Armağan Apartmanı Çocukları

1990-2010 arası yıllarda eski ezberlerle her alanda maalesef nitelik yerine niceliğin tartışıldığını gördük. Kaynaklarımızı mevcutları iyileştirmek yerine yeni üniversite açmaya ve eğitimin kalitesini düşürmeye harcadık. Adalet sarayı inşa ederek adaleti sağlayacağımızı, buğday ithal ederek enflasyon sorununu çözebileceğimizi düşündük. Bundan sonra her adımda önümüzdeki 10 yıllarda bizi bekleyen değişimleri tahmin edip kısıtlı kaynaklarımızı buna uygun şekilde kullanmamız gerekiyor.

1980 yılını nasıl bilirsiniz? Yaşı hatırlamaya yetenler için 1980, her gün onlarca gencin yaşamını yitirdiği terör olaylarıyla, kutuplaşan siyasetle, bir türlü seçilemeyen cumhurbaşkanıyla, yüzde 100’ü aşan enflasyonuyla ve ardından gelen faşist darbe ile hatırlanacak bir yıl.

 

Oysa sekiz daireli Armağan Apartmanı’nda büyüyen çocuklar, 1980 yılını neşeli ve umut dolu bir yıl olarak hatırlıyorlar. Apartmanda o yıl yaşayan 45 kişiden 18’i yaşları henüz 14’ü geçmeyen cıvıl cıvıl çocuklardan oluşmaktaydı. Ne terörü ne darbeyi ne de enflasyonu umursayacak yaştaydılar. Günlerini apartmanın bahçesinde ve sokaklarda oynayarak geçirirlerdi. Onlar, ailelerinin olduğu kadar apartmanın ve mahallenin de çocuklarıydı. Susadıkları zaman eve gitmelerine gerek olmazdı. Giriş katında oturan Nermin Teyze’nin kapısını çalmaları yeterliydi. Üçüncü katta yaşayan Semih Bey zaman zaman iş dönüşünde bahçedeki çocuklara bakkaldan aldığı Mabel sakızları dağıttığı için çok sevilirdi.

 

Aradan yıllar geçti, önce apartmandaki büyükanneler ve dedeler, ardından anneler ve babalar bu dünyadan göçtü. Apartman eskiyip yaşlandı ve kentsel dönüşüm kapsamına alındı. Şimdi Armağan Apartmanı’nın yerinde daha büyük ve yüksek bir bina var. Neyse ki yeni binanın ismi eski sahiplerden birinin ısrarı sonucunda “Armağan” olarak kaldı.

 

2021 yılına gelindiğinde giriş katında oturan Nermin Teyze’nin kızı Aslı, sosyal medya yardımıyla Armağan Apartmanı çocuklarına ulaştı. Aslı 50 yaşına gelmişti. Diğer çocuklar da artık 40 ila 55 yaş arasındaydılar. 18 çocuktan ulaşılabilen 14’ü bir yaz günü Armağan Apartmanı’nın altında açılan yabancı isimli kafede buluştular. Sohbette acı tatlı birçok anı canlandı, herkes evliliklerinden, çocuklarından, işlerinden bahsetti. Bu dünyadan göçen ebeveynler için başsağlığı, hayatta kalmış birkaç ebeveyn için de uzun ömür ve sağlık dilendi. Anılarla dolu dolu geçen birkaç saatten sonra herkes hayatına döndü.

 

Onca yıl sonra canlanan dostlukların tekrar kopmaması için Aslı, “Armağan Apartmanı 1980” adında bir sosyal medya sayfası açtı. Kısa sürede 1980 yılının eksik dört çocuğuna da ulaşıp 18 çocuğun birbirleri ile iletişimini sağladı.

 

Armağan Apartmanı’nın 18 çocuğu da evlenmişti. Kimisinin evliliği devam etmiş, kimisi boşanmıştı. Bazılarının çocukları olmuştu, hatta aralarında torunu olanlar bile vardı. Çocukların, torunların ve 1980 yılından bu yana hayatta kalan birkaç ebeveynin de sosyal medyaya dahil olmasıyla “Armağan Apartmanı 1980” sayfası artık 85 kişilik eksiksiz bir üye grubuna ulaşmıştı.

 

Aslı, 1980 yılında Armağan Apartmanı’nda yaşayan 48 kişiden 18’inin 14 yaş altı çocuklar olduğunu biliyordu. 2022 yılında ise apartman çocuklarının grubu 85 kişiye yükselmesine rağmen 14 yaş altı çocuklar 19 kişiydi.

 

****

 

“Eşitsizlikler Kitabı”

 

Yazının bundan sonraki bölümünü saygıdeğer Oğuz Işık hocamın okurken beni çok etkileyen Eşitsizlikler Kitabı adlı eserinden alıntılıyorum. Oğuz Hoca yıllar geçerken ve içinde yaşarken farkına varamadığımız birçok değişimi kitabında önümüze sermiş. Eşitsizlikler Kitabı Nisan 2022’de İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.

 

 

Kurgu hikâyedeki 1980 yılında Armağan Apartmanı’nda yaşayan 48 kişi, aslında o yıl Türkiye nüfusunu oluşturan 48 milyon kişiyi temsil ediyor.

 

1980 yılında nüfusumuzun en kalabalık yaş dilimini 5-9 yaş arası çocuklar oluşturuyordu. 0-14 yaş arası çocuklar ise en kalabalık üç yaş dilimini oluşturmaktaydılar.

 

 

Türkiye 1980 Yılı Nüfus Piramidi

 

Nüfusun yüzde 40’ına yani 18 milyon kişiye ulaşan 0-14 yaş arası bu çocuklar, o gün için “bağımlı nüfus” olarak tanımlansa da, sonraki yıllarda oluşturacakları genç işgücü ile ülkemize inanılmaz bir fırsat penceresi sunmaktaydılar.

 

Genç nüfusun sağladığı bu fırsat penceresine “Demografik Armağan” veya “Demografik Fırsat Penceresi” adı veriliyor. Armağan Apartmanı’nın 1980 yılının kasvetli günlerinde umut ve neşe dolu olması da bu çocukların potansiyelinden kaynaklanıyordu. 1980 yılında ülkemizde medyan (ortanca) yaş sadece 20 idi.

 

 

1930-2018 Doğurganlık ve Medyan Yaş

 

Demografik Armağan’ın ne olduğunu Oğuz Hoca aşağıdaki gibi tanımlıyor;

 

“Bu döneme asıl damgasını vuran toplumun iktisadi olarak çalışabilir kesiminin (15-64 yaş) hem sayıca hem de oran olarak hızla artmasıdır. Demografik fırsat penceresi olarak bilinen evre aktif nüfusun payının hızla arttığı, 14 yaşından küçük ve 65 yaşından büyük kesimin (yani bağımlı nüfusun) payının hızla azaldığı dönemdir. Toplum bütünü açısından bakıldığında bu, temel makro ekonomik göstergelerde herhangi bir iyileşme olmaksızın toplumların hızlı bir büyüme gösterebileceği anlamına gelir.”

 

 

1930-2020 Dönemi Aktif ve Bağımlı Nüfus

 

“Fırsatlar iyi kullanıldığı takdirde bu dönem, bir ülkenin ucuz işgücü ülkesi olmaktan çıkıp, nitelikli iş gücüne sahip bir ülke olabilmesinin önünü açar. Fırsat penceresi ile gelen dönem, öncekilerden belirgin olarak farklıdır. Örneğin genç nüfusu hızla artan bir toplumun temel derdi, bu genç ve hareketli nüfusa okul ve barınak sağlamak gibi ‘nicelik’ ile ilgili dertler iken, nüfus artış hızının azaldığı ve orta yaşlı nüfusun baskın olduğu bir toplumun temel derdi de ‘kalite’ olmak durumundadır.”

 

“Türkiye açısından 1990’lar ve özellikle de 2000’lerin ilk 10 yılı, fırsat penceresinin neredeyse tümüyle açık olduğu bir dönemdir.”

 

Oğuz Hoca’nın fırsat penceresini tümüyle açık olarak tanımladığı 1990-2010 arası yıllarda eski ezberlerle her alanda maalesef nitelik yerine niceliğin tartışıldığını gördük. Kaynaklarımızı mevcutları iyileştirmek yerine yeni üniversite açmaya ve eğitimin kalitesini düşürmeye harcadık. Adalet sarayı inşa ederek adaleti sağlayacağımızı, buğday ithal ederek enflasyon sorununu çözebileceğimizi düşündük.

 

“Yaş 35, Yolun Yarısı Eder”

 

1980’de 48 milyon olan nüfusumuz 85 milyona çıkmış; 1980’de 20 olan medyan yaşımız ise bugün 33’e yükselmiş durumda.

 

 

Türkiye 2018 Yılı Nüfus Piramidi

 

En kalabalık yaş grubumuzu artık 5-9 yaş arası çocuklar değil, 35-39 yaşındakiler oluşturuyor. 1980’de Armağan Apartmanı’ndaki en kalabalık grup olan çocuklar büyüdüler ve şimdi onlar ve kardeşleri ülkemizin en kalabalık nüfus dilimini oluşturuyorlar. Nüfus artış hızı yavaşlarken nüfus da yaşlanmaya başladı ve Demografik Armağan dönemi 2010 sonrasında neredeyse sona erdi.

 

Oğuz Hoca kitabında bu fırsat penceresinin açık olduğu dönemi nasıl geçirdiğimizi aşağıdaki gibi değerlendiriyor;

 

“Türkiye demografik geçişin hemen hiçbir şey yapmadan ekonomik büyümenin sağlanabildiği kolay evresini tamamlamak üzere. 1990’ların ikinci yarısında ve 2000’lerin ilk 10 yılında Türkiye’nin istikrarlı bir ekonomik ve toplumsal yapıya kavuşmasını sağlayacak yapısal eğitim, sağlık, çalışma hayatı ve sosyal politika reformları gerçekleştirdiğini söylemek mümkün değil. Hatta tam tersine, bu dönem ilerideki yılları daha da zora sokacak adımların atıldığını söylemek bile mümkün.”

 

Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler…

 

Umalım ki kısır tartışmalardan arınıp, yaptıklarımız ve yapamadıklarımıza daha objektif bir gözle bakabileceğimiz günler yakında gelsin. Son 20-30 yılı değerlendirirken ülkemizin karşısına çıkan demografik fırsat penceresini nasıl elimizden kaçırdığımızın da farkında olup aynı hataları tekrarlamamamız gerekiyor. Eğitim, tarım, sanayi, çalışma hayatı, sağlık ve birçok konuda eski ezberlerimizle niceliğe odaklanıp niteliği kaçırdığımız yıllar bir daha geriye gelmeyecek. Bundan sonra her adımda önümüzdeki 10 yıllarda bizi bekleyen değişimleri tahmin edip kısıtlı kaynaklarımızı buna uygun şekilde kullanmamız gerekiyor.

 

Demografik Armağan’ı hoyratça harcamış olmamız, eski ismiyle Devlet Planlama Teşkilatı’na benzer bir kurumun yeniden hayata geçirilmesinin ve uzun vadeli planlama yapılmasının ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor.

 

karar-banner3

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.