Korona Sonrası Ekonomi Nasıl Görünecek?
Koronavirüsü pandemisi, 1930’lardan bu yana hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomileri kuşatan ilk kriz. İnsanları evlerine kapanmaya zorlayan tecrit başladığında ilk tepki, tarihî örnekler aramak oldu: 1914, 1929, 1941? O zamandan beri şimdi yaşadığımız şokun tarihte bir ilk olduğu giderek açık hâle gelmeye başladı. Güneşin altında yeni bir şey var. Ve bu şey korkutucu… Nobel Ödüllü iktisatçılar dâhil önde gelen dokuz düşünürden pandemi sonrası ekonomik ve finansal düzen için öngörüler…
Birçok tecrit haftası, trajik can kayıpları ve küresel ekonominin büyük kısmının çatırdamasından sonra “radikal belirsizlik” hâlâ bu tarihi anı tanımlayacak en iyi ifade. İşyerleri açılıp tekrar istihdam sağlanacak mı? Yeniden seyahat edecek miyiz? Merkez bankaları ve hükümetlerin saldığı paralar derin ve uzun süreli bir durgunluğu önlemeye yetecek mi, yoksa daha kötü mü olacak?
Şurası kesin: Pandemi ancak daha sonra görünür hâle gelecek biçimlerde siyasal ve ekonomik güçte kalıcı değişikliklere yol açacak.
Ayağımızın altından kayan zemini daha iyi anlamamıza yardımcı olmak amacıyla Foreign Policy dergisi, Nobel Ödüllü iktisatçılar dâhil önde gelen dokuz düşünürden pandemi sonrası ekonomik ve finansal düzen için tahminlerini anlatmalarını istedi.
Küreselleşme ile Kendine Yeterlik Arasında Daha İyi Bir Denge Bulmalıyız
Joseph E. Stiglitz Nobel Ödüllü Ekonomi Profesörü, Columbia University
Ekonomistler ülkelere yapılan gıda veya enerji güvenliği politikalarını izleme çağrılarıyla alay ederdi. Sınırların önemsiz olduğu küreselleşmiş bir dünyada ülkemizde bir şey yaşandığında her zaman başka ülkelere müracaat edebileceğimizi savunurlardı. Şimdi ülkeler yüz maskeleri ve tıbbi ekipmanlara bel bağlayıp malzeme kaynağı oluşturmaya çalışırken, bir anda sınırlar önem kazanmaya başladı.
Görünürde verimli olan tedarik zincirlerimizi inşa ederken tüm dünyada zincirin her halkasındaki en düşük maliyetli üreticiyi arardık. Ama ileriyi göremedik, açıkça dayanıksız, yeterince çeşitlendirilmemiş ve kesintiler karşısında savunmasız bir sistem kurmuştuk. Düşük veya sıfır stoklu ucu ucuna üretim ve dağıtım küçük sorunları kaldırmaya yetebilir ama şimdi sistemin beklenmedik bir bozulmaya ezildiğini görmüş olduk.
2008 mali krizinden dayanıklılık dersleri çıkarmış olmalıydık. Verimli görünen ve belki de küçük şoklara dayanabilecek kadar iyi ve birbirine bağlı bir finansal sistem kurmuştuk ama sistemsel anlamda kırılgandı. Hükümetlerin devasa kurtarma paketleri olmasaydı, sistem emlak balonunun patlamasıyla çökmüş olurdu. Açıkçası bu ders bir kulağımızdan girip öbüründen çıktı.
Bu pandemiden sonra kuracağımız ekonomik sistem daha ileri görüşlü, daha dayanıklı ve ekonomik küreselleşmenin siyasal küreselleşmenin çok ilerisine geçtiği gerçeğine daha hassas olmak zorunda. Bu böyle olduğu sürece, ülkelerin küreselleşmenin avantajlarından faydalanmak ile gerekli seviyede kendine yeterlik arasında daha iyi bir denge kurması gerekecek.
Bu Seferberlik Atmosferi Bir Değişim Kapısı Açtı
Robert J. Shiller Nobel Ödüllü Ekonomi Profesörü, Yale University
Zaman zaman, özellikle de savaş dönemlerinde gerçekleşen köklü değişimler var. Şimdiki düşmanımız yabancı bir güç değil, bir virüs olsa da; COVID-19 pandemisi bu tarz değişimlerin aniden mümkün göründüğü bir seferberlik atmosferi yarattı.
Hem çile hem de kahramanlık hikâyelerini barındıran bu atmosfer hastalıkla birlikte yayılıyor. Savaş dönemleri insanları sadece ülke içinde değil, ülkeler arasında da bir araya getirir. Çünkü virüs gibi ortak bir düşmanları vardır. Gelişmiş ülkelerde yaşayanlar fakir ülkelerde acı çekenlere daha çok sempati duyabilir. Çünkü benzer bir deneyim yaşıyorlar. Salgın ayrıca bizi sayısız Zoom toplantısıyla bir araya getiriyor. Dünya aniden daha küçük ve daha mahrem görünmeye başladı.
Pandeminin daha fazla eşitsizliğe giden eğilimi durdurma amaçlı daha etkili adımlar dâhil acıyla yüzleşmek için yeni yol ve kurumlar yaratma kapısı açtığı umudu da var. Belki de hükümetlerin bireylere yaptığı acil durum ödemeleri evrensel temel gelire giden bir yoldur. ABD’de daha iyi ve daha yaygın sağlık sigortasına ivme kazandırılmış olabilir. Bu savaşta hepimiz aynı tarafta olduğumuzdan, şimdi ülkeler arasında daha iyi risk paylaşımına imkân verecek yeni uluslararası kurumlar kurma motivasyonu bulabiliriz. Seferberlik atmosferi tekrar sönecek ama bu yeni kurumlar yaşamaya devam eder.
Gerçek Risk Korkularımızı İstismar Eden Siyasetçiler
Gita Gopinath Baş Ekonomist, IMF
Sadece birkaç hafta içinde trajik can kayıpları, felç olmuş küresel tedarik zincirleri, müttefikler arasında kesintiye uğrayan tıbbi malzeme sevkiyatları ve 1930’lardan sonraki en derin küresel ekonomik daralma gibi bir dizi dramatik hadise açık sınırların savunmasızlığını gözler önüne serdi.
Covid-19 bizi vurmadan önce bütünleşmiş küresel ekonomiye destek düşüşteyse, pandemi muhtemelen küreselleşmenin maliyet ve faydalarını yeniden değerlendirmeyi hızlandıracak. Küresel tedarik zincirlerinin bir parçası olan firmalar birbirlerine bağımlı olmanın doğasından kaynaklanan risklere ve aksamanın neden olduğu büyük zararlara birinci elden tanık oldu. Gelecekte bu firmalar muhtemelen kuyruk risklerini (ç. n., kuyruk riski: ekonomi açısından gerçekleşme ihtimali yüzde 0,5’ten az olarak hesaplanan felâketler) daha fazla hesaba katarak daha yerel ve sağlam ama daha az küresel tedarik zincirlerine neden olacak. Küreselleşmeyi benimseme politikalarına, sermaye akışlarına ısrarlı açılmanın dâhil olduğu yükselen piyasalarda, bu ülkelerin ani ekonomik durgunluğun yıkıcı güçlerine karşı kendilerini korumaya çalışırken sermaye kontrollerini yeniden uygulanmaya başlaması riskiyle karşı karşıyayız. Dünya çapında virüsü bastırma tedbirlerini kademeli olarak gevşese bile, insanlar bireysel risklerini kendileri değerlendirerek, süresiz olarak seyahatlerini kısıtlayıp yarım asırdır artan uluslararası hareketliliği tersine çevirebilir.
Ancak gerçek risk; insan ve şirketlerin küreselleşmeden bu şekilde organik ve çıkarcı uzaklaşması, açık sınırlardan duyulan korkuları istismar eden bazı siyasa yapıcılarca katlanmasıdır. Bunlar özyeterlik kisvesi altında ticarete korumacı kısıtlamalar getirip halk sağlığı bahanesiyle insanların hareketini sınırlandırabilir. Bu sonucu önleyerek, bizi 50 yıldan fazla bir süredir kolektif olarak ayakta tutmuş olan uluslararası birlik ruhunu korumak artık küresel liderlerin sorumluluğunda.
Küreselleşmenin Tabutuna Bir Çivi Daha
Carmen M. Reinhart Uluslararası Finans Profesörü, Harvard Kennedy School
I. Dünya Savaşı ile 1930’ların başındaki küresel ekonomik buhran, önceki küreselleşme çağının sonunu getirmişti. Ticaret engelleri ve sermaye kontrollerinin yeniden ortaya çıkmasından başka bu sonun önemli bir açıklaması da, dönemin ülkelerinin yüzde 40’ından fazlasının temerrüde girip birçoğunun 1950 veya çok daha sonraki tarihlere kadar küresel sermaye piyasalarından kopmasıydı. II. Dünya Savaşı sona erdiğinde yeni Bretton Woods sistemi önceki küresel ticaret ve finans çağına pek de benzemeyen bir tarzda yurt içi finansal baskıyı geniş sermaye akışı kontrolleriyle birleştirdi.
Modern küreselleşme döngüsüne 2008-2009 mali krizinden bu yana bir dizi darbe vuruldu: Avrupa borç krizi, Brexit ve ABD-Çin ticaret savaşı. Birçok ülkede popülizmin yükselişi de dengeyi ‘önce ülkem’ ön yargısına doğru daha da kaydırdı.
Koronavirüsü pandemisi, 1930’lardan bu yana hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomileri kuşatan ilk kriz. Durgunlukları derin ve uzun süreli olabilir. 1930’larda olduğu gibi ülkelerin temerrüde düşmesi artabilir. Zor zamanlarda ticareti ve sermaye akışlarını kısıtlama çağrıları verimli toprak bulur.
Koronavirüsü öncesi küresel tedarik zincirleri, uluslararası seyahatin güvenliğine yönelik şüpheler ile ulusal düzeyde ihtiyaç ürünlerinde öz yeterlik ve dirence dair kaygılar muhtemelen (kendisi de uzun bir süreç olacak gibi görünen) pandeminin kontrol altına alınmasından sonra bile sürecek. Korona virüsü sonrası finansal mimari bizi tam anlamıyla küreselleşme öncesi Bretton Woods dönemine götürmeyebilir ama uluslararası ticaret ve finansa verdiği zarar muhtemelen geniş çaplı ve uzun ömürlü olacak.
Ekonominin Mevcut Koşulları Pandemiyle Kötüleşti
Adam Posen Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Başkanı
Pandemi, dünya ekonomisinin daha önce var olan dört koşulunu kötüleştirecek. Büyük ameliyatlarla geri döndürülebilir olacaklar ama böyle müdahaleler yapılmazsa kronikleşip zarar vermeye devam edecekler. Bu koşulların ilki; düşük üretkenlik artışı, özel sektör yatırım getirisi eksikliği ve para kısıtlaması sınırında bulunmanın birleşimi olan uzun süreli ekonomik durgunluk. Bu durum derinleşecek, çünkü pandemiden sonra insanlar riskten kaçınıp daha çok tasarruf yapacak ki, bu da talep ve inovasyonu sürekli zayıflatacak.
İkincisi, zengin ülkeler (birkaç yükselen piyasayla beraber) ile dünyanın geri kalanı arasındaki krizlere direnç açığı daha da genişleyecek.
Üçüncüsü, kısmen güvenli alana kaçış ve gelişmekte olan ülkelerin görünür riskliliğinin sonucu olarak dünya, finansman ile ticaret için ABD dolarına aşırı bağımlı olmaya devam edecek. ABD yatırım için daha az cazip hâle gelirken bile cazibesi dünyanın çoğu bölgesine kıyasla artacak. Bu da kalıcı tatminsizliğe neden olacak.
Son olarak ekonomik milliyetçilik, hükümetleri kendi ekonomilerini dünyanın kalanına kapatmaya giderek daha çok itecek. Bu hiçbir zaman iktisadi yeterlik (otarşi) veya benzeri bir durum yaratmayacak ama ilk iki eğilimi pekiştirerek üçüncüye direnci artıracak.
Dünya Hiç Olmadığı Kadar Kurtuluş İçin Merkez Bankalarına Bakıyor
Eswar Prasad Ticaret Politikaları Profesörü, Cornell University
Pandeminin getirdiği ekonomik ve finansal kıyım dünya ekonomisinde derin yaralar bırakabilir. Merkez bankaları kendi kural kitaplarını yırtıp atarak bu zorluğa karşı harekete geçti. ABD Merkez Bankası finans piyasalarını varlık satın alarak destekleyip, diğer merkez bankalarına dolar likiditesi sağladı. Avrupa Merkez Bankası Euro’ya desteğinin “sınırsız” olacağını ve devlet ve şirket bonoları ile diğer varlıkları devasa ölçeklerde satın alacağını duyurdu. İngiltere Bankası hükümetin harcamalarını doğrudan finanse ediyor. Hindistan Merkez Bankası gibi yükselen bazı piyasaların merkez bankaları bile tüm riskleri bir kenara atıp olağanüstü adımlar atmayı düşünüyor.
Hükümetlerin mali canlandırma paketleri ise siyaseten karmaşık, uygulaması meşakkatli, çoğu zaman ihtiyacın en çok olduğu alanlara tahsis edilmesi ise zor görünüyor.
Bir zamanlar temkinli ve muhafazakâr olarak değerlendirilen merkez bankası başkanları çaresizlik zamanlarında çeviklik, cesaret ve yaratıcılıkla hareket edebildiklerini gösterdi. Siyasi liderler politikalarını uluslararası alanda koordine etmeye yanaşmazken bile merkez bankaları uyum içinde hareket edebiliyor.
Merkez bankaları şimdi ve uzak geleceğe kadar ekonomik ve mali krizler karşısında ilk ve ana savunma hattı olarak konumlandı. Bu yeni ağır rol ve yüklediği gerçekçi olmayan yük ve beklentiler yüzünden pişmanlık duyabilirler.
Normal Ekonomi Hiç Geri Dönmeyecek
Adam Tooze Tarih Profesörü, Columbia University – Avrupa Enstitüsü Direktörü
Tecrit başladığında ilk tepki tarihî örnekler aramak oldu: 1914, 1929, 1941? O zamandan beri şimdi yaşadığımız şokun tarihte bir ilk olduğu giderek açık hâle gelmeye başladı. Güneşin altında yeni bir şey var. Ve bu şey korkutucu.
Ekonomik düşüş hesaplamalara meydan okuyor. Birçok ülke daha önce deneyimlediklerinden çok daha derin ve acımasız bir ekonomik şokla karşı karşıya. Perakende gibi zaten online rekâbet yüzünden yoğun baskı altında olan sektörlerde geçici kapatma ölümcül olabilir. Birçok dükkân yeniden açılmayacak, sağladıkları istihdam kaybolacak. Milyonlarca işçi, küçük işletme sahibi ve bunların aileleri bir felâketle karşı karşıya.
Ekonomi ve finans hakkında bildiğimizi düşündüğümüz şeyler kökünden bozuluyor. 2008 mali krizinden bu yana radikal belirsizlikle hesaplaşma ihtiyacı üzerine çok söz söylendi. Şimdi radikal belirsizliğin tam olarak neye benzediğini biliyoruz.
II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük ortak mali çabaya tanık oluyoruz ama ilk etabın yetersiz olabileceği şimdiden belli. Merkez bankalarının yapmakta olduğu benzeri görülmemiş akrobatik hareketlerle ilgili birkaç yanılsama var. Biriken sorumluluklarla baş etmek için tarih bir enflasyon patlaması veya organize kamusal temerrüt (hükümetlerin merkez bankalarına olan borcunu etkilerse sanıldığı kadar kötü olmayacaktır) dâhil bazı radikal alternatifler sunuyor.
İşletme ve hanelerin tepkisi riskten kaçınıp güvenli alana kaçmak olursa, durgunluğun güçleri katlanır. Kriz nedeniyle biriken borçlara kamunun müdahalesi kemer sıkma olursa, bu da işleri daha da kötüleştirir. Bunun yerine krizden çıkışa öncülük edecek daha aktif ve daha vizyon sahibi bir hükümet istemek makul olur. Ama elbette sorulması gereken soru bunun nasıl bir biçim alacağı ve hangi siyasi güçlerin kontrolünde olacağıdır.
Kaybolan Birçok İş Hiç Geri Gelmeyecek
Laura D’Andrea Tyson Profesör, California University, Clinton Dönemi Ekonomi Danışma Kurulu Üyesi
Pandemi ve sonrasındaki toparlama, son yirmi yılda orta düzeyde beceri gerektiren meslekleri aşındırıp yüksek düzeyde beceri isteyen meslekleri artırarak, medyan maaşların duraksamasına ve gelir eşitsizliğinin artmasına katkıda bulunan dijitalleşme ve iş otomasyonu eğilimlerine ivme kazandıracak.
Çoğunu pandeminin neden olduğu ekonomik bozulmanın hızlandırdığı talep değişimleri, gelecekte GSYH’nin bileşenlerini değiştirecek. Ekonomide hizmetlerin payı artmaya devam edecek. Ama perakende, konaklama, seyahat, eğitim, sağlık ve kamu sektörlerinde şahsen yapılan hizmetlerin oranı azalacak, çünkü dijitalleşme bu hizmetlerin organizasyon ve sunum biçimlerinde değişimlere neden olacak.
Düşük maaşlı, vasıfsız ve fiziksel olarak çalışılan birçok hizmet mesleği, özellikle de küçük firmaların sundukları nihai toparlanmadan sonra geri dönmeyecek. Ancak polislik, itfaiyecilik, sağlık hizmeti, lojistik, toplu taşıma ve gıda gibi elzem hizmetleri sunan işçilere talep artacak ve yeni iş fırsatları yaratarak geleneksel olarak düşük maaşlı olan bu sektörlerde maaşların yükselmesi ve sosyal hakların iyileştirilmesi yönünde baskıyı artıracak. Aşağı yönlü ivme standart dışı, güvencesiz istihdamın (yarı zamanlı işçiler, esnek çalışanlar ve birden çok işvereni olan işçiler) büyümesine neden olarak işçilerle birlikte hareket eden yeni taşınabilir sosyal güvencelere neden olup işveren tanımını genişletecek. Yeni meslekler için gerekli becerileri kazandırmak için dijital olarak verilen yeni, düşük maliyetli eğitim programlarına ihtiyaç duyulacak. Bu kadar çok insanın bir anda uzaktan çalışmaya bağlı hâle gelmesi Wi-Fi, geniş bant ve diğer altyapıların önemli ölçüde ve kapsayıcı olarak yayılmasının ekonomik faaliyetlerin dijitalleşmesini hızlandırabilmek için gerekli olacağını hatırlatıyor.
Daha Fazla Çin-Odaklı Küreselleşme
Kishore Mahbubani Singapur National University – Asya Araştırma Enstitüsü Üyesi
Bu eğilim neden devam edecek? Amerikan halkı küreselleşme ve uluslararası ticarete inancını yitirdi. ABD Başkanı Donald Trump olsun veya olmasın serbest ticaret anlaşmaları zararlı. Aksine Çin inancını yitirmedi. Neden? Daha derin, tarihsel nedenler var. Çinli liderler şimdi daha iyi biliyor ki; Çin’in 1842-1949 arası “Aşağılanma Yüzyılı” kendi rehaveti ve kendi liderlerinin ülkeyi dünyadan koparma yönündeki beyhude çabalarının bir sonucuydu. Buna karşın son birkaç on yıldaki ekonomik yükseliş küresel temasın bir sonucuydu. Çin halkı da kültürel özgüvende bir patlama yaşadı. Her yerde rekâbet edebileceklerine inanıyorlar.
Sonuç olarak, Has China Won? adlı yeni kitabımda belgelediğim gibi, ABD’nin iki seçeneği var. Hedefi küresel liderliğini sürdürmekse, Çin ile siyasi ve ekonomik olarak sıfır toplamlı bir jeopolitik mücadeleye girmesi gerekecek. Fakat ABD’nin hedefi toplumsal koşulları bozulan Amerikan halkının refahını artırmaksa, Amerika Çin ile işbirliği yapmalı. Daha aklı başında bir tavsiye, işbirliğinin daha iyi bir seçenek olacağını söyler. Fakat ABD’nin Çin’e yönelik siyasi çevresinin zehirli olmasına bakılırsa makul tavsiye üstün gelemeyebilir.
Bu yazı 15 Nisan 2020 tarihinde Foreign Policy sitesinde yayımlanmış olup, Mustafa Kaymaz tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.