İttifak Öldü, Hayaleti Yaşıyor
Cumhur İttifakı kurumsal ve siyasi birliğini büyük oranda muhafaza ederek seçimlere hazırlanırken, muhalefet partileri aralarındaki açık ve örtük kurumsal ittifakı bitirmekle kalmayıp, esas rakip olarak birbirlerini görmeye başladı. Cumhur İttifakı partileri aralarındaki ittifakı güzelleyerek seçimlere hazırlanırken, muhalefet partileri arasındaki ittifak cismen öldü.
31 Mart seçimleri yolunda önemli bir safha geride kaldı. Adaylar tamam. Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin birçoğu, aslında hemen her seçimde olduğu üzere, ama az ama çok sancılı bir aday tespit süreci yaşadı. Artık kampanya, artık sahaya inme zamanı.
Adaylar biraz değiştirmiştir, kampanya da biraz değiştirir elbette ancak kamuoyu yoklamaları siyasi manzaranın dünden bugüne çok değişmediğini, pek de değişmeyeceğini gösteriyor. 2023 seçimlerinin bildik biçimde sonuçlanmasının üzerinden birkaç ay geçtikten sonra oluşup kalıcılaşan manzara aşağı yukarı aynen devam ediyor. 2023 seçimlerinin ardından yaşanan Millet İttifakı’nın sonlanması, İYİ Parti’nin neredeyse beş sene boyunca iş birliği yaptığı CHP’den büyük gürültüyle ayrışması, DEM Parti’nin muhalefete koşulsuz destek siyasetini sonlandırması, DEVA, Gelecek ve SP’nin nefesinin kesilmesi ve CHP’de yönetimin değişmesi gibi gelişmelerden hemen sonra oluşan siyasi manzara şuydu: Cumhur İttifakı aşağı yukarı aynen devam ederken, Millet İttifakı atomize olmuş, ancak kurumsal seviyede yaşanan bu gelişmeler 2024 yerel seçimlerinde oy kullanacakların tercihlerine birebir aksetmemişti. Kasım 2023 civarında yapılan kamuoyu yoklamaları şunu gösteriyordu: Başta İstanbul gibi CHP’li belediye başkanlarınca yönetilen büyükşehirlerde 2023’te Erdoğan’ı destekleyenlerin az bir kısmı gri alana geçip diğerleri Cumhur İttifakı adaylarını desteklemek eğilimindeyken, muhalefet seçmeninin bir kısmı partilerini takip ederek atomize olmuş, başka bir kısmı seçime ilgisizleşmiş, büyük kısmıysa CHP adaylarını desteklemek eğilimindeydi. Diğer deyişle, iktidar ittifakı hem kurumsal hem de seçmen düzeyinde hemen hemen aynen devam ederken, muhalefet ittifakı kurumsal düzeyde dağılmış ancak seçmen düzeyinde kısmen devam ediyordu.
Son kamuoyu yoklamaları bu siyasi tablonun ana hatlarıyla devam ettiğini gösteriyor. Yeniden Refah Partisi (YRP) Cumhur İttifakı’nda yer almayarak iktidar cenahında önemlice bir gedik açmış olmakla beraber bunun ne kadar büyük bir siyasi gedik oluşturacağı henüz belirsiz. Diğer deyişle, son anda bir değişiklik olmazsa Cumhur İttifakı YRP’siz de olsa kurumsal ve siyasi birliğini büyük oranda muhafaza ediyor. Muhalefet cephesindeyse partilerin ayrışma, seçmeninse her şeye rağmen bir arada kalma eğilimi devam ediyor. Kamuoyu yoklamaları Hatay ve Antalya hariç CHP’li belediye başkanlarınca yönetilen belediyelerin büyük kısmında ve birkaç yeni büyükşehirde CHP’li adayların seçimleri kazanabileceğini gösteriyor. Daha sade bir biçimde söylemek gerekirse, muhalefet partileri bir telden, seçmenleriyse ayrı bir telden çalıyor. Muhalefet ittifakı cismen ölmüş ancak hayaleti yaşıyor. Güncel siyasi manzara buna işaret ediyor.
Muhalefet Partileri
2023 seçimlerinde yaptıkları ittifakın netice vermemesinin ardından muhalefet partileri, özellikle de CHP haricinde kalanları, aslında daha çok da İYİ Parti ve DEM Parti ‘sorunu’ nasıl ittifak yaptıklarında, ittifakla ne yaptıklarında değil, ittifakın kendisinde buldular. Biraz 2024 seçimlerinin yerel seçimler olmasının verdiği rahatlıkla biraz da CHP’den ayrışmamanın yol açtığına hükmedilen zayıflamanın artacağından duyulan korkuyla olsa gerek, başta İYİ Parti ve DEM parti olmak üzere, muhalefet partileri ittifaktansa ‘ayrışmanın’ hayırlı olacağına kanaat getirdiler. İttifak yapılan ‘muhafazakâr’ partilere güçlerinin üzerinde vekil çıkarma imkânının verilmesinden ve klasik CHP kimliğinin aşınmasından rahatsız CHP’lilerin de eşlik etmesiyle beraber muhalefet safında ittifakı sürdürmek imkânsızlaştı. Muhalefetin en büyük partisi olmanın verdiği avantajın da etkisiyle CHP yönetimi ayrışmayı durdurmak için gayret sarf ettiyse de, muhalefet partileri 2024 seçimlerinde “partimize ne olacak sorusunu”, “belediyeleri iktidar adayları mı muhalefet adayları mı kazansın” sorusunun önüne aldılar.
Neticede, Cumhur İttifakı kurumsal ve siyasi birliğini büyük oranda muhafaza ederek seçimlere hazırlanırken, muhalefet partileri aralarındaki açık ve örtük kurumsal ittifakı bitirmekle kalmayıp, esas rakip olarak birbirlerini görmeye başladı. Cumhur İttifakı partileri aralarındaki ittifakı güzelleyerek seçimlere hazırlanırken, muhalefet partileri arasındaki ittifak cismen öldü.
Muhalefet Seçmeni
Seçmen tarafındaysa başka bir hava var, en azından kısmen. Muhalefet partilerinin atomize olma eğilimi seçmenler arasında da karşılık bulmuş olmakla beraber, ayrışma birebir değil. Kamuoyu yoklamaları CHP’nin yönettiği büyükşehirlerde CHP adaylarının CHP’nin milletvekili seçimlerinde aldığı desteğin üzerinde bir desteğe sahip olmaya devam ettiğini, buna mukabil İYİ Parti ve DEM Parti adaylarının partilerine verilen desteğin altında bir destek bulduğunu gösteriyor. CHP’li belediye başkanlarınca yönetilen büyükşehirlerin pek çoğunda ve bir-iki başka büyükşehirde CHP adaylarını kazanabilir kılan bu manzara, 2019 yerel seçimlerde yapılan ittifakın cismen ölmüş olmakla beraber ruhen hayatta olduğunu gösteriyor.
İttifakın cismiyle ruhu arasındaki, muhalefet partileriyle seçmenleri arasındaki bu örtüşmezliğin iki sebebi var görünüyor. Muhalefet partileri 2024 seçimlerini parlamento seçimleri disiplini içerisinde düşünürken, seçmenler bu seçimleri bir düzeyde ‘olması gerektiği gibi’ yerel seçimler disiplini içerisinde, başka bir düzeydeyse bir tür kolektif sağduyuya müracaat ederek cumhurbaşkanlığı seçimleri disiplini içerisinde düşünüyor.
Evvela, büyükşehirlerdeki muhalefet seçmenlerinin önemlice bir kısmı tercihlerini belli ki şehirlerini hangi parti değil, kim, hangi belediyecilik anlayışı yönetsin sorusuna cevap vererek oluşturuyor. CHP adaylarına verilen CHP harici desteğin arkasında 2019’dan sonra tecrübe edilen belediyecilikle 2019 öncesi belediyecilik anlayışı arasındaki farka dair bir değerlendirme var. Büyükşehirlerde CHP adaylarının CHP’li olmayan seçmenlerce de desteklenmesinin ardında 2019’la birlikte geride bırakılan denetimsiz ve israf ve yolsuzlukla anılan belediyecilik tarzına geri dönmeme arzusu var.
Aynı minvaldeki ikinci sebepse seçmenlerin belediye seçimlerini bir tür minyatür cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi görmesi. Bir kısmıyla kolektif sağduyunun çalışmasıyla ilgili olsa gerek, büyükşehirlerdeki seçmenlerin epey bir kısmı tercihlerini “şehirlerinin yönetimi muhalefette mi kalsın yoksa iktidara mı geçsin” sorusuna verdikleri cevap üzerinden oluşturuyor. Büyükşehirlerdeki sosyolojik halin de katkıda bulunduğu Cumhur İttifakı’na olan kendiliğinden uzaklık, muhalefet seçmeninden CHP adaylarına gelen bonus desteğin arkasındaki ikinci sebep.
Seçimlere bir ay kadar bir zaman kalmışken manzara bu. Bu manzaranın CHP adaylarına ve CHP yönetimine söylediği temel bir şey var. Bununla bitireyim: CHP yönetimi ve büyükşehirlerdeki başkan adayları bu seçimlerde biraz da hayatın cilvesiyle sadece CHP’yle anılanları değil, daha geniş arzu ve talepleri temsil ediyorlar. Bu sebeple yollarını, yordamlarını, söylemlerini bu kendiliğinden durumla uyarlı kılmaları gerekiyor.