Muhammed Bin Selman’ı Anlamak-III

Muhammed bin Selman’ın liderlik inşası hem Suud devletinin geçirdiği sosyo-ekonomik süreçlerle hem de hanedanlığın iç yapısıyla yakından ilgili. MbS’nin Krallığın iç dinamiklerini ve toplumsal ihtiyaçlarını iyi okuduğu kesin, fakat Suud hanedanlığının iç rekabeti yeni liderliği ne ölçüde kabul ediyor, bu hâlâ bir soru işareti.

Muhammed bin Selman’ı (MbS) anlamak yazı dizisinin ilk iki içeriğiyle Veliaht Prens’in 2030 vizyonu etrafında inşa etmeye çalıştığı iddialı hedefleri, ekonomik reformları ve hanedanlığın üçüncü nesil genç bir isme geçmesini ele aldık. Önümüzdeki yıllarda siyasi istikrarını devam ettirebilmesi için Suud hanedanlığının önünde üç temel mesele var ve bunların hepsi MbS’nin liderliğini etrafında inşa ettiği unsurlar. 

 

Siyasi İstikrarın Üç Unsuru

 

Birincisi, Kral Selman’ın olası vefatının ardından nasıl bir veliaht sistemine geçileceği sorusuydu ve hanedanlığın üçüncü nesle geçmesiyle bu belirsizliğin ilk adımı çözüldü. Eğer MbS kral olursa, o süreçte kimin veliaht prens atanacağı ise ikinci adım. Veraset sisteminin işleyişi ve hanedanlık içi çekişmeler adına bu belirleyici bir etmen olacak. Normalde, yardımcı veliaht prens ataması yapıldığı halde, MbS asıl veliaht prens olduğunda o kadro boş bırakıldı ve hâlâ atama yapılmadı. O nedenle, MbS’nin gücü kiminle ve nasıl paylaşacağı hâlâ bir bilinmeyen ve Suud devletinin geleceğini belirleyecek temel olaylardan biri. 

 

Sürdürülebilir Refah

 

Krallığın ve MbS’nin liderliğinin ikinci belirleyici unsuru petrol dışında ve petrolden bağımsız olarak sürdürülebilir ekonomik kaynaklara sahip olmak. İlk yazıda ele aldığımız Suudi Arabistan 2030 Vizyonu tam olarak bu hedeflerin etrafında kurulmuş bir ideal yapılacaklar listesi. Ekonominin Suudi Arabistan’da yapılan yerel üretim ve yatırımlarla güçlendirilmesi; Suud vatandaşlarının belli ürünlere vergi vermeye başlamaları ve daha dinamik bir ekonomik sistem için halkın da aktif girişimciliğe ve üretime dahil olmaya teşvik edilmesi; ülke içi turizm yatırımlarının artması ve özelleştirmenin hız kazanması 2030 Vizyonu ve MbS hedeflerinin kesiştiği noktalar. 

 

MbS liderliğinin inşa etmeye çalıştığı bu ideal resim, petrolün değersizleşmesi ya da azalmasının ötesinde, ekonominin petrol-ötesi bir sürece taşınıp, Dubai modelinde olduğu gibi daha global ve aktif vatandaş katılımını önceleyen bir model. Böylece toplumu ve ekonomiyi hantallaştıran unsurların elenmesi hedefleniyor. Örneğin, kadınların araba sürme yasağının kaldırılması, temelde ailelerin mobilitesini hızlandırmak ve iş gücüne dahil olan kadınların daha kolay ve zahmetsiz olarak ekonomik ve sosyal hayata dahil olmasını sağlamak adına önemli oldu. Diğer bir deyişle, iş hayatına katılan bir kadının her gün işe gitmesi için bazen ekonomik durumunu zorlayarak düzenli ödeme yaptığı şoförünün ya da ailesinden bir erkeğin onu almasını beklemeden kolayca evden çıkmaya başlaması, 2030 Vizyonu’nda bahsi geçen sorumluluk sahibi-aktif Suud vatandaşı resmiyle uyuşuyor. Mayıs 2023’te yapılan anketin sonucuna göre, Krallığın nüfusu 32,2 milyona dayandı ve Suud vatandaşların yüzde 63’ü 30 yaşın altında. Net resmî rakamlar paylaşılmasa da Dünya Bankası ve CIA verilerine bakıldığında, Suud kadınların ve erkeklerin 15-64 yaş arası dağılımında oranlar hemen hemen aynı. Hatta, 25-29 yaş arasında kadınların oranı erkeklerden fazla. Bu nedenle kadınların mobilitesi ve sosyo-ekonomik hareketlere dahil olmalarının kolaylaşması, aslında MbS’nin diğer hedefleriyle uyumlu ve pratik bir sonucu hedefliyor. Diğer bir deyişle, MbS siyaseten liberal bir toplum oluşturmak için değil, toplumu hantal ve işlemesi gitgide zorlaşan belli sistemlerden kurtarmak için bu adımları atıyor.

 

Ritz-Carlton Gözaltıları

 

Bu çizgide ve tamamlayıcı olarak Krallığın ve MbS’nin liderliğinin üçüncü belirleyici unsuru, değişen ve dönüşen genç Suud nesline hitap eden bir ekonomik reform süreci başlatıldığı iddiası. Bu noktada ilk hamle olarak, 2017 Kasım’ında aralarında 11 prens, dört bakan ve onlarca eski bakanın da bulunduğu çok sayıda hanedan mensubu ya da iş dünyası eliti gözaltına aldı. Bu gözaltılar MbS veliaht prens olduktan birkaç ay sonra gerçekleşti ve onun siyasi elitleri ve iş dünyasını kontrol altına almaya başladığı ilk aşama olarak yorumlandı. Riyad’daki Ritz-Carlton oteline getirilen tutuklular yolsuzluk iddialarıyla sorgulandı. Suudi Arabistan Maliye Bakanlığı bu sürecin şeffaf bir yapıya giden, yolsuzlukla mücadele için önemli adım olduğunu söyledi. Krallık kararnamesiyle başında Veliaht Prens’in olduğu bir yolsuzluk komitesi kuruldu. Böylece MbS’nin liderliği hem ülke genelinde yolsuzlukla mücadele kampanyasına hem de küresel olarak Suudi Arabistan’ın güvenilir bir yatırım merkezi olması iddiasına eklemlendi. 

 

Liderliğin Kurumsallaşması

 

Gözaltına alınan isimler arasında ülkenin en önde gelen işadamlarından Prens El Velid bin Talal de vardı. Bin Talal yalnızca Krallığın değil, dünyanın en zengin insanlarından biri. Tutuklulardan bazılarının banka hesapları hâlâ kontrol altında ya da yurt dışı çıkış yasakları var. Aralarında Suudi Arabistan’ı terk edenler ya da çifte vatandaşlığa geçenler de oldu. Bazılarının GPS cihazları ile ülke içinde hâlâ takip edildiği söyleniyor. Ritz-Carlton’da kaldıkları süre boyunca ne yaşandığı ise tamamen muamma, ama iddialar Veliaht Prens’in bu tüccarların sermayelerinden bir kısmına el koyduğu ve sahip oldukları işlerle ilgili bilgi aldığı yönünde. MbS’nin bu sayede projelerine fon sağladığı ve asıl olarak Krallıktaki temel sermaye ortaklarını kendisinin yeni liderliği ve tercihleriyle tanıştırarak onlara yeni kuralları kabul ettirdiği iddiası ön planda. 

 

Bu iddialar ve MbS’nin yaptığı söylenen hamleler aslında Krallığın özel sektör yatırımlarına ve işadamlarının 2030 Vizyonu’na uygun olarak ekonomik seçimler yapması ihtiyacına dayanıyor. Fakat devletin uygun bulduğu politikalar bu işadamlarının arzu ettiği finansal çizgilerde olmadığı için, Ritz-Carlton tutuklamaları sermaye ve MbS etrafında oluşacak yeni elitlerin ilk gerginliği olarak tanımlanabilir. David Rundell’ın de ifade ettiği gibi, MbS’nin politikalarına karşı çıkan işadamları sokaklarda protesto çağrıları yapmayabilirler ama sermayelerini yurt dışına taşırlarsa, Suudi Arabistan’ı yoksul ve siyaseten istikrarsız bırakmaları asıl tepkileri olur. Bu nedenle, Ritz-Carlton tutuklamaları, MbS’nin 2030 Vizyonu çerçevesindeki ekonomi politikalarını ve kendisine destek veren finansal elitleri ne kadar öncelediğini gösteriyor. Bu tutuklamalar ülke genelinde ve küreselde yarattığı etki nedeniyle, MbS’nin gücünün ve liderliğinin tanınması ve kurumsallaşmasında önemli rol oynadı. 

 

Eylül 2022’de ise yeni bir hamle ile, MbS’nin liderliği bir adım daha kurumsallaştı ve Suud hanedanlığının iç dinamiklerine nüfuz etti. Normalde geleneksel olarak kralın sahip olduğu başbakan unvanı, veliaht prens olarak MbS’ye verildi. Bu sayede MbS, yurt içindeki ve dışındaki törenlerde devlet protokolünde yaşadığı karışıklıkları giderip, devletin başı gibi muamele görebilecek. Özellikle Batı ülkelerini ziyaret ederken, MbS’nin veliaht prenslere uygulanan protokollerden memnun kalmadığı ve neredeyse ülkedeki bütün yürütücü güce sahipken ve kralı her yerde temsil ederken bunun rolüne yansıtılmadığı söylentileri, başbakanlık konumu ile son buldu. 

 

MbS’nin liderlik inşası hem Suud devletinin geçirdiği sosyo-ekonomik süreçlerle hem de hanedanlığın iç yapısıyla yakından ilgili. MbS’nin Krallığın iç dinamiklerini ve toplumsal ihtiyaçlarını iyi okuduğu kesin, fakat Suud hanedanlığının iç rekabeti yeni liderliği ne ölçüde kabul ediyor, bu hâlâ bir soru işareti.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.