devam ediyor. Yunan ve Roma gemilerinin indiği bu bölge coğrafi keşifler çağının başlamasıyla Memlük-Portekiz, daha sonra ise Osmanlı-Portekiz çekişmesine sahne oldu. Sömürgecilik faaliyetlerinin ivme kazandığı 19’uncu yüzyıldan itibaren ise İngiliz-Fransız çekişmesine ve Soğuk Savaş yıllarında ABD-Sovyet çekişmesine konu olmuştu.
Afrika Boynuzu’nun temel eksenlerini Etiyopya-Somali ile Eritre-Kenya hatları oluşturuyor. Bu eksenler üzerinde merkezi bir konuma sahip olan Somali ve onun karasuları hayli önemli bir konumda. 1991’den sonra iç savaşa maruz kalan ülke, bölünmenin yanında devlet ve ordu gibi kurumlarını da kaybederek büyük bir kargaşaya sürüklendi. Güvenliği tehdit eden El-Şebab gibi örgütlerin çıkması bir yana Somali sahilleri de uzun bir süredir başıboş halde. Gelişmiş ülkelerden transfer edilen toksik ve nükleer atıkların bırakıldığı bu sahillerde aynı zamanda yasa dışı balıkçılık ve korsanlık faaliyetleri yürütülmekte. Son yıllarda petrol ve doğalgaz keşiflerinin yapılması nedeniyle değeri katbekat artan Somali karasuları yakın zamanda Kenya ile Somali arasında iki ülkenin kıta sahanlıklarını kapsayan bir gerilime de konu oldu. Ancak şöyle bir gerçek var ki Somali, Afrika ülkeleri arasında 3.300 km’lik sahiliyle en uzun sahile sahip ülke konumunda olsa da bu sahilleri değerlendirdiği söylenemez. 2014-15 yıllarında Somali sahillerinde yapılan sismik çalışmalar 30 milyar varil petrol rezervinin varlığına işaret etmekte.
Somaliland Meselesi ve Somali’nin Toprak Bütünlüğü
Etiyopya ile Somaliland arasında imzalanan anlaşma gereğince Somaliland meselesi ve Somali’nin toprak bütünlüğü yeniden gündeme geldi. Bu meseleyi anlamak bu coğrafyayı yakından tanımayanlar için kafa karıştırıcı olabilir. Somaliland tanınma arayışı içinde bulunan, Somali içinde de facto bir devlet. Temel iddiası ise Somali’den bağımsız ayrı bir devlet olduğu yönünde ancak uluslararası arenada bu kabul gören bir talep değil. Buna rağmen kendi meclisi, bayrağı, başkenti (Hargeysa) ve anayasası bulunuyor. 1991 yılında Somali’de iç savaşın başlamasıyla Somali’den bağımsızlığını ilan eden Somaliland bölgesi zaman zaman Mogadişu ile uyumlu görünse de temelde bağımsız bir devlet gibi hareket etmekte. Bu nedenle Somaliland, Somali’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden ciddi bir mesele. Ne var ki Modagişu ve Hargeysa’yı bir araya getirmek isteyen girişimler olsa da bugüne kadar Türkiye’nin girişimleri de dahil hep başarısız oldu.
Etiyopya ile Somaliland arasında imzalanan bir anlaşma Afrika Boynuzu’nda suları iyice ısındırdı. Anlaşma gereğince Etiyopya 50 yıl süreyle Somaliland’in en önemli limanı Barbera’da 20 km’lik bir alanı askeri ve ticari amaçlarla kiralayabilecek. Karşılığında ise Somaliland’i tanıması söz konusu. Mogadişu tarafından şiddetle karşı çıkılan bu anlaşma Somaliland’e tanınma getirerek ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor. Etiyopya’dan gelen teskin edici açıklamalar ise tatmin edici değil.
Bu gelişmenin akabinde ise Türkiye ile Somali arasında Somali sahillerini ilgilendiren önemli bir savunma anlaşması ve hemen peşinden enerji alanında önemli bir adım atılarak petrol ve doğalgaz arama-çıkartma anlaşması imzalandı. Bu anlaşmalar gereğince Türkiye, Somali sahil güvenliğini sağlayacak ve Somali donanmasının kurulmasını üstlenecek, ayrıca Somali sahillerindeki faaliyetlerden 10 yıl boyunca yüzde 30 pay alacak. Somali ve Kenya arasında yaşanan kriz gösterdi ki Somali sahillerindeki hesaplar petrol ve doğalgaza çıkmakta. Anlaşmayla birlikte Türkiye’nin avantajlı bir konum elde ettiğine şüphe yok ancak 10 yıllık bir süre oldukça kısa.
Somali’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden başka bir sürecin gene yakın zamanda Putland üzerinden devreye girdiği görülüyor. Somaliland gibi bağımsızlık iddiasında olmasa da Putland meselesi de Somali’nin milli birliği açısından önemli. Yarı-otonom bu bölge geçtiğimiz günlerde Mogadişu, yani federal hükümet ile ipleri kopartabileceğinin sinyallerini vermeye başladı. Putland idaresi yapılan yeni anayasal değişikliklere tepki göstererek anayasal değişiklikler halk referandumu ile oylanana kadar federal sistemden ayrıldığını duyururken tıpkı Somaliland gibi Etiyopya ile yakınlaşma içine girdi.
Etiyopya’nın gerçekleştirdiği ve sinir uçlarına dokunan hamleler Somali açısından ciddi bir tehdit olarak algılanıyor. Somali, Etiyopya ile diplomatik ilişkilerini kesme noktasına gelerek Mogadişu’daki Etiyopya elçisi Muhtar Muhammed Ware’yi ve elçilik çalışanlarını geri gönderirken Somaliland ve Putland’daki Etiyopya konsolosluklarının da kapatılmasını istedi. Ne var ki otonom hareket eden Somaliland ve Putland Etiyopya konsolosluklarının kapatılma kararını tanımazken Etiyopya ile ilişkilerini artırma yönünde adımlar atmaya başladı.
Boynuzda Yeni Denge Arayışı ve Türkiye
2011 yılında Somali’ye yönelik insani müdahalede bulunan Türkiye, geçen zaman içinde işbirliğini artırarak Somali için vazgeçilmez bir partnere dönüştü. Türkiye’nin Somali ordusunun inşasında üstlendiği rol de oldukça önemli düzeye evrildi. Ancak Türkiye’nin Somali’deki insani, siyasi-askeri ve iktisadi girişimleri Somaliland cephesinde ironik söylemlere de kapı aralamakta. Bu yüzden zaman zaman Somali’yi Türkiye’nin sömürge alanı olarak görmeye kadar varan aşırılıkçı söylemlere rastlanabilmekte. Mogadişu ile Hargeysa ya da Somali ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlıklar ister istemez Türkiye’ye de yansımakta.
Somali-Türkiye savunma anlaşması her ne kadar Etiyopya’ya karşı yapılmış bir hamle olarak algılansa da Türkiye açısından başka bir realite daha yürürlükte. BAE’nin yoğun kuşatma gerçekleştirdiği Etiyopya ile Türkiye arasında var olan sıcak ilişkilerin bir süredir askeri alana taşındığını ve Türkiye’nin Tigray krizinde Etiyopya’ya insansız hava taşıtları satışı gerçekleştirdiğini ve Türk şirketlerinin tıpkı Somali’de olduğu gibi Etiyopya’da da ciddi yatırımlarının olduğunu unutmamak gerekir. Bölgedeki gidişat her ne kadar bir saflaşmayı dayatsa da Türkiye hem Etiyopya hem de Somali ile ilişkilerini ilerletme anlayışı içerisinde hareket ediyor ve bu siyasetin ne kadar daha sürdürülebileceği Somali-Etiyopya tansiyonunun durumuna ve BAE’nin kışkırtmalarının dozuna bağlı. Tansiyonu düşürücü hamleler gerçekleşmezse Türkiye iki devlet arasında kutuplaşma ve restleşmeler arasında kalabilir ki Somali ve Etiyopya’nın 1977-78 yıllarında ABD-Sovyet çekişmesinin gölgesinde savaştıkları da unutulmamalı.
Afrika Boynuzu’nda yürürlükte olan yeni durum bir taraftan da Somali ile Etiyopya arasındaki geleneksel düşmanlıkları alevlendirmekte. 16’ncı yüzyılda çetin bir mücadeleye yol açan bu düşmanlık, bölgede Osmanlı-Portekiz mücadelesinin paralelinde gerçekleşmişti. Osmanlı güçleri ile Somalililer ittifak yaparken Portekiz güçleri de Etiyopya ile ittifak halindeydi. Şimdi, beş asır sonra, Afrika Boynuzu’nda benzer bir kutuplaşmanın yürürlükte olduğunu görüyoruz; çıkar çatışmaları kızışıyor ve saflar giderek netleşiyor.