Doğan Görünümlü Şahin
Türk lirasına itibar kazandırmak ancak enflasyonla mücadele ederek, itibarlı para politikası uygulayarak ve liyakatli kişilerin yönetiminde saygın kurumlar oluşturarak mümkün. Yabancı para mevduat yapanları ve bankaları cezalandırarak Türk lirasının itibar kazanamayacağını, bu düzenlemeleri yapanlar da aslında gayet iyi biliyorlar. Tek amaçları seçime kadar bu akıl dışı politikaların makyajının dökülüp gerçek yüzünün ortaya çıkmaması. Tıpkı zamanında pasta cila yapıp aracın satılabilmesi için “Doğan görünümlü Şahin” ilanı verenler gibi…
Ekonomi yönetimi bu yaz başında Türk lirasındaki hızlı değer kaybının önüne geçmek için bir şeyler yapması gerektiğinin farkına varmıştı. TL’nin değerinin korunabilmesi için hem kredi genişlemesinin yavaşlaması hem de mevduat tercihlerinin “Liralaşması” gerekliydi. Son 4-5 yılı yaşamamış olsak, itibarlı kurumlarla ve doğru bir para politikası ile bunun başarılabileceğini düşünebilirdik. Bugün ülkemizde her ikisi de olmayınca iş “makro ihtiyati” önlemlere düştü. Ancak bu düzenlemelerin etki analizi baştan yapılmadığı için neredeyse her hafta bir düzenleme hayata geçirildi. Deneme yanılma yöntemi uygulanınca da bu düzenlemelerden ya kısa bir süre sonra vazgeçildi ya ertelendi ya da önlemlerin şiddeti artırıldı veya azaltıldı.
Aşağıda ekonomim.com sitesinde Şebnem Turhan’ın “Dolar mevduat faizi sıfıra gidiyor” başlıklı yazısından, Haziran ayından bugüne sadece Merkez Bankası’nın (TCMB) yaptığı düzenlemelerden bazılarını okuyacaksınız.
– “İlk olarak Haziran’da bankaların TCMB taraflı swap ve bankalararası para piyasası işlemleri için minimum devlet tahvili bulundurma oranını yüzde 30’dan yüzde 45’e çeken Merkez Bankası Ağustos’ta bu oranı yüzde 60’a yükseltti.
– Ardından zorunlu karşılıklar ve menkul kıymet tesisine ilişkin önlemler devreye alınmaya başladı. Temmuz’da ticari kredilere uygulanan zorunlu karşılık oranı yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkarılırken döviz mevduatları zorunlu karşılıkları için uygulanan komisyon oranı da yüzde 1,5’ten yüzde 5’e yükseltildi.
– Yabancı para mevduat için yüzde 3 oranında sabit faizli devlet tahvili tesisine karar verildi ve dönüşüm oranına göre de ek menkul kıymet tesisi kararı alındı. TL mevduat oranı yüzde 50’nin altında olan bankalara da yabancı para mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarı üzerinden yıllık yüzde 3 ilave komisyon uygulanacağı duyuruldu.
– Krediler için zorunlu karşılık tesisi de Eylül sonunda devlet tahvili tutma zorunluluğuna dönüştürüldü. Kredi büyümesinde yüzde 10’u aşan bankalara da aşan tutar kadar menkul kıymet tutması, ayrıca ticari kredi faizinin de referans faiz oranının üstünde olması durumunda yine ek menkul kıymet tesisi zorunluluğu geldi, oran da yükseltildi.
– Son olarak yabancı para mevduat dönüşüm oranı yerine yıl başından itibaren TL mevduat oranı hedefine göre ek menkul kıymet tesisi yapılacağı duyuruldu. Döviz mevduat hesapları zorunlu karşılıklarından alınan yıllık komisyon oranının da yeni yıldan itibaren TL payına göre farklılaşmak üzere yüzde 8’e çıkarıldığı açıklandı. 23 Aralık tarihinden itibaren TL payına göre farklılaşmak üzere komisyon oranları belirlendi.”
Buna ilaveten BDDK da birçok düzenleme hayata geçirdi. Bankalar karmakarışık hale gelen bu düzenlemeleri takip edebilmek için mevzuat birimlerinin kadrolarını büyüttüler. Risk yönetimi birimlerinde neredeyse logaritmik fonksiyonlar yazılmaya başlandı. Bugün tüm düzenlemelere hâkim bir bankacı bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. Bu düzenlemeleri yapanların bile ipin ucunu bir noktada kaçırmış olmaları artık muhtemel.
Ancak aşağıdaki grafiklerde göreceğiniz gibi yaz başından bu yana bazı verilerde bir istikrar sağlandı. KKM gibi dövize endeksli bir ürünle olsa da “Liralaşma” arttı, kredi büyümesi yavaşladı ve Türk lirası çok değer kaybetmedi.
Grafik: Haluk Bürümcekçi
Grafik: @vefinans
Grafik: @vefinans
Olmayan Talebe Satılan Döviz
Türk lirasının değerini düşürme ihtimali bulunan yurtdışı yatırımcılar Türkiye’den kovulalı çok oldu. Onların artık döviz talebi yok. Yurtiçi yatırımcılar da grafiklerde görüleceği gibi döviz hesaplarını azaltıp, TL mevduatlarını artırıyorlar. Krediler kontrol altında, dolayısıyla aşırı bir parasal genişlemeden söz etmek de artık mümkün değil. Bu durumda ortada ciddi bir döviz talebi kalmamışken, hatta şirketler ve bireyler döviz bozdururken aslında Türk lirasının değer kazanması beklenirdi. Oysa tam aksine, TCMB kurun bu seviyede kalabilmesi için sürekli arka kapıdan döviz satıyor. İhracatçılardan gelen aylık 7-8 milyar dolar döviz, TCMB kasasının sıcaklığını göremeden piyasaya sunuluyor. Bazı aylar bu da yetmiyor, Haluk Bürümcekçi sadece 359 milyon dolar cari açık verdiğimiz Ekim ayında TCMB’nin neredeyse 11 ile 12 milyar dolar arasında döviz sattığını hesaplıyor. O zaman mevduat verilerine yansımayan bu döviz talebi nerden geliyor olabilir?
Dövizini Makyajla, Yüksek Faizi Kucakla
TCMB’nin bankalara TL mevduatın payını artırmaları yönündeki baskısı oldukça can yakıcı. Hedef olarak belirlenen yüzde 50 Liralaşma oranına ulaşamayan bankalar çok büyük maliyetlere katlanmak zorundalar. Bu nedenle bankalar döviz hesapları olan müşterilere yaratıcı teklifler sunmaya başladı. Son haftaların popüler teklifi ise “TL görünümlü döviz mevduatı”. Aynı eski otomobil ilanlarındaki “Doğan görünümlü Şahin” gibi. Bankada döviz hesabı olan müşterilere birikimlerini Türk lirasına çevirmeleri halinde vade sonunda yıllık yüzde 12’ye ulaşan döviz faizi teklif ediliyor. Uygulamanın işleyişi de oldukça basit. Müşteri dövizini Türk lirasına çevirdiği gün banka kendisine bir ay sonrasına vadeli bir döviz satımı yaparak getirisini garanti altına alıyor. Bu uygulama ile müşteri dövizini bankaya satmış olsa da, banka vadeli işlemde aynı kişiye döviz sattığı için piyasaya satacak herhangi bir döviz ortaya çıkmıyor. Dolayısıyla döviz hesabı kâğıt üzerinde azalsa da bu döviz satışı piyasaya yansımıyor.
Mevduattan Kaç, Fona Yelken Aç
Bankaların hiçbir şekilde dövizini bozmak istemeyen müşterileri için de çözümü var. Döviz hesabına artık yüzde 1 bile faiz bulamayan müşterilere, bankanın portföy yönetimi şirketinin kurduğu Eurobond fonuna geçiş yaparak getirilerini yüzde 5-6 seviyesine çıkarma imkânı sunuluyor. Bu döviz bozma anlamına gelmiyor, ancak bankanın döviz mevduatını azaltıyor. Müşterilerin bu ürüne geçmesi yüzde 50 Liralaşma sınırına geçmek için bankaya avantaj yaratıyor. Yakında bankalar müşterilere fona giriş öncesi “bonus” ödemesi yaparsa şaşırmayız.
TL Bonoya Döviz Repo
Yine dövizini bozmak istemeyen müşteriler için bankalar yüzde 5-6 faiz önererek 1 ay vadeli “döviz repo” yapmaya başlamışlardı. Farklı para birimi ile yapılan repolara sadece yüzde 10 fazla teminat ayırmanın verdiği esneklikle bankalar Türk lirası menkul kıymet karşılığı yaptıkları döviz repolar ile Liralaşmaya “katkı” sağlıyorlardı. Ancak son zamanlarda aldıkları “sözlü” uyarılarla bu işlemlere şimdilik ara verdikleri söyleniyor. Anlayacağınız yazılı düzenlemeler dışında sözlü yönlendirmeler de bankaların hayatının parçası oldu.
“Aman Dövize Gitme” Faizi
Özellikle Hazine tarafından kur farkı ödenen ve TL hesaplardan dönüşen KKM’lerde son aylarda getirilerin azalmasıyla bir düşüş başladı. Bankalar bu müşterilere yüzde 26’ya varan TL mevduat faizleri önermeye başladılar. TCMB faizinin yüzde 9 olmasıyla yeni düzenlemeler gereği kredilerine yüzde 17-18’in üzerinde faiz uygulayamayan bankalar için TL mevduat faizinde herhangi bir sınır yok. Eskiden “hoş geldin faizi” olarak önerilen yüksek faizler artık “aman dövize gitme faizi” olarak öneriliyor.
Erken Saatlerde Güdülerinizi Kontrol Edin
Düzenlemelerle hedeflenen “Liralaşmaya” kâğıt üzerinde ulaşılsa da ortada dişe dokunur bir döviz satışı olmayınca TCMB de Türk lirası değer kaybetmesin diye arka kapıdan döviz satmaya tam gaz devam ediyor. Günlük 300 milyon dolardan aşağı düşmeyen bu satışları “tanzim” etmek için de ilginç yazılı ve sözlü yönlendirmeler ortaya çıkıyor. Yazılı olanlardan iki tanesi geçtiğimiz haftalarda medyada kendine yer buldu. Bunlardan ilki Kasım başında Merkez Bankası’nın “off saatlerde yüksek tutarlı döviz alım satımı yapıldığını” ileri sürerek işlem saatlerinin makul zamanlara çekilmesi talimatıydı. Resmi bir yazışmada kullanılan “off saatler” tanımını siz “olur olmadık, sinirimizi bozan zamanlarda” diye okuyabilirsiniz.
İkincisiyse geçen hafta “Yaptığımız çalışmalarda bankaların piyasa açılır açılmaz bireysel veya kurumsal müşteri talebi olmaksızın, tamamen kendi gün içi pozisyonlarını ayarlama güdüsüyle yoğun bir şekilde döviz alım işlemleri gerçekleştirdiği tespit edilmiştir” denilerek bankaların erken saatlerde oluşan döviz alma güdülerini kontrole almalarını istemesiydi. Bankalar bu güdüye nasıl sahip oldular, onun da yanıtı aşağıda.
Saat 12.30, Haydi Paydos
Bankaların hazine işlem odalarının Merkez Bankası tarafından öğlen saatlerinde aranıp “paydos ediyoruz, artık 12.30 sonrası döviz almak yok” şeklinde sözlü talimatlar verilmesi artık sıradanlaşmıştı. Bankalar bu nedenle öğleden sonra müşterilerinden gelecek talebi kestirip o miktarda dövizi sabahtan almaya başlamışlardı. Tabii ki bu tür talimatlar artık nasıl bir kambiyo rejiminde olduğumuzu sorgulamamızı gerektiriyor.
Öğleden sonra döviz talebi olan müşteriler olursa, bankanın döviz satabilmek için Merkez Bankası’ndan izin alması gerekiyor. Eğer izin çıkmazsa ve müşteri de buna ikna olmazsa bir süre sonra o şirket Merkez Bankası yetkilisi tarafından aranıyor ve döviz alışını gerçekleştirmemesi “rica” ediliyor. Tabii her kuralsız rejimde olduğu gibi kolayca izin verilecek veya zorluk çıkarılacak müşterilerin kim olacağına karar veren ve bundan güç ve çıkar devşirenler de ortaya çıkmaya başladı.
Doğan Görünümlü Şahin
Türk lirasına itibar kazandırmak ancak enflasyonla mücadele ederek, itibarlı para politikası uygulayarak ve liyakatli kişilerin yönetiminde saygın kurumlar oluşturarak mümkün.
Yabancı para mevduat yapanları ve bankaları cezalandırarak Türk lirasının itibar kazanamayacağını, bu düzenlemeleri yapanlar da aslında gayet iyi biliyorlar. Tek amaçları seçime kadar bu akıl dışı politikaların makyajının dökülüp gerçek yüzünün ortaya çıkmaması.
Onlar kadar masum olmasalar da zamanında pasta cila yapıp aracın satılabilmesi için “Doğan görünümlü Şahin” ilanı verenler gibi.