Lozan Rüyasından Zam Sabahına Uyanmak
“Lozan 2023’te sona erecek Türkiye şahlanacak” gibi toplumun eksik ve tahrike açık tarih bilgisi ve muhakeme bilinci üzerine inşa edilen ideolojik hülyaların meltemi, tatlı ama kısa soluklu olurken; yanlış iktisadi politikalar ve vatandaşın sırtına bindirilen ekonomik çöküntünün faturası ise acı ve vadesi uzun bir gerçeklik barındırmaktadır.
Emperyalizm karşısındaki örgütlü direnişin ilk ve en büyük örneklerinden birini oluşturan Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından Lozan Barış Konferansı düzenlenmiş ve Kasım 1922’de başlayan görüşmeler Temmuz 1923’e kadar sürmüştür. Çekişmeli geçen görüşmelerin neticesinde 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri arasında, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace’ta Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.
100’üncü yıldönümünü karşıladığımız beş bölüm ve toplamda 143 maddeden oluşan Lozan Barış Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonrası varlığını devam ettiren tek uluslararası barış antlaşması olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi ve hukuki varlık temelidir.
Üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen son yıllarda çeşitli tartışmaların odağı haline gelen Lozan Barış Antlaşması’nın gizli maddeleri bulunduğu ve bu gizli maddeler sebebiyle Türkiye’nin özellikle değerli yeraltı kaynaklarını çıkaramadığı, antlaşmanın 100 yıllık olduğu ve 2023 yılında süresinin sona ereceği, antlaşma sona erdikten sonra yeraltı kaynaklarını kullanabilmeye başlayan Türkiye’nin şahlanacağı iddiaları gündemi uzunca bir süre meşgul etmiştir.
Lozan Barış Antlaşması hakkında çalışmalarda bulunan tarihçi ve hukukçular, esasında antlaşmanın gizli maddeleri ve 100 yıllık bir süresinin bulunmadığını belirtmiştir. Ayrıca Lozan Barış Antlaşması, dünya kamuoyu önünde imzalanmış ve uluslararası antlaşmaların geçerliğinin şartı olan TBMM onayından geçmiştir. Uluslararası antlaşmaların gizli maddeleri bulunmadığı gibi gizli maddeler, Wilson İlkeleri’ne de aykırı bir durum teşkil etmektedir.
Üstelik bu durum Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER)’ne gelen bir soru karşısında da cevaplandırılmıştır. Türkiye’deki yeraltı kaynakları hususundaki muhtelif kurumların başında gelen Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Petrolleri A.O. ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından her yıl yayınlanan raporlar ışığında Türkiye’de yeraltı kaynaklarını arama, tespit etme ve üretme konusunda herhangi bir engel oluşturacak durumun bulunmadığı ve bu faaliyetlerin hepsinin yapılabildiği gözlemlenmektedir.
Nihayetinde 24 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yıldönümünü karşılamış bulunmaktayız. Yani Lozan 100 yıllık miadını doldurmuştur. Peki ya şimdi?
Mezkûr beklentiler ışığında Lozan Barış Antlaşması’nın bitmiş olması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin prangalarından (!) kurtularak büyük bir şahlanış dönemine geçmeye hazırlanması gerekmektedir. Lakin mevcut durum pek öyle görünmemektedir.
Lozan’ın bitişiyle başlayacak olan şahlanış (!) beklentisinin tam tersi bir istikametle Türkiye, bir sabah uyandığında ardı arkası kesilmeyen ciddi bir zam sağanağıyla karşı karşıya kalmış durumdadır.
Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesine göre; yüzde 18 olan genel KDV oranı yüzde 20, yüzde 8’e tabi mal ve hizmetlerin KDV oranı ise yüzde 10 olarak artırılmıştır. Deterjan ve dezenfektanlar ile tuvalet kâğıdı gibi temizlik malzemelerinin ithal ve teslimlerindeki genel KDV oranı yüzde 20’ye çıkarılmıştır. Tüketici kredilerindeki BSMV oranı yüzde 10’dan yüzde 15’e çıkarılmıştır. Şans Oyunları Vergisi, at yarışlarında yüzde 14’e, spor müsabakalarına dayalı müşterek bahislerde yüzde10’a, diğer şans oyunlarında ise yüzde 20’ye yükseltilmiştir.
Maktu harçlara yüzde 50 oranında zam gelirken, pasaport harçları ve defter bedelleri de artırılmış; 6 ay süreli pasaport defter bedeli hariç 1.034 TL, 1 yıllık pasaport 1.512 TL, 3 yıllık pasaport 3.507 TL, 10 yıllık pasaport ise 4.943 TL olarak belirlenmiştir. Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesi kapsamında; Yargı, Vergi Yargısı, Noter, Tapu ve Kadastro, Konsolosluk, Pasaport, İkamet Tezkeresi, Çalışma İzni, Çalışma İzni Muafiyeti, Vize, Dışişleri Bakanlığı Tasdik, Gemi ve liman, İmtiyazname, Ruhsatname, Diploma ve Trafik harçlarını kapsayan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı tariflerde uygulanan maktu harçlara yüzde 50 oranında artış yapılmıştır. Maktu harçlara yapılan yüzde 50 oranındaki zam sonrasında, yurt dışından getirilen telefonların izin bedeli de 6.000 TL’den 20.000 TL’ye yükseltilmiştir.
Benzinin litresinde 2,52 TL olan ÖTV 7,52 TL’ye, motorinde 2,05 TL olan ÖTV ise 7,05 TL’ye yükseltilmiştir. ÖTV artışından sonra motorinin litresi 33 lirayı geçerken benzin, 35 liraya dayanmıştır. Bu kadarı şimdilik yapılan zamların göstergesiyken gerisinde vatandaşı nelerin beklediği büyük bir meçhuldür.
Lozan 100 Yaşında, Ekmek 10 Lira Yolunda
Lozan’ı bir hezimet olarak değerlendirip bitmesini dört gözle beklerken tahayyül edilen şahlanış yerine karşı karşıya kalınan ekonomik tablo tam bir Türkiye özetidir.
Lozan Barış Antlaşması’nı bir başarısızlık olarak nitelendirmek her şeyden evvel reel politik çerçevesinde diplomasinin karşılıklı arz eden bir işleyiş süreci olduğuna ters ve anakronik bir bakış açısıdır. Lozan Barış Antlaşması, masa üzerinde eşitler arasında bir pazarlık olarak görülen, fakat tarafların eşit güçlerle mücadele vermediği bir strateji masasıdır. Türkiye’nin Lozan Barış Konferansı’nda elini zayıflatan en önemli husus; Türkiye’nin talep ettiklerinin neredeyse tamamının elinde olamayanlara yönelik, emperyalist güçlerin isteklerinin çoğunluğunun ise elinin altında bulunması olmuştur. Dolayısıyla Lozan Barış Konferansı, İtilaf güçlerinin ellerinde bulundurduklarından Türkiye’nin ne kadar alacağı üzerine yürütülmüş bir pazarlık sürecini teşkil etmiştir.
Lozan Barış Antlaşması’nın en büyük başarısı; Türkiye’nin, tarafların eşit şartlarla mücadele vermediği bir pazarlıkta elinde bulunmayanları kazandığı bir katma değerle, bu kazanımları günümüze kadar sürdürebilmesidir.
Peki 20 yılı aşkın tek başına sürdürülen iktidarın sonunda ekonomik açıdan ortaya çıkan tablo bir başarı mıdır?
“Lozan 2023’te sona erecek Türkiye şahlanacak” gibi toplumun eksik ve tahrike açık tarih bilgisi ve muhakeme bilinci üzerine inşa edilen ideolojik hülyaların meltemi, tatlı ama kısa soluklu olurken; yanlış iktisadi politikalar ve vatandaşın sırtına bindirilen ekonomik çöküntünün faturası ise acı ve vadesi uzun bir gerçeklik barındırmaktadır.
Kısacası; Lozan 100 yaşında, ekmek ise 10 lira yolundadır…