Irak’ta Sadr’ın Artan Siyasi Gücü
ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla Bağdat Havaalanı’nda gerçekleşen bir drone saldırısında İran’ın Devrim Muhafızları Başkomutanı Kasım Süleymani ve Irak’ın paramiliter güçlerinin başında bulunan Ebu Mehdi el-Mühendis öldürüldü. Bu iki adamın ölümü, parçalanmış ve bölünmüş İran yanlısı blokun daha da ayrılmasına neden oldu. Bu boşluğu Sadr doldurdu.
Bu yılın gergin geçen Şubat ayında bir gece, Şii din adamı Mukteda es-Sadr’a bağlı binlerce milis Bağdat sokakları ve Irak’ın güney kentlerinde, devletin güvenlik güçlerinin gözleri önünde silah yüklü kamyonetlerle gösteriler yaptı.
Bu, ABD işgali sırasında popülist dini lidere bağlı güçlerin, binlerce Amerikalı’nın ölümüne neden olduğu 2000lerin ortalarındaki çarpışmalardan bu yana gerçekleştirdiği en büyük güç gösterisiydi.
Gösteriden iki gün sonra Sadr, Irak’ın güneyinde yer alan Şiilerin kutsal kenti Necef’teki üssünde kameraların karşına çıktı. Bunu nadiren yapıyordu. Şii’lerin kutsal mekanlarına yönelik bir terör tehdidi nedeniyle Barış Tugayları’nı buraya konuşlandırdığını söyledi. Kendine bağlı paramiliter güçler olmadan Irak’ın güvende olmadığını da ekleyerek “Güvenlik güçleri çökmüş durumda” dedi.
Sadr’ın verdiği mesaj dost-düşman herkes için açıktı: Sınırda geçirdiği yıllar sona ermiş, Sadr dönmüş, sokaklarda ve ülkeye ilişkin önemli kararların alındığı yerlerde boy göstermeye başlamıştı.
Son iki yılda Sadr’ın siyasi örgütü, Sadr Hareketi, sessiz ve sakin bir biçimde Irak devlet aygıtlarına yön vermeye başladı. Hareketin mensupları içişleri, savunma ve iletişim bakanlıklarında üst düzey görevlere getirildiler. Birçok devlet yetkilisine ve kanun yapıcıya göre, devletin petrol, elektrik ve ulaşım kurumlarında, devlet bankalarında ve hatta Irak’ın merkez bankasında seçtikleri görevlere atandılar.
Yeni mevkilere gelmeleri Sadr yanlılarına finansal güç sağladı. Reuters tarafından yapılan bir analize göre, Sadr taraftarları veya müttefiklerinin yakın bir zaman önce üst düzey görevlere geldiği bakanlıkların bütçesi Irak’ın 2021 yılı için öngördüğü 90 milyar dolarlık bütçenin üçte biri ile yarısı arasında bir yerde.
Sadr yanlıları Ekim ayında yapılması planlanan genel seçimden en kazançlı çıkan grup olmaya hazırlanıyor. Grubun nüfuzunun artması, Sadr’ın Irak’ın işlerine burnunu sokmakla itham ettiği Amerika Birleşik Devletleri ve İran için sorun olabilir. Sadr Amerika’nın Irak’ta kalan 2500 kişilik birliğinin çekilmesi için çağrıda bulundu ve Tahran’a da “Irak’ı ona bırakmayacağını” söyledi.
Yine de Batılı bazı diplomatlar kişisel olarak Sadr’ın baskın olduğu bir Irakla iş yapmayı, Sadr’ın İran destekli Şii düşmanlarıyla iş yapmaya tercih edecekleri görüşünde olduklarını söylüyor. Sadr daha milliyetçi bir Şii aktör.
Aşırılıkçı Sünni İslam Devleti’nin 2017’de mağlup edilmesinden bu yana, Birleşik Devletler ve gruba karşı savaşan İran destekli milisler silahlarını birbirlerine doğrulttular, karşılıklı roket ve drone saldırılarında bulunuyorlar. Sadr ise Şii düşmanlarının dikkatlerinin başka yönde olması sayesinde sessiz sedasız siyasal alanda çalışmaya başladı.
ABD’nin eski Irak Büyükelçisi ve Washington’da bulunan Körfez Arap Devletleri Enstitüsü (Arab Gulf States Institute) Başkanı Doug Silliman “Sadr’ı, 2018 seçimi sonrasında Irak’ta oldukça sekter bir Şii siyasi etkisinin egemen olmasını ve İranlıların yayılmasını önleyebilecek önemli frenlerden biri olarak gördüklerini” söyledi.
Reuters, Sadr’ın faaliyetleri hakkında doğrudan bilgiye sahip iki düzineden fazla kişiyle görüştü (Görüşülenler arasında Sadr destekçileri de vardı, karşısında bulunanlar da). Sadr destekçilerinin bakanlıklarda servet ve patronaj ağlarını kontrol eden, ve Iraklıların “derin devlet” olarak adlandırdıkları, devlet kurumlarında önemli görevlerin kontrolünü nasıl aldıklarını göstermek üzere resmi evrakları da gözden geçirdi.
Üst düzey hükümet yetkilileri ve Şii siyasetçiler Sadr yanlılarının siyasi taktiklerinin bazılarını, Sadr hareketinin yakın ilişkisini sürdürdüğü Lübnanlı silahlı ve popülist Şii grup Hizbullah’tan öğrenmiş olduğunu söylediler. Bu yöntemler arasında, Sadr yanlısı oyların bölünmemesini sağlama ve böylelikle seçimden azami kârla çıkma yolları da yer alıyor.
Sadr’ın üst düzey siyasi temsilcilerinden biri olan Nassar el-Rubai, Sadr yanlılarının yeniden aktif olduğunu şöyle özetledi: “Bugün devletin bütün kurumlarında görevde Sadr mensupları var. Bu Allah’ın bir lütfu!”
Sadr’ın üst düzey siyasi temsilcilerinden biri olan din adamı Hazem el-Araji Reuters’a, Sadr Hareketi’nin 2003’ten bu yana herhangi bir tarihte olduğundan daha güçlü bir konumda bulunduğunu ve Sadr’ın “Irak’taki en güçlü adam” olduğunu söyledi.
Başbakan Mustafa el-Kazımi, görevde olduğu süre içinde Sadr Hareketi’nin üst düzey mevkilerin kontrolünü elinde bulundurduğunu geçmişte inkâr etmiş ve kontrolün kendinde olduğunda ısrar etmişti.
Bir Aile Geleneği
Sadr’ın elinde bulundurduğu en önemli güç halk tabanındaki popülerliği. Bu özelliğiyle Iraklı diğer liderlerden ayrılıyor.
Sadr’ın babası Büyük Ayetullah Muhammet Sadık es-Sadr, Irak’ın mustazaf Şii azınlığı arasında Sünni diktatör Saddam Hüseyin’e karşı muhalefete öncülük etmiş ve 1999’da rejim tarafından öldürülmüştü. 47 yaşındaki Mukteda es Sadr babasının şehitliğinin yanı sıra kendisinin Irak’tan kaçmamış bir dini lider olmasının sağladığı itibardan yararlanıyor. Saddam sonrası hükumetlerin diğer önemli figürleri İran ve Batı’da sürgündeydi ve ABD liderliğindeki işgalin ardından ülkeye döndüler.
2003’te Sadr ile Amerikalı işgalcilere karşı gönüllü bir güç olarak kurulan ve binlerce milis gücünden oluşan Mehdi Ordusu, ABD işgaline meydan okudu.
Bağdat’ın giderek genişlemekte olan Sadr Şehri bölgesi üç milyon insandan oluşan bir Sadr kalesi. 37 yaşındaki mücahit Cafer Muhammet de bu kaledekilerden biri. Reuters’a 2000li yılların başında Amerikalılarla savaştığını söyledi ve ekledi “Silah alabilmek için kızımın altın küpelerini sattım.” Cafer Muhammet daha sonra, 2019’da, İran destekli hükümetin iktidardan düşmesine yol açan gösterilere silahsız olarak katılmış.
Sadr’ın etkisi Sadr Şehri’nin dışında da yayılıyor.
Önemli Bir Toplantı
2000li yılların ortalarından itibaren Sadr, Amerika ya da İran tarafından desteklenen Irak hükümetlerinden genellikle ayrı durdu.
2007’de hükümet ABD birliklerinin geri çekilmesi için bir zaman çizelgesi belirlemeyi reddetti. Sadr bunun üzerine hareketini hükümetten çekti. 2008’de Başbakan Nuri el-Maliki Sadr’ın Mehdi Ordusu’na karşı, yüzlerce milisin öldürüldüğü bir baskına önderlik etti. 2014’te Sadr siyaseti bıraktığını ilan etti. Yardımcıları, bu dönemde neredeyse tüm Iraklıların yozlaşmış olarak nitelendirdiği bir yönetici sınıfı ile ilişkilendirilmekten ve bunun itibarını zedeleyeceğinden korktuğunu söylüyor.
Sadr Hareketi’nin, özellikle sağlık bakanlığı olmak üzere, bazı bakanlıklarda önemli mevkileri elinde tutmayı sürdürdüğü ve seçimlere aday göstermeye devam ettiği muhakkak. Ancak bu süre zarfında Irak hükümetinde önemli bir güç olmayı durdurmuştu.
2018 yazında Sadr’ın Necef’teki evinde üst düzey siyasi temsilcilerinin birkaçıyla yaptığı bir toplantıya katılan iki üst düzey Sadr sorumlusuna göre, tutumu bu toplantıda değişmeye başlamıştı. Sadr yanlıları en iyi seçim sonuçlarından birini henüz kazanmıştı ve Meclis’teki en büyük grup onun kontrolündeydi. Sadr devlette üst düzey idari görevlere gelmek isteyenlerin sözüne kulak verdi. Yetkililerden biri Sadr yanlılarını üst mevkilere yerleştirmek için “Onun rızasıyla Seyid Mukteda ile lobi yaptılar” diyordu.
Sadr buna razı olurken ihtiyatlıydı. Aynı yetkili “Daha önceki yönetimlerin yaptığı hataları düzeltebilirseniz ve ülkeyi bu karmaşadan kurtarabilirseniz devam ederiz” dediğini ve “Başarısız olursan, bu senin sorumluluğun olacak” diye eklediğini söyledi.
Güç Nereden Geliyor
İzleyen aylarda Sadr yanlıları üst düzey bakanlık pozisyonlarından vazgeçerek bazı gözlemcileri şaşırttılar. Bunun yerine, gelecekte iktidar kolları üzerinde belirleyici olacak tek bir görevi hedef aldılar: Devlet kurumlarına yapılan atamaları denetleme rolünü, Başbakan’ın ofisindeki genel sekreterlik makamını.
“İran’ın desteklediği partiler bu görevin değerini anlamamış görünüyordu ve bakanlık görevlerine odaklanmışlardı. Bu nedenle de anlaşmayı kabul ettiler. Söz konusu dönemde Sadr ile ittifak yapan bir meclis üyesi, “Bu anlaşma en önemli görevlere Sadr yanlılarının gelmesiyle sonuçlandı” dedi. Sadr yanlısı bir yetkili, kişisel bir ilişkinin bu olayın sonucunu belirlemek için yeterli olduğunu anlattı: Sadr yanlılarının adayı o dönemin Başbakanı Adel Abdül Mehdi ile aynı güney kentindendi. “Bazen bu bağlar kararları etkileyebiliyor” diye belirtti.
Sadr’ın siyasi temsilcisi Rubai, yönetimlerin sandıkla ortadan kalktığına ancak “daimî görevlerin ve bakanlıklar dışında tüm diğer görevlerin devletin bir parçası” olduğuna dikkat çekiyordu. “Bir bakan gelir bir bakan gider ama yardımcısı görevde kalmaya devam eder.”
Boşlukta
Yine de Sadr yanlılarının hâlâ erişemediği bazı mevkiler vardı. Görüşmelere katılan eski bir bakan ve meclis üyesine göre, Başbakan Abdul Mehdi İran destekli grupların Sadr yanlılarının atamalarına direnç gösterilmesi konusundaki baskısıyla, Sadr yanlılarını merkez bankası başkanlığı ve diğer bazı görevlere getirmeyi reddetti. Eski bakan, “Devlet petrol pazarlaması, merkez bankası, içişleri bakanlığında üst düzey görevler ve çeşitli devlet bankalarını kontrol etmek istediler. Abdül Mehdi direndi.” diye belirtti.
Ancak birkaç ay sonra bunun önündeki son engeller de ortadan kalkacaktı.
2019’un son aylarında Abdül Mehdi’nin İran destekli hükümeti aleyhinde protestolar patlak verdi. Göstericiler yolsuzluklara ve İran’a mahsus özel kinleriyle dış etkiye veryansın ettiler. Irak güvenlik güçleri ve İran destekli cihatçılar silahsız göstericilere sert bir şekilde müdahale ettiler.
Sadr, hükümeti istifaya çağıran bir twitter kampanyası başlattı. Destekçileri gösterilere katıldı. “Sadr Hareketi’nin yanımızda olması oldukça önemli idi. Oldukça etkili bir güç ve bu bize maddi manevi destek verdi.” diyordu 31 yaşındaki demokrasi yanlısı gösterici Mustafa Kasım.
Abdül Mehdi Hükümeti 2019 Kasım ayında istifa edeceğini duyurdu.
Haftalar sonra ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla Bağdat Havaalanı’nda gerçekleşen bir drone saldırısında İran’ın Devrim Muhafızları Başkomutanı Kasım Süleymani ve Irak’ın paramiliter güçlerinin başında bulunan Ebu Mehdi el-Mühendis öldürüldü. Bu iki adamın ölümü, parçalanmış ve bölünmüş İran yanlısı blokun daha da ayrılmasına neden oldu.
Bu boşluğu Sadr doldurdu. Şu an görevde olan ve geçmişte görev yapmış birçok bakana ve Batılı diplomata göre, Sadr yanlıları kontrolü ele geçirmeyi çabuklaştırmak için rakiplerinin dağınık olmasından ve geçici başbakan Kadimi’nin zayıflığından faydalandı.
Hâlâ görevde olan Kadimi, Sadr Hareketi’nin kontrolü elinde tuttuğunu inkâr etti. “Sadr’ın ve Sadr Hareketi’nin benden tek istediği: Irak’a göz kulak ol” oldu diyordu Mayıs ayında televizyonda yayınlanan bir röportajında. Bu konuda detaylara girmedi. Kadimi’nin makamı Reuters’ın sorularına yanıt vermedi.
2020 yılı Eylül ayından itibaren Gizzi ve başbakanlık pek çok atamaya onay verdi. Sadr yanlıları içişleri bakanlığında harcamaları ve atamaları denetleme rolünü yürüten idari işlerden sorumlu yardımcılığını üstlendiler. Sadr’a bağlı olanlardan biri iletişim bakanlığında vekil oldu.
Londra’da bulunan ve uluslararası ilişkiler konusunda çalışan bir düşünce kuruluşu olan Chatham House’un yakın tarihli bir raporu, 2018’den bu yana bakanlıklarda bulunan en etkili görevlerin 200 kadarını Sadr yanlılarının aldığını tahmin ediyor.
Sadr Hareketi’nin devletin yürütmesinde giderek daha fazla rol alıyor olması, Meclis’te kendi yasama gündemi seçimini dayatmasını ve hükümetin önemli kararlarını onaylamasını ya da veto etmesini sağladı. Üst düzey Şii ve Kürt politikacılara göre, 2021 bütçesi Irak’ın güneyindeki Sadr yanlılarının geleneksel olarak kalesi sayılan Şii bölgelerine ve en etkili olduğu bakanlıklara daha fazla fon ayırmakta. Bu, İslam Devleti ile savaş sırasında harap edilen ve ciddi anlamda yeniden yapılandırılması gereken kuzeydeki Sünni bölgelerine çok daha az fon ayrılmasına yol açabilir.
Sadr yanlısı iki ve üst düzey üç Şii yetkili, Lübnan’ın önemli bir kısmını kontrolünde tutmaya başlayan silahlı Şii hareketi Hizbullah’ın Sadr yanlılarına siyasi eğitim sağladığını söylüyor.
Sadr’ın yardımcısı ve diğer iki Sadr yanlısı yetkili, hareketin Hizbullah’la yakın ilişkide olmayı sürdürdüğünü, yerel ve bölgesel siyasi krizlerle nasıl başa çıkılacağı konuları da dahil olmak üzere düzenli olarak siyasi ekonomik ve askeri uzmanlık paylaştıklarını söyledi. Bu iki örgüt milis güçlerini siyasal faaliyetleri ile birleştirerek yerel destek bulma konusunda benzer bir yaklaşıma sahipler. İkinci dereceden kuzenler ve evlilikler aracılığıyla kurdukları aile bağları var. Sadr’ın ailesi Lübnan kökenli.
Hizbullah’ın bir sözcüsü, Sadr yanlıları da dahil olmak üzere Iraklı gruplara yardım ettiklerini ve seçim konusunda da istedikleri yardımı sağladıklarını doğruladı. İki hareket arasındaki ilişkilerin “sürmekte ve olumlu” olduğunu söyledi.
Hakkında Pek Bir Şey Bilinmeyen Biri
Sadr yanlıları Ekim ayında yapılacak seçim konusunda rahat ve emin. Meclis Sözcüsü vekili Hasan el-Kaabi Nisan ayında televizyonda yayınlanan bir röportajında “(seçilecek) başbakan yüzde bir milyon Sadr yanlılarından olacak” diye belirtti.
Sadr’ın muhaliflerinin pek çoğu Sadr yanlılarının birinci geleceğini ve devlet yönetimindeki önemli etkilerinin hükümetin başına kimin geçeceği konusunda son sözü onların söylemesini sağlayacağını kabul ediyor.
Bu öngörü Batılı ve bölgesel güçler için bir ikilem oluşturuyor.
Sadr; Tahran, Washington, Londra ve Körfez Arap ülkeleri başkentlerine Irak’a müdahale ettikleri için çeşitli biçimlerde ağır eleştiriler yöneltti. Ama aynı zamanda Suudi Arabistan’a ziyarette bulunan ve İran İslam Cumhuriyeti ile pek kolay olmayan bir ilişkisi olmasına rağmen İran’da uzun dönemler geçiren az sayıda üst düzey Şii liderden biri oldu.
Amerika Birleşik Devletleri ile yakın ilişkileri olan özerk bölge Irak Kürdistanı’nın üst düzey yetkililerinden biri Sadr’ın jeopolitik uyumundan bahsetti: “Sadr’ın İran’la karşı karşıya geldiğini görmenin zor olduğunu düşünüyorum. En nihayetinde Mukteda İran’a Amerika’yla olacağından daha yakın olacak.”
Batılı bir diplomat Batılı ülkelerin Sadr’ı “Hakkında pek bir şey bilinmeyen biri” olarak gördüğünü söyledi. Onlara göre Sadr reform yapabilen ve İran destekli milislere karşı koyabilen ama aynı zamanda Amerika’ya ve özellikle İngiltere’ye karşı derin bir güvensizlik içinde olan tek Iraklı lider.
Bu yazı Reuters tarafından yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için özet olarak çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.