ABDULKADİR İLGEN

Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Akademisinden 1988 yılında mezun oldu. 1994 yılında Dumlupınar Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü İktisat Tarihi Bilim Dalına araştırma görevlisi olarak atandı. 1998 yılında Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsünde doktora programını tamamladı. Çeşitli akademik ve idari görevlerde bulunan Prof. Dr. Abdülkadir İlgen, 2017 yılında emekli oldu. Akademik çalışmalarında “iktisadî zihniyet” üzerinde yoğunlaştı. XIX. Yüzyıldan günümüze “devlet dışı modernleşme”, tarihte Asya ekonomileri ve Türkistan iktisat tarihi üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Aynı zamanda Türk Yurdu ve Türkiye Günlüğü gibi dergilerde yazılar yazmakta olan İlgen’in “Türk Modernleşmesi: İktisat, Tarih, Zihniyet”, “1921 Sanayi sayımları” ve “Gelenek ve Modernleşme Arasında Bir Kavram: Milliyetçilik” isimli üç de kitabı yayımlanmıştır.

ABDULKADİR İLGEN

Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Akademisinden 1988 yılında mezun oldu. 1994 yılında Dumlupınar Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü İktisat Tarihi Bilim Dalına araştırma görevlisi olarak atandı. 1998 yılında Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsünde doktora programını tamamladı. Çeşitli akademik ve idari görevlerde bulunan Prof. Dr. Abdülkadir İlgen, 2017 yılında emekli oldu. Akademik çalışmalarında “iktisadî zihniyet” üzerinde yoğunlaştı. XIX. Yüzyıldan günümüze “devlet dışı modernleşme”, tarihte Asya ekonomileri ve Türkistan iktisat tarihi üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Aynı zamanda Türk Yurdu ve Türkiye Günlüğü gibi dergilerde yazılar yazmakta olan İlgen’in “Türk Modernleşmesi: İktisat, Tarih, Zihniyet”, “1921 Sanayi sayımları” ve “Gelenek ve Modernleşme Arasında Bir Kavram: Milliyetçilik” isimli üç de kitabı yayımlanmıştır.

TÜM YAZILARI

Bugün, kimlik denilen şey bizim gibi sosyal bilimcilerin kafalarında tasarladıkları kısmî modeller içinde değil, önümüzde akıp duran ve büyük kısmını devlet ve büyük şirketlerin belirlediği rasyonellik ve zorunlu nedensellik zincirleri, geriye kalan diğer bir kısmını ise yerel ağlar ve sosyal medya bileşenlerinin belirlediği uçsuz bucaksız bir evrende yeniden tanımlanıyor. Kimlik dediğin verili, sabit bir öz […]

27 Mayıs 1960 ve sonrasında gelen 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi arkasından gelen bütün antidemokratik süreç ve darbelerin hepsinin anası, aslında 30 Mayıs 1876’da yapılan saray darbesiydi. Türk Modernleşme süreci bu darbeden sonra asla normal seyrinde ilerleyemedi. “Bir idare, yalnız bir adamın veya bir partinin değil, bütün bir neslin eseridir. Sultan […]

Aşağılanma ve kamusallık arasındaki ilişki, bilindik en eski devirlerden beri iktidar ve muhalifler arasındaki en temel sınırlardan birini oluşturur. Bu bazen nisyana terk, bazen görmezden gelinme şeklinde devreye girse de bazen de “medeni ölü” muamelesine maruz bırakılma şeklinde sahaya sürülebilir. Başlığı ararken çok düşündüm ama söylemek istediğim şey, içinde iktidar ve iktidar kavgasının da bulunduğu […]

Türkiye’de aydının temel sorunu çelişkiye savaş ilan etmesidir. Taraflardan her biri çelişkinin sebebi saydığı karşıtını yok etmek istiyor. Bu mantığa göre kendisi de aynı sonucun doğal bir parçası olarak benzer bir muameleyi hak ediyor. Tanpınar’ın bir kitabı “Sahnenin Dışındakiler” başlığını taşır. Orada, mütareke yıllarından halaskârını bulacağı güne kadarki dönemin İstanbul sakinleri kastedilirken, bu yazıda “sahnenin […]

Millî birlik ve beraberlik denilirken bile bunun çokluk içinde birlik temelinde sağlanabilecek bir şey olduğu kabullenilmek yerine, karşıtlıklar derinleştirilerek iktidar tahkim edilmek istenir. Orada bile süreç öteki olarak tanımlananla konuşup anlaşmak ve onu tanımak olarak işlemek yerine, onu, bilerek içinde bulunduğu paranteze sıkıştırıp varlığından faydalı bir siyasal sonuç çıkarmak şeklinde işler. “Çünkü ne hükümle hükmederseniz, […]

Tıpkı “ahlakın soy kütüğü” gibi iktidarların da bir soy kütüğü, yönelişi vardır. Ve her iktidar kendi tarzıyla iktidardır. İyi de ya iktidarın dili bireyin diline uymuyorsa o zaman ne yaparız sorusu haklı bir tereddüt olarak bireyi; hem siyasal ve ekonomik hem de ideolojik ve kültürel bir baskı aracı olarak yasal yoldan kendini dayatan iktidarla karşı […]

Son günlerde vergilerde yapılan artışlar, içinde bulunduğumuz durumun şakaya gelir tarafı olmadığını gösterdi. Belli ki ülke ciddi bir darboğazda. Sorumlular belli. Lakin çözüm de aynı ekibe devredilmiş durumda. Yüzyıllar önce kamu maliyesi ve piyasa ekonomisine ilişkin yazdıklarını düşününce, İbn Haldun’un ne kadar ileride, bizim de ne kadar geride olduğumuzu düşünmeden edemiyor insan. 27 Mayıs 1332’de […]

Olma, bir durum değil eylem hâlinin sonucu olan aktif bir süreçtir ve arkasında mutlaka bir irade, enerji vardır. İnsanda bu enerjinin kaynağı ahlâktır. O olmadan hiçbir şey olmaz. Bugünkü medeniyetimiz dâhil her şey bu istencin sonucudur. “İnsanın başına bu memlekette her şey gelir,  bunların en önünde akıl almaz alçaklık, en sefil kişisel çıkar,  en korkunç […]

İktidarın büyük ölçüde hem finanse ettiği hem de belli bir hedefe doğru yönlendirdiği basın-yayın kuruluşlarındaki profesyoneller bir tarafa, muhalif basındaki yazarların da karşı taraftaki profesyonellerden çok da farklı olmadığı görülüyor. Onlar da demokrasiden çok yukarıda bir şekilde işaret edilen “dogmatik kurgu” üzerinden bir söylem geliştiriyorlar. Gökalp, Cumhuriyet gazetesinde yazdığı geç dönem yazılarından birine “Yirminci Asrın […]

Travmanın özü kısaca bir Endülüs travması, bir Rumeli travması; batıp giden koskoca bir imparatorluk travmasıdır. Bunun da sorumluları bütün bir modernleşme sürecinin mimarı olan yönetici elitler, yozlaşmış aydınlardır. Algı bu, düşünce budur. “Ne Razi’nin kendisi ne de onun mantık oyunları kalmıştır, Rumî galip, Razi mağlup olmuştur”.¹ M. İKBAL   “Özeli genelin örttüğü ya da genelin […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.