EDGAR ŞAR

2013 yılında Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü dereceyle bitirip, lisans derecesini almıştır. Aynı yıl Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde başladığı yüksek lisans öğrenimini, “Laiklik ve Demokrasi İlişkisi: 2000’lerde Türkiye Örneği” başlıklı teziyle tamamlayan Edgar Şar, aynı bölümde doktora öğrenimine devam etmektedir. Güncel araştırmalarında otoriterleşme süreçleri, popülizm ve demokratik kurumların bu süreçlerdeki rolü üzerine yoğunlaşmaktadır. Akademik ilgi alanları arasında laiklik ve demokrasi kuramları, demokratikleşme, Ortadoğu’da din-devlet-toplum ilişkileri, Türkiye siyaseti ve anayasa hukuku bulunmaktadır. Medyascope.tv’ye içerik ve yorum desteği sunan Edgar Şar, İstanbul merkezli düşünce kuruluşu İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün (IstanPol) kurucularındandır.

EDGAR ŞAR

2013 yılında Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü dereceyle bitirip, lisans derecesini almıştır. Aynı yıl Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde başladığı yüksek lisans öğrenimini, “Laiklik ve Demokrasi İlişkisi: 2000’lerde Türkiye Örneği” başlıklı teziyle tamamlayan Edgar Şar, aynı bölümde doktora öğrenimine devam etmektedir. Güncel araştırmalarında otoriterleşme süreçleri, popülizm ve demokratik kurumların bu süreçlerdeki rolü üzerine yoğunlaşmaktadır. Akademik ilgi alanları arasında laiklik ve demokrasi kuramları, demokratikleşme, Ortadoğu’da din-devlet-toplum ilişkileri, Türkiye siyaseti ve anayasa hukuku bulunmaktadır. Medyascope.tv’ye içerik ve yorum desteği sunan Edgar Şar, İstanbul merkezli düşünce kuruluşu İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün (IstanPol) kurucularındandır.

TÜM YAZILARI

Demokrasinin kurumsallaşma yoluyla pekişmesinde Türkiye için olmazsa olmaz gereklilik, toplumsal uzlaşı ile yapılacak yeni bir anayasadır. Kadim sorunlarımızın çözümü için gereken uzlaşma ortamı ise mevcut siyasi yapının bekası için sürekli yeniden ürettiği kutuplaşma ile maalesef sağlanamamaktadır. Gelişmiş demokrasilerin belkemiğini oluşturan kurumlar, bugünkü güçlerini onlarca hatta yüzlerce yıl süren politik mücadeleler sonucu elde edebilmiştir. Bu kurumlar […]

Bugün muhalefetin Türkiye’yi bir krizden diğerine sokan iktidar bloğunun karşısında olması gereken güçte gözükmemesinin temelinde, her bir partinin kendi siyasetleriyle, inşa edilmesi gereken ortak siyaset arasında yaşadığı ikilemlerin olduğunu görmek gerekiyor. Ellen Lust ve David Waldner, bugün artık küresel bir olgu ve tehlike haline gelmiş olan demokratik gerileme ve otoriterleşme sürecini anlamlandırmaya çalıştıkları makalelerinde, altı […]

Türkiye’de asgari demokratik koşulların sürdürülebilir olarak sağlanması ve otoriterlik sarmalına tekrar girilmemesi olacak ise muhalefet partileri iktidarın çizdiği çerçevenin dışında siyaset yapmak durumunda. Türkiye’de yeniden demokratikleşmenin mümkün olması için sadece birilerinin değil, herkesin bu cesareti göstermesi gerekiyor.   Türkiye’de 2010’lara damgasını vuran ve halen devam eden otoriterleşme süreci iki temel üzerine oturuyor. Birincisi, temelde bir […]

Önümüzdeki genel seçimlerde muhalefetin kazanabilecek bir alternatif çıkarmasının en makul yolu, asgari demokratik ilkeler zemininde seçim sonrası yol haritasını da kapsayan geniş  tabanlı bir mutabakat ile seçimlere girmek. Muhalefetin seçimlere, bloğun tamamının desteğini alan tek bir cumhurbaşkanı adayıyla girmesi iktidarın kutuplaştırma stratejisini boşa çıkarmakla kalmayacak aynı zamanda muhalefetin olası ikinci tur planını ilk turda gerçekleştirmesini […]

HDP’ye karşı mesafe koymanın bile çeşitli dereceleri varken, son derece sert ve agresif bir HDP karşıtlığını benimseyen İYİ Parti, kendisini merkezden uzak, çok kısıtlı bir siyasal kimliğe hapsediyor. Bu da İYİ Parti’yi birçok kazanımdan mahrum bırakırken, partinin demokratik bir geleceğe verebileceği potansiyel katkıları da epeyce sınırlandırıyor. Popülist otoriter yönetimler, hüküm sürdükleri ülkelerde sadece demokratik kurumları […]

İspanya örneği, özellikle tarihsel arka planıyla kendine özgü bir demokratikleşme vakası tecrübesi olarak değerlendirilebilir. Türkiye muhalefetinin bu deneyimden çıkartabileceği önemli dersler var. Bu çerçevede, muhalefet cephesinde bugüne kadar sadece “Aday kim olacak?” sorusu üzerinden dönen tartışmaların, “Nasıl bir gelecek istiyoruz?” sorusuyla zenginleşmesine ihtiyaç var. Tüm kürede etkisini gösteren COVID-19 pandemisiyle birlikte, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.