Berlin Konferansı Hafter’e Yarayacak Şekilde Kullanıldı

Bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı hayata geçmedikçe ya da Berlin’de kurulması öngörülen izleme komiteleri aracılığıyla uluslararası aktörlere bir tür baskı uygulanmadığı sürece, en azından kısa vadede Berlin’in Libya’daki anlaşmazlık ile başa çıkılmasında yardım etmesi pek olası değildir.

Berlin Konferansı Hafter’e Yarayacak Şekilde Kullanıldı

Libya’da siyasi bir sürece ne kadar yakın ne kadar uzağız?

 

Mevcut çatışmanın çözümünün askeri olma mecburiyetini ya da askeri gerçekliği içermesinin şart olduğunu söylemenin adil olduğunu düşünüyorum. Bunun değişmesinin şartı ise Avrupa Birliği içerisinde (bölünmeler göz önüne alındığında pek muhtemel değil) veya Amerika’da (orada da en azından başkanlık seçimlerine kadar pek muhtemel değil) politika yapım süreçlerinde bir değişiklik olması. Siyasi bir süreci ayakta tutacak tek yol ise, ateşkes sağlanmasına ve siyasi sürecin başlatılmasına dair bir BM Güvenlik Konseyi kararının onaylanmasıdır. Aksi takdirde hem Türkiye hem de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin sırasıyla Batı ve Doğu Libya’ya silah aktarmasıyla durum sahada zaten kızışıyor. Bu zeminde de gerçek bir siyasi sürecin başlatılabileceğini düşünmek zor.

 

Libya krizinin gelecekteki seyrini şekillendirecek kritik aktörler kimlerdir?

 

Geleceği şekillendirmesi muhtemel üç kritik aktör Türkiye, Rusya ve BAE’dir.

 

Türkiye-Rusya öncülüğünde gerçekleşen Moskova sürecinden Libya’da ne beklenebilir?

 

Sürecin bu aşamada kolayca devam ettirilebileceğini düşünmüyorum. Türkiye-Rusya arasındaki Libya yakınlaşması büyük olasılıkla çatışmayı dondurmaktan daha fazlasını yapamayacaktır. Bu “anlaşma”, büyük ölçüde Libya’daki en güçlü müdahaleci olan BAE’yi de içermiyor. Diğer bir unsur da, Türkiye ve Rusya’nın Libya’daki ilişkisi -ve dolayısıyla ortak süreçleri- Suriye’deki gelişmelerden de etkilenecektir. Bu yüzden bunun ateşkesin ötesinde kullanılabilecek bir şey olduğunu hayal etmek zor.

 

Benzer şekilde, Berlin sürecinin Libya meselesinin çözümünde nasıl bir rolü olacak?

 

Berlin’in artık bir ivmesinin kalacağını düşünmüyorum. Bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı hayata geçmedikçe ya da Berlin’de kurulması öngörülen izleme komiteleri aracılığıyla uluslararası aktörlere bir tür baskı uygulanmadığı sürece, en azından kısa vadede Berlin’in Libya’daki anlaşmazlık ile başa çıkılmasında yardım etmesi pek olası değildir. Konferansın ilk açıklanan amaçları, yabancı müdahalesini azaltmak ve aktörlerin silah ambargosuna saygı duymasını sağlamaktı. Bunun yerine Berlin, Türkiye ve BAE’nin sıfır-toplamlı bir hesaplamayla sürece dahil olması ile çatışmanın uluslararasılaşmasında bir sıçrama tahtası işlevi gördü.

 

Moskova Berlin süreçleri arasındaki ilişkilerin doğasını nasıl görüyorsunuz? Rekabetçi mi tamamlayıcı mı?

 

Bir yanda Ruslar her iki sürecin de tamamlayıcı olması için bir itici güç, ancak Türkiye / Rusya ortak arabulucu olarak kendilerini konumlandırmak istiyorlar. Moskova süreci, çatışmayı “donduracak” ve her iki aktörün de Libya’daki siyasi / askeri yatırımlarından faydalanarak ekonomik / jeopolitik kazanımlar elde edecekleri bir süreç olacaktı. Bence Berlin, Libya ihtilafının dış fakat asıl (yabancı müdahale / ambargo ihlalleri) nedenleriyle mücadele etmek üzere kurgulandı ama başka bir şeye dönüştü. Hafter’i destekleyen devletler, sonuç bildirgesini Hafter’e faydalı olacak siyasi bir gerçeklik yaratmak için silah olarak kullandılar. Bu yüzden inisiyatif hızını kaybetti.

 

Çeviri: Cansu Yetimoğlu

En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.