İsrail-Türkiye İlişkilerinde Yeni Boyut: Enerji

İsrail’de yargı reformu tartışmaları etrafında sıkışan iç gündemi “mega projeleriyle” dağıtmak isteyen Netanyahu’nun Türkiye ziyareti, enerji ve savunma alanındaki işbirliklerinin düzeyini ve niteliğini belirlemesi açısından kritik olacak.

israil türkiye enerji

İsrail ve Türkiye arasında gerginleşen ilişkiler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler 78’inci Genel Kurulu vesilesiyle Türkevi’ndeki görüşmesiyle farklı ve yeni bir rotaya girdi. İki ülke arasındaki ilişkiler, nüfusunun ekseriyeti Müslüman çoğu ülke gibi Türkiye açısından da Filistin ve Filistinliler çıpasına göre şekillendi. Dökme Kurşun Operasyonu (2009), One Minute (2009), ortak askeri tatbikatların durdurulması (2009), Alçak Koltuk Krizi (2010), Mavi Marmara (2010) gibi bir dizi kriz, 2000’li yıllarda istikrarsızlık gösteren iki ülke ilişkilerinin deneyimlediği olaylar olarak sıralanabilir. Şimdilerde ise Türkiye, İsrail ile yeni bir ortaklık arayışına girmişe benziyor. 

 

Bu olası ortaklığın temelini enerji işbirliği oluşturuyor. İsrail’in Leviathan ve Tamar gaz sahalarında bulunan kaynaklarını Ceyhan Limanı’ndan Avrupa’ya ulaştırılması söz konusu. Türkiye bunu Ukrayna krizi sonrasında Rus gazına alternatif kaynak arayan Avrupalı ülkeler için de bir fırsat olarak sunabilir. 

 

2010’lu yıllarda bozulan İsrail-Türkiye ilişkileri, İsrail’i bölgede yeni aktörlerle işbirlikleri oluşturmaya itti. İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın merkezde olduğu East Med-Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi bu saiklerle ortaya çıktı. Bu projeye göre off-shore (açık deniz) etrafında bulunan gaz kaynakları (Leviathan gaz sahası) Yunanistan üzerinden Avrupa pazarına iletilecekti. 1900 kilometreyi bulan boru hattında yıllık 10 milyar metreküp doğalgaz taşınması hedefleniyordu. Fakat Leviathan’ı işleten şirketler bu projenin maliyetli olduğunu söyleyerek alternatif seçenekleri masaya yerleştirdiler. Sohbet Karbuz’a göre masada üç seçenek mevcut. İlki off-shore hattı çekilerek gazı Mısır’daki LNG tesislerine taşımak olarak öne çıkıyor. İkincisi yüzer LNG tesisler kurmak, üçüncüsü ise Türkiye üzerinden Avrupa pazarına iletmek. Türkiye seçeneğinin hayata geçmesi ekonomik açıdan yatırımcıların elini rahatlatıyor. Fakat burada da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin münhasır ekonomik bölge iddiaları Türkiye’nin tasarladığı projenin ilerleyişini geciktirme ihtimali taşıyor. 

 

İsrail ve Türkiye bu yeni enerji işbirliğiyle bir yandan da bir tür bağımlılık ilişkisi geliştirebilirler. Türkiye İsrail’den elde ettiği doğal gazla arz güvenliği ve güzergâh çeşitliliğine imkân tanımış olurken; İsrail ise Türkiye’de bu durumun istikrarlı ve sürekli olması için tetikte olacak ve ilişkilerde bağımlılık alanlarını çeşitlendirecek. Bu gelişmeler ise günün sonunda iki ülke arasındaki ilişkileri belli bir marja çekebilir. Türkiye ve Rusya arasında son yıllarda şekillenen ilişki dinamiğinin bir benzerini İsrail ve Türkiye arasında zamanla görebiliriz. İki ülke arasındaki siyasi kültür ve güç kapasitesi farklarını unutmadan bu olasılığı düşünmekte fayda var.

 

Dış Jeopolitik Etkenler

 

Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler son yıllarda iki ülkeden bağımsız dış jeopolitik etkenler tarafından belirleniyor. Buna en yakın örnek olarak Azerbaycan’ın II. Dağlık Karabağ Savaşı’nda hem İsrail hem de Türkiye’den elde ettiği askeri ve istihbarat desteği gösterilebilir. İsrail, Türkiye ve Azerbaycan arasında şimdiden örtük bir ittifak oluşmuş durumda. Azerbaycan lideri İlham Aliyev birçok konuşmasında Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin olumlu seyretmesinin öneminden bahsetti. Bu, bir yönüyle bölgede birçok ülkenin İsrail ile son dönemde geliştirmeye çalıştığı diplomatik atakları da açıklayan bir dinamik. Ülkelerin karmaşıklaşan ulusal güvenlikleri, bu ülkeleri, işbirliği içerisinde olmaları gereken aktörleri çeşitlendirmeye zorluyor. Suudi Arabistan ve İsrail arasında son günlerde çokça bahsedilen “normalleşme” söylemleri de bu gelişmeyi doğruluyor.

 

İsrail’de yargı reformu tartışmaları etrafında sıkışan iç gündemi “mega projeleriyle” dağıtmak isteyen Netanyahu’nun Türkiye ziyareti, enerji ve savunma alanındaki işbirliklerinin düzeyini ve niteliğini belirlemesi açısından kritik olacak.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.