Tacoma Köprüsü

Sorunlara kısa vadeli parlak çözümler sunan finansal mühendislik uygulamaları başta çok çekici gelebilir. Bu çekici önerilerin daha sonra büyük sorunlar yaratması da olası.

Tacoma Köprüsü, Washington sınırları içerisindeki Tacoma kenti ile Kitsap Yarımadası’nı birbirine bağlamak üzere inşa edilecek köprülerin ilkiydi. Yapımının planlandığı 1938’de Golden Gate Köprüsü ve George Washington Köprüsü’nün arkasından, dünyanın üçüncü en uzun asma köprüsü olacaktı.

 

Bu köprünün yapımı için Clark Eldridge adlı yerel bir mühendis seçildi. Eldridge, geleneksel bir asma köprü tasarımı önerdi.

 

Ancak bu esnada iki köprü mühendisi, Leon Moisseiff ve Frederick Lienhard, ana kabloların sertliğinin, asılı bir yapıyı yanal olarak iterek statik rüzgâr basıncının %50’sini emeceğini iddia eden bir makale yayınlamışlardı. Moisseiff, Eldridge’in tasarladığı 7,6 metre derinliğindeki geleneksek kafes kirişler yerine, köprünün 2,4 metre derinliğinde plaka kirişlerle güçlendirilerek yapılabileceğini iddia etti. İnşaat maliyetlerini önemli ölçüde azaltacak olan bu seçenek onaylandı. Böylece köprünün inşası için başta düşünülen 11 milyon dolar yerine, 6 milyon dolar tahsis edildi.

 

İki şeritli köprünün inşaatına 23 Kasım 1938’de başlandı. 1 Temmuz 1940’ta trafiğe açıldıysa da sürücüler, köprünün dikey olarak salınım yaptığını fark ettiler. Sorunu analiz etmesi için Washington Üniversitesi’nden bir mühendislik profesörü görevlendirildi. O ve öğrencileri yaptıkları çalışmaların sonucunu 2 Kasım 1940’ta sundular. Ancak önerileri tartışılamadı bile. Köprü bu rapordan beş gün sonra, 7 Kasım 1940’ta çöktü. Köprünün çöküş anı kameralara aşağıdaki gibi yansıdı.

Yapımdaki Hata Neydi?

 

Köprünün ulaşıma açıldıktan beş ay sonra çok da güçlü sayılamayacak 65 km/saat hızında esen rüzgârın etkisiyle yıkılmasının nedeni rezonansa girmesiydi. Köprü, bir saatten fazla devam eden artan genlikli salınım hareketine dayanamamıştı.

 

Rüzgâr Tüneli ve Sönümleyici Plakalar

 

Yapımında daha az miktarda çelik kullanıldığı için köprü oldukça ucuza mal olmuştu. Ancak sorun sadece bu değildi. Rüzgârın köprünün doğal frekanslarından birini yakalamasına engel olmak için rüzgâr delikleri konması gerekiyordu. Tacoma Köprüsü’nde rüzgâr deliği de yoktu.

 

Rezonans dalgalarını engellemenin bir yolu da bu dalgaların gezinebileceği alanı küçültmekti. Köprü yolu monoblok tek parça yerine plakalar halinde yapılsaydı rezonans dalgaları sönümlenecek ve yıkım muhtemelen gerçekleşmeyecekti.

 

Tacoma Köprüsü deneyimi sonrası mühendisler, rezonans etkisini küçültmek ve engellemek için günümüzde sönümleyiciler kullanıyor ve proje aşamasında rüzgâr tüneli testleri yapıyor.

 

Uygun Adım Marş!

 

Askerlikte de uygulanan bir kural vardır. Askeri birlikler köprüyü geçerken askerlerin adımlarındaki ritmin frekansının, bu adımların köprüde yarattığı çok zayıf titreşimlerle aynı fazda olması rezonansa yol açabilir. Bu durum köprüde yıkıcı bir etkiye dönüşebilir. Bu nedenle komutanları, birliklerin uygun adım yürüyüşünü durdurup “rahat yürüyüş” komutu verirler.

 

Finansal Tacoma Köprüsü

 

Sabit hızda esen bir rüzgârın, yapının doğal frekanslarından birini yakalayıp salınımı hızlandırması ve yapıyı riske atması, ekonomi veya finansta mümkün mü?

 

Bunun en yakın örneğini Türkiye’de 128 milyar $ meselesinde yaşadık.

 

Mart 2019 ile Kasım 2020 arasında Uğur Gürses’in “arka kapı” olarak nitelendirdiği satışlar yapıldı. Ortada pandemi yokken faizleri hızlıca düşürme hevesi dövize talep yaratmış, çözüm olarak rezerv satmaya girişilince de Merkez Bankası’nın (TCMB) net rezervleri çoktan negatife geçmişti.

 

Türk lirasının değer kaybından en çok zarar görecek olan kamu, daha önce vazgeçtiği yurtiçinden döviz borçlanmaya tam gaz hız vermiş, üstüne “rüzgâr tüneli” olması gereken TCMB’yi de açık pozisyona sokmuştu. Böylece yatırımcılar Türk lirası değer kaybedince TCMB’nin bir ödemeler dengesi sorununda kamu ve özel sektöre yeterince destek veremeyeceğini fiyatlamaya başlamıştı. Finansal yapının zayıf karnı döviz riski iken, risk daha da artırılmıştı. 2020’nin Mart ayında pandemi, Tacoma Köprüsü’ne vuran rüzgâr gibi esmeye başlayınca rezerv kaybı daha da derinleşmiş ve ekonomideki salınımları hızlandırmıştı.

 

Aşağıdaki tabloda görebileceğiniz gibi 2018’in Haziran ayında döviz riskini iyi kötü dengeleyen tek kurum TCMB’ydi. Oysa Kasım 2020’de yarattığı döviz açığı ile artık hazine ile beraber köprüye aynı yönde kuvvet uygulamaktaydı.

 

 

Köprü Sağlamdır Garantisi

 

Değer kaybeden TL nedeniyle fiyat istikrarı, kaybolan güven nedeniyle de finansal istikrar riske girmiş, ödemeler dengesi krizi kapıya kadar gelmişti. Bu salınımdan Kasım 2020’de yapılan Hazine ve Maliye Bakanı ve TCMB başkan değişikliği ile kurtulabilmiştik. Bu iki görev değişimi ekonomiyi yıkıma götürecek rezonansı sönümleyici etki yaratmıştı. Böylece bir sonraki dış etkiye kadar bahar havasının esmesine neden olmuştu.

 

Bu bahar havası Mart 2021’de yeniden TCMB başkan değişikliği ile sona erse de, Eylül 2021’e kadar ciddi bir rüzgârla karşılaşılmadı. Ancak bu kez hükümet köprünün üstünde uygun adım yürümeye başlayarak kendi rezonansını yarattı. Eylül ayında faizleri enflasyonun altına tekrar indirmek için bahaneler ortaya atılmaya başlandı. Sonra çekirdek enflasyon, cari fazla, “Biz kura bakmıyoruz”, Çin modeli, Yeni Ekonomik Model (YEM), “nas” derken Aralık ayında köprü şiddetli şekilde sallanmaya başladı. Doların 18 TL’ye çıkması ve bankacılık sistemine güvenin sarsılmasıyla hükümet, köprünün üstündeki uygun adım yürüyüşünü durdurdu. Kur korumalı mevduat açıklanarak birkaç yüz bin mevduat sahibine köprünün yıkılmayacağına dair devlet garantisi verildi ve kriz tekrar sönümlendirildi.

 

Son kriz bir dış etkiden kaynaklanmadı. Ancak çıktıları yıkıcı oldu. TCMB faizleri %14 iken bugün mevduat faizleri %22’ye, kredi faizleri %30’a yükseldi. Eylül başında %18,5 olan tahvil faizleri yıl sonunda %25’e yükseldi. Yıl sonu TÜİK enflasyonu muhtemelen %30’u geçecek, gıda enflasyonu ise %40’a yaklaşmış olacak.

 

Suni Rüzgâr Estirilir mi?

 

Bu krizi bastırmak isterken “kapı arkası” satış yöntemi yeni Hazine ve Maliye Bakanı’nın görevi devralmasıyla beraber yeniden devreye girdi.

 

Bu yönteme dönüş, Türk lirasının yeni değer kayıplarında kamunun döviz açığının daha da artabileceği anlamına geliyor. Kur korumalı ürün ise Türk lirasının değer kaybının TCMB faizinin üstünde olması halinde bütçe açığını artıracak. Böylece yetersiz rezerv ve kamu maliyesi endişeleri birleşerek bir sonraki salınımın hızlanmasına yol açabilecek. Kur korumalı mevduatın bütçeye hasar vermemesi için suni rüzgârlar yaratılıp rezerv kaybının artması da bir olasılık.

 

Finansal Mühendislik Kazaları

 

Washington Üniversitesi’ndeki profesörün 1940’ta yaptığı gibi, yapılması gerekenler iktisatçılar tarafından sıkça yazılıp çiziliyor. Buna rağmen Kasım 2020 sonrasında finansal köprümüz dış bir etki olmadan iki ciddi salınıma girdi.

 

Şu anda bu salınım riski yüksek köprünün temel yapısal sorunları olduğunu yine unutmuş görünüyoruz. İleride karşılaşabileceğimiz bir dış rüzgârın etkisini azaltacak rüzgâr tünelleri ve sönümleyicileri inşa etmek yerine son salınımı durdurmanın rahatlığını yaşıyoruz.

 

Sorunlara kısa vadeli parlak çözümler sunan finansal mühendislik uygulamaları Moisseiff’in 1938’de yaptığı gibi başta çok çekici gelebilir. Bu çekici önerilerin daha sonra büyük sorunlar yaratması da olası. Tacoma Köprüsü Moisseff’in kariyerine mal oldu. Köprü ve aerodinamik tasarımcıları ise bu kazadan birçok ders çıkardı. Tacoma Köprüsü kaza anında boşaltılmıştı. Bir arabanın içinde bir köpek mahsur kalmıştı. Başka can kaybı olmadı.

 

Finansal mühendislik kazalarında sonuçlar daha ağır olabiliyor. 2008 global krizinin taşlarını döşeyen de finansal mühendislikti.

 

Umalım ki biz de bu finansal mühendislikle önemli bir maliyet ortaya çıkmadan daha sağlam yapılar inşa etmek için gereken vakti ve tecrübeyi kazanmışızdır.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.