“Netanyahu, 40 Bin Filistinli Öldürüldüğü İçin mi Alkışlanıyor?”

Amerikan Kongresi’nde Netanyahu’yu ayakta alkışlamaları o kadar utanç verici ki nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum. Dünyanın en önemli parlamentosunun üyeleri Netanyahu’yu ne için alkışladılar? Sahi ne için? Çoğunluğu çocuk ve kadın 40 bin Filistinlinin öldürülmesi için mi? Gazze’nin yok edilmesi için mi? Ne için alkışladılar?

gideon levi

Mülakat: Dora Mengüç

 

İsrail kuvvetleri Han Yunus’un doğusuna doğru ilerlerken, savaş tüm şiddetiyle devam ederken, Gazze’de insanlar ölmeye devam ederken ABD Kongresi’nde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ayakta alkışlanıyordu. Netanyahu bir yandan rehinelerle ilgili anlaşma üzerine çalıştıklarını söyleyip bir yandan kendisini eleştirenleri İsrail düşmanı ilan ederken, savaş sonrası Gazze planının muğlak bir özetini yaparken siviller yine can veriyordu.

 

Perspektif, 300’üncü gününe yaklaşan Gazze Savaşı ile ilgili İsrail’in sıra dışı figürlerinden biriyle, gazeteci-yazar Gideon Levi ile konuştu. Levi, ülkenin önde gelen gazetelerinden Haaretz için yaklaşık 42 yıldır köşe yazıları kaleme alıyor. Yazıları Filistin topraklarındaki İsrail işgali ve insan hakları ihlallerine odaklanıyor. Üstelik mesele Levi’nin radarına yeni takılmış değil. Senelerdir sesini yükseltiyor, meramını makaleleri ve konuşmalarıyla duyurmaya çabalıyor. Bugün yaşananların tek bir hükümete, tek bir kişiye indirgenemeyeceğini; ortada İsrail devletiyle ilgili bir sorun olduğunu söylüyor. 

 

2021’de ülkesinin en prestijli gazetecilik nişanesi Sokolov Ödülü’nü kazanan Levi, 1974’te girdiği İsrail Savunma Kuvvetleri’nde ordu radyosu için muhabirlik yapmış; 1978-1982 seneleri arası İsrail İşçi Partisi lideri Şimon Peres’in hem yardımcısı hem sözcüsü olarak çalışmıştı. İsrail’de pek sevilmeyen bir isim Levi. Yıllar önce verdiği bir mülakatta bir zamanlar kendisinin de beyninin yıkandığını söylemişti. Uzun seneler evvel İsrail’in Batı Şeria’daki kontrol noktalarında Filistinli kadınlara yönelik kötü muamelesini devlet politikasının bir parçası değil, “istisnai” durum olarak tanımlamış olsa bile fikriyatını o düşün dünyasından “İsrail rejimi bütünüyle ırkçıdır” bakış açısına taşımış bir kişilik… Ödün vermeden işgal altındaki Filistin topraklarından tek taraflı çekilme yanlısı. Dün, “Hamas’ı eleştirmek yerine, çok daha büyük bir sorumluluğa sahip olan kendi hükümetimi eleştirmeyi tercih ederim” diyordu. Bakalım bugün hangi noktada duruyor?

 

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Kongresi karşısında konuştu, dakikalarca alkış aldı; Demokratlar ise büyük ölçüde bu konuşmayı protesto edip katılmadı. Netanyahu, dışarıdaki eylemcileri İsrail’in düşmanlarının “kullanışlı aptalları” olarak nitelendirdi, önce Biden’a selam yolladı, ardından Trump’a minnet mesajları gönderdi. Ülkesinde düşük popülaritesine rağmen, profilini “Washington koridorlarında hâlâ kabul gören bir devlet adamı” olarak bir kez daha çizmiş oldu. İsrail hükümetinin politikalarını eleştiren medyada, “ABD Kongresi’nde skandal görüntüler” gibi yorumlar okuyorum. Ancak bu görüntüler beni hiç şaşırtmıyor, iki ülke ilişkilerinin tam da özeti bu diyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?

 

Size katılıyorum. Amerikan Kongresi’nde gördüğümüz şey, Amerikan Kongresi’nin şimdiye kadar gördüğü en utanç verici oturumdu. Onu 55 kez ayakta alkışlamaları o kadar utanç verici ki nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum. Dünyanın en önemli parlamentosunun üyeleri Netanyahu’yu ne için alkışladılar? Sahi ne için? Çoğunluğu çocuk ve kadın 40 bin Filistinlinin öldürülmesi için mi? Gazze’nin yok edilmesi için mi? Ne için alkışladılar? Bunu kabul edemiyorum. Ne kadar aptal olabilirler ki şu anda hoş karşılanmaması gereken birini böyle karşılayıp alkışlıyorlar? Bu adam, dünyanın herhangi bir başkentinde nasıl birinci sınıf bir kabul görebilir? Ne kadar gerçeküstü olduğunu tarif edecek kelime inanın bulamıyorum.

 

NETANYAHU İSTİFA ETSE BİLE AYNI POLİTİKA DEVAM EDECEK

 

İsrailliler Gazze işgalini unuttu mu yoksa hep görmezden mi geldiler? Ülkenizde sol ve merkez partilerin tepkileri arasında esasen bir fark yok mu? Ya da açıkça sormak gerekirse bugün yaşananların tek sorumlusu ultra-nasyonalist ırkçılar mı? Tanık olduklarımız sadece 300 günlük bir mesele mi?

 

Bu konuda çok net olmalıyım. Netanyahu’nun istifa etmesi gerekiyor. Ama istifa ederse yerini alacak olanlar birçok açıdan farklı mı olacak? Yine aynı politikayı yürütecekler, aynı apartheid devam edecek, aynı işgal devam edecek ve hatta Gazze’deki savaş da devam edecek. İsrail’de Netanyahu’ya doğal bir alternatif yok. Bu çok bunaltıcı, çünkü Siyonist sol veya merkez, en nihayetinde neredeyse aynı meselelerde anlaşmış durumda. Bunu bir süre önce hepsinin Knesset’te (İsrail parlamentosu) Filistin devletine karşı oy kullandığını gördüğünüzde yaşadık. Sonuçta ne denebilir ki?!

 

SAVAŞ SADECE ABD GERÇEKTEN İSTEDİĞİNDE BİTER

 

Gazze’deki savaş 2 Ağustos’ta 300’üncü gününü dolduruyor, savaş ilk yılına yaklaşıyor. Peki nasıl bitecek? Kısa vadede bir ateşkes olasılığı var mı?

 

Amerikalılar istemedikçe bu ihtimali görmüyorum. Amerikalılar savaşı sona erdirmek istediklerini söylerken İsrail’e daha fazla cephane ve silah tedarik edip çok garip bir oyun oynuyorlar. Bu devam ettiği sürece, Netanyahu savaşa devam edecek. Bu, büyük ölçüde Washington’a bağlı. Washington sona ermesini istediği an, savaş birkaç gün içinde sona erecek.

 

ABD’de seçimler yaklaşıyor. Trump’ın iktidara gelmesi halinde ateşkes olasılığı artar mı?

 

Kimse bilmiyor ki! Bu, dramatik bir değişiklik veya mevcut durumun devamı olabilir. Trump’ın ne yapacağını kimse bilmiyor. Kamala Harris’in de ne yapacağını da kimse bilmiyor. 

 

Yerleşim birimlerinin Filistin arazisinde inşa edilmesini İsrail tarihinin en suçlu girişimi olarak nitelendirdiniz. Geçtiğimiz Aralık’ta sizinle konuştuğumda İsrail’de rejimin ırkçılığının Netanyahu’nun ötesine geçtiğini ve uluslararası hukukun İsrail’e uygulanmadığını söylediniz. Eğer isterseniz, bu nedenleri açıklayabilirsiniz. Ancak bu mutlak anlatının gölgesinde, tabuları kırarken İsrail’de nasıl yaşayabiliyorsunuz? Tepki görmüyor musunuz?

 

İsrail benim evim. Gidecek başka bir yerim yok, başka bir yere taşınmak istemiyorum. Buraya bağlıyım. Politikalarının çoğuna karşıyım. Ama iyi ya da kötü, burası benim ülkem…

 

SOYKIRIM, KİTLESEL KATLİAM; NE DERSENİZ DEYİN GERÇEKLER BAĞIRIYOR!

 

7 Ekim’e dönelim. Masum insanlar öldürüldü, birçok sivil rehin alındı. Peki daha sonra ne olduğunu düşünüyorsunuz? Filistinlilere karşı soykırım mı? Birkaç gün önce Haaretz’de yayımlanan bir makalenizde, alışılmış sarkastik üslubunuzla soykırım kavramının sadece İsrail’in kontrolünde olduğunu sorgulamıştınız. Bu konuda konuşmak ister misiniz?

 

Yaşananları tanımlamaya girmemize gerek olduğunu düşünmüyorum. Gerçekler bağırıyor ve gerçekler çok net. İsrail, son dokuz ayda Gazze’de, çoğu masum insan olmak üzere 40 bin Filistinliyi öldürdü. Bu bir gerçek. Buna soykırım, kitlesel öldürme ya da ne derseniz deyin. Gerçekler ortada ve net! İsrail, Gazze Şeridi’nin çoğunu yok etti. Bu bir gerçek. Bunu inkâr eden kimse yok. 7 Ekim’de yaşananlar bu durumu haklı çıkaramaz. Çünkü öldürülenlerin çoğu, şu anda acı çekenler, aç kalanlar, tıbbi yardım almadan ölenler, 7 Ekim ile hiçbir ilgisi olmayan kişiler…

 

HAMAS HALKINI FEDA ETTİ AMA FİLİSTİNLİLERİN ACISININ BİRİNCİL SEBEBİ İSRAİL’DİR

 

Son soru. Savaşta Hamas’ın sorumlulukları hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Hamas benim ilgi alanım değil. Hamas, köktenci bir örgüt. Hamas, halkını korumadan bu savaşa girdi. Bu benim görüşüme göre suçtur. Hastaneler ve sığınaklar hazırlamadan böyle bir operasyona gidemezsiniz. Hamas, halkını herhangi bir koruma olmadan feda etti. Bu bir suçtur. Gazze bu savaş sonrasında daha iyi bir yer olmayacak ve bu nedenle Filistin halkına hizmet etmiyor. Ve benim umurumda olan Hamas filan değil Gazze halkı. Onlar öncelikle İsrail yüzünden, ama ikincil olarak Hamas yüzünden hâlâ acı çekiyorlar.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.