Seçim Kanunu Değişikliği ve Muhalefet İçin Avantajlar
Seçim Yasası Değişikliği ile ilgili düzenlemenin birçok kısmı, hatta bütünü, tek bir istisna hariç “kamuoyuna duyurulan ve yapılacağı söylenen bir değişikliğin” görev olarak yerine getirilmesi gibi bir görüntü içeriyor. Seçime katılacak ittifaklara dahil partilerin (olası 6’lı ittifak ve HDP’nin yürüttüğü üçüncü ittifak) ittifak kaynaklı baraj sorunu bulunmuyor. Seçime katılma yeterliliği açısından, HDP hakkında açılan kapatma davası sorunu dışında bir sıkıntı gözükmüyor.
- HAYDAR ŞAHİN
- 5 Nisan 2022

AK Parti ve MHP’nin yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığı Seçim Yasası Değişikliği teklifi, genel hatlarıyla şu başlıklarda yapılacak değişiklikleri içeriyor:
– Halen yüzde 10 olan ülke seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesi.
– Parlamentoda grubu bulunması koşulu kaldırılarak siyasi partilerin illerin yarıdan fazlasında örgütlenmiş olması, yasada belirtilen süreler içinde ilçe, il ve büyük kongrelerin üst üste iki kereden fazla ihmal edilmemiş olması koşulunu getirilmesi. Mevcut durumda siyasi partilerin seçime girmesi için parlamentoda grubunun bulunması veya illerin en az yarısından fazlasında örgütlenmesi koşulu aranıyordu.
– İçinde bulundukları ittifak yüzde 7 ülke seçim barajını geçtiği takdirde, her partinin milletvekili sayısının, o seçim çerçevesinde aldığı oy oranına göre hesaplanması. 2018 yılında yapılan değişiklikle, bir ittifakın milletvekili sayısının hesaplanmasında ittifakın aldığı toplam oy esas alınıyordu.
Bunların dışında önerilen değişikler arasında; seçmen göçünün önlenmesine yönelik düzenleme yapılması, cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf olması, muhtarlık seçimleriyle ilgili seçim iptallerini ortadan kaldırmaya dönük düzenleme yapılması, İl ve İlçe Seçim Kurulu başkan ve üyesi olma koşullarının yeniden düzenlenmesi yer alıyor.
Bu düzenlemelerden, özellikle seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesinin MHP’nin durumunu kurtarmaya dönük olduğu herkesçe kabul ediliyor.
İYİ Parti’nin, CHP’den istifa eden milletvekillerinin katılımı ile 2018 seçimlerine katılmasını sağlayan parlamentoda grubun bulunması ile siyasi partilerin ancak illerin yarıdan fazlasında örgütlenmiş olması koşulu, bugün herhangi bir işlev görmüyor.
Örgütlenemeyeceği düşünülen DEVA ve Gelecek Partisi bu koşulu yerine getirerek seçimlere katılma hakkı kazandığı gibi; CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin zaten böyle bir sorunu bulunmuyor.
Görüldüğü üzere düzenlemenin birçok kısmı, hatta bütünü, tek bir istisna hariç “kamuoyuna duyurulan ve yapılacağı söylenen bir değişikliğin” görev olarak yerine getirilmesi gibi bir görüntü içeriyor.
Seçime katılacak ittifaklara dahil partilerin (olası 6’lı ittifak ve HDP’nin yürüttüğü üçüncü ittifak) ittifak kaynaklı baraj sorunu bulunmuyor.
Seçime katılma yeterliliği açısından, HDP hakkında açılan kapatma davası sorunu dışında bir sıkıntı gözükmüyor.
Barajın indirilmesi ile birlikte, zorunlu olarak HDP’ye oy vererek barajı aşmasını sağlayan seçmenin yüzde 7 nedeniyle başka partilere oy vereceğine ilişkin beklentinin; sosyolojik, psikolojik, siyasal karşılığı olduğuna veya kamuoyu yoklamalarında bu yönde sonuçlar elde edildiğine ilişkin bir veri de bulunmuyor. Kaldı ki, böyle bir seçmenin varlığı kabul edilse bile, bu seçmenin hiçbir şekilde kendisini Cumhur İttifakı’na yakın görmediğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Muhalefetin Avantajları
Bütün bu tespitler ışığında, iktidar hangi düzenlemeyle muhalefete avantaj sağlıyor diye bakarsak; “Her partinin milletvekili sayısının, o seçim çevresinde aldığı oy oranına göre hesaplanması” konusuna odaklanmamız gerekiyor.
İktidar açısından bu düzenlemenin amacı, 2018 seçimlerinde artık oylar nedeniyle İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun bazı şehirlerinde Millet İttifakı’na karşı milletvekili kaybedilmesinin önüne geçmek olarak konuluyor.
2018 seçim sonuçları açısından bakıldığında; bu tespitin doğruluğunu kabul edebiliriz. Hatırlatmak açısından partilerin ve ittifakların oylarına ve milletvekili sayılarını bakarsak:
Cumhur İttifakı: Yüzde 53,62; Millet İttifakı: Yüzde 34,03; AK Parti: Yüzde 42,49 / 293; MHP: Yüzde 11,13 / 50; CHP: Yüzde 22,67 / 146; İYİ Parti: Yüzde 10 / 44; Saadet Partisi: Yüzde 1,35; HDP: Yüzde 11,62 / 67.
Yapılan hesaplamalara göre bugün getirilen düzenleme Millet İttifakı’nın 20-25 milletvekilini kaybetmesi sonucunu doğururken Cumhur İttifakı ve HDP’nin milletvekili sayısı artıyor.
Bugün yapılan bütün kamuoyu yoklamaları ve analizler, Cumhur İttifakı’nın oy oranının 2018 seçimlerine göre 13-15 puan aşağıda olduğunu gösteriyor. Millet İttifakı’nın iki partisi CHP ve İYİ Parti’nin ise oylarını 4-5’er puan artırdığı ve oylarının Cumhur İttifakı’nın önünde olduğunu ortaya koyuyor. Yani 2018 verileri ile çıkılan yol, 2023 için aynı sonuçları vermeyecektir.
Bu veriler ışığında cumhurbaşkanlığı seçimleri ile milletvekili seçimlerini ayrı ayrı değerlendirerek seçim matematiği konusunda yapılacak analizler ile muhalefetin kendi içinde seçim ittifakını yeniden tanımlama ihtiyacı söz konusu olacaktır. Öncelikle aşağıdaki hususlar seçmene net bir şekilde ifade edilmelidir:
– 6’lı muhalefetin yapıcı çalışmaları devam ettirilmeli.
– Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakatı üzerine başka çalışmalar eklenmeli (ekonomi, dış politika, yeni anayasa, eğitim vb.).
– Topluma ülkeyi beraber yönetme arzusu açıkça ifade edilmeli.
– Farklılıklara rağmen bir arada durmayı sağlayan pozitif duygu verilmeli.
– Kamplaşma-kutuplaşmaya karşı gökkuşağı ittifakı vurgusu yapılmalı.
– Ortak aday-tek aday çalışması ve kararlılığı sürmeli.
AK Parti eski milletvekili, Erdoğan’ın doktoru ve Özel Kalem Müdürü Turhan Çömez’in, “AK Parti geçen seçimi baz alarak bir yasa teklifi hazırladı ve hamlesini yaptı. Muhalefet gelecek seçimi baz alarak doğru bir hamle ile karşılık verebilirse AK Parti hiç ummadığı bir sonuçla karşılaşabilir” açıklamalarının ışığında alternatifli birkaç senaryo ile “doğru hamle nedir” sorusuna cevap bulmaya çalışırsak:
AK Parti: Yüzde 30; CHP: Yüzde 28; İttifak: Yüzde 23 (İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti); HDP: Yüzde 12 ve MHP: Yüzde 7
Oranlar, kamuoyuna açıklanan anket sonuçlarının ortalamasını yansıtmaktadır. Her ne kadar gerçek sonuçlar sandıkla ortaya çıkacaksa da, olasılık hesabı ile hamlenin ne olması gerektiği konusunda seçim matematiği ile cevap aranmıştır.
AK Parti: Yüzde 30; CHP: Yüzde 28; İYİ Parti: Yüzde 15; DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti: Yüzde 8; HDP: Yüzde 12 ve MHP: Yüzde 7.
Senaryo 1
Cumhur İttifakı, CHP tek başına, diğer beş partinin ittifakı ve HDP seçimlere ayrı girdiğinde olası sonuçlar:
AK Parti:209; CHP:169; 5’li itifak:143; HDP:79
– CHP’nin tek başına seçime girmesi durumunda oylarında azalma olmayacağı gibi ittifak bileşenlerine dönük rezerv koyan cüzi seçmen nedeniyle bir miktarda artacaktır.
– Toplam ortalama ile 5’li ittifak oyunu yukarıya taşıyacak, geçmişteki Refah Partisi-MÇP-Islahatcı Demokrasi Partisi ittifakında olduğu gibi matematik toplamın üzerinde sonuç verecektir. Kararsız ya da oy kullanmayacağını söyleyen seçmen, “güçlü ve ortak merkez sağ” algısıyla ittifaka yönelecektir.
– Görüldüğü üzere, bu tablo MHP’nin meclis dışı kalması veya birkaç milletvekili ile temsil edilmesi sonucunu da doğuruyor.
Senaryo 2
AK Parti ve MHP’nin tek parti olarak seçime girmesi halinde, CHP ayrı, 5’li ittifak ve HDP ile olası sonuçlar:
AK Parti-MHP:240; CHP:155; 5’li ittifak :135; HDP:70
– Bu senaryonun zayıf noktası MHP’nin üç hilal olmadan, kimlik problemi yaşayarak iktidara eklemlenmesi halidir ki; şimdiden net bir şekilde olamayacağı kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Senaryo 3
AK Parti ve MHP tek parti, 6’lı ittifak ve HDP ile olası sonuçlar:
AK Parti-MHP: 220; 6’lı ittifak: 310; HDP: 70
Senaryo 4
Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ve HDP ile 4’li ittifak (DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti) ile olası sonuçlar:
Bu halde, 4’lü ittifak oylarını 12-15 bandına çıkarmadığı takdirde MHP’nin yaşayacağı bir numaralı senaryonun sonuçlarıyla karşılaşacaktır.
Senaryolar matematiksel sonuçları içermekte olup, siyaset mühendisliği olarak yorumlanmamalıdır. Hangi senaryonun seçmen nezdinde karşılığının olacağını bugünden tahmin etmek, ancak yapılacak kamuoyu yoklamaları ve araştırmaları ile kesinlik kazanabilir.
Yerel seçimlerde, HDP’nin birçok şehirde aday çıkarmaması nedeniyle CHP adı altında tek parti görüntüsü ile girilen seçimlerin sonuçlarına bakılarak aynı tablonun oluşacağını düşünmek siyaset sosyolojisine uygun düşmeyecektir.
DEVA ve Gelecek partilerinin bu tarihte siyaset sahnesinde olmadığını hatırlamak gerekiyor. Ayrıca oluşacak meclis tablosunda hiç değilse grup oluşturacak sayıya ulaşma arzusunda olacak bu partilerin taleplerinin karşılanması, sadece ittifak olmanın sonucu değil birlikte yönetme iradesinin de doğal sonucu olarak görülmelidir.
Kararsız ve oy kullanmayacağını söyleyen seçmenin neredeyse tamamının iktidar ortaklarının kaybettiği seçmen olduğu göz önüne alındığında, bu seçmen kitlesinin CHP adı ile oluşan tekli ittifaka yöneliminin sınırlı olacağını söylemek doğru olacaktır. Yani 6’lı ittifak ve tek parti çatısı altında seçim, seçmende pozitif sonuç vermeyebilir.
Yine, kararsız ve oy kullanmayacağını söyleyen seçmenin, ‘güçlü sağ merkez’ oluşması halinde kaygı ve çaresizlik ile bulunduğu pozisyonu değiştirme arzusunun tetikleneceğini söylemek de mümkün olabilir.
Oluşturulan beraberlik, birlik ve birlikte yönetme tablosu korunarak yapılacak bu tür bir hamlenin olası sonuçları AK Parti ve MHP’yi kemik seçmeni ile sınırlıyor ki bu da yüzde 30’lara tekabül eden oy oranına denk geliyor.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.

HAYDAR ŞAHİN
