Göç Değil, Göç İdaresi Meselesi

Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 23 farklı şehirde toplam 27 adet Geri Gönderme Merkezi bulunmaktadır. Türkiye’ye gelen göçmen sayısı arttıkça Göç İdaresi yeni politikalar üretmekte ve hareket tarzını değiştirmektedir. Maalesef idare standart uygulamalarını kaybetmiş, güncel tartışmalara göre tepkisel davranmaya başlamıştır.

sığınmacılar göç sorunu

Bu yazı, Suriye hükumetinin kendi halkına karşı işlediği suçlarla başlayan ve halen sonu nereye varacağı belirsiz iç savaş neticesinde ortaya çıkan göç problemiyle değil; bu problemi içinden çıkılmaz hale getiren Göç İdaresi’nin uygulamaları hakkında yazılmıştır.

 

Öncelikle Göç/Yabancı Hukukuyla ilgili birkaç temel kavramın açıklanmasının ardından yaşanan sorunlara değinilecek, akabinde mevcut durumun hukuk devleti prensibine ve vicdana uygun olup olmadığı okuyucuya bırakılacaktır.

 

Türkiye, coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle tarih boyunca kitlesel sığınma hareketleri de dahil olmak üzere geniş anlamda göç hareketlerinin durağı olmuş ve milyonlarca göçmene ev sahipliği yapmış, özellikle son yıllarda artan ekonomik gücü ve bölgesel konumu itibarıyla göç alanında hedef ülke haline gelmiştir. Bu durum Türkiye’nin göç konusunda bütüncül bir yaklaşıma olan ihtiyacını gündeme getirmiş ve uluslararası standartlarda, yabancılar ve uluslararası koruma sahipleri için haklar ve güvenceler sağlayan bir kanun hazırlanmasına yol açmıştır.[1] Kahir ekseriyeti Suriye’den Türkiye’ye göç etmek durumunda kalan milyonlarca insanın barınma, sağlık ve topluma entegrasyonu gibi problemlerinin çözülmesi için uzmanlık alanı “göç” olan bir idari birim tesis edilmiştir. Şimdiki adıyla Göç İdaresi Başkanlığı, 11/04/2013 tarihli ve 28615 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’yla (YUKK) kurulmuştur. Kanunun amacı, yabancıların Türkiye’ye girişleri, Türkiye’de kalışları ve Türkiye’den çıkışları ile Türkiye’den koruma talep eden yabancılara sağlanacak korumanın kapsamına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.

 

Birçok tanımı yapılabilecek olan göç olgusu da bahsi geçen kanunda “Yabancıların, yasal yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını ve Türkiye’den çıkışını ifade eden düzenli göç ile yabancıların yasa dışı yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını, Türkiye’den çıkışını ve Türkiye’de izinsiz çalışmasını ifade eden düzensiz göçü ve uluslararası korumayı” ifade etmektedir.

 

Yazının henüz başındayken, okuyacak kişilerin aklına gelmesi muhtemel kavramlardan olan mülteciliğin hukuki tarifini yapmakta fayda görüyoruz. Mültecilik statüsü yalnızca Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle” kazanılmaktadır. Bu durumun hukuki temeli 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme’ye dayanmaktadır. Türkiye, Sözleşme’yi 1951 senesinde imzalamış, Sözleşme 1961 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Sözleşme’nin hiçbir hükmünün mülteciye “Türkiye’de Türk uyruklu kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şeklinde” yorumlanamayacağına ilişkin bir çekince koyarak Sözleşme’ye taraf olmuştur. Mültecilik statüsü, 6458 sayılı Kanun’un 61’inci maddesinde “Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir” şeklinde kanunlaşmıştır. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı gibi tartışmanın odağı olan sığınmacıların ve yabancıların pek azı mültecidir.

 

Son yıllarda sınırlarımıza doğru Suriye, Irak ve Afganistan başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden yoğun şekilde kitlesel bir göç yaşanmıştır. Mültecilik statüsü ancak Avrupa’da yaşanan olaylar nedeniyle kazanılabildiğinden, YUKK ile birlikte yeni hukuki statüler ihdas edilmiştir. Bunlar Şartlı Mültecilik ve İkincil Koruma statüleridir. YUKK 62’inci maddesinde şartlı mültecilik şöyle tanımlanmaktadır: “Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında şartlı mülteci statüsü verilir. Üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mültecinin Türkiye’de kalmasına izin verilir.”

 

Kısacası Kanun, Mülteci ile aynı durumda olan, fakat Avrupa’da yaşanmış bir olayın mağduru olmayan göçmene Şartlı Mülteci adını vermektedir. Mültecilikle Şartlı Mültecilik arsındaki bir diğer fark da Şartlı Mülteci olan yabancıların güvenilir üçüncü ülkeye yerleştirilecek olmalarıdır. Bu gerçekleşene kadar bu statüdeki yabancılara Uluslararası Koruma Statüsü sahibi kimlik belgesi verilmektedir.[2]

 

Diğer statü olan İkincil Koruma YUKK 62’nci maddede tanımlanmıştır:

 

(1) Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen, ancak menşe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiği takdirde;

 

a) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek,

 

b) İşkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak,

 

c) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik ciddi tehditle karşılaşacak olması nedeniyle menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kişiye, statü belirleme işlemleri sonrasında ikincil koruma statüsü verilir.

 

İkincil Koruma statüsünün Şartlı Mültecilik ve Mültecilik statülerinden temel farkı, İkincil Koruma statüsü belirlenirken “makul nedenlere dayanan zulüm görme korkusu” kıstasının olmasıdır.[3] İkincil Koruma statüsüne kabul edilecek yabancıların Mültecilik ve Şartlı Mültecilik gibi bir ırki, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı sorun yaşıyor olması şart değildir. İkincil Koruma bu yönüyle diğer statülerden daha kapsayıcı bir statü olarak düzenlenmiştir.

 

Sınır Dışı İşlemi ve Geri Gönderme Merkezleri

 

YUKK ve ilgili yönetmelikler incelendiğinde Göç Hukuku ve Yabancılar Hukukuyla ilgili düzenlemelerin detaylı ve kapsayıcı şekilde yapıldığı görülecektir. Zira bizim uygulama içinde yaşadığımız sorunlar da mevzuattan değil, değişen bürokratik tavırdan ve idarenin öngörülemez tutumundan kaynaklanmaktadır.

 

Yukarıda bahsedilen, göçün kanuni tanımının düzenli göç ile düzensiz göçü ve uluslararası korumayı içerdiğini belirtmiştik. Düzenli göç yasal yollarla ülkeye giriş, kalış ve ayrılma süreçlerini içerirken düzensiz göç yasa dışı yollarla ülkeye girip kalmayı ve ayrılmayı ifade etmektedir.

 

Uygulamada düzenli göçle ilgili çok fazla hukuka aykırı işlem yapılmakta ve mağduriyet yaşanmaktadır. Kanuni şartları haiz olmalarına rağmen ailelerin ikamet izinlerinin uzatılmaması, birlikte yaşayan aile üyelerinden bazılarına ikamet izni verilip bazılarına verilmemesi bunların başlıca örneklerindendir. Bu nedenle birçok düzenli göçmen idarenin tutarsız ve öngörülemez işlemleri nedeniyle düzensiz göçmen konumuna gelmektedir.

 

Meselenin diğer tarafı olan düzensiz göçle ilgili problemler ise bundan çok daha karmaşıktır. Düzensiz göçmenlerin toplanıp sınır dışı edilebilmesi için kurulan Geri Gönderme Merkezleri’nde (GGM) maalesef ciddi hak ihlalleri yaşanmaktadır. GGM, sınır dışı edilmek için idari gözetim altına alınan yabancıların tutulduğu merkezlere verilen isimdir. YUKK’a göre belli durumlardaki yabancılar hakkında sınır dışı kararı alınmaktadır.[4] Haklarında sınır dışı etme kararı alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında valilik tarafından idari gözetim kararı alınmaktadır. Kanun idari gözetime alternatif yükümlülükler getirilebileceğini belirtmiş olsa da uygulamada polis tarafından kimliği sorulan bir yabancı aynı gün içerisinde soluğu GGM’de almaktadır.

 

İdari gözetim, fiili anlamda tutuklama ile eşdeğer bir uygulamadır. İdari gözetim süresi azami 6 ay olup, idarenin takdiri haline uzatılması mümkündür. İdari gözetim kararına karşı sulh ceza hakimliğine itiraz edilmesi mümkündür. İdari gözetimin tutukluluktan temel farkı, bir avukatın tutuklu müvekkili ile sürekli görüşmesi mümkün iken, idari gözetim altındaki yabancıyla yalnızca mesai saatinde görüşülebilmesidir. Aile görüşü veya eşya/para teslimi için haftanın bir günü belirlenmekte ve idari gözetim altında olan yabancı belirli günlerde yakınlarıyla görüşebilmektedir. Fakat uygulamada şehirlerin dışında ve ulaşımı oldukça zor olan GGM’lerdeki yönetim yabancılara kıyafet ve para verme gününü yahut aile ziyaret günlerini keyfi olarak değiştirmektedir. Bu bilgiler bir internet sitesinde ilan edilmediği gibi, GGM’lere telefon veya mail gibi iletişim araçlarıyla ulaşmak pek mümkün değildir. Sözgelimi perşembe günü Silivri/Selimpaşa’da bulunan eşine kıyafet getirmek için şehir dışından gelen kişi, o hafta görüş gününün değiştirilmesi nedeniyle birkaç gün bekletilmektedir.

 

Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 23 farklı şehirde toplam 27 adet GGM bulunmaktadır.[5] Türkiye’ye gelen göçmen sayısı arttıkça Göç İdaresi yeni politikalar üretmekte ve hareket tarzını değiştirmektedir. Maalesef idare standart uygulamalarını kaybetmiş, güncel tartışmalara göre tepkisel davranmaya başlamıştır. Göçmen sayısının artması ve bu konu üzerinden popülist siyasi ve ırkçı söylem geliştirilmesi idarenin işleyişini etkilemektedir. Bu konunun gündemde olduğu dönemde İstanbul İl Göç İdaresi (Vatan) binasına her gün ne kadar fazla kaçak göçmenin yakalanıp sınır dışı edildiğiyle ilgili bilgilendirici pankartlar asılmıştır. Bu konudaki güncel istatistik bilgisi aşağıdaki tabloda görülmektedir:

 

göç suriyeli sığınmacılar

[6]

Düzensiz göçmen sayısı gittikçe artmaktadır. Kalabalık yerlerde kimliği sorulan yabancılardan düzensiz göçmen olmayanlar da kolluğun hatalı uygulamaları neticesinde GGM’ye götürülmekte ve burada bu kişiler hakkında sınır dışı kararı alınmaktadır. Hakkında sınır dışı işlemi kararı alınan yabancı 7 gün içinde dava açarak bu durumu idareye bildirdiğinde dava sonuna kadar sınır dışı işleminin uygulaması durmaktadır. Bu durumda çok sayıda düzensiz göçmen olduğundan açılan davaların sayısı artmakta ve GGM’ler dolmaktadır.

 

Bir yabancının GGM’deyken kendisine sağlanması gereken asgari standartlar kanun ve yönetmelikle düzenlenmiştir. Aile üyelerinin birbirinden ayrılmaması, sağlık hizmetine erişim, avukata ve mahkemeye erişim, içerdeki çocukların sağlık ve psikolojilerinin korunması gibi temel hakların idare tarafından sağlanması gerekmektedir. Türkiye’de göç konusunda önceden geniş çaplı bir hazırlık yapılmadığından sorunlara çözüm üretmek adına ivedi yöntemler geliştirilmiştir. Aşağıda sık karşılaşılan, -maalesef birçoğu idareden kaynaklanan- hemen hepsine bir pratisyen olarak bizzat şahit olduğum temel problemlerden kısaca bahsedilmiştir:

 

– İlk olarak GGM’lerde aile için uygun bir yer bulunmamaktadır. İdari gözetim altına alınan bir ailede baba bir GGM’ye anne ve çocuk başka GGM’ye sevk edilmektedir. İlaveten bir şehirde idari gözetim altına alınan kişi idarenin takdiri ile ertesi gün başka bir şehre gönderilebilmektedir. Bu durum yakınlarının yabancıya ulaşmasını engellemektedir.

 

– Göç idaresine ait bina ve taşınmazların büyük kısmı sağlıklı barınma için elverişli değildir. Konteynırdan oluşan birçok GGM kışın çok soğuk, yazın çok sıcak olmakta, içeride bulunan çok sayıdaki yabancı dar alanlarda insan onuruna yaraşmayacak şekilde barındırılmaktadır. Geçmişte bu gibi nedenlerle İstanbul/Kumkapı’da büyük problemler çıkmış olup ardından GGM’ler şehir dışına taşınmıştır.

 

– GGM’lerde ve yabancıların GGM’ye sevk edilmeden önce tutuldukları karakollardaki nezarethaneler genellikle kötü kokulu olup temizliğe riayet edilmemektedir. İstanbul için konuşacak olursak Fatih/Şehremini’de bulunan yabancılar şube ek binasının nezarethaneleri idrar kokmakta, yabancılar sevk araçlarına sıkış tıkış bindirilmektedir. Yabancıların GGM’ye sevki için birikmesi beklenmekte, bu sırada bazı yabancılar iki-üç günden fazla süre -hukuki temeli olmadan- fiilen gözaltında kalmaktadır. Bu sırada uygulanan bir idari işlem olmadığı için, anılan alıkoymaya karşı mahkemeye itiraz etmek de sonuç vermemektedir. Halbuki YUKK’ta 48 saat içinde işlem yapılacağı hükmü emredici nitelikte düzenlenmiştir. Bizzat şahit olduğumuz birçok vakada, (yine İstanbul özelinde) Aksaray’da polisler tarafından alıkonarak Şehremini’ye götürülen, orada iki gün bekleyip Tuzla GGM’ye sevk edilen, oradaki kayıt bölgesinde bir gün bekleyip Göç İdaresi tarafından işlem yapılmaksızın başka ile sevk edilen yabancılar olduğu bilinen bir gerçektir. Bu insanlar yolda birine telefon edememekte, günlerce banyo yapma imkânından mahrum kalmaktadır. Yakalandığı ildeki Göç İdaresi’nde işlem uygulanmadığından avukatları veya ailesi tarafından sorulduklarında İl Göç Müdürlüğü “burada öyle biri yok” yanıtını vermektedir.

 

– 6458 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde sınır dışı edilemeyecek yabancılar sayılmıştır. Kanun açıkça, gönderildiğinde tehlikeli bir durumda olacak kişinin sınır dışı edilemeyeceğini emretmektedir. Fakat Çin’e teslim edilen Uygur Türk’ü, Mısır’a teslim edilen siyasi sığınmacı veya Rusya’ya teslim edilen Çeçenler gibi birçok elim hadise vuku bulmuştur. Bu durum açıkça hukuka ve vicdana aykırı olup, sorumluluğu bulunanların hesap vermesi gerekmektedir.

 

– GGM’lerde yüzlerce yabancı bulunmakta, fakat çok az sayıda avukat ve aile görüşü yeri bulunmaktadır. Mesai saati dışında görüş yaptırılmaması ayrı bir garabet olarak karşımızda durmaktadır. Mahkeme tarafından tutuklanan birisi dahi istediği zaman avukatıyla görüşebilir. Herhangi bir mahkeme kararına dayanmayan, idarenin aldığı karar üzerine özgürlüğü kısıtlanan kişinin avukata ve adliyeye mesai saati dışında erişemiyor olması, hukuk devleti prensibine uygun olmadığı gibi mantıklı da değildir.

 

– Son zamanlarda Göç İdaresi tarafından geliştirilen iki yeni uygulama yabancılara, bu alanda çalışan avukatlara ve hatta idari yaptırımlara karşı itirazları inceleyen hâkimlere dahi pes dedirtmiştir.

 

Bunlardan ilki fiilen idari gözetim altına alınan yabancının Göç İdaresi’nin sistemine kaydedilmeden apar topar sınır dışı edilmesi olayıdır. Yani birçok yabancı kolluk tarafından alınıp Göç İdaresi’ne bağlı GGM’de tutulmuş, fakat bu kişiler kayıt altına alınmamıştır. Yine bizzat şahit olduğum vakada müvekkilim Çatalca/Binkılıç GGM sabit hattından beni arayarak orada olduğunu söylemiş buna rağmen avukatla görüşmesine, kendisi burada yok diyerek mâni olunmuştur. Bu gibi olayların ayyuka çıkması akabinde avukatlar toplu bir açıklama yaparak Göç İdaresi’ne hukuka uymasını ihtar etmiştir. Göç İdaresi 17.02.2024 saat 23 sularında yaptığı basın açıklamasında iddiaları yalanlamış ve açıklamasını “Türkiye’nin huzuru ve güvenliği için ilgili kurumlarımızla işbirliği ve koordinasyon içinde yürütülen kamu düzeni ve güvenliği ile ilgili çalışmaları ve terörle mücadeleyi hedef alan, yalan ve iftira niteliğindeki söz konusu paylaşımlar, kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Gece-gündüz demeden titiz ve tavizsiz bir çalışma yürüten Başkanlığımızın ağır ve mesnetsiz ithamlarda bulunularak saldırıya maruz bırakılması kabul edilemez. Dezenformasyon niteliğindeki bu haber ve sosyal medya paylaşımlarının hangi maksatla dolaşıma sokulduğunun farkındayız ve söz konusu faaliyetleri yakından takip etmekteyiz. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayan, devlet kurumlarını aşağılayan ve ülkemizi uluslararası kamuoyunda zor durumda bırakmayı hedefleyen haberler ve sosyal medya paylaşımları hakkında gerekli yasal süreç başlatılmıştır. Başkanlığımızın titiz ve tavizsiz bir şekilde yürüttüğü çalışmalar, aynı şekilde azim ve kararlılıkla sürdürülecektir” şeklinde sonlandırmıştır.[7] Bu açıklamayla birlikte zaten riayet edilmeyen hukuk devleti ilkesine ek olarak yetkililerde sorumluluk bilincinin de kalmadığını tespit etmiş bulunmaktayız.

 

– Bir diğer şaşırtıcı uygulama ise haksız yere idari gözetime alınan yabancılardan mahkeme kararı ile serbest bırakılanlara alternatif yükümlülüklerin ölçüsüzce uygulanmasıdır. Şöyle ki yabancılar haftanın beş günü GGM’lere giderek imza atmaya mecbur bırakılmaktadır. Herhangi bir suça karışan insana uygulanan adli tedbir dahi haftada bir imza atmak şeklinde infaz edilirken Göç İdaresi yabancılara karşı yıldırma politikası izlemekte, şehrin dışında bulunan GGM’lere her gün giderek imza atmalarını istemektedir. Daha vahim olanı bazı yabancılardan yaşamadıkları şehirlerde imza atmaları istenmektedir. Şöyle ki, İstanbul’da yaşarken yakalanıp Çanakkale Ayvacık GGM’ye sevk edilip oradan mahkeme kararı ile serbest kalan yabancıya Ayvacık GGM’de imza atma yükümlülüğü yüklenmektedir. Yabancıların imza yükümlülüğünün yaşadıkları şehre taşınması talebi de maalesef reddedilmektedir.

Buradan bir kez daha idarenin takdir yetkisinin kötüye kullanılamayacağını saygıdeğer yetkililere hatırlatır, okuyanlara gösterdikleri sabır için teşekkür ederiz.

 

__

  1. 2013 Türkiye Göç Raporu, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü: https://www.goc.gov.tr/kurumlar/goc.gov.tr/YillikGocRaporlari/2013_yillik_goc_raporu.pdf , [Erişim Tarihi: 20.02.2024]

  2. Aysel Çelikel, Yabancılar Hukuku, Beta Yayınları, 2018, s.24.

  3. A.g.e.

  4. 6458 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinde kimler hakkında sınır dışı işlemi uygulanacağı detaylıca açıklanmıştır.

  5. https://www.goc.gov.tr/geri-gonderme-merkezleri-iletisim, [Erişim Tarihi: 19.02.2024]


  6. Göç İdaresi Başkanlığı, İstatistikler, https://www.goc.gov.tr/duzensiz-goc-istatistikler, [Erişim Tarihi: 18.02.2024]

  7. Basın açıklaması metnine ulaşmak için: https://www.goc.gov.tr/geri-gonderme-merkezlerine-gonderilen-yabancilara-iliskin-gercek-disi-haberler-hakkinda-basin-aciklamasi

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.