Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali Uluslararası Suç Olacaktır
Rusya’nın saldırısı sadece Ukrayna’nın egemenliğini ihlal etmeyecek, uluslararası toplumun barış ve güvenliğine de fiili olarak saldırıldığı anlamına gelecektir. Daha da önemlisi, çatışmanın her iki tarafında da kaçınılmaz olarak bundan zarar görecek olan sayısız insanın hakları ihlal edilmiş olacaktır.
Savaş haykırışları şiddetlenirken, Ukrayna’yı işgal etmesi halinde Batı’nın Rusya’ya nasıl karşılık verebileceği de tartışılıyor. Çoğunlukla ve ağırlıklı olarak, Rusya’yı uluslararası finans sisteminin dışına atmak ve ekonomik bir paryaya dönüştürmek gibi yaptırımların uygulanması öneriliyor. Bu tartışmalarda kullanılan dilse, neredeyse sadece ‘gücünü yeniden kazanan Rusya’ ile ‘giderek daha savunmacı olan Batı’ arasındaki jeopolitik rekabetin (ve Batı’nın Rusya’yı nasıl vazgeçirebileceğinin) realist dili.
Uluslararası hukukçular olarak, Rusya’nın olası işgaline dair kamusal söylemde kuvvete başvurmayı düzenleyen uluslararası hukuk çerçevesinin dikkat çekici bir biçimde yer almadığını görüyoruz ve bunu kınıyoruz.
Rusya 2014’te Kırım’ı ve Doğu Ukrayna’yı işgal ettiğinde, askerlerini (küçük yeşil adamları) üzerinde herhangi bir işaret taşımayan, rütbesiz üniformalarıyla sınıra yollamış; hukuksuz bir biçimde kuvvete başvurduğu yolundaki iddiaların önüne geçmeye çalışmıştı. Şimdiyse göstere göstere Ukrayna sınırına askeri sevkiyat yapıyor, Ukrayna sınırını ihlal ederek başlatacağı herhangi bir harekâtın, amansız bir biçimde doğuya doğru yayılmış görünen NATO’ya karşı meşru bir tepki olacağını iddia ediyor.
Diğer taraftan Batı, Birleşmiş Milletler’in bölgede uluslararası barış ve güvenliği sürdürmesi gerekliliğine ara sıra şapka çıkarsa da, Ukrayna’nın Rusya ile anlaşmazlığını ağırlıklı olarak Avrupa’da güç dengesini koruma ve Avrupa’nın enerji temininin sürekliliğini sağlama çerçevesinden tasvir ediyor. Şu halde iki tarafta da alenen siyasi hesap ve fırsat dili konuşuluyor.
Bu tasvirde, Ukrayna’nın işgali halinde uluslararası hukukun el üstünde tutulan temel normlarından birinin, saldırı yasağının, açıkça ihlal edileceği düşüncesine yer verilmiyor. 1974’te Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nca, bir oy dışında kabul edilen 3314 sayılı Karar’ın 3’üncü maddesi saldırıyı “Bir Devletin silahlı kuvvetlerinin diğer bir Devleti istila etmesi veya bu Devlete karşı hücuma geçmesi veya ne kadar geçici olursa olsun böyle bir istiladan ya da hücumdan ileri gelen herhangi bir askeri işgal veya kuvvet yoluyla başka bir Devlet’in ülke toprağının ya da bir bölümünün ilhakı” olarak tanımlar.
Buna göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin hukuka aykırı bir saldırı eylemi olacağına ve bunun sonuçlarının bir devlet olarak Rusya’nın tam sorumluluğunda bulunacağına kuşku yok. Böyle bir saldırı sadece Ukrayna’nın egemenliğini ihlal etmeyecek aynı zamanda uluslararası toplumun barış ve güvenliğine de fiili olarak saldırıldığı anlamına gelecektir. Daha da önemlisi, çatışmanın her iki tarafında da kaçınılmaz olarak bundan zarar görecek olan sayısız insanın hakları ihlal edilmiş olacaktır.
Hepsi bu da değil. Uluslararası toplum İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, faili üst düzey askeri yetkililer ya da devlet görevlileri olması halinde saldırı fiilinin uluslararası bir suç olduğunu kabul ediyor. Nuremberg duruşmalarının 24 sanığından 12’si, o zamanlar barışa karşı suçlar olarak bilinen saldırı suçunu işlemekten hüküm giymiş, 10 yılla müebbet arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştı.
Daha yakın bir geçmişte, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) üye 123 devlet, Roma Statüsü’nde saldırı fiilini tanımlayan ve mahkemenin bu suça ilişkin yargı yetkisini etkin hale getiren bir dizi değişiklik yapılmasını onayladı.
Bu yasağı uygulamanın kolay olacağını düşünecek kadar tecrübesiz değiliz. Saldırı suçunun Roma Statüsü’ne dahil edilmesi süreci, oldukça sınırlı bir yargı rejimiyle sonuçlanan tartışmalı bir süreçti. Daha uygun bir biçimde ifade edilirse, saldırı suçu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne katılmayan ülkelerin saldırı eylemlerinde geçerli değil.
Yani Rusya UCM üyesi olmadığı için, Mahkeme’nin Ukrayna’ya olası bir saldırının sorumlusu olarak Rus yetkilileri yargılanmaya yetkisi olmayacak. Fakat Mahkeme, Rusya’nın Kırım’ı ve Doğu Ukrayna’yı işgaliyle ilgili olarak, Ukrayna’da işlenen savaş suçlarını yargılayabilir. Bu durum, Kiev’in hâlihazırda UCM’nin yargı yetkisini tanımış olmasından kaynaklanıyor.
Evrensel Yargılama Yetkisi
Bu alanda tek yetkili UCM değil. 40’tan fazla ülkenin iç mevzuatında saldırı suç sayılıyor ve bu ülkelerden bir kısmı saldırı suçu üzerinde evrensel yargılama yetkisine sahip. Bu nedenle de nerede ya da kim tarafından işlenirse işlensin bu suç kovuşturulabilir.
Saldırıyı suç kabul eden ülkelerden biri de bilfiil Ukrayna. Ukrayna, Rusya’nın Kırım ve Doğu Ukrayna’yı işgalinin ardından bu hükme başvurdu; eski Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’i gıyaben saldırı suçuna iştirak etmekten, eski iki Rus askerini de yasadışı işgale katılmaktan suçlu buldu. Yanukovich 13 yıl hapse mahkûm edildi, Rus askerlerin her biri ise 14 yıl hapis cezası aldı.
Ukrayna’nın ya da üçüncü bir ülkenin Rusya askeri yetkililerinden ya da hükümet yetkililerinden birini yargılayacağı tehdidinin Rusya’yı Ukrayna’yı işgal etmemeye ikna etmesi pek mümkün görünmüyor. Yine de yargılanma ihtimaline dair vaktinde ve dikkatlice formüle edilmiş bir uyarının, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için değilse bile, belki Rusya’nın üst yönetim kadrolarında bulunan ve uluslararası toplumca mahkûm edilmeye daha duyarlı olan bazı yetkililer için, en azından kısıtlı bir caydırıcılığı olabilecektir.
Ukrayna’yı işgal etmenin suçlu bulunma ihtimali barındırdığının vurgulanması, Ukrayna’nın Rusya’nın saldırısına direnerek uluslararası hukukun kendine tanıdığı temel meşru müdafaa hakkını kullanacağı düşüncesinin ön plana çıkmasını sağlayacaktır. Bu tür bir çerçeve üçüncü devletleri, doğrudan Ukrayna adına sürece müdahil olamasalar bile, Ukrayna’nın kendini savunmasına destek sağlama konusunda daha aktif bir rol almaya teşvik edecektir. Bir işgalin gerçekleşmesi durumunda da Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin kınanmasını, Rusya’nın ve Rusya kontrolündeki bir Ukrayna’nın uluslararası tecride mahkûm edilmesini sağlayacağı için, hukuksuz bu durumu tanımaya yönelebilecek üçüncü devletlere bir uyarı olacaktır.
Şimdi harekete geçme zamanı. Uluslararası hukukun önemi sadece cezalandırmanın önünü açmasında değil, en başından ihlalleri nasıl önlediğinde de. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını beklememeliyiz. İster UCM, ister Ukrayna ve hatta BM Genel Kurulu olsun, bazı otoriteler Rusya’ya net ve alenen, neticede birilerinin yargılanıp yargılanmayacağından bağımsız olarak, saldırı eyleminin uluslararası hukukun ağır bir ihlali ve uluslararası hukuk gereği bir suç olduğunu hatırlatmalıdır.
Bu yazı Al Jazeera sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.