Siyasal Kültüre Katkısı Ekseninde Katar Belediye Seçimleri
Katar, bir yandan Emir’e itaat ve yöneticileri kendi refahından mesul görme düsturuna dayalı bir siyasal kültürü korurken bir yandan da buna siyasal katılım ve istişarenin artacağı yeni metotlar ekledi. Gerek kadınların toplumsal görünürlüğü ve rolünün artması gerekse ülkenin asıl eğitimli güruhunu oluşturmaları nedeniyle sahip oldukları entelektüel sermayenin kullanılması adına seçimler önemli bir araç.
Katar, Al-Sani ailesi tarafından yönetilen bir mutlak monarşi. Bu siyasal sistemi, halk ve hanedan aile arasında yıllardır süregelen bu sosyal sözleşmeyi, karşılıklı beklentilerin yerine getirilmesi üzerine kurulu bir ekonomik ve toplumsal anlaşma olarak özetleyebiliriz. Al-Sani hanedanı, ulus-devlet sürecinde girmeden önce, uzun yıllardır pek çok Arap toplumunda da yapıldığı gibi, refahı sürdürmek ve siyasi bağımsızlığı korumak karşılığında halkına imkânlar sunuyor ve siyasi katılım; istişare meclisi, belediye meclisleri, aile ve aşiret meclisleri gibi geleneksel yöntemler üzerinden sağlanıyor.
Bahsi geçen kadim kültürel unsurların her birini, Körfez ülkelerinin kendi toplumsal yapılarına uygun olarak hâlâ sürdürdükleri ve toplumda yönetici ile istişare kültürünün hâlâ hâkim olduğunu söylemek mümkün. Fakat istişare ve danışma meclisleri yahut aşiretlerin Emir’e kendi kanallarıyla ilettikleri talepleri, mutlak monarşinin verdiği hakimiyetle yalnızca Emir’in isteği ölçüde ve formda devreye giriyor. Buna rağmen, halk ve yöneticiler arasında devamlı bir ilişki ve etkileşim oluşturuyor. Daha önce Şura Meclisi seçim sürecini analiz ederken ele aldığımız gibi:
Katar, kendisi gibi rantiyer ekonomik sisteme ve siyasi temsiliyete dayalı; yöneticinin siyasi ve iktisadi elitlerle istişare ve iş birlikleri üzerinden anlaştığı, halkınsa siyasi haklarından büyük oranda yoksun olduğu ülkelere komşuluk yapıyor. Bu düzlemde, Batılı manada demokratik normların, Körfez’in siyasi yapısı içindeki geleneklerle ve İslami düsturlarla şekillendiğini söylemek mümkündür.
Bu bölgesel yapı içinde, Almond ve Verba’nın kavramsallaştırması çerçevesinde, Katar’ın siyasi kültürü, tebaa (özne) siyasal kültürü (subject political culture) olarak tanımlanabilir. Katarlıların, Katar devletini yöneten Al-Sani ailesi ve onların etrafındaki siyasi elitler ve Emir’e duydukları itaat, tebaa siyasal kültürünün ilk özelliğidir. Buna ek olarak, halk, yöneticileri kendilerinin refahından mesul görür ve yöneticilerin bu hiyerarşik toplum yapısı içinde kendilerinden siyaseten üstün olduklarına dair yerleşmiş bir anlayış vardır. Bu iki öge, Katar’ı toplum olarak tebaa siyasal kültürü içinde tanımlamamıza müsaade etmektedir.
Katar, bir yandan Emir’e itaat ve yöneticileri kendi refahından mesul görme düsturuna dayalı bu siyasal kültürü korurken bir yandan da buna siyasal katılım ve istişarenin artacağı yeni metotlar ekledi. Katar’ın, 1999 yılında ilk kez belediye meclisleri için seçim yapması Körfez İş Birliği Ülkeleri arasında bir ilk oldu. 1999’dan günümüze Merkezi Belediye Konseyi için düzenli olarak seçim yapılıyor ve kadınlar ilk seçimden bu yana hem oy kullanma hem de aday olarak katılma hakkına sahipler. Merkezi Belediye Konseyi yasama ya da yürütme gücüne sahip değil, fakat Katar’ın sekiz belediyesinin (Doha, Al Rayyan, Al Sheehaniya, Al Shamal, Al Daayen, Al Wakrah, Al Khor and Dakhira, and Umm Salal) yönetilmesi ve toplumsal düzen konusunda 29 üyesiyle planlama ve danışma amacıyla belediyelerden sorumlu bakanlığa rapor veriyor. Bu nedenle üyelerini doğrudan karar alıcı olarak değil, fakat halk tarafından seçilen danışmanlar olarak tanımlamak daha doğru olur.
Katar’ın seçim kanunu son halini 2005 yılında aldı ve bu kanuna göre kadın-erkek ayrımı olmaksızın, sonradan Katar vatandaşlığı almamış insanlar seçme ve seçilme hakkına sahip değiller. Bu ayrım nedeniyle, nesillerdir Katar’da yaşasalar da ilk ulus inşa sürecinde vatandaş olmamış olanlar, bu siyasi haklarını kullanamıyorlar. Katar’ın toplumsal yapısının ulus-aşırı aşiretler ve tüccarlar üzerine kurulduğu düşünüldüğünde, belli ailelerin ticari nedenlerle bile devletin ilk yıllarında vatandaşlık almamış olmaları, onlarının çocuklarının yasa önünde orijinal Katarlı olmaması sonucunu doğuruyor. Seçimleri düzenleyen yasaya göre, siyasi parti yahut teşkilatlanma kurmak ve aşiretlerin seçim süreçlerine müdahale etmeleri de yasak.
Siyasi parti olmadan seçim nasıl oluyor diye düşünüyorsanız, bunun Körfez genelinde yaygın bir uygulama olduğunu belirtmek de fayda var. Bölge genelinde Şura Meclisi ya da belediye meclisi seçimlerin asıl amacı, siyasi mekanizmanın tamamen Kral, Emir ya da Sultan’a bağlı olduğu bir düzleme istişare ve danışma mekanizmaları ekleyerek toplumda oluşması muhtemel herhangi bir tatminsizliğin öngörülmesi.
Kadın Adaylar
22 Haziran’da gerçekleşecek olan seçimler için 29 bölgeye toplam 110 kişi aday oldu ve bunların yalnızca dördü kadın. Ekim 2021’de ilk kez yapılan Şura Meclisi seçimlerinde aday olan kadınların hiçbiri seçilememişti, fakat belediye seçimlerinde öne çıkan adaylar ve üyeler var. Özellikle önceki seçimlerde 9’uncu ve 8’inci seçim bölgelerinden aday olan, Fatıma Al-Kuvari ve Şeyha Al-Cufairi öne çıkan isimler. Şeyha Al-Cufairi aynı bölgeden dört kez seçimi kazandı ve üstelik son iki seçiminde diğer adayla arasında büyük bir fark vardı. Fatıma Al-Kuvari, 9’uncu bölgeyi temsilen belediye meclisi seçimlerini kazandı, fakat Şura Seçimleri için istifa edip kampanya yaptığı halde başarılı olamadı. Bu seçimlerde ise Esma al-Badr, Rawda Omran al-Kubaisi, Fatima al-Gazal ve Hatice Ahmad Albuhalika kendi seçim bölgelerinde erkek adaylarla yarışan isimler. Genel olarak kadın adayların sosyal medya ve WhatsApp üzerinden videolar ve hedeflerini anlatan yazılarla insanlara ulaşmaya çalıştıklarını görüyorum. Erkek bir aday için ilk adım aile ve aşiretin desteğini almak. Bu durum kadınlar için de geçerli ama önceki örneklerden görüldüğü üzere, kadınların öne çıkması ailelerinin isimlerinden ziyade halk nezdinde oluşturdukları imaja bağlı oluyor. Zaten başka bir işte iyi olan profesyonel isimlerin aday olması da tam olarak bu yüzden kadın adayların eğitim ve tecrübe olarak erkek adaylara nazaran daha önde olduğu durumlar doğuruyor.
Seçim kampanyası yürütürken erkeklerin meclisleri kullandıkları ve her ortama daha rahat girdikleri bilinen bir gerçek. Kadınlar hem sosyal medya ile bu geleneksel yöntemin oluşturduğu zorlukların üstesinden gelmeye çalışıyorlar hem de aslında daha kısa ve etkili bir şekilde mesajlarını iletmeyi başarıyorlar.
Seçimlere dair diğer bir önemli unsur, Katar’ın özellikle Dünya Kupası’na hazırlık sürecinde hızla gelişmesiyle nüfusun dağılımında yaşanan değişim. Seçim bölgelerinin oranlarını denk tutmak için her belediye seçiminde bir adaya tahsis edilen seçmenlerin sınırları, haliyle seçim bölgesi değişiyor. Oy kullanmak isteyen Katarlılar her seçimden önce tekrar seçmen kaydı yaparak bölgelerini öğreniyorlar.
Kadınların toplumsal rollerinin ve aile içi sorumluluklarının öne çıktığı bir toplumda, yaşam alanlarını temel alan bir meclise girmek istemeleri, Şura Meclisi’ne talip olmalarından daha çok kabul ediliyor denilebilir. Çünkü tabiatı itibarıyla Şura Meclisi, aşiretlerin Emir’le istişaresini temel alan ve geleneksel aşiret-yönetici ilişkisi içinde erkek egemen bir sisteme dayansa da belediyeler modern devlet düzeniyle gelen günlük hayatı temsilen oluşmuş kurumlar. Aday olan kadınların geneli ya devlet kurumunda yüksek pozisyonlarda idareci olarak görev alıyorlar ya da akademik bir pozisyonları var. O nedenle, kadınların temsili az olsa da toplumsal olarak eğitimi ve tecrübesi ile öne çıkan isimlerin bu halka açık ve modern yarışa girmeye cesaret ettiğini söyleyebiliriz. Gerek kadınların toplumsal görünürlüğü ve rolünün artması gerekse ülkenin asıl eğitimli güruhunu oluşturmaları nedeniyle sahip oldukları entelektüel sermayenin kullanılması adına seçimler önemli bir araç.