NATO’nun Rusya Konusunu Ciddi Bir Şekilde Ele Alması İçin Bir Plan

14 Haziran’da toplanacak olan NATO Zirvesi, Biden Yönetimi’nin kalan döneminde NATO’nun geleceğini belirleyecek.

NATO’nun Rusya Konusunu Ciddi Bir Şekilde Ele Alması İçin Bir Plan

NATO devlet ve hükûmet başkanları Haziran ayında Brüksel’de bir araya geldiklerinde geniş ve karışık bir gündemleri olacak.

 

NATO ittifakı, Afganistan’da felaketi önlemekten tutun da Çin ile çekişmelere ve gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2’sinin savunmaya ayrılmasına doğru ilerlemeyi sürdürmeye kadar çeşitlilik gösteren konulara ilişkin tutumda acilen uzlaşmaya varma ihtiyacı içinde de olsa, belki de çok daha ivedilikle ele alınması gereken mesele Rusya’nın ABD ve Avrupa’nın çıkarlarına yönelik artan tehdidine karşı tutarlı bir transatlantik stratejisi oluşturma ihtiyacıdır.

 

Rusya politikası şu ana kadar bir bütünlük arz etmiyordu. İttifak Rusya’nın yetki alanı gasbı ve AB devletlerinin sahası içinde suikast teşebbüsleri için kimyasal silahlar kullanma gibi en kötü aşırılıklarına genellikle karşı koyduysa da, enerji gibi konularda Rusya’dan ricacı oldu.

 

Rusya politikası ülkeden ülkeye büyük bir çeşitlilik gösterdi ve sert retorik sert eylemlere dönüştürülmedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Müttefikler arasındaki ayrılıkları teşvik ederek bu tutarsızlıktan avantaj sağladı.

 

NATO liderleri defaatle İttifak’ın “üyeleri arasında istişare için asli bir forum ve Washington Anlaşması uyarınca üyelerinin güvenlik ve savunma taahhütleri ile ilgili politikalarda mutabakat sahası” olarak, emsali olmayan önemde bir rol oynadığını vurguladılar. Soğuk Savaş sırasında, 40 yılı aşkın bir zaman boyunca, Müttefikler Sovyetler Birliği’nden bu ittifakın varlığına yönelik gelen tehditle başa çıkmak için ortak bir cephe oluşturdular. Ancak böyle bir birlik on yıldan uzun bir süredir büyük oranda söz konusu değil.

 

NATO Soğuk Savaş’tan sonra Rusya ile yeni bir ortaklık kurmak konusunda ısrarcı bir çaba içinde oldu. NATO-Rusya Kurucu Senedi ve Daimi Ortak Konseyi (1997) aracılığıyla ve NATO-Rusya Konseyi (2002) oluşturmak yoluyla yapmaya çalıştığı buydu. Ancak Rusya’nın tutumu giderek daha hasmane bir hâl alınca (Rusya’nın NATO füze savunma planlarına yönelik kurnazca saldırılarında ve 2007’de Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antlaşması’na, ya da CFE’ye, bağlılığını askıya almasında olduğu gibi) anlaşmazlıklar ortaya çıktı. ABD ve Orta Avrupa NATO ülkeleri Rusya’nın davranışı karşısında donakaldı. Batı Avrupa ülkeleriyse ABD ve Batı’nın Rusya’nın endişelerini gidermesi gerektiğine inandılar.

 

Rusya’nın 2008’de Gürcistan’ı istilası NATO ülkelerini kısa bir süre için ortak bir tutuma geri dönmeye zorladıysa da yeni Obama Yönetimi ve çeşitli Batı Avrupa Müttefikleri’nin Rusya ile bir “yeniden başlama” çabası içinde olması, Orta ve Doğu Avrupa üyelerininse daha sert bir tavır takınılması talebini sürdürmesiyle altı ay içinde yeniden ayrılıklar ortaya çıktı.

 

Kısmen Rusya’nın istilasına bir cevap olarak— kısmen de Rusya’nın baskılarından etkilenen Doğu Avrupa’daki ülkeleri desteklemek isteyen Orta Avrupalı üyelerini tatmin etmek için — AB 2009’da, Gürcistan, Ukrayna, Moldova, Belarus, Ermenistan ve Azerbaycan ile bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan Doğu Ortaklığı Girişimi’ni başlattı.

 

AB’nin Doğu Ortaklığı’nı başlatmasından bu yana geçen on iki yıl öğreticiydi. Rusya şimdi Doğu Ortaklığı ülkelerinin her birinin topraklarına şu ya da bu şekilde asker yerleştirdi: Gürcistan’ın bazı kısımlarını işgal etmeyi ve Moldova’da ülkedeki hükumetin rızası olmadan bir garnizon tutmayı sürdürdü; Donbas’ta savaşı körüklemeye devam ederken Ukrayna’ya saldırdı ve Kırım topraklarına el koydu; Ermenistan’daki askeri üssünü genişletti; Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki topraklarına “barış gücü” yerleştirdi ve Belarus güvenlik güçleri üzerinde hibrit bir güvenlik varlığı ve yetki iddiasında bulundu. AB, Rusya’nın kendi inisiyatifiyle bulunduğu bu askerî taarruzla hemen hemen hiç ilgilenmedi.

 

Rusya’nın diğer saldırgan tutumları burada bahsedilemeyecek kadar çok.

 

  • Alexander Litvinenko, Sergei Skripal ve Alexei Navalny’nin zehirlenmesi

  • Diğer ülkelerin seçimlerine yaygın bir biçimde müdahale

  • Batı medyasında aktif dezenformasyon

  • Çek Cumhuriyeti ve muhtemelen Bulgaristan’da patlayıcı depolarını bombalama ve cinayet

  • Batılı politikacılara rüşvet verme

  • NATO yetki alanında hava ve deniz sahası ihlali

  • NATO hava araçlarının ve uluslararası sulardaki donanmaların etrafında tehlikeli manevralar yapma

  • Karadeniz ve Azak Denizi’nin bazı kısımlarında gemilere geçiş özgürlüğü vermeme

 

Bu liste uzayıp gidiyor.

 

NATO liderleri en son, Başkan Donald Trump ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau arasındaki ilişkilerin en düşük seviyede olduğu, Başkan Trump’ın ABD’de bir azil soruşturmasına konu olduğu 2019 yılı Aralık ayında Londra’da bir araya gelmişti.

 

 

2021 farklı. Başkan Joe Biden ilişkileri onarma arzusunu açık bir biçimde belirtti. Aslında Yönetim’in Nord Streem 2 doğalgaz boru hattına dahil olan Batılı şirketlere, Ukrayna ve Orta Avrupa’nın etrafını sarma konusunda Rusya ile yaptıkları gizli anlaşma nedeniyle ve Batı Avrupa’nın Rusya doğal gazına bağlılığının artması pahasına yaptırım uygulamama kararı sadece Almanya’ya bir jest olarak okunabilir.

 

Bu nedenle 2021 Haziran NATO Zirvesi’nde soru, Almanya’nın bu jeste karşılık verip vermeyeceği olacaktır. Birleşik Devletler, Almanya, Fransa, Orta Avrupa ve Baltık Devletleri’nden müttefiklerin yanı sıra güney Avrupa ve İskandinavya üyeleri Rusya ile başa çıkma konusunda ortak bir değerlendirme, vizyon ve strateji belirlemek üzere anlaşmaya varabilecek midir?

 

Rusya’nın Avrupa’ya yönelik saldırgan tutumu tüm NATO ülkelerine oldukça ciddi ve doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Geri püskürtmeye yönelik ortak bir strateji belirlemenin zamanı çoktan geldi, hatta geçiyor.

 

Üç politika dönüştürücü olacaktır:

 

  • Çek Cumhuriyeti, yetki bölgesindeki Rusya diplomatlarının sayısını Çek Cumhuriyeti’nin Rusya’da bulunan diplomat sayısına göre sınırlama konusunda, yaygın bir teamül olan ancak yine de cesur bir adım attı. Tüm müttefikler bu temel diplomatik mütekabiliyet bildiriminde Çek Cumhuriyeti’ne katılacak mıdır?

  • Müttefikler Covid-19 sonrasının zorluklarına rağmen GSYİH’in yüzde 2’sini savunmaya ayırma taahhüdü kararlılığını sürdürecek midir?

  • NATO, Kuzey Atlantik Anlaşması’nın 10. maddesi uyarınca var olan politikasını, kendi değerlerini paylaşan ve ortak güvenliğe katkı sağlayabilecek tüm Avrupa demokrasilerine kapılarını açmak için tekrar teyit edecek midir? Ukrayna ve Gürcistan özellikle özgürlüğüne düşkün toplumlardır, sadece coğrafi olarak elverişsiz bir konumda bulunmaktadır. ABD’nin bunu teslim etmesi ne kadar zor olursa olsun, Tiflis ve Kiev’deki insanlar da Berlin, Paris ve Brüksel’deki insanların bir kuşak önce sahip olduğu güvenlik hakkı kadar güvenlik hakkına sahiptir. NATO nihayetinde bir “açık kapı” sözü vermeli ve bunu yerine getirmelidir.

 

14 Haziran’da gerçekleşecek NATO Zirvesi, Biden Yönetimi süresince NATO’nun geleceğini belirleyecektir. Merkezinde yenilenen bir ABD-Alman koalisyonuyla, Avrupa’nın geleceğini güvence altına almak için yeni ve cesur bir seyir belirleme şansı var. Şimdi bunu gerçekleştirme zamanı.

 

Bu yazı Cepa sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.

En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.