Kazakistan’ın Bağımsızlık Sonrası En Önemli Sınavı

Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesinin Orta Asya açısından ilk ve doğrudan sonucu Rusya’nın hızlı bir biçimde bölgeye geri dönmeye başlaması oldu. Çin’in ekonomik enstrümanlar aracılığıyla yumuşak gücüyle daha fazla etkili olacağı beklenen bölgede Rusya’nın askeri araçlarla söz sahibi olacağı, ancak bunu zor yoluyla değil Orta Asya yönetimlerinin rızasıyla yapacağı yeni bir döneme girildiğini söyleyebiliriz.

Kazakistan’ın Bağımsızlık Sonrası En Önemli Sınavı

Bağımsızlığını kazandığı 16 Aralık 1991’den itibaren Orta Asya’nın istikrar adası olarak adından söz ettiren Kazakistan’da 2 Ocak’ta çeşitli kentlerde akaryakıt zammına karşı gösteriler başladı. Kısa zamanda yayılan gösteriler kuşkusuz ilk ve beklenmedik olaylar olarak bağımsız Kazakistan tarihinde yerini alacak. Şimdilik beklenmedik diyoruz, ancak gerek Kazakistan yönetimi gerekse başta Rusya ve Çin olmak üzere diğer devletler tarafından öngörülüp görülmediği olayların seyrine bağlı olarak ortaya çıkacaktır.

 

Kazakistan 30 yıllık bağımsızlık dönemi boyunca ulusal lideri Nazarbayev’in yönetiminde iç politikada istikrar, refah, kalkınma ve etnik denge; dış politikada ise iç dengelerle de ilişkili bir biçimde çok taraflı bir yol izledi. Bağımsızlığının ilk yıllarında Sovyetler Birliği’nden miras kalan başta Rus nüfus olmak üzere ulus devlet inşasının ortaya çıkardığı meydan okumalar ve Rusya’ya bağımlılığı ile daha çok gündeme gelse de ilerleyen zamanlarda zengin enerji kaynakları ve Orta Asya’nın parlayan yıldızı olarak anıldı. 2010’lu yılların sonlarına doğru ise ülkede, Özbekistan’ınkine paralel biçimde bir reform hareketi yürütülüyordu. Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in özellikle ekonomide attığı reformist adımların da etkisiyle bu iki ülke Orta Asya ülkelerinin kendi aralarındaki entegrasyon çabalarına ivme kazandırmıştı.

 

Afganistan’daki Gelişmelerin Etkisi

 

2021 yılının Ağustos ayında Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesinin küresel ve bölgesel siyaset üzerinde önemli değişim ve kırılmalara yol açacağı söylenegeldi. Orta Asya’nın bu yeni durumdan en hızlı etkilenecek bölge olacağı bekleniyordu. Çekilmeyle beraber artacak Afganistan kaynaklı istikrarsızlığın bölgede bazı toplumsal hareketlenmelere neden olabileceği öngörülüyordu. Ancak bu kadar hızlı gelişmelerin hele de Kazakistan’da ortaya çıkacağı tahmin edilmiyordu. Tabii ki Kazakistan’daki olayların sadece Afganistan’dan çekilmenin etkisiyle ortaya çıktığını söylemiyoruz ancak Afganistan’daki yeni durum bu bağlamda bir faktör olarak görülmelidir, zira çekilmenin hemen ardından Tacikistan-Afganistan sınırında Rusya-Tacikistan-Özbekistan arasında yapılan ortak tatbikat unutulmamalıdır.

 

Kazakistan söz konusu olduğunda Afganistan’daki gelişmelerin yanı sıra Kazakistan’ın kendi içinde birikmiş sorunları, muhalefetin varlığına müsaade edilmemesi, gelir adaletsizliğinin giderek artması, Kazakça ve Rusçanın statüsü üzerine yapılan tartışmalar (en son 2021’in Aralık ayında kabul edilen kanuna göre Kazakistan’da resmi dil statüsünde olan Rusçanın reklam panoları, dış ilanlar, fiyat etiketleri, menüler ve yol işaretleri gibi görsel bilgilerde yazılması zorunluluğunun kaldırılması, Rusça döneminin kapandığına dair yorumlara sebep olmuştu) yönetimin Kazaklaştırma politikaları, Latin alfabesinin kabulü, çok yönlü dış politika, Türk Devletleri Teşkilatı toplantıları, Kazak milliyetçiliğinden Rusya’nın duyduğu rahatsızlık ve Rusya içinde Kazakistan’ın kuzeyi üzerine yapılan tartışmalar gibi pek çok faktör, yapılan analizlerde göz önünde bulundurulmalıdır.

 

Ayrıca 2016 yılında Kazakistan’da yapılan Çin karşıtı gösteriler ve yine Kazakistan’da (ve Kırgızistan’da) Çin yatırımlarındaki yolsuzluk iddiaları dolayısıyla artan Çin karşıtlığı düşünüldüğünde, artan Kazak milliyetçiliğinin yalnızca Rusya’yı değil aynı zamanda Çin’i de rahatsız ettiğini söylemek mümkündür. Son dönemde Bir Kuşak Bir Yol inisiyatifi çerçevesinde Orta Asya’ya ilgisi artan Çin’in Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesi sonrasında bölgede isminden daha fazla söz ettirmeye başlaması da bu çerçevede değerlendirilebilir.

 

Olayların aldığı seyir; özetle Cumhurbaşkanı Tokayev’in önce zamları geri çekip reform yapacağını açıklaması ancak güvenlik güçleriyle kontrol altına alamaması üzerine olayları dış kaynaklı terörizm olarak tanımlayıp Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden yardım istemesi ve talepten hemen bir gün sonra, 6 Ocak’ta Rus barış gücü askerlerinin Kazakistan’a intikal etmesi, tüm bu faktörlerin birlikte düşünülmesi gerektiğini gösteriyor.

 

En önemlisi de olayların başlangıcında Nazarbayev’in sessizliğini koruması (17 Ocak’ta yayınlanan video kaydında Tokayev’e destek verdiğini söylemekle birlikte) hatta onun ve ailesinin yurtdışına çıktığı yönündeki söylentilerin yayılması; Tokayev’in 5 Ocak’ta Nazarbayev’in Güvenlik Konseyi başkanlığından ayrıldığını açıklaması; Nazarbayev’e yakınlığı ile bilinen İstihbarat Teşkilatı Başkanı eski Başbakan Masimov’u, daha önce de Nazarbayev’in yeğeni Milli Güvenlik Komitesi birinci yardımcısını azletmesi ve ardından gözaltına alınmaları; ayrıca Tokayev’in Nazarbayev ailesine yönelik eleştirileri, Kazakistan’da aynı zamanda elit içi  bir güç mücadelesi ve Nazarbayev aleyhine bir tasfiye sürecinin başlatıldığı izlenimini veriyor. Rusya’nın Nazarbayev’in çok taraflı politikaları dolayısıyla duyduğu rahatsızlığın derecesi bilinmemekle birlikte Kazakistan’da meydana gelen gelişmelerin bu rahatsızlıktan bağımsız olmadığı artık rahatlıkla söylenebilir. Tokayev’in olaylar hakkındaki söylemlerinin Rusya’nınkiyle aynı yönde olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.

 

“Kim Bu Yabancı Teröristler?”

 

Janaözen’de haklı sosyoekonomik gerekçelerle başlayan gösterilerin Almaatı’da kontrolden çıktığı, barışçıl olmaktan uzaklaştığı ve vandalizme dönüştüğü bir gerçektir. Yabancı teröristler söylemi Tokayev ve Rusya’nın resmi görüşü ancak “kim bu yabancı teröristler” sorusunun cevabı henüz verilmiş değildir. Almaatı’daki gösterilere müdahale edilmemesi soru işaretlerine yol açmaktadır. Olaylar Kolektif Güvenlik Teşkilatı’na başvurulmadan Kazakistan’ın kendi güvenlik güçleri ile durdurulmuş, Tokayev’in söz verdiği reformlar gerçekleştirilmiş olsaydı daha normal bir geçiş sağlanmış olacaktı. Ancak Rus askerleri Kazakistan’dan tamamıyla çekilseler bile Kazakistan kendi sorununu kendisi çözebilme şansını kaybetmiş görünmektedir. Kazakistan’daki tarihi hafıza ve kimliksel faktörler göz önünde bulundurulduğunda Rusya’nın davet edilmesi, Kazak milliyetçiliği ve iç etnik dengeler açısından uzun vadeli sonuçlar doğuracaktır.

 

Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana Rus nüfusunda görülen azalmaya karşılık, ulus devlet inşasının bir gereği olarak demografik yapının Kazaklar lehine değişmesi Rusya ve Kazakistan arasındaki en hassas konulardan biri oldu. Nitekim Rusya’nın barış gücü askerilerini konuşlandırması karşılığında Rusçanın statüsünün geri verilmesi, Kırım ilhakının kabul edilmesi ve Rus bölgelerine özerklik verilmesi gibi taleplerde bulunduğu iddialarının basında yer alması, iç etnik dengelerdeki kırılganlığı artırıcı niteliktedir. Bugün Ermenistan’ın dönem başkanlığını yaptığı Kolektif Güvenlik Örgütü’ne 2010 yılında Kırgızistan, 2020 yılında İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda ise Ermenistan benzer taleplerde bulunduğunda kabul edilmemişti. Bunun karşılığında Kazakistan’a hemen intikal etmesi bölgede tedirginliği artırıcı bir unsur olarak öne çıkacaktır.

 

Barış ve İstikrar Vurgusu

 

Bununla birlikte Rusya 11 Ocak tarihinde, Rusya, Ermenistan, Belarus, Kırgızistan ve Tacikistan askerlerinden oluşan barış gücü askerlerinin görevlerini tamamladıktan sonra ayrılacaklarını duyurdu. 18 Ocak itibarıyla da çekilmenin gerçekleştiği bilinmektedir. Yine 11 Ocak’ta, bir hafta öncesinde Türkiye tarafından toplantıya çağrılan Türk Devletleri Teşkilatı’nın Dışişleri Bakanlarının çevrimiçi olarak gerçekleştirdikleri toplantı sonrasında bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada; olaylarda hayatını kaybedenler için başsağlığı ve yararlılara acil şifalar dilendikten sonra, Kazakistan ve halkına olan destek ve dayanışma teyit edildi. Kazakistan’ın barış ve istikrarına vurgu yapıldı. Şiddet ve yıkıcı eylemler kınanarak Kazak yetkililerin kamu düzenini yeniden tesis etme kapasitesine olan güven belirtildi. Kazak yönetiminin ülkede anayasal düzeni bozmayı amaçlayan teröristlere, radikallere, aşırılık yanlılarına ve suçlulara karşı terörle mücadele operasyonlarına destek verildi. Tokayev’in kardeş Kazakistan halkının refahını artıracak reform gündemine desteğin de belirtildiği toplantıda, konuyla ilgili yakın istişare ve işbirliği içinde kalma konusunda mutabakata varıldığı vurgulandı.

 

Türk Devletleri Teşkilatı’nın Kazakistan’da istikrar, barış, kamu düzeni, reform ve işbirliği vurgusu önemli ancak yeterli değildir. Kolektif Güvenlik Örgütü askerlerinin olayların hemen ardından ülkeye intikali ile süratli bir biçimde verilen tepki düşünüldüğünde Teşkilat’ın toplanma konusunda bile geç kaldığı söylenebilir. Açıklamada aşırı gruplara, teröristlere ve radikallere karşı verilen destek son derece olumlu olmakla birlikte olayların arka planındaki haklı sosyoekonomik gerekçelere değinilmemiştir. Olaylara katılan önemli bir genç nüfusun varlığı ihmal edilmemelidir. Muhalefetin taleplerinin temsil edileceği herhangi bir mekanizma mevcut değildir.

 

30 Yıl Sonra Yeniden “Bağımsızlık Sınavı”

 

30 yıllık bir bağımsızlık tecrübesine sahip olan bir ülke, barış ve istikrar sorunlarını çözemediğinde bir güvenlik örgütünü ülke topraklarına davet etmeye bağlı olmamalıdır. Hele bir de bu örgütün liderliğinde özelde Kazakistan genelde ise tüm Orta Asya halklarının hafızasında kötü anılarla yaşayan bir Rusya varsa…

 

Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesinin Orta Asya açısından ilk ve doğrudan sonucu Rusya’nın hızlı bir biçimde bölgeye geri dönmeye başlaması oldu. Çin’in ekonomik enstrümanlar aracılığıyla yumuşak gücüyle daha fazla etkili olacağı beklenen bölgede Rusya’nın askeri araçlarla söz sahibi olacağı, ancak bunu zor yoluyla değil Orta Asya yönetimlerinin rızasıyla yapacağı yeni bir döneme girildiğini söyleyebiliriz. Aslında Kazakistan’da yaşanan son gelişmeler sadece Kazakistan’ın değil tüm Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarının 30’uncu yılında, “bağımsızlıklarının” yeniden sınava tabi tutulduğu gelişmeler olarak tarihteki yerini alacaktır.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.