Seba Olsa Maccabi Maçı Ne Olurdu?

1986 yılı Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Beşiktaş’ın rakibi Güney Kıbrıs’ın APOEL takımı olmuştu. İlk maç İstanbul’da oynanacaktı. Türk Dışişleri’nin bu maçla ilgili kaygıları vardı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiye tarafından tanınmıyordu. O halde bu maç bir tanıma olarak yorumlanabilir miydi?  

süleyman seba

Zayıflayan hafızalar için bir tarihsel hatırlatma ile başlayalım.

 

1986 yılıydı. Şampiyon Kulüpler Kupası kuraları çekilmiş ve Beşiktaş’a Güney Kıbrıs’ın APOEL takımı çıkmıştı. İlk maç İstanbul’da oynanacaktı. 1974’te yaşanan Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra ilk kez bir Türk takımı bir Rum takımıyla eşleşiyordu. Beşiktaş yönetimine, rakibin kolay bir rakip olması nedeniyle sevinç hâkimdi.

 

Ancak sonraki gelişmeler, oynanacak maçın futboldan çok daha önemli bir diplomasi rekabetine sahne olacağını gösterdi. Türk Dışişleri’nin bu maçla ilgili kaygıları vardı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiye tarafından tanınmıyordu. O halde bu maç bir tanıma olarak yorumlanabilir miydi? Kaygılar Beşiktaş Kulübü’ne iletildiğinde, Beşiktaş için olağandışı bir kupa maçı oynanacağı kesinleşmişti.

 

Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba, UEFA tecrübesi ve uluslararası maçlarda uygulanması gereken prosedürleri çok iyi bilen Şenes Erzik’i Yugoslavya’daki bir turnuvada buldu. Onun fikir ve önerilerine ihtiyacı vardı. Erzik apar topar Türkiye’ye döndü ve Beşiktaş Kulübü’nde bir kriz toplantısı düzenlendi. Seba, futbolun fair play çerçevesinde, siyasetten uzak bir spor olduğunun altını çiziyor ve Beşiktaş’ın APOEL ile maç yapmasının önünde bir engel olmadığını söylüyordu. 

 

İşin ilginç yanı, aynı kaygılara APOEL yönetimi de sahipti ve bir diplomatik kriz doğabileceği için Türk tarafı ile bu durumu müzakere etmek istedikleri bilgisini ilettiler. Rumlar müzakere için uluslararası spor hukukunu çok iyi bilen bir avukatlar ordusu ile toplantıya gelecekti. Erzik’in, “Biz de hazırlık yapalım mı?” sorusuna, Süleyman Seba “Ben sizin bilginize güveniyorum. Bu da bir maç, ötesi yok” yanıtını verdi.

 

İlk toplantı Kıbrıs’taydı ve o andan itibaren Süleyman Seba’nın fobisi ve kâbusu olan uçma zorunluluğu başladı. Rize’ye gittikleri bir maçta F-28 uçak büyük bir türbülansa girmiş ve o günden sonra Seba uçağa binmemiş ve bu korkusu bir fobiye dönüşmüştü. İşin kötüsü Kıbrıs Adası’na araç ile gidilemezdi. Daha da kötüsü Türkiye’den direkt uçuş olmadığı için Atina üzerinden uçmak zorundaydılar. 

 

Seba’nın, “Beşiktaş’ı siz temsil etseniz” önerisine Erzik, “Bu doğrudan Beşiktaş’ı ilgilendiren bir durum, ben size tercüman olarak katkı vereceğim” yanıtını verdi. Süleyman Seba için korkuları ile Beşiktaş arasında bir seçim olmazdı. Uçağa bindi ama ne şanssızlık ki Kıbrıs açıklarında yine türbülans yaşandı ve Seba yanındaki Erzik’in ellerini öylesine sıkıyordu ki eller kızarmıştı.

 

Rum tarafı maçın İstanbul’da oynanması halinde bir “güvenlik sorunu” yaşanabileceğine ilişkin endişelerini dile getirdi. Acaba maç tarafsız saha olarak Selanik’te oynanamaz mıydı? Seba sakince, “Size can güvenliği dahil her tür garantiyi veriyorum, hiçbir sorun yaşanmayacak. Bunun için istediğiniz her tür taahhüdü imzalarım” dedi. Kaldı ki Beşiktaş rövanş için Güney Kıbrıs’a gelmekte bir sakınca görmüyordu.

 

İkinci görüşme Cenevre’de yapıldı. Seba yine, “Siz oraları iyi biliyorsunuz, bizi siz temsil etseniz” diye öneride bulundu. Erzik yine reddetti. Cenevre’deki görüşmelerde Beşiktaş ve Seba’nın stratejisine göre, ilk maç İstanbul’da oynanacağı için karar vermesi gereken taraf APOEL yöneticileriydi. Futbol dış politika sorunlarına alet olmamalıydı. Tarafsız saha seçeneğine gerek yoktu. Beşiktaş rakibini en iyi şekilde ağırlayacaktı.

 

Açmaza düşen APOEL yönetimi nihayetinde İstanbul’a gelmeme kararı aldı ve 10 Kasım 1986 günü Beşiktaş takımı sahaya çıktı. Rakibini bekledi. APOEL sahaya çıkmadığı için Beşiktaş maçı 3-0 hükmen kazanmıştı. Dahası, Kıbrıs Rum Kesimi’ne takımını sahadan çektiği için Avrupa kupalarından men cezası geliyordu. 

 

Bundan sonrası polemiğe gireceği için bu hatırlatma yeterlidir diyelim. Hiç olmazsa merakımız yanıtlansa, acaba Beşiktaş’ın Maccabi maçı nedeniyle uğrayacağı maddi kaybı tazmin edecek bir muhatap var mı? UEFA yetkililerinin, “Maçın tarafsız sahada oynanması isteği Türk makamlarından geldi” açıklamasına binaen, acaba Spor Bakanlığı ya da başka bir muhatap bu kaybı telafi etmeyi düşünür mü? “38 yılda ne değişti” sorusu ise yenin içindeki kırılan kol olsun…

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.