Aşı Milliyetçiliği Kaçınılmaz Olsa da Ekonomik Sonuçları Var
Aşı milliyetçiliği yaklaşımının nüfuslarını aşılayabilecek ülkelerin ekonomik durumunun iyileşmesine fayda sağlayabileceği doğru. Ancak bu ülkelerin ekonomileri hala nüfuslarının virüse karşı bağışıklığını yeterince sağlayamamış olan diğer bölgelerdeki eş zamanlı iyileşmeye bağımlı olacaktır.
Daha fazla COVID-19 aşısı sağlık otoriteleri tarafından onaylandıkça, şüphesiz ilgiler de aşıların yayılım süreçlerine yönelecek. Ulusal hükumetlerin ilaç üreticileri ile önce kendi nüfuslarına aşı sağlanması için ikili anlaşmalar imzalamasıyla ortaya çıkan aşı milliyetçiliği kaçınılmaz görünüyor. Bu yaklaşım bir dereceye kadar rasyonelken ve şüphesiz iç siyasette avantajları olsa da bunun sadece insancıl sonuçları değil aynı zamanda ekonomik sonuçları da olabilecektir.
Diğerlerinin yanında Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Aşı ve İmmün Birliği gibi uluslararası kuruluşlar COVID-19 aşılanma girişimlerini küresel olarak koordine etmek için çok taraflılık seçeneğini desteklemeye çalışıyorlar. Ancak şu ana kadar bu yaklaşım, taahhütte bulunma konusunda isteksiz davranarak aşı üreticileri ile doğrudan ikili pazarlıklar yapma peşinde koşmuş olan dünyanın önde gelen bazı ekonomileri tarafından desteklenmedi.
Bir aşı milliyetçiliği yaklaşımının nüfuslarını aşılayabilecek ülkelerin ekonomik durumunun iyileşmesine fayda sağlayacağı doğru. Ancak bu ülkelerin ekonomileri hala nüfuslarının virüse karşı bağışıklığını yeterince sağlayamamış olan diğer bölgelerdeki eş zamanlı iyileşmeye bağımlı olacaktır. Söz gelimi ABD ihracatının yüzde 4’ünden fazlası Filipinler, Vietnam ve El Salvador da dahil olmak üzere orta gelir seviyesi ve altındaki ülkelere gitmektedir.
Küresel nüfus aşılanana kadar kendini toparlayamayacak olan temel sektörler var. Seyahat, turizm ve taşımacılık, tam olarak işlemesi küresel olarak birbirine bağlı olan bir dünyaya dayanan bu sektörlerden sadece üçü. Sadece münferit ülkelerin nüfuslarını aşılamak, bu ülkelerin tam bir finansal sağlığa döndüğünü görmeye yeterli olmayacak, dolayısıyla Covid-19’un dünyaya ekonomik yükü devam edecektir.
Aşı milliyetçiliğinin masrafını analiz eden bir RAND Avrupa raporu bu görüşü destekleyen rakamlar sunuyor. Bu araştırma küresel ekonomideki cari bozulmanın devasa bedeli dikkate alındığında aşılara ortak küresel erişimin önemli ekonomik faydaları olacağını gösteriyor. Aşı milliyetçiliği bu faydaları önemli ölçüde azaltacaktır.
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, Çin, Hindistan ve Rusya gibi aşı üreten ülkeler nüfuslarının yeterince geniş bir kesimini aşılayabilirse dünya ekonomisinde gayri safi yurt içi hasılada öngörülen kayıp yüzde 3.7’den yüzde 1.3’e düşmektedir. Ancak dünyanın geri kalanının aşıya erişiminin olmaması gayri safi yurt içi hasılada yılda 1.2 trilyon dolara kadar, ayda yaklaşık 103 milyar dolara kadar bir düşüşe neden olacaktır.
Ulusal hükümetler ve mevcut aşı üreticileri arasında çok sayıda ikili anlaşmanın yapılması daha zengin ülkelerin sınırlı aşı tedariki için teklif verdikçe aşıların fiyatlandırmasını etkileyebilecek bir sözleşme yığınına neden olmuştur. Bu da sonunda, piyasa değerinin üzerinde fiyatlandırmaya ya da en azından başlangıçta daha az zengin olan ülkelerin hükümetlerinin bazı aşılara erişiminin engellenmesine yol açabilir.
Aslına bakılırsa, başlıca ekonomilerin etkili bir aşıyı küresel olarak geniş ölçüde erişilebilir kılmaya yardım ederek çok daha kazançlı çıkacağına dair güçlü bir argüman var.
Bültenimize Üye Olabilirsiniz
Oxfam International’ın 2020 yılı tahminleri baz alınırsa, düşük gelirli ülkelere aşı sağlamanın maliyeti 25 milyar dolar tutacak. Çok yoksul olan ülkelere aşı sağlanmaması durumunda Amerika Birleşik Devletleri, Britanya, AB ve diğer yüksek gelirli ülkeler bir yılda toplam 119 milyar dolar kadar kaybedebilir.
Eğer yüksek gelirli bu ülkeler aşı sağlanması için finans sağlayacak olursa, 4.8’e 1’lik bir fayda-maliyet oranı söz konusu olabilir. Bu da yüksek gelirli ülkelerin harcanan her 1 dolar için yaklaşık 4.80 dolar kadar geri alacakları anlamına gelir. Bu, aşı üretimi ve dağıtımında küresel koordinasyonu teşvik eden ekonomik önlemleri örnekleyerek açıklamaktadır.
Küresel aşı geliştirme ve dağıtımının bedeli, salgından ağır bir biçimde etkilenen işçilere ve sektörlere destek sağlamak için trilyonlar harcayan hükumetler ile küresel olarak ekonomik bozulmanın devasa maliyetiyle kıyaslandığında önemsiz kalmaktadır. Bu da küresel aşı dağıtımını desteklemede yenilenmiş ve ciddi anlamda daha geniş ölçekli yatırıma çağırmaktadır. Küresel işbirliği en nihayetinde ulusal ekonomik çıkarla sonuçlanabilir.
Bu yazı 30 Aralık 2020 tarihinde Rand Corporation sitesinde yayınlanmış olup Evrim Yaban-Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.