İLHAMİ GÜLER

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı Üniversite'de İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Kelam-İslam düşüncesi konularında yazdığı makaleleri İslami Araştırmalar, Türkiye Günlüğü, Doğu-Batı, Tezkire, İslamiyet gibi pek çok dergide yayımlanmıştır.

İLHAMİ GÜLER

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı Üniversite'de İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Kelam-İslam düşüncesi konularında yazdığı makaleleri İslami Araştırmalar, Türkiye Günlüğü, Doğu-Batı, Tezkire, İslamiyet gibi pek çok dergide yayımlanmıştır.

TÜM YAZILARI

Dinsizler, arzuların ve içgüdülerin içine karışmış olduğu bir “akıl” kavramı/tapınımı ile kendilerini kandırırken; dindarlar da yorum yolu ile oluşturdukları bir “Tanrı” veya “hakikat” imgesi ile kendilerini kandırabilmektedirler. Dinsizler ve dindarlar için de ortak çıkış yolu, sürekli tetikte olmak, teyakkuzda olmak, kül yutmamak, uykusuz olmak, eşikte durmaktır.

Eğitim, kültür, sanat, mimari, din, bilim, hukuk ve siyaset, toplumsal hayatı sağ-salim sürdüren ocaklardır. Eskiden bu “ocak”lar bir biçimde “tütüyordu”, yani duman çıkarıyordu. Şimdilerde ise dumanları azaldı ve külleri çoğaldı… Marifet, meziyet, Müslüman olmak, insan olmak; ocak kurmak, ocak yakmak, ocak tüttürmek, tütmesi için odun atmak ve üflemektir; ocak söndürmek değil.

Coğrafya/sınırlar/ulus-devlet kaderimiz olduğuna göre, medeni bir toplum oluşturmak için kimlik-ideoloji politikası değil; dini-mezhebi, dili-ırkı ne olursa olsun eşit vatandaşlık ilkesine bağlı, adil/hukuki bir şiraze/racon, “fikr-i müdir”, atmosfer, iklim oluşturmak gerekir.

Tarikat ve cemaat, Allah rızası için kendini kamu hizmetine adama iken; bugün devletten iş bulma ve kamudan ihale, teşvik, tahsis alarak zengin olma, holding kurma aparatına dönüşmüş durumdadır. İnsanın, kendi vicdanını kandırması kadar sefil bir ahlaki seviye(sizlik) yoktur.

Müslümanlarda ve insanlıkta vicdan henüz tamamen ölmemiş/sönmemiş olsa da; Batı’nın yeryüzünde yaratmış olduğu büyük politik canavarlıklara, vahşete, katliama, teröre engel olamıyor. Son Filistin katliamı, bunun aleni bir örneği olarak herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Vicdanı diriltmekten ve daha sonra Tanrı’yı yardıma çağırmaktan başka çıkar yol yoktur. Tanrı’nın rahmetinden de, insanlıktan da umut kesilmez. Günlerdir dünya medyasında […]

Teslis’de ‘Baba’yı sayın Erdoğan; ‘Kutsal Ruh’u Saray danışmanları (Karadenizlilik); ‘Oğul’u da Bürokrasi temsil etmektedir. Seçilmiş olmak, Baba’ya geleneksel “Hilafet-Saltanat” genetiğinden gelen, kurum ve kuralların ötesinde mutlak bir güç kullanma meşruiyeti vermektedir. İmparator, Kral, Firavun, Melik, Sultan, Padişah, Hükümdar ve Hakan veya bunlarla dolayımlanan “Devlet”, insanlık tarihinde uzun süre “Tanrılık” veya onun yeryüzündeki “gölgesi “olarak algılandı; […]

Hüseyin Atay hocamdan düşünme cesaretini öğrendiğim için, kendini eleştirme cüreti gösterdim. Makamı cennet olsun. Menzil şeyhinin (Gavs) cenaze törenine gösterilen siyasi ilgi ve halk ilgisi ile hocanın cenaze törenine gösterilen ilgisizlik, Türkiye’nin dinsel algısındaki aklın/ilmin ve duygunun yerini göstermesi bakımından ibretamizdir. Rahmetli hocamın karakteri, Kur’an’ın izzeti ile Karadeniz’in ısrarı/iradesi ve inadının sentezi idi. Mezhepte değil, […]

Siyaseti savaş olarak yürütmek, daima güç, iktidar, zafer, güvenlik-kayıp kaygılarını önde tutacağı için; toplumun temel ahlaki-hukuki, kültürel, bilimsel, eğitimsel, sanatsal problemleri ile hakkıyla ilgilenemez. Son 20 yıldır yaşadığımız şey, büyük ölçüde bu minvaldedir. Siyaset; Aristo, Platon, Kur’an ve Hz. Muhammed, Farabi, İbn Teymiyye ve İbn Haldun… açısından toplum yönetmede “Pratik Ahlak”tır. Aristo, “Demokrasi” ile toplumun […]

FETÖ’nün sulandığı, beslenip büyüdüğü toprak, Anadolu-Türk Tasavvuf Sünniliğidir. Kökü içerdedir. Kendimize toz kondurmamak için, sadece bu yapıyı “şeytanlaştırıp” veya “günah keçisi” yapıp bütün günahları onların sırtına yüklemekle kendimizi temize çıkaramayız. “FETÖ” olarak kodlanan bu hareket, Sünniliğin Türklerde yaygın olarak tezahür etmiş Tasavvuf boyutundan beslenmiş ve türemiş bir olgudur. Selçuklular döneminde Tasavvuf/Batınilikten türemiş olan Hasan Sabbah […]

Devrimin üzerinden 100 sene geçmesi ile halkımızın tümüne yakını, seçimi/sandığı politik meşruiyetin temeli olarak görmektedir. Yarısı, katı-muhafazakâr olarak -ne pahasına olursa olsun- değerlerine bağlılığını sürdürmektedir. Diğer yarısı ise, Batı’nın geliştirdiği hukuk devleti, anayasal demokrasi, kuvvetler ayrılığı, şeffaflık/denetim, laiklik (sekülerlik değil), kurum-kural ve hukuku talep etmektedir. Seçimi ufak-tefek olayların dışında “oylama kurallarına” uygun olarak ve yüksek […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.