Belarus Otokratlara Neler Yapılmayacağı Dersini Veriyor
Otoriter rejimler kendilerine özgü yollarla yıkılır ve düşüş hızlarını tahmin etmek zordur. Ama şurası açık ki Belarus’ta son aşama başladı.
26 yıldır en güçlü ve en beklenmedik rakibini görmezden gelen popülist Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko Sovyet diktatör el kitabına sıkıca sarılıyor. Başka bir ezici seçim zaferi daha ilan etti: Pazar günkü seçimden sonraki resmi rakamlar akla ziyan %80 bir oy aldığını öne sürerken karizmatik, kalabalıkları arkasında toplayan rakibi %10’u geçemedi. Silahsız protestocular ise ses bombaları, plastik mermiler ve internet kesintileriyle susturuluyor.
Hiç kuşkusuz bastırma operasyonları başkent Minsk’teki şiddetli geceden sonra da devam edecek ama sosyal medya ile hararetlenip 2010’a kıyasla bastırılması çok daha zor bir şekilde alevlenen gösteriler ülke geneline yayılıyor. Telegram ve Twitter’da yayılan henüz teyit edilmemiş fotoğraf ve videolara göre bazı sandık merkezleri muhalefeti açık ara önde gösteren sonuçlar yayınladı. Avrupa ve ABD’nin ne yapacağı henüz netleşmedi. Daha çok şiddetin Batı’dan ek yaptırımlara ve Lukaşenko’yu kutlamakta gecikmeyen Moskova’nın nüfuzunun da artmasına neden olacağı neredeyse kesin.
Ancak ne yaşanırsa yaşansın Belarus’un kolhoz patronundan dönme otokratının sonu kendi hatalarıyla hızlanıyor. Bu da kendi kırılganlığının farkında olan ve kararlı bir muhalefetle karşı karşıya kalan Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin dahil Sovyet eskisi rakiplerine temkinli davranmaları gerektiğini gösteriyor.
Lukaşenko’nun yaptığı ilk temel hata muhalefeti hafife almaktı. Kendisine karşı durmaya kararlı olanlardaki önemli değişimi göremedi: 2020 seçimleri eski moda rakiplerden ziyade aday olmakla çok şey kaybedecek olan imtiyazlı isimlerin muhalif olarak sahneye çıkmasına tanık oldu. Adaylığı için 435.000 imza toplanan eski banker Viktor Babariko Haziran ayında oğluyla beraber (kabul etmediği) mali suçlar gerekçesiyle tutuklandı. Bir diğer aday da ülkenin teknoloji merkezinin kurulmasına yardımcı olan eski Washington büyükelçisi Valery Tsepkalo’ydu. O da Moskova’ya kaçtı.
Lukaşenko’nun devlet başkanlığı yükünü kaldıramayacağını söylediği kadınları sürekli aşağılaması Svetlana Tikanosvskaya’yı da hafife aldığı anlamına geliyordu. 37 yaşında eski öğretmen olan Tikanovskaya, video blogerı ve aday adayı olan kocası Sergey Tikanovski Mayıs’ta tutuklandıktan sonra son dakikada aday oldu. Fazla tehdit oluşturmadığı varsayımıyla adaylığına izin verilmişti. Belarus’un her yanında benzeri görülmemiş mitingler toplamasından sonra Pazar gününe kadar bile Lukaşenko onu bastırmaya bile değer görmedi.
İkinci hatası en korkuncuydu. Yetkilileri popülist otokrasi kuralları açısından seçim sonuçlarını fazla abarttı. Belarus 1990’ların ortalarından beri adil ve serbest seçimler yapamadı ama daha kolay hile yapma imkanı veren erken oylamanın ölçeği ve nihai sonuçta Lukaşenko’ya yazılan ezici zafer Belarus için bile rekor seviyedeydi. Özellikle de büyük bir gövde gösterisi ve Batılı gözlemcilerin yokluğuyla beraber düşünüldüğünde Tikanovskaya’nın topladığı ve insanları bizzat veya videolarla görebildiği kalabalıklar resmi sonuçların gerçeklikten çok uzak olduğuna işaret ediyor.
Pazar gecesi resmi çıkış anketleri iktidarı önde gösterdikten sonra yürüyüş yapanların çoğu hayatlarında ilk kez sokağa iniyordu. Askeri araçların gövde gösterisi ve kaba kuvvet seçim meşruiyeti iddialarını da silip süpürdü.
Tüm bunların altında Lukaşenko’nun kendisini iktidarda tutan toplumsal sözleşmeye saygı göstermemesi yatıyor. Belarus, Sovyetler sonrası dönemde yoksulluğu azalttı ama güdümlü ekonomi yıllardır durgunluk yaşıyor, özelleştirme çok yavaş ilerliyor ve devlet teşebbüslerini ayakta tutmak için verilen teşvikler borç yükünü şişiriyordu. O yüzden geçen hafta verdiği ortalama maaşları beş yıl içinde iki katına çıkarma sözü gülünçtü. Korona virüsü krizinin çok kötü yönetilmesi, işsizlik vergisi gibi başarısız örnekler ve azalan Rus teşvikleriyle birleştiğinde o dile getirilmeyen sözleşme çok kötü ihlal edilmiş görünüyor.
Belarus yahut Rusya gibi iktidarın elitlerin, özellikle de güvenlik güçlerinin desteğine bağımlı olduğu otokratik rejimlerde halk devrimleri teoride pratikte olandan daha kolay. Minsk’teki sokak görüntüleri güvenlik güçlerinin sınırlarında serpilen bir demokrasi görmek istemeyen Moskova gibi iktidarın arkasında durduğunu gösteriyor. Yine de protestoların çapı ve çatırdayan ekonomi Lukaşenko’nun gücünü sürdürmesini zorlaştıracak. Kendisini Avrupa’nın son diktatörü olarak tanımlamaktan mutlu olan adam son zaferini ilan etmiş olabilir.
Bu yazı 10 Ağustos 2020 tarihinde Bloomberg sitesinde yayınlanmış olup Mustafa Kaymaz tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.