Demokratik süreçlerin işlediği ve yönetimin seçimlerle belirlendiği bir ülkede, asıl olan iyi yöneticilerin varlığı değil, devletin demokratik karakteri, tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğunun kabul edilmesi, yasaların demokratik geleneğe göre hazırlanmış olması ve bunların düzenli olarak uygulanmasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “esasen Türkiye’de sorunların kaynağının 1960’tan beri hep darbeciler tarafından yapılan anayasalar olduğu açıktır” ifadesiyle gündeme gelen […]

Soğuk savaş dönemi kavramlarıyla toplumu ayrıştıran her söylem, hem sahte kavgalar üzerinden yıllarımızı tüketiyor, hem ideolojik arınma ihtiyacını öteliyor, hem de Türkiye’nin soğuk savaşını uzatıyor ve milletleşme sürecini erteliyor. “Maske takmak, insana yüktür. Hem taşıyana hem de onu anlamaya çalışana…” Dostoyevski Son yıllarda, siyasetin normalleşmesine ilişkin talep artıyor. Neredeyse tüm siyasi partiler, sivil toplum örgütleri […]

Sahte güvenlik kaygıları üzerinden devleti, siyaseti ve toplumu ‘esir’ almayı amaçlayan tutum ve anlayışlar güvenliği sağlayamaz. Bilakis güvenliği tehdit eder, riski artırır ve öngörülemeyen hatalara yol açar. Çıkış; bu tutumun içerdiği komplikasyonları ortaya koymak, bu anlayışa izin vermemek, üretilmiş güvenlik kaygılarına esir olmamak ve siyasi mekanizmaları işletmektir. Türkiye, kuruluş sürecindeki koşulların etkisiyle, güvenlik kaygısını önemseyen […]

Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren var olan ve yıllar içinde değişiklik göstererek varlığını sürdüren sahiplik anlayışından kurtulmak, devletin demokratik dönüşümü için önemlidir. Çözüm ise milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin benimsediği “ulu devlet” ile sol ve seküler kesimlerin sıklıkla atıf yaptığı “ulus devlet” anlayışlarının gözden geçirilmesidir. Devlete ilişkin yönetim modelleri, genel anlamıyla, yöneticilerin göreve geliş biçimleri üzerinden analiz edilir. En yaygın […]

Devletin demokratik dönüşümünün tamamlanması; anarşizmin egemen olması, ülkenin terör unsurlarına teslim olması ve ‘beka’ sorunu yaşaması demek değildir. Bunlar; kendini devletin ‘sahibi’ gibi konumlandıranların vesayetlerini sürdürmek için ürettikleri bahanelerdir. Osmanlı Devleti’nin ilk Dışişleri Bakanı Reisü’l-Küttab Akif Efendi, 1822 yılında yazdığı makalede, devletin bekası konusunu işler ve bu konuda üç ihtimalin olduğunu şu şekilde ifade eder: […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.