Nükleer Silahlanma Yarışı Nereye Gidiyor?

Zaman içinde gelişen teknoloji nedeniyle bugün artık nükleer silahların etkisini hesaplamak bile ürkütücüdür. Devletler, nükleer silahlara milli güvenlik adına önem verirken, nükleer silah programlarının büyük ölçüde insan ölümüne sebep olma ihtimalini ve yıkıcı etkilerini göz ardı etmektedir. Yaşanan acı deneyimlere rağmen hala nükleer silahlara yönelik yaptırımların birçoğunda insan güvenliği faktörü öncelikli bir konu değildir.

Nükleer Silahlanma Yarışı Nereye Gidiyor?

Dünyanın COVID-19 salgını nedeniyle karantinada olduğu bu kritik günlerde nükleer silahlanma alanındaki gelişmeler hızla devam ediyor. Özellikle son dönemde ABD ile Rusya arasında restleşme konusu haline gelen nükleer silahlanma yarışı iyimser temennilerin aksine hız kesmiyor. 

 

Sivil toplum kuruluşları koalisyonu olan Nükleer Silahların Kaldırılması için Uluslararası Kampanya’nın (The International Campaign to Abolish Nuclear Weapons -ICAN-) geçtiğimiz ay yayınladığı raporda, sadece 2019 yılında 9 nükleer silahlı ülkenin 13 bini aşkın nükleer silaha 72.9 milyar dolar harcama yaptığını açıkladı.[1] ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa, Çin, Hindistan, İsrail, Kuzey Kore ve Pakistan’ın 2019’da yaptığı harcamaların incelendiği rapora göre, 2019’un her dakikasında 138,699 bin dolar harcama yapıldı ve harcamalar 2018’e kıyasla 7.1 milyar dolar artış gösterdi.[2]  Hiç de umut verici olmayan bu rakamlar, artan silah yarışını, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve nükleer silahsızlanmanın geleceğini büyük bir soru işaretine dönüştürüyor.

 

2019’da yaşanan artış, uluslararası siyasetin ve güvenliğin hali hazırda bulunduğu belirsizlik durumunu daha da derinleştirip küresel silahlanma yarışına ivme kazandırma eğilimi gösteriyor. Açık ki harcamaların artması; nükleer silahsızlanma, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve silah kontrolü alanlarında yapılan hem çok taraflı hem de ikili siyasi ve diplomatik çabaları olumsuz yönde etkileyecektir.

 

Yarışa, Yeni Başka Ülkeler de Katılabilir

 

Rapor’da belirtilen ülkeler arasında ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin 1970’de yürürlüğe giren ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesinde köşe taşı olan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın (NPT) 5 nükleer silahlı üye ülkesi. Anlaşma dahilindeki 5 ülke ‘nükleer silahlara sahip ülke’ olarak tanımlanıyor. Beş yılda bir yapılan gözden geçirme konferanslarında nükleer silaha sahip üye ülkelerin özellikle anlaşmanın 6. maddesi konusunda bir gelişme kaydedip kaydetmemesi en kritik tartışma konularından birisidir.

 

Nükleer silaha sahip olmayan dünyanın da beklentisi sınırlamaydı ama bu mümkün olamadığı gibi tersine eğilim güçlendi. Bu artış Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın 6. maddesinin amaçladığı nükleer silah yarışının “yakın tarihte durdurulması ve nükleer silahsızlanma” ve “genel ve tam silahsızlanma [3] ” kısmını uzun vadede belirsizliğe sürüklemektedir. 2014’te anlaşma için gerçekleştirilen Hazırlık Komitesi’nde -içerisinde bir kaç nükleer silaha sahip olmayan ülkeleri bulunduran- Yeni Gündem Koalisyon’u “…nükleer silah yarışının erken bir tarihte durması ve nükleer silahsızlanma hala uygulanmamıştır.”[4]  diyerek bu alandaki duraksamanın altını çizmiştir. 

 

2015’te gerçekleşen bir önceki Gözden Geçirme Konferansı sonunda nihai bir döküman üzerinde anlaşılamamış ve konferans başarısız olmuştu. Anlaşma içerisinde nükleer silahsızlanmada nükleer silahlı ülkeler tarafından herhangi bir ilerleme sağlanamaması hem derin bir tartışma ve kutuplaşmaya hem de nükleer silaha sahip olmayan ülkeler arasında bıkkınlığa sebep olmuştu. Nükleer silahlanma için harcamaların artması nükleer silahlı ülkelerin, bir kez daha silahsızlanma yönündeki talepleri umursamamayı başardığını gösteriyor.

 

Peki, daha ne kadar silahlanma? ICAN’in raporuna göre ABD 2019’da nükleer silahlara toplamda 35.4 milyar dolar, Çin 10.4 ve Rusya 8.5 milyar dolar harcamıştır [5] . Bu alandaki harcamaların artması nükleer caydırıcılığın bir politika olarak kullanılmasında nükleer silahlara verilen aşırı önemin altını çizmekle birlikte nükleer silahların caydırıcı gücünün gelecekte de kullanılmaya devam edileceğini göstermektedir. Güvenlik kavramının silahlanma ile ilişkilendirilmesi, devletler tarafından kitle imha silahları üzerine olan talebin devam etmesine sebep olurken nükleer silaha sahip ülke sayısının artması riskini de içermektedir.

 

2020’deki 10. Gözden Geçirme Konferansı COVID-19 salgını nedeniyle resmi olarak ileriki bir tarihe ertelenmiş olsa da gerçekleştiğinde ana konunun yine nükleer silahlara yapılan harcamalar olacağına şüphe yoktur. Nükleer silahlara sırasıyla 2019’da en çok harcamayı gerçekleştiren ABD, Çin, Birleşik Krallık, Rusya ve Fransa’nın yaptıkları harcamaların, silahsızlanma alanındaki sorumluluklarını ne derece etkileyeceği merak konusu olmaya devam edecektir. Tabii diğer üye ülkelerin beklentilerini ve tahammülsüzlüklerini nasıl karşılayacakları da. Anlaşmanın güçlendirilmesi ve üç önemli ayağı olan (1) nükleer silahların yayılmasını önleme, (2) silahsızlanma ve (3) nükleer enerjinin barışçıl amaçla kullanılması alanlarında ilerleme sağlanabilmesi için 5 nükleer silahlı ülkenin öz eleştiri yapması gerekmektedir. Öyle ki, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması uluslararası alanda yüksek sayıda üye ülkeye sahip olması ve tarihsel konumuyla önemli bir anlaşma fakat nükleer silahsızlanma alanında ilerleme katedilememesi anlaşmanın uzun vadedeki verimliliğini zedelemektedir.

 

Diğer taraftan, nükleer silahların yasaklanması alanında yeni bir anlaşma olan Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması (TPNW) 7 Temmuz 2017’de Birleşmiş Milletler’de kabul edildi ve 20 Eylül 2017’de BM Genel Sekreteri tarafından imzaya açıldı. Anlaşma yasal olarak 50 ülkenin imzalaması ve onaylamasından sonra yürürlüğe girecek ve şu an anlaşma 37 [6] taraf ülkeye sahip. Türkiye şu anda nükleer silahların yasaklanması anlaşmasının üye ülkeleri arasında bulunmamaktadır. Nükleer silahların ve kullanımının insani sonuçlarına vurgu yapan anlaşma bu alandaki tartışmaya uluslararası seviyede yeni bir hareket katmıştır.

 

Silah Kontrolü Çıkmazı

 

Nükleer silahlara ayrılan yatırımın artması şüphesiz ki küresel güvenlik problemini daha da kritik hale getirdi, Nükleer silahlar 20. yüz yılda özellikle Soğuk Savaş döneminin dengelerini belirleyip uluslararası siyaseti şekillendirdi. Uluslararası sistemde iki süper güç olarak ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki nükleer silahlar üstündeki güç yarışı bu dönemin temel faktörlerinden biri oldu ve bu iki ülke arasındaki siyasi ve ideolojik gerilim silahlanma yarışındaki rekabeti alevlendirdi. Bu sebeple, Soğuk Savaş dönemini mercek altına aldığımızda nükleer silahsızlanmadan çok silah yarışının önde olduğu söylenebilir. Yüzde 53’ü ABD’ye, yüzde 44’ü Sovyetler Birliği’ne (Rusya) ve sadece yüzde 3’ü nükleer cephaneliğe sahip diğer 7 ülkeye ait olmak üzere 1945’ten beri 125,000’den fazla nükleer savaş başlıkları inşa edildi.[7] 1986’da en üst seviyeye ulaşmasından sonra, dünya çapında nükleer silahların seviyesi inişe geçti.[8]

 

1987’de Soğuk Savaş’ın son yıllarında Sovyetler Birliği -Rusya- ve ABD arasında Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF) imzalandı. INF Anlaşması’nın sonucu olarak, ABD ve Rusya toplamda 2,692 bin kısa-, orta- ve orta menzilli füzeleri imha etmişti[9] The Federation of American Scientist’in araştırmalarına göre ABD ve Rusya bütün nükleer başlıkların yüzde 91’ine sahiptir.[10]  Bu sebeple iki ülke arasında INF Anlaşması’nda köprülerin atılması ve ABD’nin Rusya’nın anlaşmayı ihlal ettiğini belirtmesi gerekçesi ile anlaşmadan çekilmesi nükleer silah kontolünün geleceği için şok etkisi yaratmıştı. ABD ve Rusya’nın nükleer silahlarını azaltma temposu önceki on yıla kıyasla yavaşladı ve iki ülke de nükleer güçlerinde daha fazla azaltma yapma taahhüdünde bulunmadı.[11]

 

Silah kontrol alanında ABD ve Rusya’nın ikili anlaşmasına bir başka örnek olarak 2011’de yürürlüğe giren ve dünyanın en büyük nükleer silah deposuna sahip iki ülke üzerinde sınırlayıcı güce sahip tek anlaşma olan New START (Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması) akla gelmektedir. Rusya New START Anlaşması’nı uzatmaya hazır olduğunu belirtirken [12]  ABD tarafından net bir cevap gelmedi. Diğer taraftan ABD Başkan’ı Donald Trump, gelecek on yılda stoğunu iki katına çıkarması beklenen Çin’in de nükleer silah kontrolü anlaşmasını imzalaması gerektiğini düşünüyor.[13] 

 

New START Anlaşması 2021 yılı Şubat ayında sona erecek ABD ve Rusya tarafından uzatılmadığı senaryoda iki ülke üzerinde uluslararası alanda silah kontrolünü sağlayacak bir mekanizma kalmayacaktır. Elbette ki dünya genelinde ve diğer nükleer silahlı ülkelere kıyasla en çok nükleer silah stokuna sahip bu iki gücün kontrolden muaf ve en azından birbirlerini denetleyemeyecek olmaları endişeyi daha da arttıracaktır. Bu yönüyle New START Anlaşması’nın uzatılıp uzatılmama kararı küresel planda silah kontrolünün kaderi için belirleyici olacaktır. Anlaşmanın Washington ve Moskova tarafından uzatılması son dönemde yaşanan olumsuz gelişmelere bakıldığında uluslararası güvenlik açısından yetersiz de olsa olumlu bir adım olabilir. Anlaşmanın uzatılmaması durumunda ise iki ülke arasındaki silah kontrol rejimi büyük bir yıkıma uğrayabilir.

 

Nükleer silahlı ülkeler silahlarını gelişmiş teknolojiler ile modernleştirme için programlarını sürdürme sürecindeler. Artan bütçeler sadece yeni silah üretimi için değil, mevcut nükleer silahların modernleştirilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. Trump yönetimi 2021 mali yılında savunma ve enerji bölümlerinin ABD nükleer sevk sistemleri, savaş başlıkları ve savaş başlıklarının destekleyici altyapısını sürdürmek ve modernleştirmek için 44.5 milyar dolar talep ediyor.[14]

 

Rusya ve ABD arasındaki anlaşmazlıklar iki ülkenin nükleer silahlanma alanındaki projelerinde etkili bir unsur olmuştur. Rusya, Sovyet dönemi silahlarını daha yeni sistemlerle değiştirmek için, stratejik ve stratejik olmayan nükleer güçlerinin on yıllardır süren modernizasyonunun ortasında.[15] Buna ek olarak, 2020 itibariyle Rusya yaklaşık olarak 4,310 nükleer savaş başlığı stoğuna sahip.[16] Nükleer silahların daha da azaltılmasında Rusya’nın ciddi bir girşiminde bulunmaması bu alanda aşılması zor olan bir engel oluşturmaktadır. Diğer taraftan Çin’e baktığımızda, 2019’daki araştırmalara göre yaklaşık olarak 290 nükleer silah stokuna sahip olan Çin ayrıca 1980’lerde başlatmış olduğu nükleer silah yenileştirme programına devam etmekte[17]. 

 

ABD ve Rusya’dan sonraki en büyük nükleer güç olan Çin’in silah kontrolü ve nükleer silahsızlanma alanında ki rolü en az diğer iki ülke kadar kritik. Uluslararası mecrada silah kontrolü alanının dengesini kaybettiği bu süreçte sadece ABD ve Rusya’yı kapsayan değil aynı zamanda Çin gibi nükleer güce sahip diğer ülkelerin de gelecekte oluşturulacak yeni silah kontrol anlaşmalarına dahil olması gerekmektedir. Bu bağlamda, Çin’in yumuşak güç kullanarak uluslararası platformda izlediği sakin profil silah kontrolü alanında şu ana kadar bir girişim göstermemesini de beraberinde getirmiştir. Ülkelerin diğer alanlara kıyasla nükleer silahlarının gelişimi ve modernleşmesi alanlarında ayırdıkları bütçeler bu bağlamda kritik bir noktayı işaret etmektedir. Diğer taraftan nükleer silahsızlanma ve bu silahların yayılmasının önlenmesinde tek taraflı olmaktan ziyade ancak toplu bir girişim ile gerçekci bir şekilde ilerleme katedilebilir.

 

Daha Fazla Duyarlılığı Hak Eden Bir Konu

 

Bu alanda ele alınması gereken bir başka konu da nükleer silahların insanlar üzerinde oluşturabileceği somut etkidir. Tek bir nükleer silahın bile milyonlarca kişiyi kısa sürede öldürebileceğini, bu silahların birkaç saniye içinde bıraktığı ani radyoaktif kalıntıları ve yıkıcı ve tehlikeli etkisinin uzun vadede gelecek nesillere bırakacağı biyolojik izleri daha fazla konuşulmayı ve araştırma konusu olmayı hak ediyor. Nükleer silahların yaklaşık olarak % 85’i hava patlaması (sarsılma) ve termal enerji (sıcaklık) üretir; enerjinin kalan % 15’i çeşitli radyasyon türleri olarak bırakılır.[18] Nükleer silahlanma harcamalarının artmaya devam etmesi insan güvenliğini ciddi ölçüde ikinci plana atmaktadır. 

 

Sadece Hiroşima ve Nagazaki örnekleri bugün bile bizlere birçok şey anlatmaktadır. 6 Ağustos 1945’te ABD’nin Enola Gay ismindeki B-29 bombardıman uçağının Little Boy bombasını Hiroşima’ya ve üç gün sonra da 9 Ağustos 1945’te B-29 Bock’s Car ile Fat Man bombasını Nagazaki’ye bırakması insanlık tarihin iki kara ve yıkıcı olayıdır. Kurtulanlar arasında artan kanser ve kronik hastalık oranları ile birlikte Hiroşima’da 1945’in sonuna kadar hesaplanmış ölü sayısı 140,000’dir diğer taraftan Nagazaki’de patlayan bomba 74,000 kişiyi öldürmüştür.[19] Nükleer silah yatırımı, üretimi, ve olan silahların modernleştirilmesinde bu gibi dramatik örnekler gözardı ediliyor. Daha yakın bir tarihte, 1986’da Çernobil nükleer güç santralinde test sonucunda kontrolden çıkması ile 4. reaktördeki patlama sonucu oluşan facia kısa bir süre içerisinde atmosfere büyük ölçüde radyasyon yayıp etkisini günümüzde hala göstermektedir.

 

Zaman içinde gelişen teknoloji nedeniyle bugün artık nükleer silahların etkisini hesaplamak bile ürkütücüdür. Devletlerin nükleer silah üretmesi ve bu silahlara milli güvenlik için verdiği önem karşısında, nükleer silah programlarının, testinin ve kullanımının yıkıcı ve uzun vadede büyük ölçüde insan ölümüne sebep olma faktörü göz ardı edilmektedir. Yaşanan acı deneyimlere rağmen hala nükleer silahlara yönelik yaptırımların birçoğunda insan güvenliği faktörü öncelikli bir konu değildir.

Bu bağlamda nükleer silahlara artan yatırım ve silahlanma yarışındaki talep, bölgesel veya küresel ölçüde yapılacak nükleer silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasını önleme çalışmalarında atılabilecek adımlar için engel oluşturmaktadır. Yatırım ve harcamalar arttıkça geri dönüş zorlaşmaktadır. Bununla birlikte nükleer silahlara kaynak aktarılmaya devam edildikçe küresel karamsarlık da artmaktadır. [20]

 

Nükleer silahsızlanma ve silahların yayılmasının önlenmesi yoğun diplomatik çalışma ve siyasi adım gerektiren alanlardır. Artan silah yatırımı ve silahlanma yarışına rağmen nükleer silahsızlanma ve silahların yayılmasının önlenmesi alanlarında uzun vadede hedeflenen gerçekçi ve iyimser çalışmalar mevcut umutsuzluk içerisinde etkisini kaybetmemelidir. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın (NPT) gelecek konferansından nükleer silahların azaltılması üzerine işleme geçmesi umut edinilen süreç için güçlü adımlar bekleniyor. 

 

Silahlanma yarışı ve nükleer silahlara artan istek devam ederken başta ABD, Rusya ve Çin olmak üzere bütün nükleer silahlı ülkelere fazlasıyla sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluk sadece nükleer silaha sahip ülkelere kalmamakla birlikte, uluslararası seviyede bu alandaki sivil toplum kuruluşlarına da büyük bir görev düşmektedir. Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması (TPNW) gibi anlaşmalar uluslararası seviyede etkisini arttırırken, silahlanmanın azaltılması sürecinin etkili devam etmesinde, nükleer silah kullanımının insani boyuttaki etkisi uluslararası platformda daha çok vurgulanmalı ve hatırlatılmalıdır. Bütün bu tabloda etkili yol olarak uluslararası toplumun farkındalığını arttırmak ve kitle imha silahlarının yayılmasını önleme için uluslararası işbirliğinin yeniden güçlendirilmesi olacaktır.

_______

[1] “Enough is Enough: 2019 Global Nuclear Weapons Spending.” (Mayıs 2020). The International Campaign to Abolish Nuclear Weapons (ICAN). s.

 

3. https://www.icanw.org/report_73_billion_nuclear_weapons_spending_2020.

[2] Ibid.

[3] “Text of the Treaty,” Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons (NPT). United Nationshttps://www.un.org/disarmament/wmd/nuclear/npt/text/

[4] Preparatory Committee for the 2015 Review Conference of the Parties to the Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons, “Article VI of the Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons,” Working paper submitted by Ireland on behalf of the New Agenda Coalition (Brazil, Egypt, Ireland, Mexico, New Zealan and South Africa), (28 Nisan-9 Mayıs 2014). United Nationshttps://undocs.org/NPT/CONF.2015/PC.III/WP.18.

[5] “Enough is Enough: 2019 Global Nuclear Weapons Spending.” (Mayıs 2020). The International Campaign to Abolish Nuclear Weapons (ICAN).s.5.,8.&9. https://www.icanw.org/report_73_billion_nuclear_weapons_spending_2020.

 

[6] “Signature and ratification status,” The Treaty on the Prohibition of Nuclear Weapons, ICANhttps://www.icanw.org/signature_and_ratification_status.

 

[7] Kristensen, M. Hans & Norris, S. Robert, (2013)“Global nuclear weapons inventories, 1945-2013,” Bulletin of the Atomic Scientists, 69:5, s.77, https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1177/0096340213501363.

 

[8] Ibid.

 

[9] “The Intermediate-Range Nuclear Forces (INF) Treaty at a Glance,” Arms Control Association, Ağustos 2019, https://www.armscontrol.org/factsheets/INFtreaty.

[10] Kristensen, M. Hans & Korda, Matt. “Status of World Nuclear Forces,” Federation of American Scientists, Nisan 2020, https://fas.org/issues/nuclear-weapons/status-world-nuclear-forces/.

[11] “SIPRI Yearbook 2019 Armaments, Disarmaments and International Security,” Summary. Stockholm International Peace Research Institute, s.

10. https://www.sipri.org/sites/default/files/2019-08/yb19_summary_eng_1.pdf.

[12] “Putin says Russia ready to extend New START nuclear arms treaty,” (Aralik 5, 2019). Reutershttps://www.reuters.com/article/us-russia-usa-missiles/putin-says-russia-ready-to-extend-new-start-nuclear-arms-treaty-idUSKBN1Y923K.

[13] Riechmann, Deb,“The Only Remaning U.S.-Russia Nuclear Arms Control Pact Is Set to Expire Next Year,” (Mayıs 23, 2020). TIMEhttps://time.com/5841857/us-russia-new-strategic-arms-reduction-treaty-expire/.

[14] Reif, Kingston, “U.S. Nuclear Budget Skyrockets,” Arms Control Today. (Mart 2020). Arms Control Association. https://www.armscontrol.org/act/2020-03/news/us-nuclear-budget-skyrockets.

 

[15] Kristensen, M. Hans & Korda, Matt., “Russian nuclear forces, 2020,” (2020) Bulletin of the Atomic Scientists, 76:2, s. 102, https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/00963402.2020.1728985.

 

[16] Ibid.

 

[17] Kristensen, M. Hans & Korda, Matt., “Chinese nuclear forces, 2019,” (2019) Bulletin of the Atomic Scientists, 75:4, s. 171, https://www.tandfonline.com/doi/pdf/10.1080/00963402.2019.1628511?needAccess=true.

[18] Siracusa M. Joseph, Nuclear Weapons A Very Short Introduction. Oxford University. 2.Baskı. (United Kingdom: Oxford University Press, 2015), s.6.

[19] “Hiroshima and Nagasaki bombings,” The International Campaign to Abolish Nuclear Weapons (ICAN)https://www.icanw.org/hiroshima_and_nagasaki_bombings.

 

[20] “Enough is Enough: 2019 Global Nuclear Weapons Spending.” (Mayıs 2020). The International Campaign to Abolish Nuclear Weapons (ICAN). https://www.icanw.org/report_73_billion_nuclear_weapons_spending_2020.

En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.