Rusya’nın Temerrüdünden Çıkarılacak Dersler

Rusya Federasyonu’nun temerrüdü küresel piyasaların devlet eliyle manipülasyonunun önünü açan bir işaret fişeği işlevi görürken, Rusya’ya sadece ekonomik değil oldukça geniş bir siyasal alan açtığı gibi diğer ülkelere de piyasaların serbestliğini ciddi ölçüde aşındırma yönünde bir olanak sağlamaktadır.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, 13 Mart 2022’de CBS News’te yayınlanan Face the Nation programına verdiği röportajda Rusya Federasyonu’nun (RF) 20 Şubat’ta başlayan Ukrayna işgali sonrasında Merkez Bankası başta olmak üzere finans kurumlarına yönelik Batı’nın yaptırımlarıyla kaynaklarına erişiminin engellenmesi sonucunda temerrüde düşmesinin kaçınılmazlığına dikkat çekmişti. Temerrüt, bir ülkenin borçlarının tümünü veya bir kısmını ödemeyi reddetmesi veya finansal sisteminin borçlarını ödeyemeyecek kadar zayıflamasından kaynaklanabiliyor. Yine Georgieva, her ne kadar Rus bankacılık sektöründeki 120 milyar ABD doları civarındaki yabancı yatırımlar önemli olsa da bunun küresel finans sisteminde kesinlikle belirleyici olmadığını da vurguladı. Dahası, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Ukrayna işgali sonrasında RF’nin kredi puanını olabildiğince düşürmüşler hatta Fitch yaptırımlar sonucu temerrüdün giderek yaklaştığını dillendirmişti. Çünkü yaptırımlar nedeniyle RF, borçlarını dondurulmuş rezervlerinden ödemeyi kabul etmediği takdirde 30 günlük bekleme süresi sonrasında temerrüde düşmüş olacaktı.

 

Mart ortasında RF Maliye Bakanlığı 2 ABD doları tutarındaki devlet tahviline 117 milyon ABD doları kombine faiz ödemesi emrini verip ödemeler için hazır olduğunu beyan etse de ülkenin 300 milyar ABD doları tutarındaki uluslararası rezervinin dondurulması nedeniyle ödeme süreci bir süreliğine havada kaldı. Zira, bu tahvillerin ABD doları dışında başka bir para birimiyle ödenmesine izin verilmiyorsa da RF Maliye Bakanlığı böyle bir durumda ödemeyi ruble olarak yapacaklarını duyurdu. Çünkü ABD Hazine Bakanlığı her ne kadar ABD’li yatırımcıların RF’nin borç ödemelerinden muaf tutulduğunu bildirdiyse de bankaların yaptırım endişesiyle Rusya’nın ruble cinsinden ödemelerini kabul edip etmeyeceğine yönelik süreç netleşmemişti. Dahası RF Maliye Bakanı Anton Siluanov söz konusu faiz ödemelerinin ABD doları cinsinden gerçekleştirilmesi için ilgili Batılı bankalara gerekli talimatların verildiğini ve bu borcu ödeyecek yeterli fonlara sahip olduklarını belirtirken, RF Devlet Başkanı Vladimir Putin de ülkesinin “yapay” bir şekilde temerrüde düşürülmeye çalışıldığının altını çiziyordu. Ödemenin ABD doları olarak yapılamamasının sonucunda RF’nin, yukarıda açıklandığı üzere, 30 günlük ödemesiz dönemi müteakiben temerrüde düşmesi kaçınılmaz hale geliyordu. RF tahvillerine yatırım yapanların işgal sonrasında Rus tahvillerine dair alacaklarını peşinen zarar yazmaları sigorta işlevi görerek küresel finans piyasalarında bir domino etkisini önledi.

 

27 Haziran 2022’de ise artık gelmekte olan geldi ve 100 milyon ABD doları tutarında 27 Mayıs 2022 vadeli iki eurobond kupon ödemesinde bir aylık ek süre de dolduğundan temerrüt ilan edildi. İşin ilginci, RF’nin bu borcu karşılayacak fazlasıyla döviz rezervi bulunmasına ve konuyu bir prestij meselesi olarak aldığından ödeme kararı olmasına rağmen yaptırımlar bu ödemenin yapılmasını imkânsızlaştırdı. Her ne kadar RF, ilgili borcun yatırımcılara gönderilmek üzere Euroclear’a yatırıldığını bildirip Euroclear da paranın bloke olup olmadığını açıklamadıysa da yaptırımlara uyulduğunu ifade edince orada takılı kalan para kredi verenlere ulaşmadı ve 30 günlük son ödeme tarihinin sona ermesiyle borç temerrüde düştü.

 

Aslında bu gelişme küresel finans piyasaları açısından şaşırtıcı değildi. ABD Hazine Bakanlığı’nın, yatırımcılarının RF’den ödemelerini alabilmelerini sağlayan özel istisnayı uzatmaması sonrası zaten bekleniyordu. Moskova da 23 Haziran’da çıkardığı kararnameyle, daha önce dolar veya euro gibi yabancı para birimleri üzerinden yapılmış borç ödemelerinin ruble ile Rusya bankalarından yapılacağı duyurmuştu. RF Maliye Bakanı Anton Siluanov bu gelişmeler ışığında yabancı yatırımcıların alacaklarını tahsil edemeyeceklerini doğrularken “Herkes temerrüt diye bir şeyin olmadığının farkında. Tüm bu olanlar bir komedi” diyerek kızgınlığını dile getirmekten imtina etmedi. Yaptırımlarla RF’nin Batı’dan borç edinmesinin imkânsızlaşması karşısında Bakan Siluanov, el yükselterek, petrol ve türevlerinden günlük 1 milyar ABD doları elde eden ülkesinin borçlanma planı olmadığını duyurmuştu.

 

RF’nin Temerrüdü, Küresel Sistemin Mimarisini Dönüştürecek

 

Küresel finans piyasaları için şaşırtıcı olmasa bile bu temerrüt tarihi bir olaydı çünkü 1918’den bu yana ilk kez RF dış borç ödemesinde temerrüde düştü. 104 yıl önce Bolşevik yönetimi selefi Çarlık Rusya’sının dış borçlarını tanımadığı gerekçesiyle temerrüt gerçekleşmişti. Aslında 1998 ekonomik krizi Rusya nüfusunun 1 milyon azalması gibi trajik sarsıntılara sebep olurken RF yabancı alacaklılarına moratoryum ilan etse de bu borçları öderken iç borçları üzerinden temerrüde düşmüştü. Dumanı üzerindeki temerrüt, RF’nin yaptırımlar nedeniyle küresel finans sisteminden dışlanmasının sonucu gerçekleşti ve bu evvelemirde ciddi tahribatlara yol açmasa da önümüzdeki dönemde dış borca erişimi kısıtlandıkça rublenin negatif etkileneceğini gösteriyor. Peki bu gelişmeden çıkarılacak dersler neler olabilir?

 

RF’nin temerrüdü küresel finans piyasaları açısından basit bir borç-alacak meselesinin ötesinde sistemin mimarisini etkileyecek hatta dönüştürecek gelişmelere gebe. Çünkü 1990’lardan itibaren her ne kadar Francis Fukuyama “tarihin sonu” diye alkışlasa da yegâne ekonomik sistemin serbest piyasa ekonomisi olarak küresel kabul görmesi iki sebepten dolayı gerçekleşmedi. Birincisi, kapitalizmin doğası gereği tekelci vasfıyla serbest piyasa ekonomisini daha rüşeym halinde boğmaya çalışması ve neoliberal politikalarla devletin düzenleyici vasfının aşınmasıyla çokuluslu şirketlerin köpeksiz köyde değneksiz gezmesinin önünün giderek açılmasıydı.

 

İkincisi ise küresel kapitalizme entegre olan RF ve Çin’in sistemin zaten zayıflayan serbest piyasa boyutunu daha da güdükleştirmesiydi. Kısacası zaten serbestliği tartışılır piyasalar giderek flulaştı. Bundan hareketle, ‘bu kış komünizm gelecek’ öngörüsünde bulunacak değilim elbette, lakin ekonomik anlamda giderek faşizmin de kök budak saldığını görmek gerektiği kanaatindeyim. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında zaten pandemiyle hayatımızın her alanını kuşatan devletlerin varlığını, emtia fiyatlarının artışıyla doğrudan devlet müdahalesine olan talebin yükselmesinin izlediğini görüyoruz. Devletlerin aşının koordinasyonuyla iyice billurlaşan etkisi gibi her geçen gün ekonomiye yoğun müdahalesi bizi aynı doğrultuda serbest piyasadan uzaklaştırıyor.

 

Bir Çin atasözünün dediği gibi “Fareyi yakaladığı sürece kedinin ak ya da kara olması fark etmez”. Kısacası, hayatımızı kolaylaştırdığı ve bu zor günlerden geçmemizi sağladığı sürece devletlerin piyasalara müdahaleleri için alkış da tutulabilir. Lakin devletlerin davet üzere girdikleri alanlardan yarın aynı kolaylıkla çıkmak istemeyeceklerini siyasi tarih tecrübemizden biliyoruz. Böyle bir sürecin sonunda devletler sadece artan gıda fiyatlarını dengelemek üzere ekmeğe kolay ulaşımımızı sağlamayacak ama bunun karşılığında her geçen gün özgürlük alanları epriyerek tel tel dökülecektir. Sonuç olarak, RF’nin temerrüdü küresel piyasaların devlet eliyle manipülasyonunun önünü açan bir işaret fişeği işlevi görürken, Rusya’ya sadece ekonomik değil oldukça geniş bir siyasal alan açtığı gibi diğer ülkelere de piyasaların serbestliğini ciddi ölçüde aşındırma yönünde bir olanak sağlamaktadır.

 

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.