Biden Adaylıktan Çekilse de Amerikan Plütokrasisi Yoluna Devam Ediyor

Biden, adaylığını geri çekmekle birlikte başkanlık görevinden istifa etmedi. Görev süresinin geri kalanında hizmet etmeyi “partisinin ve ülkenin yararına” gördüğünü ifade etti. Bugünlerde yerine getirmesi gereken en önemli “görevleri” arasında Benjamin Netanyahu’yu Beyaz Saray’da kabul etmek vardı; çünkü soykırım kesinlikle “partisinin ve ülkenin çıkarına”.

biden çekildi

ABD Başkanı Joe Biden, Haziran’da Cumhuriyetçi aday Donald Trump ile başkanlık münazarasında sergilediği vahim performansın ardından, 80’lik ihtiyarın ABD seçmenleri nezdinde cazibesini yitireceğinden korkan Demokrat dostlarının baskısına boyun eğdi ve başkanlık yarışından çekildi.

 

Biden’ın sadece “Yüce Tanrı’nın” kendisini yarıştan çekilmeye ikna edebileceği yönündeki hükmü buraya kadarmış. Ya da kim bilir belki Tanrı bu işe el atmıştır.

 

Biden’ın Demokrat meslektaşlarının haklılığı da söz konusudur elbette; ama oy pusulasındaki seçeneklerin alenen sosyopat olandan sosyopatlığı o kadar da göz önünde olmayana doğru sıralandığı kararlı bir plütokraside Trump ya da Cumhuriyetçi ya da Demokrat herhangi bir seçenek daha tercih edilebilir olduğu için değil.

 

Biden’ın ABD’de “Siyah bir başkanla görev yapan ilk Siyah kadın” olduğu gibi ifadeleri de dahil son dönemlerdeki gafları dil anlamında ya da başka bir biçimde küresel süper gücün komutanı olmaya devam etmeye uygun durumda olmayabileceğini akla getirdi.

 

Objektif olmak gerekirse, geçtiğimiz dokuz ay boyunca İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki soykırımının baş yardakçısı olarak üstlendiği işlev de kesinlikle sevimli değildi. 21 Temmuz’da sosyal medya platformu X’te başkanlık yarışından çekildiğini duyurduğu paylaşımında, “Amerikalı dostları”na ABD’nin “Ulusumuzu yeniden inşa etmek, yaşlılar için reçeteli ilaç maliyetlerini düşürmek ve hiç olmadığı kadar çok sayıda Amerikalının uygun fiyatlı sağlık hizmetlerine erişimini sağlamaya yönelik tarihi yatırımlar yaptığı” konusunda teminatta bulunarak duruma iyi tarafından bakmayı tercih etti.

 

Biden’ın bu açıklaması sağlık faturaları ve reçete edilen ilaçların yüksek fiyatlarıyla cebelleşen pek çok Amerikalı için yeni bir haber olabilir. Bu Amerikalılardan biri de doktorlarının ölümünü hızlandırmaktan başka bir işe yaramayan ama kazançlı bulunan kemoterapiye ikna edildikten sonra, 2023 Ağustos’unda, 72 yaşında ülkenin başkenti Washington DC’de prostat kanserinden ölen Teksas doğumlu bir ABD vatandaşı olan babam olabilirdi.

 

Babama kemoterapinin yanında ek olarak prostat kanseri ilacı Xtandi de reçete edilmişti. Bu ilaç ABD vergi mükelleflerinin parasıyla geliştirilmişti, nasıl desem, “yaşlıların reçeteli ilaç maliyetlerini düşürmek” amacıyla değil. Nitekim ailemin bir aylık Xtandi faturası 14.579,01 dolardan az değildi.

 

Her neyse, işte size ABD kapitalizmi ve ne yazık ki bu derdin dermanı demokratik seçim maskaralığı değil.

 

Biden’ın başkanlık yarışındaki muhtemel yedeği, hâlihazırda Başkan Yardımcısı olan Kamala Harris. Analizciler anaakım medyada Harris’in erdemlerini tartışadursun, asıl mesele, bir plütokrat yerine başka bir plütokrat adına toplanan onca paranın tam olarak ne olacağı.

 

Biden’ın çekilmesinin ardından yayınlanan bir Al Jazeera makalesinde belirtildiği gibi: “Mevcut durumun bir örneği olmadığı için, Biden’ın savaş sandığının akıbeti konusunda sorular dönüp duruyor. Ne de olsa ABD’de seçim harcamaları milyarlarca olmasa da milyonlarca doları bulabiliyor.”

 

Etrafta milyonlar ve milyarlar uçuşurken, gerçek anlamda demokrasinin sağlanması ihtimalinin olmadığı açık. Biden’ın X gönderisindeki “Siz Amerikalılar olmasaydınız bunların hiçbiri yapılamazdı. Birlikte, yüzyılda bir görülen bir salgının ve Büyük Buhran’dan bu yana görülen en kötü ekonomik krizin üstesinden geldik. Demokrasimizi koruduk ve muhafaza ettik” derken açığa çıkan duygusallığına rağmen.

 

Biden, adaylığını geri çekmekle birlikte başkanlık görevinden istifa etmedi. Görev süresinin geri kalanında hizmet etmeyi “partisinin ve ülkenin yararına” gördüğünü ve “Başkan olarak görevlerine” odaklanacağını ifade etti açıkça.

 

Bugünlerde yerine getirmesi gereken en önemli “görevleri” arasında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu Beyaz Saray’da kabul etmek vardı; çünkü soykırım kesinlikle “partisinin ve ülkenin çıkarına”.

 

Amerikalılar tüm bu beklenmedik seçim değişimini değerlendirirken, ülkelerinin plütokratik panoramasını düşünseler iyi olurdu.

 

Biden veda mektubunu şu sözlerle bitirdi: “Bugün de her zaman inandığım şeye inanıyorum: Elele verdiğimizde Amerika’nın yapamayacağı hiçbir şey yok. Yeter ki Amerika Birleşik Devletleri olduğumuzu unutmayalım.”

 

Sonuçta herkesin hatırlaması gereken şey de bu: Dümende kim olursa olsun ABD ABD’dir ve küresel acı çektirme konusunda Amerika’nın “yapamayacağı şey” yoktur.

 

Biden yarış dışı kalmış olabilir ama Amerikan “demokrasisi”, yani plütokrasisi, devam ediyor.

 

Bu yazı Al Jazeera sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.