Muhalefetin Tercihi
Her halükârda, “Bir de şunu deneyelim” diyerek gidebileceğimiz bir seçim yok önümüzde. Verili durumda muhalefetin önündeki en optimum seçenek nedir ve nasıl hayata geçirilir, bir an önce kararını vermemiz gerekiyor.
Erdoğan tercihini yaptı. Yargının yasak kararı Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İmamoğlu’yla yarışmayı istemediğini gösteriyor. Kendince haklı sebeplerle ilgili olsa gerek, Erdoğan İmamoğlu’ndansa başka bir rakiple yarışmayı tercih ediyor. Şimdi sıra muhalefette. Muhalefet de en geç bir iki ay içerisinde bir tercih yapmak zorunda: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına kimle çıkılacak?
Muhalefetin İmamoğlu’na konulan yasağın öncesi ve sonrasındaki seçenekleri teorik olarak çok farklı değil. Yasak kesinleşmediğinden İmamoğlu halen aday gösterilebilir, yasak kararı öncesinde olduğu gibi Kılıçdaroğlu ya da Yavaş ya da tümüyle yeni bir isim ortak aday olarak tercih edilebilir ya da çok adayla seçime gidilebilir. Muhalefetin seçenekleri aşağı yukarı aynı olmakla beraber seçeneklerin sıralaması artık aynı değil. Yasak kararıyla beraber İmamoğlu seçeneğinde karar kılma ihtimali iki hafta öncesine göre zayıflamışken, yine iki hafta öncesine göre, Kılıçdaroğlu ve çoklu aday seçeneklerinde karar kılma ihtimalleri kuvvetlenmiş durumda. İmamoğlu’na getirilen yasak sadece muhalefetin tercih sıralamasını değiştirmiş değil. Muhalefetin önündeki beş seçeneğin cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandırabilme şansı da iki hafta öncesine göre değişmiş durumda. Burada da yeni bir sıralanma var.
İmamoğlu: Rejim Krizi
Yargı eliyle konulan yasak İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma şansını daha da büyütürken aday olma ihtimalini azaltmış durumda. Malum, yasak gelmeden önce kamuoyu yoklamaları neredeyse ittifakla İmamoğlu’nun Erdoğan’ı ilk turda ve zorlanmadan geride bırakabileceğini gösteriyordu. Yasak kararının işaret ettiği ‘Erdoğan’ın çekindiği aday’ imajı, kararın yarattığı mağduriyet ve projektörlerin üzerine çevrilmesi İmamoğlu’nun seçmen desteğini daha da büyütmüş olsa gerek. Dolayısıyla, muhalefet olur da bugün adaylığında karar kılsa, İmamoğlu seçimleri kamuoyu yoklamalarının düne kadar öngördüğünden de farklı bir skorla kazanabilir. Ne var ki, İmamoğlu’nun seçimleri kazanma şansını büyüten yasak kararı aday yapılma ihtimalini ise azaltmış durumda. Malum, ‘olağan aday’ olarak Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında seçimleri kazanma şansını son altı aylık saha performansının ardından da yükseltemeyince İmamoğlu’nun aday olma ihtimali yeniden artmıştı. Ancak, İmamoğlu’nun muhtemelen tam da bu nedenle siyasi yasakla cezalandırılması, aday yapılma şansını epey zora sokmuş görünüyor.
İmamoğlu’nun aday olma ihtimali artık daha az, çünkü İmamoğlu + yedek adayla seçimlere gitmek seçeneği manipülasyona açık ve yönetilebilirliği zayıf, buna mukabil tek başına İmamoğlu’yla seçimlere gitmek de rejim kriziyle baş başa kalma ihtimalini göze almayı gerektiriyor. Ortalama seçmenin genel eğilimini, muhalefetin parçalı yapısını ve muhalefet partilerinin yatkınlıklarını birlikte düşündüğümüzde ne yedek adayla ne de rejim krizini göze alarak yalnızca İmamoğlu’yla seçimlere gitme seçeneği kuvvetli görünüyor. Bu da İmamoğlu’nun aday olabilme ihtimalinin yasak kararı öncesine nazaran epey azalmış olduğunu gösteriyor. Özetle, rejim krizi göze alınabilse ya da muhalefet yekvücut olabilse İmamoğlu’yla cumhurbaşkanlığı seçimleri kazanılabilir ama tam da bunların olma ihtimali zayıf olduğundan İmamoğlu’nun adaylığında ortaklaşma seçeneği de zayıflamış durumda.
Kılıçdaroğlu: Olağan Aday
İmamoğlu’nun saf dışı bırakılması Erdoğan’a yenebileceğini düşündüğü Kılıçdaroğlu’yla yarışma imkânı verecek görünüyor. Aslında, İmamoğlu’na yasak gelmeden önce de Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı yarışının ‘en olağan’ adayıydı. Muhalefet cephesinin en büyük partisinin başkanı olması, 2019 seçimlerinde gösterdiği kurmaylık becerisi, altı farklı partinin bir seneyi aşan ortak mesaisine liderlik etmesi, HDP’den almış göründüğü onay vs. hepsi birden Kılıçdaroğlu’nu zaten muhalefetin olağan adayı yapıyordu. Ne var ki, bütün bu hasletlerinden ötürü en olağan aday olduğu halde, seçimleri kazanma şansı açısından bakıldığında Kılıçdaroğlu adayların başında gelmiyordu. İmamoğlu’na getirilen yasak Kılıçdaroğlu’nun adaylığını daha da olağanlaştırırken, seçimleri kazanabile şansında bir değişikliğin olduğunu söylemek için henüz erken.
İmamoğlu’nun ekarte edilmiş olması ve Mansur Yavaş’ın da sahne alacak gibi görünmemesi Kılıçdaroğlu seçeneğini iyice olağanlaştıracağından, bu durum Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin beklediği üzere, Kılıçdaroğlu’na verilen seçmen desteğini büyütebilir. Bekleyip görmek gerekir ama bunun gerçekleşmeme, hatta tam tersinin gerçekleşme ihtimalini de göz önünde bulundurmak lazım. Olağan aday olarak Kılıçdaroğlu’nun adaylık yarışında yalnız kalması muhalefet seçmeninin bir kısmını “Erdoğan yaptı yapacağını” duygusuna sevk edip sandıktan soğutabilir. Bu da Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kazanma şansını büyütmek bir yana zayıflatabilir de. Her halükârda, İmamoğlu’na getirilen yasak Kılıçdaroğlu ihtimalini kuvvetlendirirken Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansında bir değişiklik olduğunu söylemek henüz mümkün değil.
Çoklu Aday: Toplu İntihar
Muhalefetin ‘en olağan’ adayı başından beri Kılıçdaroğlu olmakla beraber muhalefetin önündeki en kuvvetli ihtimallerden biri de yine başından beri ortak adayda uzlaşamayıp çok adayla seçime gitmekti. ‘Seçilebilir’ ortak adayda buluşma ihtimalini kısmen zayıflattığından, İmamoğlu yasağı otomatik olarak çoklu adayla seçime girme ihtimalini yükseltmiş durumda. Yeni durumda olağan aday olarak Kılıçdaroğlu’nda ve tümüyle yeni bir adayda uzlaşamamak ihtimali halen yabana atılabilir olmadığından, dahası seçilebilirliği şüpheli görünen Kılıçdaroğlu’nun adaylığının daha da olağanlaşması, çoklu adayla seçime gitme ihtimalini artırmış durumda. 6’lı Masa aday konuşmaya başladığında olağan aday olarak Kılıçdaroğlu’nun seçilebilirliğine ilişkin şüpheler sürüyor olursa ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ısrar edilirse, çoklu adayla seçime gitmeye sürüklenmek işten bile olmayabilir. Özetle, çoklu adayla seçime gitme ihtimali iki hafta öncesine göre bugün daha fazla.
Buna mukabil muhalefetin çoklu adayla seçimi kazanma şansı aynı. Çoklu adayla seçime gitmek dün olduğu gibi bugün de toplu intihar demek olacağa benziyor. Çoklu adayla seçime gidildiğinde seçimin ikinci tura kalacağı neredeyse kesin olduğundan ikinci tur öncesinde şu türden bir manzarayla karşı karşıya kalma ihtimalimiz az değil: Gerek Cumhur İttifakı’nın yüzde 40’ın üzerinde bir blok olarak seçime katılmasının oluşturduğu avantaja gerekse de muhalefetin ortaklaşamadan ve muhtemelen birkaç blok olarak seçime gitmesinin seçmende yarattığı hüsrana bağlı olarak, iktidar parlamento çoğunluğunu ele geçirmiş, Erdoğan da yüzde 40’ın biraz üzerinde bir oyla seçimlerin birincisi olmuş olacak. Erdoğan’ın açık ara birinci olup muhalefetin mecliste çoğunluğu ele geçiremediği bir iklimde yapılacak ikinci turda Erdoğan’ın seçmen desteğini aman aman yükseltmeden bile 50+1’i bulması sürpriz olmaz. Özetle, çoklu adayla seçime gitme dün de bugün de toplu intihar demek olacak. Burada değişen bir şey yok. Değişen şu: Çoklu aday ve toplu intihar ihtimali bugün dünden daha fazla.
Yavaş: Mecburiyet Çıkmazı
İmamoğlu yasağı bir dönem kuvvetlice bir alternatif olarak görülüp HDP’nin “oy vermeyiz” uyarısından sonra gündemden uzaklaşan Yavaş seçeneğini de iki hafta öncesine göre az da olsa kuvvetlendirmiş olsa gerek. Kılıçdaroğlu’nun kolayca nötralize edilebilir görünmeyen seçilebilirlik şüphesi ve çoklu aday seçeneğinin toplu intihar demek oluşu 6’lı Masa’yı yeniden ve mecburen Yavaş seçeneğini düşünmeye sevk edebilir. Kürt seçmenin uzak duracak olmasının yaratacağı seçmen açığını MHP seçmeninin bir kısmından gelecek destekle kapatma ihtimalinin mevcut oluşu bir yandan, Kürt seçmene borçlu olmayan bir cumhurbaşkanı seçmek ihtimalinin yaratacağı ‘heyecan’ diğer yandan Yavaş seçeneğini daha da kuvvetlendirebilir. Cumhurbaşkanlığını MHP kökenli bir isme bırakacak olmanın CHP sıralarında yaratacağı rahatsızlığı ise çoklu adayla seçime gitmenin yaratabileceği sonuçtan duyulan korku nötralize edebilir.
Öte yandan, Yavaş’ın seçilme şansında dünden bugüne aman aman bir değişiklik olduğunu söylemek mümkün değil. Yavaş, 6’lı Masa’nın ortak adayı olur da HDP de kendi adayını çıkarırsa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalacağı dün de kesindi bugün de. Bu da şu demek: Yavaş seçeneği çoklu aday seçeneğinin kapıyı araladığı Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ı bir dönem daha iktidarda tutma riskini aynen taşıyor. Dolayısıyla, HDP’yle bir tür anlaşma olmadıkça, çoklu aday seçeneğinden uzak durmanın sevk edebileceği mecburi çıkış olarak Yavaş seçeneği, çoklu aday seçeneğinden farklı bir netice üreteceğe benzemiyor. Böyle olmakla beraber Kürt seçmene borçlu olmayan cumhurbaşkanı seçmek heyecanı Yavaş ihtimalini büyütebilir.
Yeni Bir İsim: Olmayacak Dua
Bu dört seçeneğin hiçbirinin kesinkes tercih edilebilir olmayışı bir yandan, hiçbirinin seçimin kazanılmasını garanti etmemesi diğer yandan, bir beşinci seçenek olarak yeni bir isimle seçimlere gitme ihtimalini canlandırabilir görünse de, bu ihtimal dün de kuvvetli değildi bugün de. 6’lı Masa’nın ve HDP’nin ortak adayı olabilecek ve dolayısıyla seçilebilecek bir ismi Masa dışından bulup getirmek ihtimali artık neredeyse sıfıra yakın olduğundan, yeni bir isimle cumhurbaşkanlığı seçimlerine gitme seçeneği ufukta ve çok zayıf bir ihtimal olmaya devam ediyor. Ete emiğe bürünmemesi bu seçenekle ilgili olarak seçim kazanma şansı analizi yapmayı da imkânsız kılıyor.
İmamoğlu yasağının yarattığı manzara, yol açtığı yeni tercih ve seçim kazanma şansı sıralaması aşağı yukarı böyle. Anlaşıldığı üzere, manzara muhalefet açısından pek de parlak değil. Üstelik, bu bugünkü manzara. İktidarın İmamoğlu’na getirilen siyasi yasakla yetinmeyeceğini, şapkasından yeni tavşanlar çıkarabileceğini kestirmek zor değil. Ne de olsa, 2017 referandumunda mühürsüz oyları da saymayı, olağanüstü hal ortamında referandum ve seçim yapmayı, 2019’da kazanılmış seçimi iptal ettirebilmeyi ve şimdi de ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanını ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma potansiyeli en yüksek adayını diskalifiye edebilmeyi becerebilmiş ve bu becerisini muhalefete kabul ettirebilmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Diğer bir deyişle, iktidar pek muhtemelen İmamoğlu’na yasak getirmekle yetinmeyecek ve bugünkü manzarayı bile sabit bırakmamaya çalışacak.
Bütün bu hal, muhalefetin yukarıda resmettiğim verili durumdan yeni bir seçenek, yeni bir ihtimal üretmesi gereğine işaret ediyor. Bu verili durumu büyük kısmıyla tanıyarak üretilebilecek bir yeni seçenek zannımca şu: Olağan aday olarak Kılıçdaroğlu seçeneğine İmamoğlu ve 6’lı Masa aşılarını zerk etmek.
Hiç Olmazsa: Kılıçdaroğlu & İmamoğlu
Sözünü ettiğim beş seçeneğin en kuvvetli ikisinden çoklu adayla seçime girmenin toplu intihar demek oluşu, en olağan adayla yarışmanınsa seçilebilirlik riski taşımaya devam etmesi, taşıdığı riski azaltmaya çalışarak bu son seçenekte karar kılmayı görebildiğim en ‘makul’ yol kılıyor. En olağan aday seçeneğinden uzaklaşıp daha büyük riskler almaktansa, bu olağan seçeneğin riskiyle yüzleşip gidermeye çalışmak daha ‘yapılabilir’ görünüyor.
Kılıçdaroğlu seçeneğinin taşıdığı seçilebilirlik riskini azaltmanın en görünen yolu şu gibi: Muhalefetin ortak adayı İmamoğlu olduğunda oluşmayıp Kılıçdaroğlu olduğunda ortaya çıkan riskin sebeplerini hızlıca tespit edip, bu sebepleri nötralize etmenin yoluna bakmak. Ayrıntılı araştırmalarla daha iyi bir resim elde edilebilir edilmesine, ancak şu ana kadar bildiklerimizden anlaşılan şu: Ne kadar aksi iddia edilse de, cumhurbaşkanlığı seçimleri söz konusu olduğunda seçmenler için adayın kim olduğu önemli ve bütün meziyetleri ayrı bir tarafa, Kılıçdaroğlu icracı, kudretli ve karizmatik bir lider olarak görülmüyor ve Erdoğan karşısında kazanabiliyor görünen İmamoğlu ve Yavaş’a göre daha tipik bir CHP’li olarak algılanıyor. Bu durumda, başta CHP olmak üzere muhalefet için akıllıca olan “kim olsa ya da tıpış tıpış oy verecekler” türünden isabetsiz değerlendirmelerden bir an önce vazgeçip, durumla yüzleşmek ve seçilebilirlik riski yaratan bu durumu nötralize etmek olacak.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını İmamoğlu’yla ve 6’lı Masa’yla desteklemek, Kılıçdaroğlu imajına İmamoğlu’nun milliyetçileri, muhafazakârları ve Kürtleri bir araya getirebilen kapsayıcılık ve icracılık imajını, yanı sıra 6’lı Masa’nın ‘bir aradalar’ imajını zerk etmek bu türden bir nötralizasyon işinde işe yarayabilir. Seçmenin Kılıçdaroğlu’na baktığında Kılıçdaroğlu’yla beraber İmamoğlu’nu ve 6’lı Masa’yı birlikte görmesini sağlayacak bir program ve kampanya, cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilk turda kazanmakta işe yarayabilir.
Her halükârda, “Bir de şunu deneyelim” diyerek gidebileceğimiz bir seçim yok önümüzde. Verili durumda muhalefetin önündeki en optimum seçenek nedir ve nasıl hayata geçirilir, bir an önce kararını vermemiz gerekiyor.