Doların Durgunluğunu Okumak
Bu yıl doların göreli değerinde yaşanan keskin düşüş, ABD ekonomisinde kısa vadeli bir canlanma ümidi olanları sevindirirken kurun küresel duruşundan endişelenenler tarafından ise tedirginlikle karşılandı. Temel gerçekleri yansıtmalarına rağmen her iki görüş de eksik kalıyor.
- MOHAMED EL-ERIAN
- 25 Ağustos 2020

ABD dolarının Mart’taki zirve değerinden bu yana yaklaşık %10 değer kaybetmesi iki farklı anlatıyı doğurdu. İlki kısa vadeli bir bakış açısından ABD ekonomisi ve piyasalarının bu düşüşten nasıl kâr edeceğine odaklanırken ikincisi uzun vadeli bir bakışla dünyanın rezerv dövizi olan doların kırılgan duruşundan endişe ediyor. İki anlatının da haklılık payı var ama etraflarında oluşan mutabakatı temellendirmek için yeterli değil.
Son haftalarda birkaç faktörün birleşmesi dolar üzerinde aşağı yönlü (ticaret ağırlıklı döviz kurunun DXY endeksi ile ölçülen) baskısı son on yıldaki yükselişin neredeyse yarısının sadece birkaç ay zarfında düşmesine neden oldu.
ABD Merkez Bankası kötüleşen ekonomik gidişata karşılık para politikasını (gerçekte ve beklenti anlamında) gevşettiği için dolar tabanlı güvenli bölgelerde tahakkuk eden ABD hükümet tahvilleri gibi gelirler düştü. ABD tabanlı yatırımlar cazibelerini kısmen kaybettiği için varlıklar, yükselen piyasalar ve Avrupa Birliği’nin geçen ay daha derin mali entegrasyon kararı aldığı Avrupa’ya kaydı.
ABD’ye daha düşük sermaye akışı olduğunun da göstergeleri var. Yabancıların ev alımları, kısmen ABD hükümetinin benimsediği içe dönme politikaları ve bununla ilgili olarak ticaret ve yaptırım adımlarının silah olarak kullanılması nedeniyle tekrar düştü.
ABD’den daha keskin kur düşüşü yaşayan Lübnan, Türkiye ve başka birkaç ülke dışında çoğu para birimi dolara karşı değer kazandı. Ama para birimleri değer kazananların bu yaygın olguya verdiği tepki tek seslilikten uzaktı.
Özellikle de gelişmekte olan bazı ülkeler bu tersine dönüşü sıcak karşıladı çünkü para birimlerinin önceki zayıflığı gıda maddeleri dahil daha yüksek ithalat fiyatlarına katkıda bulunuyordu. Dahası doların zayıflaması onlara yurt içi ekonomik faaliyetleri canlandıracak mali ve parasal tedbirlerle desteklemek için daha geniş imkanlar sundu.
Ama diğer gelişmiş ekonomilerdeki tepki bu kadar sıcak değildi. Özellikle Japonya ve euro bölgesi devletleri, para birimlerinin değer kazanmasının ekonomilerinin COVID-19 şokundan toparlanmasını tehdit edeceğinden korkuyor. Ayrıca Japon Bankası ve Avrupa Merkez Bankası şimdi politika etkinliklerinin sınırlarına ulaştıklarından değil ekonomilerini daha büyük yan etki ve istenmeyen sonuçlar riskine sokmuş olabileceklerinden endişe ediyor.
ABD’de ise doların değer kaybetmesi en azından kısa vadede ekonomi için oldukça olumlu bir gelişme olarak karşılandı. Neticede tüm ekonomi ders kitapları zayıflayan doların Amerikan üreticilerinin yabancı rakiplerine karşı uluslararası ve yerel rekabet gücünü arttırdığını, ülkeyi yabancı yatırımcı ve turistler için daha cazip (fiyat açısından) kıldığını ve yurt içi merkezli şirketlerin yurt dışında kazandığı gelirin dolar cinsinden değerini arttırdığını söylüyor. Bu dolar tabanlı senetlerin döviz cinsinden fiyatlandığında daha cazip olmasından daha da faydalanan Amerikan borsa ve şirket tahvili piyasaları için de oldukça iyi.
Uzun vadeli yaygın görüş ABD için daha az olumlu. Ticari korumacılık ve yaptırımların silah haline getirilip, küresel standartlar ve hukukun üstünlüğü giderek daha fazla devre dışı bırakıldı. ABD’nin son üç yıldaki politikaları nedeniyle zaten zayıflamış olan doların zayıflamaya devam etmesinin küresel statüsünü daha da zedeleyeceğinden endişe ediliyor.
Doların itibarı azaldıkça ABD’nin dünyanın ana rezerv dövizini basmaktan kaynaklanan “yüksek imtiyazını” kaybetme riski artar. Bu konumdaki bir ülke basılı kağıt parçaları veya dijital girdilerle (para üretimi) başka ülkelerin ürettiği mal ve hizmetleri satın alabilir. Önemli çok taraflı karar ve atamalar üzerinde orantısız gücü vardır. Ve başkalarının kendi mali servetlerinin yönetimini onun kurumlarından karşılama isteğinden faydalanır.
Kısmen doğru olan bu iki konsensüs doların daha da değer kaybedeceğini ima ediyor. Kısa vadeli etkileri teoride pozitif olsa da reeldeki durum muhtemelen farklı olacak çünkü halihazırda çok fazla ekonomik faaliyet, hükümet kısıtlamaları ile birey ve şirketlerin önceki tüketim ve üretim eğilimlerine dönmedeki tereddütleri yüzünden aksamış durumda. ABD eyaletlerinin yaklaşık yarısı ekonomiyi yeniden açma süreçlerini ya durdurdu ya da tersine çevirdi.
Dahası bugünün olumlu piyasa etkileri sağlık krizinin ötesinde daha fazla kalifikasyon talep ediyor. Özellikle merkez bankalarının güvenilir ve bol likidite sağlaması nedeniyle çoğu değerlemeler ekonomik ve kurumsal temel ilkelerden ayrışmış durumda. Bu finansal koşullar altında doların zayıflamasının reel ekonomik performans üzerinde cüzi bir etkiden fazlasını getireceğini hayal etmek zor.
Doların rezerv dövizi rolüne gelince aklıma üniversitede öğrendiğim basit bir ilke geliyor: bir şeyi hiçbir şeyle değiştirmek zordur. Şu anda doların yerini doldurabilen veya dolduracak hiçbir para birimi yok. Aksine doların etrafında küçük kümelenmeler görmeye devam edeceğiz. Bunların hiçbiri doların yerini alacak kadar büyük olmadığı için sonuç daha fazla parçalanmış uluslararası para sistemi olacaktır.
Daha önce de yaşandığı gibi dolar hakkındaki mevcut konsensüs görüşleri, muhtemelen kısa vadeli hareketlerin uzun vadeli sonuçlarını abartmış olacaklar. Doların mevcut zayıflığı piyasalar ve ABD için bir nimet veya para biriminin küresel çöküş kehaneti değil. Fakat uluslararası ekonomik düzenin daha geniş ve kademeli parçalanışının bir parçası. Bu süreçteki ana faktör, küresel sorunların arttığı bir zamanda uluslararası politika koordinasyonunun şok edici yokluğudur.
Bu yazı 11 Ağustos 2020 tarihinde Project Syndycate sitesinde yayınlanmış olup Mustafa Kaymaz tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.
_____
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

MOHAMED EL-ERIAN
