Kadın Temsilinde Görece Artış
Kadınların nüfusu erkeklerle eşit iken temsilde çok büyük bir eşitsizlik var. Genel siyasette olduğu gibi yerel siyasette de kadınlar, toplamın içinde sayıca çok azlar. O yüzden de siyasi partilerin kadın temsili konusunu başarı olarak gösterebilmeleri için resmin tamamı üzerinden değerlendirme yapmaları gerekiyor.
“Araştırmalar, Türkiye toplumunun hem seçmen hem de parti düzeyinde kadınların siyasette temsilini önemsediğini ve buna istekli olduğunu, değişimi de kadınların siyasete katılımı üzerinden değerlendirdiğini ortaya koyuyor. Özellikle gençler ve kadınlar için kadın adaylar oy davranışını etkilemede önemli bir faktör olarak görülüyor. Mahmut Tuncer’in ‘Bakkal Amca’ parçasını hatırlarsak; aslında helva yapmak için gerekli ortam hazır. Bakalım siyasi partiler önümüzdeki yerel seçimlerde toplumun bu talebini yeterince değerlendirebilecek mi?”
31 Mart seçimlerinin öncesinde aday tartışmaları yapıldığı sırada “Siyasette Değişimin İtici Gücü: Kadın Temsili” başlıklı yazımı bu soruyla bitirmiştim. Kadın adayların epey gündemleştiği, önceki yıllara göre hem aday hem de seçilen başkanların sayısının arttığı bir yerel seçim süreci yaşadık. Öyle ki kadınlar ve kamusal alana katılım konusunda ‘ama’larıyla bilinen Yeniden Refah Partisi bile büyükşehir dahil birçok yerde kadın aday gösterdi. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, galibiyetin sebepleri arasında ‘kadın adaylar’ göstermeyi ilk sıralarda dillendirdi.
YSK verilerine göre; 2019’da belediye başkan adayı olarak gösterilen kadın sayısı toplamda 634; bunlardan 37’si seçilebilmiş. 2024 seçimlerinde ise toplamda 1.624 kadın aday listelere girebilmiş ve bunlardan 70’i şu an belediye başkanı. AK Parti’nin 2019’da beş olan kadın belediye başkanı sayısı bu seçimde dokuz. CHP’nin 2019’da dokuz iken bu seçimde 31 kadın belediye başkanı bulunuyor. DEM Parti’nin de 2024’te gösterdiği 145 kadın adaydan 29’u başkan seçildi. Tabii bu sayı eş-başkanlık uygulamasıyla daha da artış gösteriyor. Belediye meclis üyeliklerinde de 2019’da 14.478 olan kadın aday sayısı 17.236’ya yükselmiş. Ve toplamda seçilen meclis üyesi sayısı da 2019’a göre artış göstererek 5.485 olmuş. Keza kadın muhtar sayısı da çoğu ilde geçen seçimlere göre yüzde 50 artmış.
Temsilde Eşitlik Henüz Mümkün Değil
Bu yönüyle bakınca kadınlar açısından sevindirici bir manzara var. Ama resmin tamamına baktığımızda atılan adımların ne kadar yetersiz olduğu çabukça anlaşılıyor. Muhtarlarla başlayalım, 50 bin muhtar içinde kadın sayısı bütün uğraşlara rağmen ancak yüzde 5 artabildi. 34.932 olan meclis üyesi sayısında kadınların oranı yüzde 15. Belediye başkanlıklarında ise oran yüzde 11,5. Kısacası kadınların nüfusu erkeklerle eşit iken temsilde çok büyük bir eşitsizlik var. Genel siyasette olduğu gibi yerel siyasette de kadınlar, toplamın içinde sayıca çok azlar. O yüzden de siyasi partilerin kadın temsili konusunu başarı olarak gösterebilmeleri için resmin tamamı üzerinden değerlendirme yapmaları gerekiyor.
Kadınların siyasetteki temsili dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bizde de halen büyük mücadele gerektiren bir konu. Hatta çoğu kadın için cesaret gerektiren bir konu siyasete girmek. Özellikle de yerelde. Dr. Ruziye Tali, 2014 yerel seçimlerinde kadın belediye başkanları ile görüşerek hazırladığı ve kitap haline getirdiği “Kadınların Yerel Siyasi Temsil Süreçleri” başlıklı tezinde, siyaseti erkeklerin alanı olarak gören anlayışın içinde kadınların kendilerine alan açmak için verdiği uğraşı çarpıcı bir şekilde ele alıyor:
“Partinin o dönem belediye başkanı, şimdi eski belediye başkanı olan kişiden gelen tepkilerle karşılaştım. İşte ‘git sen bulaşık yıka’, ‘kadın işini yap’, ‘başkanlık kadın işi değil’, ‘kadın yapamaz’ gibi”…
“Daha önceki eski belediye başkanımızın akrabası vardı işte. ‘Senin ne işin var utanmaz geldin buraya aday oldun’ gibisinden işte elinin hamuruyla erkek işine karışıyorsun diye karşı çıktı. Belediye başkanı bütün erkeklerin de patronudur ve erkekler ‘yani ne demek şimdi biz bir kadının önünde ceket mi ilikleyeceğiz’ dediler. İşte çok çirkin şeyler.”
“Başarılı Olma Mecburiyeti”
Yukarıdaki satırlar bu tanıklıklardan sadece iki tanesi. 2014’ten bu yana yerelde kadınların temsili konusundaki toplumsal bakış nispeten değişti. Ancak yine de kadınların siyasetteki varlığı halen yukarıda dediğim gibi bir mücadele alanı. Geçtiğimiz çarşamba günü kadınların siyasete katılımını artırmak ve kadın adayları desteklemek için yürütülen Harekete Geçiyoruz (Weact) projesi kapsamında ülkenin çok farklı şehirlerinden gelen kadınları dinlerken benzer deneyimleri sıklıkla duyduk. Aday olup seçilen kadınlar da, listelerde yer bulamayan kadınlar da siyasette kadınların bir varlık mücadelesi yürüttüğünü deneyimleriyle dile getiriyorlar. Kadınların katılımı önünde hem partilerin hâlihazırdaki yapılarından hem de toplumsal rollerden, kadının üzerindeki sorumluluklardan finansman zorluklarına kadar birçok sebep bulunuyor. Kadınlar aslında önlerindeki engellerin nasıl aşılabileceğini de biliyorlar ama kendi partilerinde bile çoğu zaman muhatap bulamamaktan, güç birliği oluşturamamaktan yakınıyorlar.
Ruziye Tali’nin kitabında bir bölüm de kadın siyasetçilerin ‘başarısız olmama sorumluluğu’yla ilgili. Erkek adaylar için nasıl ki liyakat öncelikli konu olarak görülmüyorken; yönetimdeki başarısızlıkları da ‘erkeklerin başarısızlığı’ gibi bir genel algı oluşturmuyor. Oysa kadınlar için başarılı olmamak direkt kadınlar etrafında değerlendiriliyor. Bu da kadın siyasetçilerin üzerinde bir sorumluluk baskısı olarak şekilleniyor. Görüşülen kadınlardan biri bunu şu şekilde dile getiriyor; “Seçilmiş ilk kadın belediye başkanları olarak bütün kadınlara karşı da cinsiyete bağımlı bir sorumluluğumuz var”.
Kısacası kadınların siyasete katılımı ve etkisi partiler üstü ve kutuplaşma üstü bir konu olarak görülüp sadece seçim dönemlerinde değil bütün süreçlerde üzerinde düşünülmesi, çalışılması gereken bir konu. Sivil toplumdan kadın kooperatiflerine, yerel yönetimlerden siyasi partilere kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi güçlenmesini önemseyen, bu konuda katkı koyan herkesin, kurumun bir araya gelerek, deneyim paylaşımlarından mentorluğa kadar birçok mekanizma ve model oluşturarak mücadeleyi ortaklaştırması gerekiyor. Çünkü erkekler kendilerine doğuştan bahşedilmiş gibi gördükleri siyaset alandaki konforlarından ve karar vericilikten vazgeçmeye niyetli değil. Ve üzerlerinde de başarılı olma sorumluluğu yok!