İLHAMİ GÜLER

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı Üniversite'de İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Kelam-İslam düşüncesi konularında yazdığı makaleleri İslami Araştırmalar, Türkiye Günlüğü, Doğu-Batı, Tezkire, İslamiyet gibi pek çok dergide yayımlanmıştır.

İLHAMİ GÜLER

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı Üniversite'de İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Kelam-İslam düşüncesi konularında yazdığı makaleleri İslami Araştırmalar, Türkiye Günlüğü, Doğu-Batı, Tezkire, İslamiyet gibi pek çok dergide yayımlanmıştır.

TÜM YAZILARI

Hasbi ve muhasibi düşünme, varlık ve oluş karşısında insanın içine düştüğü hayret ve duyduğu hayranlıktan kaynaklanan: “Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” sorusundan/sorumluluğundan doğar. Hesabi düşünme ise, varlık ve oluş karşısında doğan meraktan doğar ve bilim olarak varlıkları hesap eder/sayar. Merak, insanın etrafında beş duyusu ile idrak ettiği ve herkesin, alışkanlık ve aşina olmakla “normal” bulduğu […]

Kültür Devrimine maruz kalmış yurdum insanının kimliği, kişiliği ve ahlaki karakteri sorunludur; bilinci yaralıdır. Geleneksel kültür/kimlik/kişilik/karakterinin mükemmel olduğu da söylenemez. Bugünkü “Yurdum İnsanı”nın ahlaki kapasitesi/duruşu veya karakteri ne durumdadır? Bu yazıda bunun üzerinde duracağız. Soru sormak, ya varlıklar ve olup biten karşısında duyulan “merak”tan doğar veya insanların içinde bulunduğu durum ve haller karşısında hissettiği “hayret”ten. […]

Toplumlar, gaflete düşerek askeri, ekonomik, politik, teknolojik alanlarda yenilgiye uğrayabilirler, kaybedebilirler. Osmanlı toplumu da böyle olmuştur. Önemli olan, toplumsal birliğin dağılmaması veya korunmasıdır. Osmanlı’nın siyasal aklı, dili ve dini birbirinden farklı milyonlarca insanı yüzyıllarca bir arada tutmayı başarmıştır. Bir toplumda politik-kültürel ihtilafların olması da normaldir. Önemli olan, herkesin iştirak edebileceği, kanon ve klasik yaratacak ahlaki […]

“Şirket” olarak vazedilen siyaset, Cahiliyye dönemindeki gibi dinsel “şirk”e dönüştürülmüş gibi. Partililer ve geniş halka olarak milliyetçiliğin de dahil olduğu “Cumhur İttifakı”, haklı-doğru “Biz/Dost”u oluştururken; muhalefet, bâtıl ve yanlışı, yani “Ötekiler/Düşman”ı oluşturuyor. Böylece siyaset; adalet, özgürlük ve güvenlik arayışı olarak bir “rekabet” süreci olmaktan çıkarak; âdetâ -Sahabe arasında olduğu gibi- iç “savaş” havasına dönüşüyor.   […]

Taklit/Dogmatizm, “Hakikat” adına terör saçan bir psikoloji yaratır. Oysaki din ve siyaset alanları, herkesin bireysel sorumluluk üstlenmesi gereken alanlardır. Bu alanlarda dinsel “karizma”nın oluşması, sürekli istismar ve şiddet doğurur. Bunun istisnası yoktur. Dinler tarihi, bunun şahididir.   Kültürel-Tarihsel Arka Plan   Mezopotamya, Ön-Asya, Doğu Akdeniz ve Mısır’da siyasal ve dini düşünceye “Çoban-Sürü” kodu egemendir. Bu […]

Karadeniz’de coğrafya, dinin araçsallığını; etnik köken ise, genellikle psikolojisini/karakterini belirlemektedir. Karadeniz dindarlığında duygusallık-ruhsallık oldukça zayıftır. Ağır basan şekilcilik, ritüel ve pratik faydadır. “Türk Müslümanlığı” üzerine eleştirel bir yazı yazmış (Özgürlükçü Teoloji Yazıları, Ank. 2022, s. 127-132) birisi olarak, bu yazıyı, toplumun bir kesimini aşağılamak saiki ile değil; bu bölgenin dinsel sosyal-psikolojisini tasvir amacı ile kaleme […]

Bir devlet, yazılı kurallara riayet, etkin denetim ve şeffaflığa dayanıyorsa, “Hukuk Devleti”dir; ya da, mafyöz ilişkiler toplamıdır. Bu ilişkilerin “Siyaset”, “Derin Devlet”, “Hikmet-i Hükumet” olarak nitelenmesi, durumu değiştirmez. Paçozluk, küresel düzlemde, son 100 yıldır giderek artan, insan ruhunun hayret veya meraktan doğan din, bilim, sanat, siyaset, iktisat ve hukuk alanlarında dert/dâvâ edinme; vaatte bulunma, hedef/gaye […]

“Kitabına uydurarak” ve “Hile-i Şeriyyeler” ile, “Daru’l-Harp”, “Harp=Hile=Siyaset”, “Takiyye” ve “Ganimet” kavramları ile kendini kandırıp ahlaksızlık, hukuksuzluk yapmak, “savrulma” dan başka nedir? “Savrulma” kavramı ile kastımız, ahlak ve hukuk dışına çıkmadır. Ahlak dışına çıkmanın teolojik nedenleri olduğu gibi; hukuk dışına çıkmanın, artı politik ve iktisadi nedenleri vardır. Bu yazıda bunlar üzerinde durulacaktır. Yazı, zımnen veya […]

Var olan şeyleri tarihsel kavrayışımızı belirleyen metafizik, kendimizin ve herhangi bir şeyin “ne” olduğuna/ne anlama geldiğine ilişkin kabullerimizi belirler. Bu, geç modernitede kendini “teknoloji” olarak somutlaştırır. Teknoloji, artık insan hayatını kolaylaştıran araçlar toplamı olmaktan çıkar; dünyanın ve insanın anlamına, dünyanın ve insanın çerçevelenmesine/çepeçevre kuşatılmasına (Gestell) dönüşür. İnsan ruhu, tarihi süreç içerisinde kendinin/hayatın ve içinde yaşadığı […]

İman, bireysel tecrübe ve güçlü bir ikna olmanın ürünüdür. Kör inanç veya taklit yolu ile edinilen inançlar, böyle değildir. Ahlaki doğruyu bulma; ya derin düşünmeye, tartmaya, muhakemeye, sorgulamaya (doğru yorum) dayanır ya da geleneğe, alışkanlığa, zanna-vehme yani yanlış yoruma dayanır. Fiziksel varlığın, evrenin, dünyanın, gerçekliğin, vakıanın “Beş Duyu” ile elde edilen bilgisine, yani “Bu nedir?” […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.