BESİM F. DELLALOĞLU

1984’de Galatasaray Lisesi’ni, 1990’da Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Yüksek Lisans ve Doktorasını Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sosyoloji alanında yaptı. Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde (1998), Paris VIII Üniversitesi’nde (2002), Lizbon Üniversitesi’nde (2014), Strasbourg Üniversitesi’nde (2017-2018), Mainz Gutenberg Üniversitesi’nde (2018-2019) doktora sonrası araştırmalarda bulundu ve dersler verdi. Türkiye’de Mimar Sinan, Marmara, İstanbul Bilgi, Yıldız Teknik, Galatasaray, Kırklareli, İstanbul ve Sakarya Üniversitelerinde dersler verdi. 2019’da üniversiteden emekli oldu.

BESİM F. DELLALOĞLU

1984’de Galatasaray Lisesi’ni, 1990’da Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Yüksek Lisans ve Doktorasını Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sosyoloji alanında yaptı. Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde (1998), Paris VIII Üniversitesi’nde (2002), Lizbon Üniversitesi’nde (2014), Strasbourg Üniversitesi’nde (2017-2018), Mainz Gutenberg Üniversitesi’nde (2018-2019) doktora sonrası araştırmalarda bulundu ve dersler verdi. Türkiye’de Mimar Sinan, Marmara, İstanbul Bilgi, Yıldız Teknik, Galatasaray, Kırklareli, İstanbul ve Sakarya Üniversitelerinde dersler verdi. 2019’da üniversiteden emekli oldu.

TÜM YAZILARI

Toplumsal zihniyette sosyoloji, memleketin halinin ne olacağına yönelik kahve muhabbetinden daha kıymetli bir şey olarak görülmemektedir. Bu anlamda herkes memleketin halini diğerlerinden daha iyi bildiği için, sosyoloji bir uzmanlık alanı olarak addedilmemektedir. Sosyolojik formasyondan beklenen asgari bir sosyolojik düşünme (Baumann), sosyolojik tahayyül (Mills) ya da sosyolojik nazardır. Ki daha önce yazdığım birçok metinde Türkiye’de sosyoloji […]

Asgari sosyolojik marifete sadece sosyoloji mezunlarının ihtiyacı yoktur. Hekimlerin, hukukçuların, ilahiyatçıların, mühendislerin, iletişimcilerin, sanatçıların da ihtiyacı vardır sosyolojiye. Meseleye aslında olması gerektiği gibi, daha kamusal bir çerçeveden bakarsak, toplumun asgari sosyoloji formasyonu olan uzmanlara ihtiyacı vardır. Perspektif’te haftalardır yazmaya devam ettiğim bu yazı dizisine üniversitelerden mezun olan sosyoloji diplomalı gençlerin iş bulamamaları meselesiyle başlamıştım. “Sosyolojik […]

Aslında sosyoloji Türkiye şartlarında Açık Öğretim’i yapılmaya en müsait disiplinlerden biridir. Gerisi minibüs şoförlerine, kampüs yurtlarına, kantin ve kafelere ekmek parası çıkarmaktan öte değildir. Perspektif’te yazdığım bu yazı dizisinin ilk yazısı “Sosyolojik Mezuniyet” idi. Onun ardından “Beşeri Çalışmalar” ve “Toplumun Doğabilimi” geldi. Okumaya başladığınız bu yazıyla bu diziye devam edip, biraz da konuyu en baştaki […]

Disiplinlerin hem bir “doğa”ları hem de bir “tarih”leri vardır. Ve her ikisi de içinde yer aldıkları kurumların ve toplumların yapılarından etkilenirler. Sosyoloji de bundan muaf değildir. Hiç de olmamıştır. Ülkede sosyoloji öğretiminin sorunlarını, sosyoloji diplomasının olmayan değerini, mezunların iş bulamamasını tartışırken bu tür mahiyet tartışmalarına girmemek olmaz. Son haftalarda Perspektif’te birbirinin devamı olan iki yazı […]

Hiçbir akademik, üniversiter disiplin sadece kendi mezununu, kendi diplomasını üretmek için var değildir. O işin sadece bir kısmıdır. Disiplinler aynı zamanda içinde bulundukları toplumu, bütün insanlığı kültürel olarak beslerler. Toplumun, insanlığın kendini yeniden üretmesine önayak olurlar. Müfredat ile maarif arasında çok güçlü bir ilişki vardır, olmalıdırlar da zaten. Disiplinler işte bunu mümkün kılarlar. Geçen hafta […]

Türkiye’nin bu kadar sosyoloji bölümüne, sosyoloji mezununa kesinlikle ve kesinlikle ihtiyacı yoktur. Bu basit gerçeğe göz kapatılarak uygulanacak her politika gündelik, palyatif, eyyamcı olmaya mahkûmdur. Uzun yıllardır sosyoloji hocası olmanın olağan sonuçlarından biri, düzenli olarak sosyoloji mezunlarının özellikle kamuda iş bulma imkânlarını genişletici birtakım kampanyalara destek olma taleplerine muhatap olmaktır. Eski öğrencilerim, okurlarım bazen imza […]

Demokrasiyi belirleyen neye inandığımız ya da inanmadığımız; nasıl örtündüğümüz ya da örtünmediğimiz değil. Yurttaşlık; davranmaya başladığımızda, ötekilere yönelik davranış ve tutumlarımızda kamuyu, paralel kamularımızı değil hakiki bir kamuyu öngördüğümüzde mümkün olabilecek bir şey. Geçen hafta Perspektif’te “Yeni Bir Cumhurun Sosyolojisi” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıda Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklediklerini bir Açık Mektup ile […]

Bir grup Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunu ve mensubu tarafından Kemal Kılıçdaroğlu’na hitaben yazılan Açık Mektup, son yıllarda mahalleler yerine kullanmaya başladığım ‘paralel kamular’ı aşma potansiyeli içeriyor, yeni bir cumhura delalet ediyor. Fay hatları en azından öncesine göre göre daha az teolojik, kültürel, psikolojik olan bir cumhura. 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşecek olan iki […]

Mütedeyyin bir insanın otomatikman muhafazakâr olduğu kanaati kesinlikle evrensel değil, Osmanlı-Türkiye modernleşmesi açısından geçerli bir ön kabuldür. Hatta Türkiye öylesine ilginç bir ülkedir ki, konuşurken veya yazarken dindar, Müslüman, mütedeyyin, mümin, iman gibi kelimeleri kullanan birinin bile mütedeyyin olduğu varsayılır. Mütedeyyin kadınları “muhafazakâr” olarak nitelemek Türkçede oldukça yaygın bir âdettir. Neredeyse paralel kamular şeklinde ortadan […]

Futbol üzerine yazmaya gelince ben sadece Galatasaray üzerine yazarım. Çünkü sistematik olarak sadece Galatasaray’ın maçlarını seyrederim. Beğenilerimin ve eleştirilerimin konusu Galatasaray’dır. Ancak ifade ettiğim bu limitler sahadaki futbol için geçerlidir. Yoksa kulüpler, markalar, onların arkasındaki kitleler hakkında söyleyecek birkaç sosyolojik tespitim vardır elbette. Sanırım Perspektif’te ilk kez futbol üzerine yazıyorum. Gazete Duvar’da birkaç yazım olmuştu […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.