İBRAHİM TURHAN

1968’de İzmir’de doğdu. Galatasaray Lisesi ile Boğaziçi Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü mezunu. Yüksek lisans ve doktorasını Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Uluslararası Bankacılık alanında tamamladı. Cenevre Üniversitesi Institut Europeen (IEUG) ve Loughborough Üniversitesi bünyesinde misafir araştırmacı olarak bulundu. Çeşitli üniversitelerde akademisyen ve yönetici olarak görev yaptı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, İMKB Başkanı, Borsa İstanbul A.Ş. Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olarak görevler üstlendi. 25 ve 26. Dönem İzmir Milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Prof. Dr. İbrahim M. Turhan, Quanta Finansal Danışmanlık’ın kurucusu ve İstinye Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesidir.

İBRAHİM TURHAN

1968’de İzmir’de doğdu. Galatasaray Lisesi ile Boğaziçi Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü mezunu. Yüksek lisans ve doktorasını Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Uluslararası Bankacılık alanında tamamladı. Cenevre Üniversitesi Institut Europeen (IEUG) ve Loughborough Üniversitesi bünyesinde misafir araştırmacı olarak bulundu. Çeşitli üniversitelerde akademisyen ve yönetici olarak görev yaptı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, İMKB Başkanı, Borsa İstanbul A.Ş. Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olarak görevler üstlendi. 25 ve 26. Dönem İzmir Milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Prof. Dr. İbrahim M. Turhan, Quanta Finansal Danışmanlık’ın kurucusu ve İstinye Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesidir.

TÜM YAZILARI

Küresel düzen; jeopolitik/askeri, siyasal ve ekonomik fay hatlarından boydan boya kırılıyor. Yaşanan durumu nitelendirebilecek tek kavram, “altüst oluş”. Ne yazık ki böyle bir fırtınaya, teknemiz hasarlı, donanımımız eksik biçimde giriyoruz. Kaptan ve ekibinin haritayı da barometreyi de yanlış okuduğu apaçık. Mürettebat moralsiz. En vahimi de yolcuların yarısı diğer yarısı ile kavgalı. Bakalım bizim tekne bu […]

Bütün yurttaşların yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme haklarına sahip olmalarını mümkün kılacak bir ekonomik program, özgürlükçü demokrasinin sürdürülebilir kılınması için vazgeçilmez görülmelidir. Bu bağlamda devletin ekonomiye müdahale etmesini kategorik olarak reddetmek de en az “yerli-millici” anlayış kadar çağdışıdır. Önemli olan bu müdahalenin kurallı, öngörülebilir ve kurala bağlı olmasıdır. İktidarın genel bir eğilimi var; her şeyin […]

AK Parti, devlet politikalarının, güvenlik merkezli olmaktan çıkarılacağını, özgürlük-güvenlik dengesinin gözetileceğini, bireyin devlete önceleneceğini vaat ediyordu. Ama olmadı… 20 yıllık serüveninin sonu, aralarında bu iktidarın oluşumunda ve sürmesinde düşünsel ve fiili katkısı olmuş çok sayıda ismin de dahil olduğu birçok kişi için büyük bir hayal kırıklığı oldu. AK Parti iktidarının yol açtığı türbülans sadece bir […]

AK Parti, devlet politikalarının, güvenlik merkezli olmaktan çıkarılacağını, özgürlük-güvenlik dengesinin gözetileceğini, bireyin devlete önceleneceğini vaat ediyordu. Ama olmadı… 20 yıllık serüveninin sonu, aralarında bu iktidarın oluşumunda ve sürmesinde düşünsel ve fiili katkısı olmuş çok sayıda ismin de dahil olduğu birçok kişi için büyük bir hayal kırıklığı oldu. AK Parti iktidarının yol açtığı türbülans sadece bir […]

İnsanlar arasındaki ilişkileri kardeşlik temelinde tanımlayacağınız bir toplum idealiniz varsa haksızlık etmemek ve haksızlığa uğramamak iktisadi faaliyetin belirleyici ilkesidir. İşin özü, barışın ve esenliğin egemen olacağı bir toplumsal düzen kurmaktır. Bunun olmazsa olmaz koşulu; insanlar arasında doğası gereği haksızlığa izin verecek, eşitsizlikleri büyütecek bir ekonomik kurgunun olmamasıdır. 1970’li yıllarda çocukluk çağımdaki İzmir Ramazanlarını hatırlıyorum. O […]

Kurucu değerleriyle irtibatını koparmış olan AK Parti, misyonunu yitirmiş olduğundan yarına dönük bir vizyon çizemiyor, stratejik plan aklı geliştiremiyor. Hükümetin geçmişteki politikalarını da gelecekte izleyeceği yol için bir veri olarak kullanmak mümkün değil, zira AK Parti kendi geçmişini inkâr ediyor. Dünü ile kavgalı, yarını da olmayan bir varlık gibi sadece bugünü, hatta bu anı yaşıyor. […]

1991 yılında Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte ülkesinin “soyulduğunu” söyleyen, Ukrayna’nın gerçek bir devlet olarak meşrutiyetini Rus tarihine dayanarak inkâr eden, bunu “Lenin’in yanılgısı” ile izah eden Putin büyük bir hesap hatası yaptı. Putin’i tıpkı 1990’da Kuveyt’i işgal eden Saddam rejimininkine benzer bir akıbetin beklediğini düşünmek yanlış olmayacak.    Henüz COVID-19 küresel salgınının ekonomilerde açtığı yaralar tam […]

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi döneminde sergilenen keyfi ve kural tanımaz yönetim, görevlendirmelerde ehliyet ve liyakat yerine lidere kayıtsız şartsız sadakatin ölçü olması, kurumsal yetkinliklerin aşındırılması ve kurumsal hafızaların tahrip edilmesi, büyüdük zannederken bile aslında ülkenin yoksullaşması sonucunu doğuruyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimizden beri ekonomide sıkıntı eksik olmadı. Fiyat artışları özellikle dar gelirliler için yaşamı kâbusa çevirdi. […]

Dış politikada 2020 Kasım’ından beri rasyonelleşen, gerektiğinde manevra yapabilen, hatta geri adım atabilen siyasal kadro, iş ekonomiye geldiğinde neden bu kadar keskin? Çünkü ekonomi ile ilgili özel bir gündemleri, yücelttikleri bir hedefleri var. Kesin inançlılar, tartışmaya kapalılar, kendi görüşleri dışındaki her şeyi komplo olarak görme durumu da bundan kaynaklanıyor. Bu ise gerçekten endişe verici. Perspektif’teki […]

Kasıtlı cehalet, olgulara, bilgiye veya rasyonel mantığa karşı kaba bir kayıtsızlıktan ileri gelir. Böyle kişiler, bilgiye ve akla aykırı kanaatlere inatçı bir adanmışlıkla bağlanırlar, karşıt fikirleri ve verileri göz ardı ederler. Cehaleti över, bilgiyi aşağılarlar. Bu tür kasıtlı cehaletin kitleselleşmesi tam bir felakettir. Savaş barıştır… Özgürlük köleliktir… Cahillik güçtür… George Orwell’in ünlü distopik romanı “1984”ü […]

  • 1
  • 2

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.