Irak, Erdoğan-Esad Görüşmesine Ev Sahipliği Yapmaya Neden Hevesli?
Erdoğan-Esad diyaloğunun Bağdat’ta yapılması yönündeki tartışmalar, Erdoğan’ın Nisan ayında Irak’a yaptığı ziyaretle başladı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani hükümetinin Bağdat teklifinin reddedilmediği anlaşılıyor. Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin’in açıklamalarındaki toplantının prensipte kabul edildiği detayı da bu süreçten itibaren diplomasi trafiğinin sürdüğüne işaret.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ile ilişkilerin yeniden başlaması konusunda çağrılar yapmasıyla gözler Ankara-Şam hattında atılacak adımlar ve sürecin zaman-mekân dinamiklerine çevrildi. 2011’de patlak veren iç savaştan bu yana 1 milyondan fazla vatandaşını öldüren ve nüfusunun yarısını yerinden eden Beşar Esad rejimi aynı isteklilikle olmasa da sürece kapı kapamıyor. Rusya normalleşme sürecinin garantörü pozisyonunda bir hava çizerken, İran sessizce izliyor.
Bahsi geçen bütün aktörlerle çeşitli bağlamlarla ilişkileri olan Irak’ın bu konuda devreye girmesi ise dikkat çekici. Nitekim Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin 13 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Irak hükümetinin Erdoğan ile Esad arasında 10 yılı aşkın bir süreden sonra yapılacak ilk görüşmeye ev sahipliği yapmak istediğini doğrulayarak, toplantının prensipte kabul edildiğini ancak henüz tarihin belirlenmediğini söyledi. Bağdat’ın bu çıkışı İran’ın rolünü vekaleten üstlendiği tartışmalarını beraberinde getirse de Irak bu role hem jeopolitik konumu ve uzun süredir yürüttüğü dış politika vizyonu gerekçesiyle hem de iç siyasette kaldıraç hedefiyle soyunmuş gözüküyor.
“Bölgesel Uzlaştırıcılık” İddiası
Görüşmenin Moskova’da yapılmaması halinde şu an için ABD’nin halen etkin olduğu, Rus varlığının giderek görünürleştiği, İran’ın hegemon bir aktör olduğu, Körfez ülkeleriyle temasların güçlendiği ve Türkiye ile ilişki boyutunun karşılıklı bağımlılığa evrilmeye başladığı Bağdat ideal seçenek. Dahası Irak son yıllarda “bölgesel uzlaştırıcılık” konusunda dikkat çeken tecrübeye de sahip.
ABD’nin 2003’teki işgalinden sonra IŞİD’in de işgaline maruz kalan ülke 2017’de yıkımın faturalarını ödemeye başlarken içeride ve dışarıda yeniden yapılanmaya girdi. Ekim 2018’de göreve gelen dönemin Cumhurbaşkanı Berham Salih ve Başbakan Adil Abdulmehdi savaş yorgunu ülkenin bölgesel anlaşmazlıklara müdahil olmayacağı ve yeni bir politik düzene ihtiyacın olduğu gerekçesiyle Irak’ın gelecekteki rolünün “bölgedeki uzlaştırıcı bir barış köprüsü” olması gerektiğini dile getirmişti. Keza bu dönemde bölgesel istikrarı teşvik etmek için “dengeli dış politika” iddiasındaki Bağdat hem bölge ülkeleriyle ilişkileri güçlendirmenin yoluna baktı hem de gerilimli aktörleri uzlaştırma rolüne soyundu.
Örneğin, ülkesinin Mısır ve Ürdün ile üçlü bir mekanizma içine girmesini 2020’de dönemin Başbakanı Mustafa el-Kazımi “Yeni Doğu” olarak adlandırmış ve Irak’ın bölgede ekonomi, güvenlik ve siyaset konularında alternatif eksen geliştirmeye çalıştığına işaret etmişti. Öyle ki, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin Haziran 2021’de Bağdat’a ziyareti Mısır’dan Irak’a 30 yıl sonra cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk ziyaret olarak kayda geçmişti. Yine 2020’de Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgalinin ardından diplomatik ilişkilerin koptuğu Suudi Arabistan ile Irak arasında yaklaşık 30 yıldır kapalı olan Arar Sınır Kapısı yeniden açıldı.
ABD ile İran arasındaki gerilimin olası bir savaşa dönüşmesinden en çok etkilenecek ülke olması kaçınılmaz görülen Irak, iki aktör arasında arabuluculuk yapma konusunda da istekli davrandı. Yeni dış politika vizyonunun çerçevesinde bu gibi krizlerden minimum hasarla çıkmayı amaçlayan Irak, ülkedeki mezhepsel ve etnik gruplar üzerindeki etkisini pekiştirmek isteyen ABD ile Şii siyasi gruplar aracılığıyla hegemonyasını artıran İran’ı dengelemeyi amaçlıyor.
Öte yandan, İran ile Suudi Arabistanlı yetkililer ilk kez Nisan 2021’de Bağdat’ta doğrudan görüşmeler yapmak üzere bir araya gelmiş ve Irak’ın arabuluculuğundaki görüşmeler daha sonra da devam etmişti. Hatırlanırsa Mart 2015’te başlayan Yemen’deki kriz nedeniyle iki ülke arasındaki gergin diplomatik ilişkiler tamamen kesilmişti. Riyad ile Tahran, yedi yıl aradan sonra Mart 2023’te Pekin’de Çinli yetkililerin aracılığıyla diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması konusunda anlaşarak büyükelçi atamaları yapmıştı. İran ile Suudi Arabistan’ın bölgesel rekabetinden de doğrudan etkilenen Irak’ta başlayan ve Pekin’de nihayetlenen görüşme trafiğinin ardından Bağdat, Riyad ile ticari ve siyasi konularda daha iyi bir ilişki kuruyor. Bunların yanı sıra Irak 2021’de komşu ülkelerin ve kuruluşların davet edildiği Bağdat İşbirliği ve Ortaklık Konferansı’nın ilkini organize ederek bölgesel sorunların müzakere edileceği yeni bir platform kurdu.
Komşuları Barıştırmak
Erdoğan-Esad diyaloğunun Bağdat’ta yapılması yönündeki tartışmalar, Erdoğan’ın Nisan ayında Irak’a yaptığı ziyaretle başladı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani hükümetinin Bağdat teklifinin reddedilmediği anlaşılıyor. Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin’in açıklamalarındaki toplantının prensipte kabul edildiği detayı da bu süreçten itibaren diplomasi trafiğinin sürdüğüne işaret.
Ankara-Bağdat ilişkilerinin Erdoğan’ın 13 yıl aradan sonra Irak’a yaptığı ziyaretle daha da ivmelenmesi, Sudani yönetimine Şam konusunda cesaret vermiş görünüyor. Türkiye ve Suriye sınırları, güvenlik konusunda Irak için PKK ve IŞİD gibi sorunlara yol açıyor. Türkiye’nin, Suriye’de de ciddi biçimde varlık gösteren PKK ile mücadelesini Irak’ta derinleştirmesi Bağdat’ı rahatsız ederken, Suriye’de halen varlık gösteren kaotik ortam, IŞİD tehdidi ve İran yanlısı Iraklı milislerin ABD-İran çatışmasını daha da germesi, Ankara-Şam uzlaşması konusunda Bağdat’ı inisiyatif almaya zorluyor. Ayrıca Suriye’nin Arap kimliği ve mezhepsel yakınlık da görüşmede rol almayı lüzumlu kılıyor. Öte yandan, Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin’in KDP’li bir Kürt olduğu dikkate alındığında Suriye’deki süreç Kürt meselesini gündeme getirecek ve bu da hem Suriye’deki Kürt gruplarla ilişkileri hem de son dönemde çatışmanın eşiğine geldiği PKK nedeniyle KDP’yi yakından ilgilendiriyor.
Suriye ile 600 kilometrelik sınır paylaşan Irak, Şam ile uzun süredir temasta. Son yıllarda Irak’taki milis grupların çatı oluşumu Haşdi Şaabi Heyet Başkanı Falih el-Feyyad başta olmak üzere Irak hükümeti temsilcileri defalarca Esad ile görüştü. Bu arada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Feyyad ile ilişkilerinin de yakın olduğunu not etmek gerekir. Şam ile görüşmeleri realist ve idealist motivasyonlara dayandıran Bağdat, Suriye rejimi ile temaslarını güçlendiren Körfez ülkelerine katılarak 2011’de barışçıl gösterileri şiddetle bastırdığı için Arap Birliği’nden çıkarılan Suriye’nin birliğe dönüşüne de olumlu destek sunmuştu. Bağdat, güvenlik ve politik endişelerini izale etmek için İran’a yakınlığıyla bilinen Esad rejimiyle temasını güçlendirecek girişimlere destek veriyor. Bağdat, görüşmeye ev sahipliği yapma teklifiyle Ankara ile ilişkilerinin gücüne referans verirken, Türkiye’nin yüzleştiği bölgesel sorunların çözümünde inisiyatif almak istediğini de gösteriyor. Üstelik Irak, Türkiye ile Kalkınma Yolu Projesi’nin uygulanabilmesi ve güçlü ekonomik ilişkilerin de sürdürülebilirliği için bölgesel stabilizasyonun gerekliliğinin farkında.
İç Politikada Sıkışmışlığı Aşma Çabası
Petrol üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerinden bir olan Irak’ta siyasi ve ekonomik nizam bir fasit daire. 1980-1988 arasındaki İran’la savaştan bu yana ekonomik krizden kurtulamayan Irak’ta 2003’teki ABD işgali sonrası artan kaos, El-Kaide ve IŞİD etkisiyle gelişen radikalleşme ve terörizm zemini ABD ile İran arasındaki güç mücadelesiyle beslendi. Bunun yanı sıra toplumun halen temel hizmetlere dahi erişimi oldukça kısıtlı. Bu süreçte İran destekli Iraklı Şii siyasi grupların siyasi güç elde ederek iktidara yürümesi de dinamikleri oldukça karmaşıklaştırdı.
Neyse ki son yıllarda ülkede dikkat çeken nispi gelişim özellikle 2022’de göreve gelen mevcut Başbakan Sudani hükümetiyle birlikte ivmeleniyor. Ancak ekonomik kalkınma projeleri ve makul siyasi üslubuyla takdir gören Sudani, İran yanlısı güçlerin Meclis’i ve bürokrasiyi domine ettiği bir siyasal düzende oldukça etkisiz. İran yanlısı siyasi ve silahlı güçlerin dayattığı İrancı politikaların çemberinden sıyrılmayan Sudani’nin manevra alanı dar. Siyasi destekten yoksun bir uzlaşı adayı olarak Sudani, bölgesel politikada kendisine zemin oluşturmaya çalışarak iç politikadaki sıkışmışlığını dış politika yardımıyla hafifletmeye ve prestij kazanmaya çalışıyor. Ancak Irak hükümetinin Bağdat’ta görüşme teklifi İran angajmanıyla yapılmamışsa, Suriye ve Irak’ta Ankara ile rekabet içerisinde olan Tahran’ın söz konusu girişimi baltalaması muhtemel.
Arap Birliği, Irak’ın birliğin gelecek yılki zirvesinin Bağdat’ta yapılması teklifini onayladı. Arap dünyasına yeniden entegrasyon konusunda güçlü adımlar atan Irak, bölgedeki rolünü tahkim etmeyi hedefliyor. Ankara-Şam görüşmesine ev sahipliği yapıp yapmayacağı net olmasa da Bağdat’ın bu tip hamleleri ümit vadediyor. Ancak çok boyutlu dış politika ve proaktif bölgesel politika vizyonu idealde kulağa hoş gelse de reelpolitiğe tahvilinin kolay olmadığı ortada. Zira Irak’ın dengeli dış politika yaklaşımı ve uzlaştırıcı rolü, iç problemler ve ABD ile İran’ın ülkedeki güç mücadelesi nedeniyle beklenen rotada ilerlemeyebilir. Irak mevcut jeopolitik problemlerini dış politikasını güçlendirerek hafifletmeyi deneyebilir ancak öncelikle iç politikadaki sıkışmışlığa odaklanması gerekiyor.