Kamu Bütçesi, Yasama ve Yürütmenin Dengesi Olabilir mi?

Demokratik toplumların neredeyse tamamında bütçe hakkı olarak tanımlanan hak parlamentolara aittir. Hatta devlet başkanına, cumhurbaşkanına sınırsız olarak kanunları veto etme hakkı verilmiş demokrasilerde dahi bütçe kanununun reddi yetkisi bu makamlara verilmemiştir.

KAMU BÜTÇESİ

Demokrasi en yalın haliyle halkın halk tarafından halk için yönetilmesidir. Böylece politikaların oluşturulmasında ve kararların alınmasında her vatandaşın eşit bir etkileme gücü olur. Bu güce sahip olmak için yasalar çerçevesinde belirlenen birkaç kriter dışında halktan başka özelliklere sahip olması beklenmez. Ancak demokrasinin gelişimi sırasında bugün olağan kabul edilmeyen birtakım gerekliliklerin arandığı görülmektedir. Örneğin seçme hakkının sadece belirli grupların veya erkeklerin veyahut vergi ödeyenlerin elinde bulunması en dikkat çekicileridir. Seçilme hakkı ise halen sınırları çok daha belirgin olan ayrıcalıklı bir hak olarak değerlendirilebilir. Seçilecek kişilerin belli bir eğitim düzeyinde olmaları, sadece belli bir otorite tarafından aday gösterilebilmeleri ve/veya belli bir maddi sorumluluğu yerine getirmeleri gerekliliği, bu sınırlamaların sadece birkaçıdır. Demokrasinin böyle işlemesinin ise rasyonel bir nedeni bulunmaktadır. Zira seçme ehliyeti verilen halktan farklı olarak halk temsilcilerinin devlet idaresinin temel dinamiklerinin işleyişine hâkim olması beklenmektedir.

 

Halk, Bütçe Konusunda Doğrudan Karar Verebilir mi?

 

Devlet idaresinin en önemli kurumlarından birini bütçe oluşturmaktadır. Nitekim bütçe, yürütmeye harcama yapma izni ile gelir toplama yetkisi veren yegâne belgedir. Yıl içinde yapılacak borçlanmanın miktarı da bütçeyle belirlenir. Böylece halkın devletten hangi kamusal hizmeti hangi düzeyde alacağı ve bunun karşılığında ne kadar vergi ödeyeceğinin de sınırları belirlenmiş olur. Halk bu konuda doğrudan karar vermez, veremez. Öncelikle bütçeleme sürecinin işleyişi ile bütçenin karmaşık ve teknik yapısı böyle bir girişime imkân tanımaz. Açıkçası hiçbir demokrasi -böyle bir şey mümkün olsa dahi- buna izin vermez. Herkesin kendi faydalanacağı kamusal hizmeti en yüksek düzeye çıkarmak ve buna mukabil en az vergiyi ödemek üzere hareket etmesi bunun esas nedenidir. Bu sebeple bazı ülkelerde mali konularda referanduma gidilmesi yasaklanmıştır. Halkın cebinden daha fazla vergi alınması ve daha az hizmet sunulması, tahmin edileceği üzere halk tarafından kabul görmeyecektir.

 

İşte bu noktada demokrasi işlemeye başlar. Halkın kendisini temsilen seçtiği kimselerden oluşan parlamentolar bu görevi halk adına yapar. Dolayısıyla her ne kadar iktidarlar yürütme gücünü elinde bulundursa da bütçenin gerektiğinde değiştirilmesi, aynen onaylanması, reddedilmesi ve bütçe sonuçlarının incelenerek hükme bağlanması yetkisi parlamentolara verilmiştir. Bu krallara ve hükümdarlara rağmen elde edilmiş çok özel bir haktır.

 

Bütçeleme Süreci ve Sürecin Olmazsa Olmazı Bütçe Hakkı

 

Demokratik toplumların neredeyse tamamında yukarıda ele alınan ve bütçe hakkı olarak tanımlanan hak parlamentolara aittir. Hatta devlet başkanına, cumhurbaşkanına sınırsız olarak kanunları veto etme hakkı verilmiş demokrasilerde dahi bütçe kanununun reddi yetkisi bu makamlara verilmemiştir. Ülkeler arasında görülen farklılıklar, sadece bütçeleme sürecinin farklı işlemesinden ve uygulanan farklı bütçe sistemlerinden kaynaklanmaktadır. Bunların ise ele aldığımız esas meseleyi etkilemesi dahi söz konusu değildir. Bu çerçevede bütçeleme sürecinin nasıl işlediğini ana hatlarıyla aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

 

Bütçe tasarısı (teklifi) yürütme tarafından hazırlanmaktadır. Bunun sebebi devletin idaresi için gerekli harcamaların, bu harcamaların nasıl yapılacağının ve bölüşüleceğinin, ihtiyaç duyulan kaynakların en iyi yürütme tarafından belirlenmesine dayanmaktadır. Son tahlilde yapılan bu harcamaların hesabını verecek olan da yürütmedir. 

 

Bütçe teklifi hazırlandıktan sonra ilgili komisyon tarafından ele alınır ve burada genellikle sınırlı düzeyde de olsa değişikliğe uğrar. Ancak yürütmenin hazırladığı bütçenin büyük değişikliklere uğrayarak kamu hizmetlerini aksatmasını engellemek adına ya komisyona sınırlı yetki verilir ya da komisyon çokluğunun yürütmeyi temsil eden siyasi parti veya parti gruplarından teşkil edilmesine dikkat edilir. Daha sonra komisyon tarafından onaylanan bütçe teklifi parlamentoya gönderilir.  Parlamento üyelerinin bütçeyi değiştirmek konusunda yetkileri oldukça sınırlıdır. İki meclisli yapılarda ise bu sınırlama daha belirgindir. İlk bakışta böyle bir sınırlamanın demokratik değerlerle uyuşmadığı izlenimi uyanmaktadır. Bununla birlikte parlamentoların kalabalık oldukları düşünüldüğünde, kat’i sınırlamaların getirilmemesinin bütçeleme sürecini çok fazla uzatması kaçınılmazdır. Parlamentodaki bütçe teklifi görüşmelerinden sonra nihai oylamaya geçilir ve parlamenter istediği gibi oy verir. Bütçenin onaylanması ile mali yıl başından itibaren bütçe uygulaması başlar. Bütçe istisnai bir kanun olarak yayımlanır ve geçerlilik süresi bir mali yılla sınırlıdır. 

 

Bütçenin Reddedilmesi Halinde Olası Çözümlerin Demokrasi Açısından Değerlendirilmesi

 

Bütçenin reddedilmesi halinde ise (ki bu genellikle iktidarın azınlığa düşmesi halinde gerçekleşir) süreç, ülkelerin hukuki düzenlemelerine göre değişir. Bazı ülkelerde hükümet istifa etmek zorunda kalırken başka ülkelerde geçici bütçe veya geçmiş yıl bütçesi belli bir oranda artırılarak yürürlüğe girer. 

 

Bütçesi onaylanmayan bir hükümetin istifa etmek zorunda kalması demokratik teamüllerden ileri gelmekle birlikte pratik bir nedeni de bulunmaktadır. Hükümet yürütme görevini ancak ve ancak harcama yaparak gerçekleştirebilir. Bütçe ve dolayısıyla para olmadığına göre yürütme görevini pratik anlamda gerçekleştirmesi mümkün değildir ve istifa etmesi beklenir. Bununla ilgili önemli olan bir diğer gerekçe de şudur: Bütçesi parlamento tarafından reddedilen bir hükümetin buna rağmen istifa etmeyerek yaptığı harcamaların parlamento tarafından denetlenerek ibra edilmesi ihtimalinin düşük olmasıdır. 

 

Bütçesi reddedilen bir hükümetin geçici bütçeyle çözüm bulması da düşük bir ihtimal olarak değerlendirilebilir. Geçici bütçe genellikle olağandışı koşullar altında bütçenin parlamentolarda görüşülememesi halinde başvurulan istisnai bir yoldur. Ancak geçici de olsa hazırlanan bütçe parlamento tarafından kabul edilen bir kanunla yürürlüğe girmektedir. Bu bakımdan normal şartlar altında bütçe teklifi parlamentoda reddedilen bir hükümetin geçici bütçe teklifini kabul ettirmesi mümkün olmayabilir. 

 

Peki bu durumda ne yapılacaktır? 

 

Bu aşamada demokratik bir ikilem meydana gelmektedir. Parlamenter bir demokrasinin olduğu durumda hükümetin azınlık durumuna düşmesi ve halkın oransal olarak daha fazlasını temsil eden parlamentonun reddine rağmen bütçeyi yürürlüğe koyması, demokratik ilkeleri ihlal eder. Ancak başkanlık sisteminin olması halinde devlet başkanı olan kimsenin, yani hükümetin halkın çoğunluğunu elde ederek başkan olması ona bütçeyi parlamentoya rağmen yürürlüğe koyabilmesi yetkisi verebilir mi? 

 

Bir tarafta halkın büyük kısmını temsil eden parlamento üyelerinin ve diğer tarafta yine halkın büyük kısmını temsil eden devlet başkanının bulunması halinde bir bütçe krizi ihtimali ortaya çıkar. Böyle bir durumda seçmenler yürütme görevini güvendiği bir kişiye verirken aynı zamanda onu denetleyecek parlamentoyu şekillendirmek istemiştir. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı ilkesi tesis edilirken yasama ve yürütmenin uyumlu çalışmaları teşvik edilmektedir. Ancak tüm bunlara rağmen başkan tarafından hazırlanan bütçenin komisyon tarafından büyük ölçüde revize edilerek kabul edilmesi ve nihayetinde parlamentoda da bu şekliyle onaylanması çok önemli mali sorunları beraberinde getirebilir. Böyle bir durumda devlet başkanına komisyonu oluşturacak üyelerin çoğunluk kısmını seçme veya parlamentoya rağmen geçmiş yılın bütçesini belli oranda artırarak yürürlüğe koyma yetkisi verilmesi mevcut çözümler arasında yer almaktadır. 

 

Diğer taraftan, hem bütçenin hem de kesin hesabın parlamento tarafından birlikte görüşülerek karara bağlanması söz konusu olduğunda, çözümü gereken bir problem meydana gelir. Zira bütçe reddedilirken kesin hesabın ibra edilmemesi mezkûr çözümleri tartışmalı hale getirecektir. Şöyle ki hem bütçenin reddedilmesi hem de aynı zamanda geçmiş yılın bütçe hesabının temize çıkmaması yönünde bir karar verilebilir. Böyle bir durumda harcamacı birimlerin en üst yöneticilerinin hukuki bir sorumluluk altına alınması mümkünse de yürütme düzeyinde nasıl bir sürecin izleneceği çoğunlukla belirsiz bırakılmıştır.

 

Yukarıda ele alınan sorunun meydana gelmesine mahal vermemek için yürütmenin yasamayla uzlaşmaya gitmeye çalışması kaçınılmazdır. Zira böyle bir sorunun meydana gelmesi ihtimali her zaman olacaktır.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.