Bugün itibarıyla gelinen süreçte ülke, gelişmiş demokrasilerden farklı olarak kamusal alanın tam olarak kamusal alan olmadığı bir keyfilik döneminden geçiyor. Bu, sadece bugünün değil, öteden beri devam edegelen çağdaşlaşma süreçlerindeki doğal çatışma süreçlerinin de bir ürünü ve belli bir sosyolojiye dayanıyor. Türk Modernleşme devirlerinin bugüne de süregelen en temel sorunudur çağdaşlaşma. Çağdaşlaşma, adı üstünde bir […]

Başlangıç yıllarında elitlerin “nihaî bir form” ve “uygarlığın bir gereği” olarak topluma dayattığı seküler uygulamalar yerine şimdi de devlet ve demokrasimiz; şekilsiz kalabalıklarla onların henüz belli bir form, hukuk ve örfe göre tanzim edilmemiş eğilimlerini popülist demagogların son haddine kadar manipüle ettiği bir siyaset jargonuna kurban edildi. Türkiye bugün bu zor dönemeci aşmaya çalışıyor. Sene […]

Bir iktidar devrinde başvekilin kullandığı 4.500 liralık bir kredinin bile özenle kayda geçirildiği ve denetime açıldığı bir yerden, Varlık Fonu gibi devasa bütçelere sahip çok önemli kamu kurum ve kuruluşlarının Sayıştay denetimi dışında tutulduğu bir devrin çelişkisidir ülkenin yol ayrımı.     Atatürk ölmüş, Meclis toplanmış, İnönü Cumhurbaşkanı fakat daha Çankaya’ya taşınamamış. Bayar da Başvekil.   […]

Mustafa Kemal’in, bir muhalefet partisine ihtiyaç duymasının birkaç nedeni vardı. Halkın artan rahatsızlığı, emin olunan bir yapıya akıtılmalı ve kontrol altında tutulmalıydı. Giderek daha fazla şikâyet edilen Cumhuriyet Halk Fırkası yönetimine denetlendiği hissi verilmeliydi. Meydana bir rakip salarak İsmet Paşa’ya tek olmadığı anlatılmalı, Paşa’nın gücü dizginlenmeliydi. Dış dünyaya da memlekette bir cumhuriyet idaresinin olduğunu gösteren […]

1919’da Kürd Kadınları Teâli Cemiyeti ile çalınan maya, Kürt toplumunda tutar. Zira İstanbul’da ilk adımın atıldığı günden itibaren, Kürt kadınların başlattığı modern ve örgütlü mücadele, kimi zamanlar kesintilere uğrasa da bir süreklilik kazanır, faaliyet sahaları çeşitlenir ve farklı coğrafyalara taşınarak yayılır.   20’nci yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu’nda yeni bir sayfanın açılacağı bellidir. Herkes bu tarihsel […]

Mustafa Remzi Bucak, 1965 yılında İsmet İnönü’ye yazdığı mektupta açık bir çağrıda bulunur. İnönü’nün 4 Şubat 1964’te New York Times’a verdiği Kıbrıs meselesiyle alakalı söyleşisinde Kıbrıs düğümünün ancak federasyon ile çözülebileceğini belirtmesi üzerine Bucak, “Kıbrıs’ta 80 bin kişi için istediğiniz federasyonu, Türkiye’deki 8 milyon Kürt için de düşünür müsünüz?” diye sorar.   Mustafa Remzi Bucak, […]

Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı için bir felaketle sonuçlanması, ülkeyi savaşa sokan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin popülarite ve güç kaybetmesine neden olur. İttihat ve Terakki Cemiyeti muhalifi liberaller kısa bir süre ön plana çıksa da sonrasında özellikle İzmir’in İtilaf Devletlerinin desteğiyle Yunanlılar tarafından işgal edilmesi, tüm milliyetçi güçleri seferber eder. Yazının birinci bölümüne buradan erişebilirsiniz. Birinci Dünya […]

Hans-Lukas Kieser “Türklüğe İhtida” adlı eserinde, yakın dönem Osmanlı-Türkiye tarihine bir şekilde damgasını vuran Osmanlı elitlerinin İsviçre’deki izlerini sürüyor. Farklı zamanlarda İsviçre’de sahneye çıkan elit kuşaklardaki fikri dönüşümlerini tahlil ediyor ve bu dönüşümlerin yarattığı siyasi-içtimai tabloyu resmediyor. İsviçre, 19’uncu yüzyılın ortalarından 20’nci yüzyılın ortalarına kadar, dünyanın farklı bölgelerinden siyasi sığınmacıların ve öğrencilerin yoğun olarak rağbet ettikleri […]

Atatürk’ün devlet tarafından dayatılan resmi bir kimlikten toplumsal tabanda üretilen bir kimliğe dönüşmesindeki temel faktör AK Parti iktidarıdır. Bir başka ifadeyle Atatürkçülüğe yönelişi hızlandıran en mühim unsur AK Parti’nin siyasi ve iktisadi alandaki tercihlerinden duyulan rahatsızlıktır. Türkiye’de son yıllarda görünürlüğünü ve etkisini her geçen gün daha fazla hissettiren bir Kemalist canlanış var. Bilhassa 10 Kasım […]

Yakup Kadri, yayınlanmasından otuz yıl sonra romanının üçüncü baskısı için yazdığı notta aradan geçen yılları değerlendirir. Birinci bölümde anlattığı milli mücadele ruhundan eser kalmadığından yakınır. Üçüncü bölümde hayalini kurduğu Ankara’ya “o zamanlar, bir gün gelip öleceğini aklımın ucundan geçirmediğim” dediği “Atatürk’ün öncülüğü ve rehberliğiyle” yirmi yıl içinde varacağını ummuştur. Heyhat, iki yirmi yıl geçmesine rağmen […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.