Sadece Kılıçdaroğlu’nun Helalleşmesi Yeterli mi?
Türkiye’nin ötekileştirme sorunu sadece CHP liderinin helalleşme yolculuğu ile çözülemeyecek kadar yaygın ve derin. Helalleşmenin amacı Türkiye’de siyasetten kaynaklanan ötekileştirmeyi ve kutuplaşmayı azaltmak, adeta düşman kabilelere bölünmüş Türkiye’yi birleştirmekse, Kılıçdaroğlu’nun çabalarının tek başına sonuç alması olasılığı çok düşük.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kasım 2021’de bir söyleşi sırasında sarfettiği “Bizim muhafazakâr dünyayla helalleşmemiz lazım, eksiğimiz var, oturup konuşmadık, derdinizi dinlemedik, Ankara’da oturduk durduk” sözleri ile çıktığı helalleşme yolculuğuna, son olarak geçtiğimiz hafta 2011 yılında bir istihbarat hatası sonucunda Uludere’de Türk savaş uçakları tarafından öldürülen 34 vatandaşın ailelerini ziyaret ederek devam etti.
Kılıçdaroğlu Kasım 2021’deki ilk demecinin hemen ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı bir konuşmada sarfettiği şu sözler ile çıktığı helalleşme yolculuğunun kapsamını oldukça genişletmişti: “28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp, helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz … Sivas, Kahramanmaraş mağdurları ile helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkûmları ile helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inlemiş azınlıklar, 6-7 Eylül olaylarının mağdurları ile helalleşeceğiz. Mahkemelerde süründürülen askerlerimiz ve aileleri ile helalleşeceğiz. Bugün Londra’ya göç etmiş en parlak genç beyinlerimiz ile helalleşeceğiz. Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi ile helalleşeceğiz. Soma ile helalleşeceğiz … 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve mahkemelerde süründürülen Mısra Öz ile helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz.”
Kılıçdaroğlu o günden beri bu kesimlerin birçoğu ile bir araya geldi ve aldığı sonuçtan memnun ki bunu yapmaya devam ediyor. Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun helalleşme girişimleri, samimi olup olmadığı ve istediği sonucu alıp alamayacağı soruları çerçevesinde yoğun olarak tartışılırken iktidardaki veya muhalefetteki partilerin hiç birisinden benzer bir girişim görmüyoruz. Sanki Cumhuriyet kurulduğundan beri farklı kesimleri ötekileştiren ve onlara derin acılar yaşattıran sadece CHP’ymiş gibi.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme girişimleri konusunda samimi olup olmadığını bilemem. Kendisi sonuçta bir siyasetçi ve siyasetin doğasının siyasetçilere inanamadıkları şeyleri söyletebildiğini ve yaptırabildiğini sanırım hepimiz biliyoruz. Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olduğu günden beri izlediği çizgi bize samimi olmadığına yönelik herhangi bir ipucu vermiyor.
Asıl önemli önemli soru Kılıçdaroğlu’nun helalleşme söylemi ve bu söylem çerçevesindeki girişimleri ile sonuç alıp alamayacağı. Sorunun cevabı, alınması beklenen sonucun ne olduğuna bağlı. Eğer Kılıçdaroğlu’nun hedefi CHP’yi on yıllardır sıkıştığı dar alandan çıkartıp daha geniş toplum kesimlerine hitap eden bir parti haline getirmekse ve bu yolla muhtemel Cumhurbaşkanlığı adaylığı durumunda seçilme şansını artırmaksa bence sonuç alabilir ve hatta kamuoyuna yansıyan anket sonuçlarına bakarak şimdiden sonuç almaya başladı diyebiliriz. Beklenen sonuç bununla sınırlıysa diğer partilerin liderlerinin de helalleşme arayışına girmelerine gerek yok, hatta bunu sadece Kılıçdaroğlu’nun yapıyor olması sonuç alma şansını artırır.
Türkiye’nin Ötekileştirme Sorunu
Ancak daha önce Perspektif’te yayınlanan Ötekimizle Helalleşmek başlıklı yazımda da belirttiğim gibi Türkiye’nin ötekileştirme sorunu sadece CHP liderinin helalleşme yolculuğu ile çözülemeyecek kadar yaygın ve derin, zira maalesef ötekileştirme CHP’nin tekelinde olan bir kavram değil. Eğer helalleşmenin amacı Türkiye’de siyasetten kaynaklanan ötekileştirmeyi ve kutuplaşmayı azaltmak, adeta düşman kabilelere bölünmüş Türkiye’yi birleştirmekse, Kılıçdaroğlu’nun çabalarının tek başına sonuç alması olasılığı çok düşük.
Eğer amaç buysa ki bence bu olmalı, diğer siyasi partilerin de farklı yöntemlerle de olsa benzer bir yaklaşım sergilemeleri elzem. Ancak bunu yapmaları ciddi bir risk almaları anlamına gelebilir. Özellikle AK Parti’nin ve fiili ortağı MHP’nin özeleştiri yapması, kendilerine yönelik eleştirilerin bir bölümünü kabul etmeleri anlamına gelebilir ki seçimlere bir yıldan daha az bir süre kalmışken bunu yapmaktan kaçınmaları anlaşılabilir. Altılı Masa’da yer alan CHP dışındaki muhalefet partileri ise oy oranlarını daha çok AK Parti’den ve kısmen MHP’den çekecekleri seçmenlerle genişletmeyi hedefliyorlar ve özellikle seküler kesimle girecekleri helalleşme arayışının bu oy transferini zorlaştıracağını düşünüyor olabilirler.
Bu durumda önümüzdeki seçime kadar helalleşme konusu Kılıçdaroğlu’nun bir seçim stratejisi çerçevesinde tek başına yürüttüğü bir kampanya ile sınırlı olacak gibi görünüyor. Seçimden sonra ve hele kartlar yeniden dağıtılır, yeni bir anayasa süreci başlarsa belki daha iddialı hedefleri olan bir helalleşme süreci de başlayabilir. Bekleyip göreceğiz.