Siyasette Değişimin İtici Gücü: Kadın Temsili
Araştırmalar, Türkiye toplumunun hem seçmen hem de parti düzeyinde kadınların siyasette temsilini önemsediğini ve buna istekli olduğunu, değişimi de kadınların siyasete katılımı üzerinden değerlendirdiğini ortaya koyuyor. Özellikle gençler ve kadınlar için kadın adaylar oy davranışını etkilemede önemli bir faktör olarak görülüyor.
Metropol Araştırma’nın yaptığı “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasının Ekim ayı verisinde, toplumun yüzde 80,3’ünün kadın ve erkeğin hayatın her alanında eşit olması gerektiğini düşündüğüyle ilgili bir bölüm yer alıyor. Oran; kadınlarda yüzde 82, erkeklerde ise yüzde 78 olarak değişiyor. Ben Seçerim Derneği’nin geçtiğimiz yıl yaptığı “Siyasette Kadın Araştırması” da toplumun yüzde 62’sinin, (kadınların yüzde 71’i, erkeklerin yüzde 54’ü) kadın siyasetçi artınca Türkiye’nin gelişeceğini, daha iyi bir toplum haline geleceğini düşündüğünü ortaya koymuştu. Türkiye genelinde 31 ilin 80 ilçesindeki 126 mahalle veya köyde, toplam 2.258 kişi ile yüz yüze ve derinlemesine görüşmelerle yapılan araştırmada, toplumun yüzde 61’inin partilerde mecburi kadın kotası uygulanması gerektiğini düşündüğü belirtilmişti. Bu fikre katılmayanlar toplumun sadece yüzde 23’ünü oluşturuyor. Aynı araştırmada toplumun yüzde 85’inin kadınların çalışma hayatında da eğitimde de erkeklerle eşit şartlarda olması gerektiğini düşündüğü, bu oranın kadınlar arasında yüzde 89, erkekler arasında yüzde 81 olduğu yer almıştı. Araştırmaya göre, toplumun yüzde 40’ı hiçbir partinin kadın-erkek eşitliği konusundaki duruşunu başarılı bulmazken, toplumun yüzde 20’si bu konuda AK Parti’yi başarılı buluyor. AK Parti’yi yüzde 16 ile CHP, yüzde 11 ile İYİ Parti, yüzde 8 ile HDP takip ediyor.
Toplumun bakışı bu düzeydeyken kadınların siyasetteki temsiline baktığımızda parlak olmayan bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Türkiye’de nüfusun yüzde 49,9’unu oluşturan kadınların TBMM’de temsil düzeyi sadece yüzde 20 seviyesinde. Üstelik bu oran Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranı. Yerel yönetimlerde temsil daha da düşük düzeyde seyrediyor. 2019 yerel seçimlerinde 1.359 belediye başkanlığında 42 kadın (yüzde 3), 20.745 belediye meclis üyeliğinde 2.283 kadın (yüzde 11,01), 1.272 il genel meclis üyeliğinde 48 kadın (yüzde 3,77), 30 büyükşehir belediye başkanlığında üç kadın (yüzde 10) yer aldı. Geçtiğimiz yıl “‘Yarının Türkiyesi’ Kadınsız Masalarla Kurulamaz” başlıklı yazıda bu katılımın önündeki yapısal ve kültürel sorunlara değinmiştim.
Ulusal Demokrasi Enstitüsü Türkiye şubesinin Metropol Araştırma desteğiyle yaptığı “Siyasi Partilerde Kadın Katılımı” araştırması da bu yapısal sorunlara işaret ediyor. Araştırmaya katılan kadınların yarısından fazlası (yüzde 54) eş ve çocukları ile ilgili sorumlulukların siyasette aktif olmalarını engellediğini veya zorlaştırdığını belirtirken erkeklerde bu oran yüzde 38 civarında. Araştırmaya katılan siyasi parti üyelerine göre kadınların siyaseten ilerlemesinin önünde en büyük engel sermaye eksikliği olarak kaydedilirken, toplumsal cinsiyet rollerinin etkisine de vurgu yapılıyor. Kadınların parti içi güç dinamiklerini etkileyen etkinliklere katılamamasında en önemli faktörün, ailevi sorumluluklara öncelik vermelerine neden olan cinsiyet rolleri olduğu belirtiliyor.
Öte yandan üzerinde durulması gereken başka önemli bir konu; “Siyasi Partilerde Kadın Katılımı” araştırmasının, Ben Seçerim Derneği’nin yaptığı “Siyasette Kadın Araştırması”ndaki kadınların siyasetteki temsilinin partilere yönelik oy davranışını etkileyebilecek önemde oluşu bulgusunu destekleyecek nitelikte veriler ortaya koyması. AK Parti, CHP, İYİ Parti ve HDP’de aktif olarak çalışan 1.999 kişiyle yapılan anket, altı ilde düzenlenen odak grup görüşmeleriyle hazırlanmış. Araştırmaya katılan parti üyelerinin yüzde 90’ı, seçimlerde kadın aday gösterilmesinin partilerine oy artışı olarak geri döneceği kanaatini taşıyor. “Siyasette Kadın Araştırması”nda “Bir partiyi kadın adaylara öncelik verdiği için özellikle tercih eder misiniz? sorusuna ‘evet’ cevabını verenlerin oranı yüzde 37 olarak yer almıştı. Araştırmada kadınların yüzde 46’sı, erkeklerin de yüzde 28’i kadın adayların oy tercihi üzerinde etkisi olabileceğini vurguluyordu. Yine NDI Türkiye’nin yaptığı “Gençlerin Politik Tercihleri” araştırmasında da “Tüm nitelikleri aynı olan biri erkek biri kadın iki aday seçime girseydi hangisine oy verirsiniz?” sorusuna gençlerin yüzde 40’ı (genç kadınların yüzde 52’si) ‘kadın aday’ cevabını veriyor.
Araştırmalar, Türkiye toplumunun hem seçmen hem de parti düzeyinde kadınların siyasette temsilini önemsediğini ve buna istekli olduğunu, değişimi de kadınların siyasete katılımı üzerinden değerlendirdiğini ortaya koyuyor. Özellikle gençler ve kadınlar için kadın adaylar oy davranışını etkilemede önemli bir faktör olarak görülüyor. Mahmut Tuncer’in ‘Bakkal Amca’ parçasını hatırlarsak; aslında helva yapmak için gerekli ortam hazır. Bakalım siyasi partiler önümüzdeki yerel seçimlerde toplumun bu talebini yeterince değerlendirebilecek mi?