Okulları Yeniden Açmak: Ne Zaman, Nerede ve Nasıl?
Temel hedef çocukların menfaatlerini en iyi şekilde korumaktır. Amacımız okulları daha iyi, sağlıklı ve güvenli olacak şekilde açmaktır. Ve bu, daha kapsayıcı, tüm çocukların öğrenimini destekleyen ve gelecek krizlere karşı daha dirençli eğitim sistemleri inşa etmek için bir fırsattır. Bu fırsattan istifade etmeliyiz.
- STEFANIA GIANNINI & ROBERT JENKINS & JAIME SAAVEDRA
- 2 Eylül 2020

Okulların ne zaman ve nasıl açılacağı bugün siyasi gündemler içindeki en zor ve en hassas kararlardan biri. Okulları yeniden açmak güvenli mi yoksa enfeksiyonları yeniden arttırma riski var mı? Çocukların zihin sağlığı ve genç çocukların sosyal gelişimi için ne gibi sonuçları var? Uzaktan eğitim gören öğrenciler gerçekten öğreniyor mu? Ve zamanı geldiğinde okullar öğrencilerin geri dönüşünü nasıl sağlayacak ve okulların kapalı olduğu dönemde geri kalanlara nasıl yardımcı olacak?
Bu karar karmaşık çünkü pandemi doğrusal olmayan bir tarzda evrilmeye devam ediyor. Bulaştırma riskleri hakkındaki kanıtlar yetersiz. Her yerde tecritler kademeli olarak kaldırılacak ama akıllarda sürecin nasıl yönetileceğine dair birçok soru olacak. Bunun başlıca nedeni virüsün henüz bilmediğimiz birçok özelliğinin olması. Ancak mevcut belirsizlikler altında bile hükümetler gerekli koruyucu tedbirleri alarak okulların başarılı bir şekilde yeniden açılmasını bekleyip hazırlık yapabilir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres yakın zamanda hükümetlere ve bağışçılara en dışlanmış olanlar dahil tüm çocuklar için eğitimi önceleme çağrısında bulundu. Uzaktan öğrenimi güçlendirip okulların yeniden açılmasını sağlamada hükümetleri desteklemek amacıyla Küresel Eğitim Koalisyonu kuruldu.
Bekleneceği üzere, okul takvimi ne kadar çok aksarsa öğrenme kaybı da o kadar büyük olur. Dolayısıyla okullar ne kadar erken açılırsa milyonlarca çocuğun öğrenim serüveni ve mutluluğuna yönelik uzun vadeli riskler de o kadar az olur. Okulların uzun süre kapalı kalmasının eşitsizlikleri artıracağı, öğrenme krizini derinleştireceği ve en savunmasız çocukları daha yüksek sömürülme risklerine maruz bırakacağından endişe ediyoruz. Diğer krizlerden biliyoruz ki dışlanmış çocuklar okul dışında ne kadar çok kalırsa geri dönme ihtimalleri o kadar azalır. Batı Afrika’daki Ebola krizinden sonra cinsel sömürü ve ergen hamilelik oranlarında artış gördük–ki bu da kız çocuklarının özellikle okulların kapalı olduğu zamanlarda daha fazla risk altında olduğunu gösteriyor.
Okullar sadece öğrenim mekanları değil. En dezavantajlı gruplar için hayati önemi olan sosyal koruma, beslenme, sağlık ve duygusal destek sağlarlar ve bu düşük gelirliden yüksek gelirliye tüm ülkeler için geçerlidir. Dünya Gıda Programı tahminlerine göre okulların kapanması sonucu 370 milyon çocuk okul yemeklerinden mahrum kaldı. Dünya öğrencilerinin yarısının evinde bilgisayar olmadığı için bu dönemde öğrenim kaybı yaşanması neredeyse kaçınılmaz. Bu kaybın yüksekliği yaygın kullanılan alternatif kanalların etkisine bağlı olacak. Ama her halükarda tam telafi sağlanamayacak. Buna arkadaş ve öğretmenlerde uzak kalma, anksiyete, yerinden olma ve en kötü durumlarda sevdiklerinin ölüm ihtimali eklenince okulların kapalı kalmasının psikolojik bilançosu günden güne artıyor.
Bu basit bir fayda-zarar değerlendirmesi meselesi değil. Mutlak öncelik çocuklar ve öğretim personeli dahil toplulukların hayat ve refahını korumaktır. Tarihler henüz açıklanamasa bile okulları yeniden açma planları şimdi başlamalı.
Ebeveyn, öğretmen, öğrenci ve daha geniş anlamda halklarla danışma ve iletişim kaygıları anlayıp çözmede elzem. Bu da bilgilendirme politikaları, finansman ve operasyonel tedbirler için ön şart olan okulların yeniden açılmasına güven duyulup destek verilmesini sağlar. Kritik mesaj, bu kararların bağlama göre değişeceği ve okulların enfeksiyon bulaştırma risklerini azaltma ve sağlıklı davranışları teşvik etme kapasitelerine bağlı olduğudur. Değerlendirilmesi gereken kritik şartlar arasında el yıkama için temiz su ve sabuna erişim ile sosyal mesafe protokolleri bulunuyor. Güvenlik iki kademeli eğitim, alt sınıfları veya özel hedef gruplarına öncelik verme veya karma bir öğrenim yaklaşımıyla devam etme üzerinden mekandaki öğrenci sayısını azaltmak anlamına da gelebilir.
Güvenlikten sonra okulların kapalı olduğu dönemin öğrenim sonuçlarını değerlendirme, çocukların sosyal ve duygusal sağlığını temin etme, takviye eğitim yaklaşımlarıyla eşitsizlikleri giderme yollarına başvurma gibi tedbirlerle öğrenimi geri kazanma sürecine odaklanmak gerekir. Öğretmenlere ve mesleki gelişimlerine destek başarı için elzem olacak.
Bu küresel kriz esnasında okulları yeniden açmak normale dönmek değil. İşleri sadece farklı değil daha iyi şekilde yapmalıyız. En dışlanmış öğrenciler uzaktan öğretim modellerinde en çok geri kalma riski yaşayanlar olduğu gibi okula dönüş stratejilerinin de önceliği olmalılar. Okullar erken davranarak onları geri getirip destek vermek zorunda. Buna esnek öğrenim yaklaşımları ile daha önce okula gidememiş çocuklar, yerinden edilmiş göçmen çocuklar, azınlıklar ve diğer dışlanmış grupların eğitime erişimini sağlamaya yönelik uygulamaları gerektirebilir. Eğitime erişimlerini engelleyen yaftalanma ve ayrımcı okula dönüş yasalarıyla karşı karşıya kalabilecek kızların ve genç annelerin özellikle zor durumda olduğunu kabul etmeyi gerekli kılacaktır. Uzun süre okuldan uzak kalmış bazı öğrencilerin, özellikle de ikinci kademe (ortaöğretim) öğrencilerinin bir daha okula dönememe riskleri çok yüksek. Bu riskin en çok risk altında olanlara yönelik iletişim kampanyaları, aileler ve topluluklarla temasa geçme veya burs verme gibi aktif kamu politikalarıyla azaltılabilir.
Dünya Bankasının pandeminin eğitim ve politika tepkileri üzerindeki etkisine dair raporunda tartışıldığı üzere yeni normale ulaşmak için inovasyonlardan faydalanıp benzeri görülmemiş ölçekte teknoloji kullanımından önemli dersler çıkarmalıyız. Bu da öğrenme krizini çözüp daha kapsayıcı ve yaratıcı öğrenme modelleri sunmak için yeni pedagojiler kullanmakta bir dönüm noktası olabilir. Şimdi daha iyi inşa etme, eğitim sistemlerini daha kapsayıcı ve gelecekte olabilecek, (iklimle ilgili olanlar dahil) krizlerle yüzleşip başa çıkmaya hazır hale getirme zamanı. Şimdi her zamankinden daha fazla eğitimi -ve eğitim bütçelerini- pandeminin sosyo-ekonomik yansımalarından korumamız gerekiyor.
Okulların zamanında ve güvenli bir şekilde yeniden açılması ve her çocuğun eğitim hakkının korunması konusunda aynı hedefleri benimsediğimiz için UNICEF, UNESCO, Dünya Gıda Programı ve Dünya Bankası olarak ulusal ve yerel yetkililere çocukları okula döndüklerinde güvende tutmaya yönelik pratik tavsiyeler öneren bir kılavuz hazırlamak için güçlerimizi birleştirdik. Bu kapsamda Okulları Yeniden Açma Çerçevesi; politika yapıcılar ve planlamacılara bu deneyimi öğrenci, öğretmen, müdür, ebeveyn ve daha geniş anlamda toplumlar için başarılı kılacak tüm faktörleri vurgulayan esnek bir araç olarak tasarlandı.
Temel hedef çocukların menfaatlerini en iyi şekilde korumaktır. Amacımız okulları daha iyi, sağlıklı ve güvenli olacak şekilde açmaktır. Ve bu, daha kapsayıcı, tüm çocukların öğrenimini destekleyen ve gelecek krizlere karşı daha dirençli eğitim sistemleri inşa etmek için bir fırsattır. Bu fırsattan istifade etmeliyiz.
Bu yazı, Stefania Giannini (UNESCO Eğitimden Sorumlu Genel Direktör Yardımcısı), Robert Jenkins (UNICEF Direktör Yardımcısı ve Eğitim Başkanı) ile Jaime Saavedra (Dünya Bankası Eğitimden Sorumlu Küresel Direktör) tarafından ortak kaleme alınmıştır. 13 Mayıs 2020 tarihinde UNESCO sitesinde yayınlanmış olup Mustafa Kaymaz tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

STEFANIA GIANNINI & ROBERT JENKINS & JAIME SAAVEDRA
