İsrail’in işlediği suçlara ortak olan başkanlar, cumhurbaşkanları ve başbakanlar unutacağımızı düşünse de unutmayacağız.

Batı’da bu mevsim bir anma mevsimi. 

 

Kayıplar ve kurbanlar hakkında durup düşünmemiz, Holokost’un faşist aktörlerine karşı verilen savaştan sağ çıkanlara ve bu savaşta hayatlarını kaybedenlere minnetimizi göstermemiz gereken kutsal bir zaman gibi.

 

Sadece yok edilmesi değil, kökünün kazınması gereken kokuşmuş bir rejimin ve ideolojinin ivedilikle yenilgiye uğratılmasının gerektiği bir anda çoğunlukla sıradan yerlerden gelen sıradan erkekler ve kadınlar doğru olanı ve gerekeni yaptılar.

 

Bu nedenle, yılda bir gün, hâlâ hayatta olan sıradan yerlerden gelen sıradan erkek ve kadınların, başkalarını kurtarmak ve tarih yazmak için can verdikleri uzak yerlerde gömülen silah arkadaşlarını anmak üzere birlikte sessizce yürümelerini alkışlıyoruz.

 

Avrupa’da, Kuzey Amerika’da ve dünyanın dört bir yanında düzenlenen törenlere önderlik ederek tekrar tekrar hatırlama zorunluluğu üzerine konuşacak olan ikiyüzlülerin şimdiyi unutmamızı istemeleriyse ironik.

 

Dahası da var, cumhurbaşkanları ve başbakanlar bizlerden unutmamızı bekliyor. Sanırım beklediklerinin olmasına, unutmamıza bel bağlayacaklar.

 

Kasıtlı ve devlet eliyle yürütülen insanlık dışı uygulamaların açık insani sonuçlarıyla yüzleştiğimiz şu kritik dönemde, biraz zaman geçtikten sonra hayatın getirdikleri ve gerektirdikleriyle yapmış ve yapamamış olduklarıyla ilgilenmeyecek kadar meşgul olacağımıza inanıyorlar.

 

Bu başkanlar ve başbakanlar her şeyden evvel, Gazze denen kıyamet benzeri cehennemde ve işgal altındaki Batı Şeria’da, sözde “demokrasi şampiyonu” tarafından tutsak edilen Filistinlilere karşı işlendiğine dakika dakika, saat saat, gün gün, hafta hafta tanık olduğumuz soykırımın suç ortağı olduklarını unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, onlarca yıldır sevgili dostları Benjamin Netanyahu ve diğer fanatik İsrail başbakanlarına, diledikleri kadar Filistinliyi, diledikleri zaman, dilediklerince katletmeleri konusunda açık çek verdiklerini unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, Filistinlilerin kurşunlar, bombalar ve insansız hava araçlarıyla ansızın öldürülmesini emretme konusunda uzun bir geçmişe ve oldukça kötü bir sicile sahip olan, kasıla kasıla yürüyen bir katille kucaklaşmak ve tokalaşmak için son zamanlarda Tel Aviv’e ziyarette bulunduklarını unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, Filistinlileri susuz, yiyeceksiz ve yakıtsız bırakarak, yavaş yavaş öldürmeyi emreden sefil bir sosyopatın kararlılığını ve sağduyusunu göklere çıkarıp bizi “terörist sempatizanı” olarak damgalayan nutuklarını unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, yüz binlerce Filistinlinin perişan bir halde yanlarına alabildikleri ya da kurtarabildikleri çok az şeyle kilometrelerce yürüyerek ya da derme çatma arabalar ve katırlarla ölümden kaçmak zorunda bırakıldıklarının resmini, dehşet verici kitlesel göç görüntülerini unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, sevgili “demokratik” dostlarının okulları, hastaneleri, ambulansları ve ölüm saçan bu dehşetten kaçmaya çalışan Filistinli mültecilerin konvoylarını bombaladığını unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, bir zamanlar uyudukları, güldükleri, oynadıkları, yaşadıkları ve anne ve babalarından şefkat gördükleri evlerinin harabeye dönen kalıntılarından çıkarılan cılız, ölü çocukların görüntülerini unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, hastane sedyelerinde perişan halde yatan çocukların yanmış, kana ve kire bulanmış yüzlerini ve bedenlerini, karanlık ve dehşet karşısında teselli bulmak için ölmüş annelerine ve babalarına seslendiklerini unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, beyaz kefenlere sarılmış çocuklarının cesetlerini taşırken hıçkırarak ağlayan babaları ve alelacele yapılan mezarların başında gözyaşı döken anaları unutmamızı istiyorlar.

Başkanlar ve başbakanlar, İsraillilerin bir kısmının yalancı, sahtekâr ve kendini beğenmiş zorbalar olduğuna inandığı Filistinlilerin, bebekler ve çocuklar da dahil, bu başkan ve başbakanların biricik “demokrat” dostları tarafından öldürülen ya da sakat bırakılan kardeşlerinin sayısı konusunda söylediklerinin yalan olduğunu söylemiş olduklarını unutmamızı istiyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar, biz “durun” diye bağırdığımızda, bu yalancı, sahtekâr ve kendini beğenmiş zorbaya istediği zaman, istediği yerde, istediği kadar Filistinliyi öldürmeye devam etmesini söyleyip durduklarını unutmamızı istiyorlar.

 

Bilin ki Hatırlayacağız

 

Bu suça ortak olan başkanların ve başbakanların, onların müesses nizam basınındaki işbirlikçilerinin neler yaptığını ve yapmadığını hatırlayacağız. Çünkü dürüstlük ve Filistinlilerle ve onların haklı davalarıyla dayanışmamız bunu gerektiriyor.

 

Önünü göremeyen başkanlar ve başbakanlar, acımasız bir soykırım yapıldığını gören ve bir şeyler yapmak için harekete geçen ve ileride de kesinlikle aynısını yapacak olan milyonlarca öfkeli seçmenlerinin nezdinde, Filistinlilerin sahip olduğu gerçek ve kalıcı desteğin büyüklüğünü yeni yeni görmeye başlıyorlar.

 

Başkanlar ve başbakanlar yanlış hesap yaptılar. Hem de fena halde. Bugün ve şüphesiz gelecekte de kararlılığımızdan ve bağlılığımızdan vazgeçmeyeceğimizi ya da zorbalık karşısında susturulmaya direneceğimizi hesaba katmadılar.

 

Hepimize yasak koyamazlar. Hepimizi tutuklayamazlar. Bizler meydan okuyan çoğunluğuz. Onlarsa korkak azınlık.

 

Eski taktikler artık işe yaramıyor. İsrail’in kurnaz karalama tüccarları ya da onların Filistinlileri tek kullanımlık yem olarak gören Kongre ve parlamento içindeki veya dışındaki aptal vekilleri bizi korkutamaz ya da vazgeçiremez.

 

Ve bilin ki biz de harekete geçeceğiz.

 

Bu başkanları, başbakanları ve onların yalaka varislerini en çok değer verdikleri şeyden, mevkilerinden ve güçlerinden mahrum bırakarak cezalandıracağız.

 

Seferber olacağız. Örgütleneceğiz. Öfkemizi canlı tutacağız. Temsil gücümüzü kullanacağız.

 

Aynı zamanda sabırlı olacağız.

 

Zamanı geldiğinde, oyumuzu insanlığı ve Filistin’i savunmaya kullanacak ve kendimizi bu hastalıklı başkanlardan, başbakanlardan ve onların işbirlikçilerinden kurtaracağız. Yaptığımız “kan iftirası” ya da “anti-Semitik” olarak etiketlense bile.

 

Akıllıca seçim yapacağız. Oylarımızı sadece retorik düzeyde değil, somut olarak da Filistinlilerin yanında yer alan adaylar için kullanacağız. İlk olarak, ateşkes talep edeceğiz. Ardından, dünyanın en ahlaksız ordusu tarafından işgal edilen ve yıkılan yurtlarını yeniden inşa etmeleri için Filistinlilere yardım edeceğiz.

 

Bizler, çoğunlukla sıradan yerlerden gelen sıradan insanlar, asla unutmayacağız.

 

Bu yazı Al Jazeera sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.

 

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.