Kuveyt Seçimleri: Halk Siyasette Değişim İstiyor
5 Aralık’ta gerçekleşen seçimin sonuçları, halkın hükümetin politikalarına bir tepki olarak oylarını bazı yeni isimlerden yana kullandığı gösteriyor. Eski milletvekillerinden sadece 29’i sandalyelerini koruyabilirken, Kuveyt siyasi hayatında olumlu etki yaratması beklenen 21 genç ve yeni üye parlamentoya seçilmiş oldu.
- SİNEM CENGİZ
- 11 Aralık 2020

Kuveyt gerek siyasi yapısı gerekse toplumu gereği, diğer Körfez ülkelerine kıyasla kayda değer bir farklılık teşkil etmektedir. Ülkenin siyasal sistemi katılımcı demokrasi ve monarşi arasındaki dengeye dayanmaktadır Şii, Sünni, liberal ve İslamcı üyelerin bulunduğu siyasi olarak aktif bir parlamentoya ev sahipliği yapmaktadır. Bu parlamento sayesinde, batı standartlarında olmasa da Körfez bölgesinde demokrasiye en yakın siyasi sisteme sahiptir.
Diğer Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri mutlak ve anayasal monarşi olarak ikiye ayrılırken, Kuveyt, sahip olduğu seçilmiş ve aktif işleyen parlamentosu sayesinde parlamenter monarşiye en yakın modeli temsil etmektedir.
Kuveyt halkı, taleplerine cevap verebilecek güçlü bir parlamento belirlemek için 5 Aralık Cumartesi günü sandık başındaydı. Devletin yasama organını temsil eden parlamento (Ulusal Meclis), 50 milletvekilinden oluşmaktadır. Anayasaya göre 4 yılda bir yapılan seçimlerle, halk 5 seçim bölgesinin her birinden 10 olmak üzere 50 milletvekili seçmektedir.
Anayasaya göre oluşturulacak yeni kabinedeki bakanlardan en az birinin parlamentodan seçilmesi gerekmektedir. İlk etapta, 395 aday milletvekilliğine seçilmek için kayıt yaptırmıştı. Fakat, bir kısmı seçimleri boykot ederek adaylıklarını geri çekti. Böylece, 326 aday ile parlamento seçim yarışı başladı.
2020 Seçimleriyle Neler Değişti?
Birçok yönden bu yılki seçim, önceki yıllardan farklıydı. Öncelikle, yeni Emir Şeyh Navaf al-Ahmad al-Cabir al-Sabah ve Veliaht Prens Şeyh Meşal al-Ahmad al-Cabir al-Sabah’ın yönetime gelmesinden bu yana düzenlenen ilk parlamento seçimleri olması açısından önemliydi.
İkincisi, Covid-19 kısıtlamaları gölgesinde geçen bu seçimde adaylar, sosyal medya üzerinden seçim kampanyalarını yürüttüler. Bu kısıtlamalar, seçmen ve aday arasındaki iletişimi olumsuz yönde etkilemiş oldu. Kuveyt’in sosyo-politik kültüründe, diwaniyye denilen aile üyelerinin bir araya geldiği toplantıların önemi çok büyük.
Önceki seçimlerde, adaylar diwaniyye’lerde seçmenler ile bir araya gelir, istişarelerde bulunurlardı. Yüz yüze yapılan bu görüşmeler, adayların kendilerini tanıtma ve oy toplamalarında oldukça etkiliydi. Yine bu seçimde, adayların halka açık etkinlikler düzenlediği seçmen çadırları da yoktu.
Hem Covid-19 kısıtlamaları hem de muhalefetin boykotu yüzünden seçime katılımın düşük olacağı bekleniyordu. Fakat neredeyse %70 oranında bir katılım gerçekleşti. Bu katılım oranı, önceki yönetime dair duyulan rahatsızlığın ve yeni parlamentodan beklentinin yüksek olduğunu göstermekte. Özellikle gençlerde seçime katılım oranının önceki yıllara kıyasla yüksek olması, parlamentoda genç ve yeni isimlerin yer almasında önemli rol oynadı. Bu seçimin üçüncü önemli farkı, eski yüzlerin yenilgiye uğramasıydı. Seçimi kaybeden milletvekillerini bir çoğu hükümet yanlısı isimlerdi.
Halkın hükümetin politikalarına bir tepki olarak, oylarını bazı yeni isimlerden yana kullandığı ortadadır. Eski milletvekillerinden sadece 29’i sandalyelerini koruyabilirken, Kuveyt siyasi hayatında olumlu etki yaratması beklenen 21 genç ve siyaset sahnesinde yeni üye parlamentoya seçilmiş oldu.
Bununla birlikte, parlamento üyeliği için yarışan kadın adaylardan hiçbirinin seçilmemesi büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bu seçimlerde, nispeten daha muhafazakâr olan dördüncü bölge hariç, her bölgeden toplamda 28 kadın aday seçimlere katılmıştı. 2005’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiğinden bu yana en fazla kadın adayın katıldığı ilk seçim olması açısından önemliydi. Ama aynı zamanda, parlamentoda hiç kadın temsilinin olmadığı ilk seçim olarak kayda geçti. 2009 yılında 4 kadın aday, 2012’de 2 kadın aday ve en son seçimler olan 2016’da bir kadın aday parlamentoya girebilmişti.
Diğer Körfez ülkeleriyle karşılaştırıldığında Kuveyt’te kadınların iş gücüne katılım oranı yüksektir; hatta bazı mesleklerde kadınlar erkeklerden sayıca üstündür. Ayrıca, seçmen oranına baktığımızda, kadın seçmen sayısı erkeklerden çok daha yüksektir. Kadınların bu denli aktif olduğu Kuveyt toplumunda, bir kadın milletvekilinin bile seçilmemiş olması siyasette kadınların temsil oranında geriye gidişin en önemli göstergesiydi.
Bu düşüş trendinde iki önemli faktör etkili olmuştur. Birincisi, ülkenin kültürel yapısı gereği, erkeklerin yoğunlukta olduğu diwaniyyelere kadınların erişimi kısıtlı. İkincisi, “tek kişi, tek oy” sisteminden ötürü, kadınların seçilme olasılığı daha da zayıfladı. Böylece, parlamento erkek egemen bir yapıya sahip oldu. Fakat, atanacak kabinede kadın bakanın yer alması ihtimali kuvvetli. Önceki kabinede 2 kadın bakan yer almıştı.
Seçimin diğer önemli bir boyutu, muhalefetin parlamentoya güçlü bir şekilde geri dönmesiydi. Kuveyt’te belli bir muhalefet grubu olmadığı için muhalifler, farklı ideolojilere ve gündemlere sahip bireylerden oluşmaktadır. Bu kişilerin gündemindeki konularda farklılık gösterebilmekte. Kimisinin gündeminde af yasası varken kimisinin gündeminde sadece ekonomik sıkıntılar yer alabilmektedir. Muhalefet üyelerinin, meclisteki sandalyelerin yaklaşık yarısından fazlasını kazanması oluşacak kabine için bir anlamda zor bir sınav olacaktır.
Önümüzdeki süreçte hükümet ve muhalefetin güçlü olduğu bir parlamento arasında gerginlik ve ülkede siyasi tıkanıklık oluşabileceği ihtimallerini güçlendiriyor. Emir, parlamentoyu feshetme yetkisine sahip olduğundan, oluşabilecek herhangi siyasi tıkanıklıkta parlamento feshedilebilir ve yeni seçim çağrısı yapılabilir.
Ayrıca, hükümetin iktidar alanı da oldukça geniş. Yasaları hükümet belirliyor ve Emir onaylıyor. Bu sebepten önceki parlamentolarda muhalefet bazı yasaları gündeme getirmede başarısız olmuştu. Kuveyt’in ekonomik ve bazı siyasi sorunlarının üstesinden gelebilmesi için hem yasama hem de yürütme organları arasında işbirliği olması beklenmektedir. O sebepten, muhalefetin hükümet ile nasıl bir denge izleyeceği ve kendi aralarında nasıl bir birlik oluşturabileceği merak konusu.
Kuveyt’in 2020 parlamento seçimlerinin kaybedeni kadınlar olsa da gençler ve muhalifler galipleri oldu. Bu seçimlerde, 6 Şii milletvekili seçimleri kazandı. Şiiler bir anlamda yerlerini koruyabilmiş gözüküyor çünkü 2016 seçimlerinde de 6 Şii milletvekili parlamentoda yer almıştı.
Kuveyt’te önemli oranda Şii nüfusu var (yaklaşık %30) ve onlar mecliste siyasi temsil hakkına sahip olmaktadır. Siyasi olarak aktif olan Şiiler, ülkenin aynı zamanda ticari hayatının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. 2012 ve 2016 yılları arasında muhalefetin seçimleri boykotu sırasında, Şiiler siyasi statükodan yana duruş sergilemişlerdir. Diğer Körfez ülkelerinden farklı olarak Kuveyt’te Şiiler tehdit olarak algılanmamakta ve hatta devletin önemli pozisyonlarında yer almaktadır.
Bu seçimlerde Müslüman Kardeşler adaylarından 3 kişi milletvekili seçildi. Yine diğer Körfez ülkelerinden farklı olarak Kuveyt, Müslüman Kardeşleri de tehdit olarak algılamamaktadır. Uzun yıllardır Kuveyt siyasi kültürünün bir parçası olan Müslüman Kardeşler üyeleri, en çok ikinci ve üçüncü seçim bölgelerinden güçlü çıkarak, parlamentoda yine yerlerini korudular.
Bültenimize Üye Olabilirsiniz
Yine aşiret üyeleri de bu seçimden güçlü çıkanlar arasındaydı. Aşiret milletvekillerinin sayısı 2016 seçimlerinde 26 iken bu seçimlerde 29’a yükseldi. Kuveyt’te aşiretlerin adaylarını nasıl belirlediğine dair pek bilinmeyen ama önemli bir noktayı paylaşmakta yarar var. Aslında seçimler olmadan, bazı aşiretler oluşturdukları diwaniyye’lerde kendi aralında seçim düzenliyorlar.
Örneğin, bedevilerin yoğunlukta ikamet ettiği dördüncü bölgede, 7000 üyesi olan Al- Daihani aşireti, kendi aşiretinden bir aday çıkarmak için seçim düzenliyor. En çok oyu alan aday, parlamento seçimlerine adaylığını koyuyor. Böylece, aşiretin oyları adaylar arasında dağılmamış, tek adayın parlamento milletvekilliği garantilenmiş oluyor. Aynı şekilde, Al-Azmi aşireti de benzer bir uygulamayı yapıyor. Hukuki olmayan bu aşiret seçimleri, her seçim öncesi aşiretler tarafından yapılmaktadır.
Yeni Parlamentonun En Büyük Sınavı Ne Olacak?
Covid-19, ülkenin gündemini meşgul eden bir çok sorunu daha da kötüleştirdi ve devlet otoritesini ciddi manada test eden turnusol görevi gördü.
Yeni parlamentonun gündeminde elbette yolsuzluk, bütçe açığı, Covid-19 ile mücadele, eğitim sistemindeki sorunlar, göçmenler meselesi, “bidun” diye tanımlanan vatansız kişilerin statüsü gibi çözülmemiş sorunlar yer alacaktır ama işsizlik çok acil bir mesela haline gelmiş durumda.
Kuveyt nüfusunun yüzde 70’i 35 yaşın altındadır. Kuveytli gençlerin en büyük sorunu işsizlik ve çoğu kamu sektöründe çalışmak istemektedir. 2020 yılı için resmi işsizlik oranı %2,30 olarak kayıtlara geçmiştir. Geçen yıl yapılan bir ankette, gençlerin 80%i devlet sektöründe çalışmak istediğini belirtmiştir. Fakat, birincisi bu sektörde imkanlar çok kısıtlı; ikincisi wasita denen torpil sistemi çok etkilidir. Gençlerin seçim döneminde en çok şikâyet ettikleri mesele, işsizliğin ve kamu sektörü istihdamının, seçim reformu kadar tartışılmadığı.
Seçim sisteminin reform edilmesine dair talep çok yüksek. Merhum Emir Şeyh Sabah, 2012 yılında, seçim sistemini “bir kişi, bir oy” prensibi doğrultusunda değiştiren yasayı onaylamıştı. Bu karar, muhalefet tarafından protestolara ve dört yıllık bir seçim boykotuna yol açmıştı. Muhalefetin en büyük eleştirisi bu sistemin organize siyasi grupların temsilini sınırlamanın bir yolu olduğu.
Kuveyt siyasal hayatında resmî siyasi partilerden ziyade fiili partiler diyebileceğimiz iyi organize olmuş siyasi gruplar vardır. Bu gruplar, anayasanın verdiği hak ile seçimleri boykot edebilmektedir. Nitekim, 2012’den bu yana, büyük bir boykot hareketi ve artan bir seçim reformu talebi var. Bu yasa öncesi, seçmen 4 aday için 4 oy verebiliyordu. Muhalefet “bir kişi, bir oy” sistemini organize siyasi blokların temsilini kısıtlamanın bir yolu olarak gördüğünden seçimleri boykot etmektedir. Boykot, bu yılki seçimlerinde bir parçası oldu.
Göçmenlerin koşulları yeni parlamentonun gündemini meşgul edecek bir diğer konu olacaktır. Pandemi, göçmenlerin Körfez ülkelerinde yaşama standartlarının ne kadar içler acısı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Göçmenler meselesinin bir diğer boyutu da, Kuveytliler arasında göçmen karşıtı söylemin son yıllarda daha fazla artmasıdır.
Kuveyt nüfusunun yüzde 70’i göçmenlerden oluşuyor ve bu da vatandaş tarafından “nüfus” dengesizliği olarak algılanmaktadır. Göçmenler, bir sonraki parlamentonun kesinlikle öne gelen konulardan biri olacak ve hatta kafala denen “sponsorluk” sistemine dair bazı değişikliklerin de gündemi meşgul etmesi beklenmektedir. Yabancı işçilerin o ülkenin bir “vatandaşı” tarafından ülkeye getirildiği ve rızası olmadan ayrılmasına izin verilmediği kafala sistemi, göçmenlerin durumunu anlamada çok önemli bir ayrıntı.
Kuveyt Emirlik Divanı, Pazar günü yapığı açıklamada 15 Aralık’ta ilk parlamento oturumunun gerçekleşeceğini bildirdi. Bu da yeni kabinenin o tarihten önce kurulacağı anlamına gelmektedir. Fakat beklenildiği üzere, Emir Şeyh Sabah Halid el-Hamad el-Sabah’ı hükümeti kurmak üzere Başbakan olarak tekrar atadı.
Kuveyt, anayasası, parlamentoya geniş yetkiler vermektedir. Bu anayasaya göre milletvekilleri, bakanlar ve Başbakan için güvensizlik oyu kullanabiliyor ve hatta onları görevden istifa etmeye zorlayabiliyor. Bunun en açık örneği, 2011 yılında yaşanmıştı. Arap ayaklanmaları bölgede etkisini gösterdiği dönemde, Kuveyt’te muhalif isimler tarafından desteklenen genç eylemci grupların, Başbakanın istifa etmesi için günlerce sürdürdükleri eylemler sonrasında Emir, Başbakanı görevden almıştı. Bu, diğer Körfez ülkelerinde pek rastlanan bir durum değildir. Daha öncesinde, 2006 yılında, parlamento Emiri görevden alarak tarihi bir emsal oluşturmuştu. Parlamento bu kararına gerekçe olarak Emirin sağlığının kötü olmasını göstermiş olsa da o dönemde yaşanan siyasi tıkanıklığında bu kararda önemli rol oynadığı bilinmektedir. Böylece, Körfez tarihinde ilk kez demokratik oylarla seçilmiş bir parlamento ülkenin Emirini görevden almış oldu.
Kuveyt’in siyasal hayatı bir günde bu noktaya ulaşmamıştır. Her ülkenin, demokrasiye ulaşma yolları farklıdır. Kuveyt’in siyasi kültürünü etkileyen en önemli hadise, Irak’ın 1990 yılında ülkeyi işgal etmesi olmuştur. Irak işgalinin Kuveyt’in demokratikleşme çabaları açısından önemli sonuçları olmuştur.
İşgal boyunca muhalifler, savaş sonrası ülkede reformlar yapılması konusunda Suudi Arabistan’ın Taif şehrinde sürgünde olan yönetime baskı yapmıştır. Hatta Kuveyt Emiri Şeyh Cabir 1990 yılının Ekim ayında Cidde’de muhalefet lideriyle bir araya gelmiştir. Bu görüşmenin sonucunda, liberal bir anayasa ortaya çıkmıştır. Bu anayasa sayesinde Kuveyt, komşu ülkelere kıyasla daha fazla katılımın olduğu bir siyasal sisteme, çoğulcu bir siyasi kültüre ve en önemlisi etkili bir muhalefete sahip olmuştur. Bu sistemin etkilerini, ülkenin diğer ülkelere ya da siyasi hareketlere (örneğin, İran, İsrail, Müslüman Kardeşler) yönelik politikasında görmek mümkündür.
1990’lardan bu yana Kuveyt’te bazı siyasal reformlar oluyor ama tabi ki de yeterli görülmüyor. Her seçimde olduğu gibi, bu seçimde de ciddi reform talebi vardı. Seçilen adaylardan, gündemdeki meselelere kadar, bu seçim sonuçları önümüzdeki dönemde Kuveyt siyasal hayatında önemli birtakım değişikliklerin olacağına dair güçlü sinyaller vermektedir.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

SİNEM CENGİZ
