ZEKİ ALPTEKİN

İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiği Galatasaray İşletmecilik Yüksek Okulu’nu 1978 yılında bitirdi. Birkaç yıl sendikal çalışmalardan sonra gittiği Almanya’da 1982/83 yılında Bielefeld Üniversitesi’nde başladığı ekonomi yüksek lisans öğrenimini, Bremen Üniversitesi’nde ekonomi-politik ağırlıklı olarak devam ettirerek 1987-88 yılında mezun oldu. Burada, üniversitenin enstitüsünde asistan olarak çalıştıktan sonra, ithalat-ihracat üzerine ek eğitim alarak serbest meslek hayatına atıldı. İnternette çeşitli mecralarda yazıları, incelemeleri yayımlandı.

ZEKİ ALPTEKİN

İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiği Galatasaray İşletmecilik Yüksek Okulu’nu 1978 yılında bitirdi. Birkaç yıl sendikal çalışmalardan sonra gittiği Almanya’da 1982/83 yılında Bielefeld Üniversitesi’nde başladığı ekonomi yüksek lisans öğrenimini, Bremen Üniversitesi’nde ekonomi-politik ağırlıklı olarak devam ettirerek 1987-88 yılında mezun oldu. Burada, üniversitenin enstitüsünde asistan olarak çalıştıktan sonra, ithalat-ihracat üzerine ek eğitim alarak serbest meslek hayatına atıldı. İnternette çeşitli mecralarda yazıları, incelemeleri yayımlandı.

TÜM YAZILARI

Dünyada küresel sorun olarak ortaya çıkan göç olgusuna temel olan açlık-az gelişmişlik ve savaş sorununun, su sorununun, bölgesel anlaşmazlıkların, otoriter rejimlerin panzehri, sürdürülebilir politikalarla sağlanacak ve herkes tarafından ulaşılabilir olacak ucuz ve temiz enerji kaynaklarıdır.

Modern, çevreci, ekolojik bir hareket, sadece “hayırcı” bir protesto tutumunu değil, aynı zamanda neye “evet” dediğini, yani alternatif önerisini de sunabildiği ölçüde anlamlı ve adına yaraşır bir inisiyatiftir. Çevre sorunu aynı zamanda bir (alternatif) enerji sorunudur. Bu açıdan enerji sorunu ile işimiz daha bitmedi! Günlerdir gazete başlıklarına konu olan Akbelen olayları, enerji sorunu-politikaları ile birlikte […]

Günümüzde, post-emperyalist dönemde klasik “emperyalizm” anlayışı ne anlama geliyor? Bu soruyu cevaplamak, böylesi bir kavramsallaştırmayı, teoriyi, tarihsel perspektifte ele alarak incelemekle mümkün. Evet bu deyim, “anti-emperyalizm” kavramı, seçim nedeniyle tekrar ve baskın olarak, özellikle iktidar partilerinin savunucuları tarafından politik jargona yerleştirildi. Genel olarak içeriğinden boşaltılmış kaba bir polemik, hatta bazen hakaret niteliğinde kullanılan bu kavram […]

Eskinin gelişmiş ülke endüstrilerinin “ek uzantısı” olma konumundaki az gelişmiş ülkelerin yanında, bizzat gelişmenin ve inovasyonun kaynağı olarak gelişmekte olan ülkeler kategorisi ortaya çıkıyor. Bu durum, ülkelerin ve bölgeler arasındaki (ekonomik) farklılıkların yerine göre kapanmaya, teknolojik eşitsizliklerin aşınmaya başlamasının dayandığı zemini oluşturuyor. Perspektif’te bir süre önce küreselleşme ve bu olgunun taşıyıcıları olan Küresel Üretim Zincirleri […]

Büyük oranda bir deprem hattında yaşadığımız gerçeği bir “alın yazısı” ama kader değil! Kaderimiz kendi ellerimizde. Bu nedenle yaşadıklarımız bir felaket, ama “asrın felaketi” değil! Evet bu başlık, ülkemizi ve Suriye’yi etkileyen son deprem ile özellikle iktidar ve ona yakın medya tarafından kullanıma sokulan bir deyim oldu. Biraz da “bu kadar kuvvet karşısında elimiz bağlı […]

Son 10 yıldaki gelişmeler, yıllar önce başlamış bir sürecin tersine çevrilmesi, yani bir deglobalizasyon, ekonomik ilişkilerin renasyonalizasyonu olayı değil. Bu açıdan söz konusu olan, sürecin değişik şartlarda, belli “kaymalar” ve “bölgeselleşme” eğilimleri altında sürmesi, tedarik zincirlerinin oluşan yeni şartlara göre düzenlenmesi, küreselleşmenin girdiği yeni bir evredir. Küresel üretim zincirlerinin (GVC) geleceğine ilişkin tahlil yapabilmenin en […]

80’li ve 90’lı yıllar itibarıyla küresel sermayenin Ar-Ge alanında oldukça az yatırım yapması, mülkiyet hakları konusunun yasal çerçevesinin belirsiz olması ve başlangıçta girişimci stratejilerinin genellikle “ucuz işgücü”nden dolayı emek-yoğun montaj faaliyetlerine dayanması ile açıklanıyordu. Ancak bu durum, Çin’in küresel işletme sistemine, süreçlere giderek daha fazla katılmasıyla birlikte ülkenin Ar-Ge yatırımları için de “enteresan” hale gelmesiyle […]

Gelişmekte olan ülkeler, artık 20’nci yüzyılın büyük oranda montaj faaliyetine dayanan, gelişmiş ülkelerin ek, “uzatılmış fabrika tezgâhı” olmaktan çıkıyor; inovasyon kaynakları olarak küresel üretim zincirlerinde, “karşılıklı bağımlılık” zemininde “global fabrikalar” olarak yerlerini alıyorlar. Bütün bunlar, her iki ülke grubunun teknolojik olarak birbirine yaklaşmasının zeminini oluşturuyor. Bir önceki çalışmamızda sektörler bazında örneklemeye çalıştığımız “küresel üretim zincirlerinin” […]

Yerel üretim zincirlerinin ayrışma süreci, buradaki ögelerin bir kısmının uluslararası arenaya taşınması 80’li yıllar itibarıyla daha da hızlandı. 90’lı yıllarda enformasyon ve komünikasyon teknolojilerinin gelişmesi ve internet vasıtası ile “küresel üretim zincirleri” gözle görülür somut olgular olarak dünya ölçüsünde yaygınlaştı. Pandeminin son dönemlerinde “tedarik zincirlerindeki zorluklar”, “üretimin kısıtlanması” ifadelerini sıkça duyduk. Ticaret savaşları ve özellikle […]

Pandemi krizi ile birlikte ortaya çıkan tedarik zincirlerindeki aksaklıklar, yarı iletkenler ya da çip konusunun otomotiv ve elektronik sektörü için önemini, bu sektörün ne kadar hassas ve krize açık olabileceğini gösterdi. Çip, elimizdeki cep telefonlarından kullandığımız ev aletlerine, otomobillere vs. çalışan her modern alet içinde kullanılan, dijital sistemlerde onsuz yapılamayan, en küçük (mikro) bilgi-işlem yapan […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.