İYİ Parti’ye Ne Oldu?

2023 seçimlerinin üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen İYİ Parti’nin yeri değişmiş, parti CHP ya da eski DYP gibi bir merkez partisi ya da MHP gibi bir dava partisi olmuş değil. İYİ Parti’nin muhalefet safında kalıp kalmayacağı da netleşmiş değil, haddizatında bu konudaki belirsizlik daha da büyümüş durumda.

İYİ Parti’yle ilgili Perspektif’teki bu üçüncü yazım. İlkini seçimlerden önce Meral Akşener 6’lı Masa’yı terk edip ardından geri döndüğünde, ikincisini de Akşener’in 2024 yerel seçimlerinde muhalefetle iş birliği yapıp yapmayacağını belli etmesi beklenen 26 Ağustos konuşmasının ardından yazmıştım. Her iki yazıda da aynı şeyleri söylemeye çalıştım: İYİ Parti’nin muhalefetle ilişkisindeki belirsizlik ve arızalar sebepsiz değil, partinin Türkiye siyasetinde yerleştiği yerle ilgili. Akşener’in 26 Ağustos konuşmasının ardından yazdığım yazıda İYİ Parti’nin muhalefetle ilişkisini zorlaştıranın bir ideoloji partisi olmakla bir merkez parti olmak arasında konumlanmış olmasıyla ilgili olduğunu, iki tarafında da gidecek bir yer olmadığından İYİ Parti’nin mecburen bu ara yerde konumlanmaya devam edeceğini, bunun da İYİ Parti’yi 10 puanlık bir parti olmaya mahkûm edip muhalefete istikamet vermek kabiliyetinden mahrum ettiğini, dolayısıyla da muhalefetle ilişkisini istikrarsızlaştığını yazmıştım. Bir de İYİ Parti’nin bu müşkül konumunda yakın zamanda bir değişiklik beklenmemesi gerektiğini…

 

Biraz yanıldım, biraz haklı çıktım. Partinin konumlandığı yerde, yerin zorluğunda ve İYİ Parti’nin burada kalmak mecburiyetinde olduğunda yanılmadım. 2023 seçimlerinin üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen İYİ Parti’nin yeri değişmiş, parti CHP ya da eski DYP gibi bir merkez partisi ya da MHP gibi bir dava partisi olmuş değil. Partinin 2023 seçimleri sonrasındaki ‘yeni’ konumunu netleştireceği ümidiyle merakla beklenen 25 Ekim’deki 6’ncı Kuruluş Yıldönümü de bu vaziyeti değiştirmedi. Keza, İYİ Parti’nin muhalefet safında kalıp kalmayacağı da netleşmiş değil, haddizatında bu konudaki belirsizlik daha da büyümüş durumda. 

 

İYİ Parti’nin müstakbel yeri konusunda yanılmadım ancak partinin yüzde 10 civarında desteğe sahip olmaya devam edeceği öngörüm yanlış çıktı. Seçim sonrası oluşan yeni siyasi tablonun harekete geçirdiği dinamikler ve parti kurmaylığının 2023 seçim yenilgisinin bütün faturasını CHP’ye kesip muhalefete muhalefet etmeye başlaması, İYİ Parti’nin yüzde 10’larda tutunma haline de son vermiş görünüyor. Kamuoyu yoklamaları bugün seçim olsa İYİ Parti’ye verilen desteğin partinin kurulduğu 2017’den beridir civarında dolandığı yüzde 10’un epey altına inebileceğini gösteriyor. Bütün bu sebeplerin birlikte çalışmasına bağlı olsa gerek, son haftalarda İYİ Parti’nin içi fena karıştı. Hem de siyasi pozisyonumuz ya da muhalefetle ilişkilerimiz nasıl olmalı soruları etrafında anlaşmazlık ortaya çıkması gibi geçerli siyasi sebeplerden dolayı değil, para pul, taciz tecavüz gibi çürümeye işaret eden iddialar sebebiyle. 

 

Katmerlenen Zorluklar

 

Çürümeye işaret eden iddialar akıbetini nasıl etkiler bilmek zor ama 2023 seçimleri sonrası beliren siyasi dinamikler İYİ Parti’nin zorluklarının katmerleneceğine işaret ediyor. Öncelikle, merkezinde CHP’nin olduğu muhalefetin yenilgisiyle sonuçlanmış olmakla beraber, 2023 seçimleri şunu teyit etti: Kürt siyaseti ayrı bir odak olarak telakki edilecek olursa, Türkiye siyasetinde, ilki merkezinde AK Parti’nin, ikincisi de merkezinde CHP’nin olduğu iki siyasi odağın haricinde bir üçüncü odak oluşmuyor. 2023 seçimleri öncesinde CHP etrafında kümelenen Gelecek, DEVA ve Saadet ayrı bir ittifak kurmuş olsaydı Türkiye siyasetinde muhafazakâr-demokrat bir merkez oluşabilir miydi muhtemelen hiç bilemeyeceğiz. Ancak seçimlerin ve CHP kurultayının ardından şurası net: Türkiye siyasetinde bir müddet daha iki ana odak olmaya devam edecek ve ilk (seküler) odağın merkezinde CHP kalacak. Üçüncü bir siyasi odağın oluşmayacağını göstermekle beraber, 2023 seçimlerinde muhalefetin aldığı mağlubiyet ve mağlubiyetin sorumlularının hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye kalkışmaları seküler odağın hepten dağılmasına da yol açabilirdi. Ancak CHP kurultayında parti yönetiminin değişmesi, muhalefet seçmeninin çözülmesi ve seküler odağın dağılması ihtimalini en azından bir süre için ortadan kaldırmış görünüyor. 

 

Bu iki gelişme, diğer deyişle, üçüncü bir siyasi merkezin oluşmaması ve CHP’nin ikinci merkezin odağı olma halinin pekişmesi, İYİ Parti’nin zorluklarını katmerlendiren esas dinamik. Nitekim, İYİ Parti kurmaylığı da katmerlenmenin farkında olduğundan Erdoğan’ı MHP’yi sırtından atmaya ve ittifaklar siyasetini sonlandırmaya çağırdı. Hülasa, İYİ Parti’nin zorluğu katmerleniyor, çünkü konumlandığı ara bölgenin merkeze açılan kapısı neredeyse hepten kapandı. Ne var ki, İYİ Parti’nin konumlandığı yerin ülkücülüğe açılan kapısı da açık değil. İYİ Parti “merkez partisi olamıyoruz, bari ülkücülüğe sardırıp dava partisi olalım” diyebilir demesine ama bunun partiyi büyütmek bir tarafa küçültmesi daha muhtemel, çünkü kapının diğer tarafında AK Parti seçmeninin kaçanlarını toplayarak büyümüş, davanın esas adresi MHP var. Dahası, İYİ Parti dava partisi olmaya meylederse seçmeninin bir kısmı davanın zamana uygun bir türevini örgütlemeye koyulmuş Zafer Partisi’ne gönül indirebilir. Ama hepsinden önemlisi, İYİ Parti ülkücülüğün 2016’dan beri iktidarın ortağı olduğu bu vasatta davaya dönerse, bu hareketlenme Erdoğan alerjisi epey yüksek İYİ Parti seçmenince partinin muhalefetten uzaklaşıp iktidara yaklaşması şeklinde okunabilir ve parti saflarında çok daha büyük kan kaybına yol açabilir. 

 

Hülasa, seçim sonrası dinamikler İYİ Parti’nin zorluklarını büyütmüş görünüyor. Bu hal bir yandan İYİ Parti’nin sendelemelerini süreklileştirip büyütüyor, beri yanda da partiyi gayri siyasi kapışmalara açık hale getiriyor. 

 

Çıkış Var mı?

 

Şimdi önümüzde iki önemli soru var: 1. Bu zor halden çıkış var mı? ve 2. Bu zor durumun İYİ Parti’nin yakın dönem kararları ve dolayısıyla Türkiye siyaseti üzerindeki genel etkisi ne olabilir? Kısa vadede bu zor halden çıkış imkânı, gördüğüm kadarıyla, sıfır. Yakın vadede ne merkez partisi ne de dava partisi kapısı İYİ Parti için aralanabilir görünüyor. Bu da İYİ Parti’yi nafile olması kaçınılmaz bir ‘müstakil’ çizgiye çekecek gibi. Hem kendisini çok bağladığından hem de parti içindeki kargaşayı yatıştırmakta işe yarayacağı düşünüleceğinden, İYİ Parti 2024 seçimlerinde iktidardan ve muhalefetten müstakil bir konuma yerleşip silkinmeyi deneyecek görünüyor. Bu durumda, kayda değer bir başarı elde edebilecek görünmediğinden, İYİ Parti 2024’te kaybetmekle kalmayıp, odağında CHP’nin olduğu muhalefete de kaybettirebilir. 

 

Öte yandan, partinin ömrü yetecek ve parti kurmaylığında bu türden bir yatkınlık var görünmüyor ama uzun vadede İYİ Parti için bir çıkış imkânı oluşabilir. 2024 yerel seçimlerinden muhalefet galibiyetle çıkarsa ve bu galibiyet 2028’de ya da öncesinde yapılacak genel seçimlerde AK Parti’nin yenilgisine yol açarsa, AK Parti’nin yenilgisi Türkiye siyasetinde bir üçüncü siyasi merkezin oluşmasının önünü açabilir ve İYİ Parti bu merkezin odağına yerleşerek büyüyebilir. Ne var ki, bu sadece uzun vadede gerçekleşebilir bir ihtimal olmakla kalmıyor, bu uzun süre içerisinde İYİ Parti’nin ‘doğru yolda’ kalmasını da gerektiriyor. Doğru yoldan kastımsa basit: 2024 seçimlerinde muhalefet adaylarının kaybetmesine yol açacak bir siyasi tutum almamak, CHP’yle iş birliği yaparak birlikte kazanmanın yollarına bakmak. Bu yapılmazsa İYİ Parti’nin önünü açabilecek bir üçüncü merkez oluşma ihtimali çok daha uzun bir süre için berhava olur. Hele, İYİ Parti iş birliğinden sakınır, buna rağmen seçmen sağduyu gösterip “seçimleri muhalefet kazandı” dedirtecek bir sonuca imza atarsa İYİ Parti hikâyesi erkenden sona ermiş olur. Hülasa, İYİ Parti uzun vadede bugün içine yerleşmiş olduğu zor konumdan çıkış imkânı yakalayabilir. Ancak, bunun olabilmesi için 2024 seçimlerinde CHP’yle iş birliği yapması ve muhalefetin elindeki belediyeleri iktidara kaptıracak tutumlardan sakınması elzem görünüyor.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.