Putin’in Ukrayna’daki Seçenekleri Tükeniyor
Oynadığı kumarın bedeli giderek daha da ağırlaşırken, Putin savaş hedeflerinden hiçbirine ulaşmaya yakın değil. Elbette başlangıçtaki hedeflerinden bazılarına ulaşmanın hâlâ mümkün olduğuna inanabilir ya da Ukrayna’nın bu savaştan umabileceği en iyi şeyin askeri bir açmaz olduğuna ikna olan Batı’daki analistlerden biraz teselli bulabilir. Ancak Rus lider hiçbir zaman bir açmazla tatmin olacak gibi görünmedi. Kendisini tam olarak galip gelmiş bir lider olarak gösterilebileceği bir çözüm istiyor.
Hükümetler, toprak fethetmekten düşman bir devletin rejimini değiştirmeye ya da kuşatılmış bir müttefiki desteklemeye kadar, çeşitli hedefler doğrultusunda savaş başlatır. Bir savaş başladığında da riskler artar. Savaşın paradokslarından biri, asıl hedeflenenden giderek uzaklaşılması ya da hedeflerin bir kenara bırakılması durumunda dahi kaybeden görünmeme gerekliliğinin giderek daha önemli hale gelmesidir. Aslında bu öyle önemlidir ki, artık kazanmak mümkün olmasa bile, hükümetler ısrarla yenilmediklerini göstermeye çalışmayı sürdürürler.
Kaybetmekle ilgili sorun, hedeflere ulaşamamanın ya da küçük bir kazanım için dökülen kan ve saçılan servetin hesabını vermek zorunda kalmanın ötesindedir: Kaybetmek, hükümetin bilgeliğine ve yetkinliğine şüphe düşürür. Savaşta başarısız olması bir hükümetin düşmesine neden olabilir. Hükümetlerin savaşmayı sürdürmelerinin nedeni de genellikle budur: Yenilginin kabulü iktidarı elde tutmayı daha da zorlaştırabilir.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşta tüm bu dinamikler açıkça görülmektedir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hedeflerini Ukrayna’nın “Nazilerden arındırılması” ve “silahsızlandırılması” olarak ortaya koydu. İlk hedefiyle olasılıkla rejim değişikliğini kastediyordu ki öyleyse savaşın başarısız olduğu açık. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski hiç olmadığı kadar güçlü konumda. Silahsızlandırma konusuna gelince, Ukrayna Avrupa’nın en militer ülkesi olma yolunda ilerliyor. Putin’in, adına harekete geçtiği iddiasında bulunduğu Ukrayna’daki Rusça konuşan nüfusun pek çoğu artık Ukraynaca konuşmayı tercih ediyor. Donbas’ın Rusça konuşulan bölgeleriyse yıkıcı savaş nedeniyle harap oldu, sanayisizleşti ve nüfusu azaldı.
Rus güçleri, Putin’in Eylül 2022’de Rusya için talep ettiği dört oblast ya da idari bölgeden (Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporizhzhia) hiçbirini tam olarak kontrol altına alamadı. Geniş çaplı işgalin ardından, başlarda ele geçirilen toprakların çoğundan vazgeçildi ve Ukrayna’nın taarruzu sürdükçe yavaş yavaş da olsa daha fazlası kaybediliyor. Şubat 2022’den önce Rusya, Ukrayna’nın Kırım’ın yasadışı ilhakına karşı koyamayacağından emin sayılırdı. Şimdiyse Rusya’nın yarımadayı elinde tutabileceği bile kesin değil. Ukrayna hâlâ verdiği savaşın hedeflerine (işgal altındaki tüm toprakların işgalden kurtarılması ve 1991’de oluşturulan sınırların yeniden tesis edilmesi) ulaşabileceğini düşünüyor. Ukrayna hâlihazırdaki taarruzunun hızını kesse dahi Rusya şimdilik avantajı ele geçirecek ve daha fazla toprak alacak savaş gücünden yoksun.
Oynadığı kumarın bedeli giderek daha da ağırlaşırken, Putin savaş hedeflerinden hiçbirine ulaşmaya yakın değil. Elbette başlangıçtaki hedeflerinden en azından bazılarına ulaşmanın hâlâ mümkün olduğuna inanabilir ya da Ukrayna’nın bu savaştan umabileceği en iyi şeyin askeri bir açmaz olduğuna ikna olan Batı’daki analistlerden biraz teselli bulabilir. Ancak Rus lider hiçbir zaman bir açmazla tatmin olacak gibi görünmedi. Kendisini tam olarak galip gelmiş bir lider olarak gösterilebileceği bir çözüm istiyor. Kendinden yana muhatapları, mesela Afrika’dan olanlar, müzakereye yanaşıp yanaşmayacağını sorduğunda, hâlâ Ukrayna’nın dört oblastın ilhakını tanımasını istiyor ki bu Kiev’in Moskova’ya daha fazla toprak teslim etmesini gerektirir. Böyle bir şey olmayacağı da açık.
Putin’in mevcut pozisyonlar temelinde bir ateşkesi kabul etmesi, Kırım’a yönelik tehdidi hafifletecek ve Rusya’nın Ukrayna topraklarının hâlâ oldukça büyük bir bölümünü işgal etmesine izin verecektir. Yine de bu, Putin’in hedeflerinin hiçbirine ulaşamadığının da teyidi olacaktır. Ateşkes görüşmeleri Rus güçlerinin ele geçirdikleri toprakların bir kısmını terk etmeleri yönünde bir baskıya yol açarsa bu durum daha da belirgin hale gelecektir. Kendine düşman bir nüfus barındıran Ukrayna toprakları, devasa yeniden inşa faturaları ve mağlup olmamış bir Ukrayna ile uzun cephe hatları arasında sıkışıp kalmak, büyük bir kazanım gibi görünmeyecektir; özellikle de Rus güçlerinin verdiği çok sayıda kayıp, Rus ordusunun aşağılanması, tükenen Rus ekonomisi ve Rusya’nın büyük ve etkili bir güç olarak duruşuna vurulan darbe göz önünde bulundurulduğunda. Çatışmalar durduğunda, askerler evlerine dönmeye başlar başlamaz ulusal bir hesaplaşma yaşanacak ve bu da Putin’e hiç de iyi yansımayacaktır.
Ancak şimdi Putin daha da rahatsız edici bir olasılıkla yüzleşmek zorunda. Diyelim ki hesaplaşma ertelenemiyor ve savaşın kesin olarak sona ermesinden önce geliyor, sonra değil. Tüm eğilimler (askeri, ekonomik, diplomatik) yanlış yöne işaret etmeye devam ediyor ve Putin’in durumun nasıl kurtarılabileceğine dair ikna edici bir açıklaması yok. Rusya Devlet Başkanı hiçbir iyi seçeneğin bulunmadığı bir köşeye sıkışmış olduğunu düşünüyor. Belki de hesaplaşmanın başladığının farkına varmıştır çoktan.
Zaruri Kurgular
Rus elitleri savaşın korkunç bir hata olduğunu ve kötüye gittiğini çok iyi biliyor. Bu konuda fazla bir şey yapma eğiliminde değiller, çünkü Putin’den ve onun olmadığı kaotik bir dünyadan korkuyorlar. Tüm bu ilave strese rağmen, sistemin bir şekilde işleyebileceğine ve ülkenin bunu atlatacağına inanacak kadar vatanseverler. Hatanın boyutlarının kaçınılmaz bir halde büyüdüğü, itirazların en çok görüldüğü yer cephedir. Paralı asker grubu Wagner’in kısa süren isyanı, lideri Yevgeni Prigojin’in iş modelini Savunma Bakanlığı’ndan koruma isteği ile ilgiliydi. Ancak Prigojin aynı zamanda Rusya’nın yüksek komuta kademesine ve onun yaratıcı olmayan stratejisine, savurgan taktiklerine ve yolsuz uygulamalarına karşı daha geniş bir memnuniyetsizlikten de besleniyordu.
Prigojin, henüz hayatını ya da özgürlüğünü kaybetmemiş olsa da, anlık güç mücadelesini, silahlarını ve işini kaybetti. Putin eski sırdaşıyla ilgilenirken, zayıflıktan çok kırılganlık gösterdi. Sonuç, Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun ya da üst düzey komutan Valery Gerasimov’un, beceriksizlikleri ve komuta kademesindeki destek kaybına rağmen, görevlerinden alınmasını çok daha zor hale getirdi. Ancak sadakat her şeyden önce gelir. Prigojin ile yakın ilişkide olan askeri yetkililer kenara atıldı.
Bu arada Gerasimov, kendi ifadesiyle “sırtından bıçaklanan” birliklerine dayatılan koşullardan ağır bir şekilde yakınan 58. Birleşik Silahlar Hava Savunma Ordusu Komutanı Tümgeneral Ivan Popov’u görevden aldı. Popov’un dile getirdiği şikâyetler yaygın olarak paylaşılıyor ve Ukrayna, özellikle Rus ikmalini aksatmaya devam ederse şikâyetler ortadan kalkmayacak ve Rus komutanların bu şikâyetleri gidermek için ne yapabilecekleri de belli değil. Rusya’nın Ukrayna güçlerinin ilerleyişine verdiği yanıt, her şeyi karşı saldırıya taşımak oldu. Bu durum bazı yoğun çatışmalara ve zaman zaman başarılara yol açsa da Ukrayna ordusu ilk baştaki başarısızlıklarından sonra duruma uyum sağladı ve inisiyatifi ele alarak daha büyük bir hareket gücü kazanmaya devam etti.
Bu gelişmeler cephedeki güçlerin moralini bozarken, seçkinlerin güvenini sarsıyor ve hatta Putin’in konumunu da zedeliyor. Rusya’nın geçmişte yaşadığı başarısızlıklar ya da en azından gizlenemeyecek boyutta olanlar, Rus stratejisinde büyük değişimlere yol açtı. Kiev’e yönelik ilk savaşın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, Donbas’a yeniden odaklanıldı. Ukrayna’nın Eylül 2022’de Kharkiv’e ulaşmasının ardından, Moskova daha iddialı savaş hedefleri ile (topyekûn seferberlik ve Ukrayna’nın kritik altyapısına yönelik bir bombardıman harekâtı) el yükseltmeye karar verdi. Şimdiye kadar verilen en önemli karşılık cezalandırıcı nitelikteydi: Ukrayna’nın tahıl ihraç etmesine izin veren anlaşmanın sona erdirilmesi ve akabinde Ukrayna’nın Odesa Limanı’nın vurulması.
Ukrayna için başka bir büyük kazanım olduğunda (ki burada hiçbir şey garanti değil), Moskova’ya daha etkili bir strateji sağlamayacak hangi seçeneklerin olacağı açık değil. Putin seçim yapmayı pek hoş bulmayacaktır: Ya Rusya’nın gereksiz bir savaşı kaybettiğini onaylayacak ya da kazanamayacağı bir savaşı sürdürecektir.
Böyle bir ikilemden çıkmanın bir yolu, Putin’in propagandacılarını, kaybetmiş gibi görünmesine rağmen Rusya’nın aslında neden kazandığını açıklayacak bir hikâyeye ikna etmek olabilir. Anlatabileceği en basit hikâye, Rusya’nın savaşının Ukrayna ile değil NATO’yla olduğudur. Kremlin bu hikâyeyi Rusya’nın başarısızlıklarını açıklamak ve Ukrayna’nın Batı’nın bir ajanı gibi davrandığını göstermek için anlatmıştı zaten. Bu anlatı, her şeye rağmen Rusya’nın dünyanın en güçlü ittifakının gazabından nasıl kurtulduğuna dair kahramanca bir anlatıya dönüştürülebilir. Ancak bu hikâye Rusya’nın bakış açısına göre yetersiz de aynı zamanda, çünkü Rusya NATO ile gerçekten savaş halinde olsaydı zafer kazanma şansı olmazdı. NATO ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek için yaptıkları her yeni girişimin ardından Moskova’dan, genellikle de eski Başkan Dmitri Medvedev’in ağzından, korkunç ve belirsiz bir intikam uyarısı geliyor. Bu tür kıyamet çağrıları Ukrayna’nın müttefiklerini henüz caydıramadı.
Moskova geçen yıl daha makul bir argüman ortaya atmış ve Avrupa’nın enerji sıkıntısı ve maliyet kaygılarının birleşiminin Batı’nın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltmasına yol açacağını iddia etmişti. Belki de Putin şimdi, kendisine sempati duyan ülkelere zarar verecek de olsa, gıda kıtlığıyla aynı etkiyi yakalamayı umuyor. Hayal kırıklığına uğrayabilir: Benzer eylemler Batı’nın Ukrayna’ya olan desteğini henüz azaltmadı. Son altı ay içinde Kiev’e daha fazla ve daha iyi silahlar teslim edildi. NATO ülkeleri de bazı açılardan Rusya’nın maruz kaldığı baskılara maruz kalıyor; kaybetmemek Batı’nın da hayati çıkarlarından biri.
Hesap Görme
Açıkçası, bu savaş NATO’nun değil Ukrayna’nın kazanacağı ya da kaybedeceği bir savaş. Ancak Ukrayna davasına kendini bu kadar adadıktan sonra ittifak da artık geri adım atmaya cesaret edemez, özellikle de ülkeyi savaşması ve galip gelmesi için donatmaya bu kadar yatırım yapmışken. Ukrayna’yı desteklemek için kaynak bulmak oldukça zor olabilir ancak bu özünde kolektif bir çaba ve ABD’nin müttefiklerinin çoğu bu çabaya önemli ölçüde mali ve maddi katkıda bulunuyor. Ukrayna birlik içinde ve savaşında oldukça etkin. Dahası, Rusya’nın zaferi NATO için jeopolitik bir felaket olur ve ittifak ile Rusya arasında topyekûn bir savaş riski çok daha artar. Rusya’nın Ukrayna tarafından geri püskürtülmesi ve bu süreçte ordusunun zayıflatılması daha iyi olacaktır.
NATO’nun karşı karşıya olduğu başlıca sorular şunlar: ABD yönetiminin değişmesi olasılığı ve bunun Ukrayna politikasında ne gibi değişikliklere yol açabileceği ile Ukrayna’nın büyük bir askeri atılım yapma kapasitesine sahip olmadığı yönündeki endişeler. İlk soru Kasım 2024’e kadar cevaplanmayacak; ikincisi ise önümüzdeki haftalar ve aylarda yanıt bulacak.
İlerleme umulandan daha yavaş olsa bile, Rusya topraklarının büyük bir kısmını elinde tuttuğu ve işgali altında yaşayanları sefalete sürüklediği sürece Ukrayna’nın ateşkesle işi olmayacaktır. Kiev, Moskova’nın herhangi bir ateşkesi bir sonraki savaş için güçlerini yeniden toparlamaya kullanacağını varsayıyor. Savaş sonrası Ukrayna’nın toparlanması ve yeniden inşası göz korkutucu zorlukları beraberinde getirecek ve çatışmalar öncesinde ve sırasında yapılan değerlendirmelerle, alınan kararlarla ilgili karmaşık soruları gündeme getirecektir. Ancak Rusya’da önemi sonradan anlaşılsa da Ukrayna’da savaşın verilmesi gereken ama kaybedilebilecek bir savaş olarak görüldüğüne şüphe yok.
Putin sadece dayanmaya çalışabilir, ancak artan baskılar dikkate alındığında, Rusya’nın hâlâ zafere giden bir yolu olduğunu gösterecek bir stratejiye ihtiyacı var. Putin’in yapacakları Ukrayna’nın eylemlerini de şekillendirecektir. Kiev, Rusya’nın hiçbir bölgesinin güvende olmadığını göstererek, cephedeki Rus güçlerini cezalandırarak ve askeri kurmayların amaçladığı gibi olmasa bile fırsatçı bir şekilde toprak kazanarak Moskova’da endişeleri artırabilir. Bu bir mukavemet savaşı haline geldi. Nasıl Putin Ukrayna ve Batılı destekçilerinin Rusya’dan önce yorulacağını ummak durumundaysa, Ukrayna ve destekçileri de savaşın gerektirdiği taleplerle gerektiği kadar uzun müddet başa çıkabileceklerini göstermek zorunda.
Bu yazı Foreign Affairs sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.