Tarikat ve cemaat, Allah rızası için kendini kamu hizmetine adama iken; bugün devletten iş bulma ve kamudan ihale, teşvik, tahsis alarak zengin olma, holding kurma aparatına dönüşmüş durumdadır. İnsanın, kendi vicdanını kandırması kadar sefil bir ahlaki seviye(sizlik) yoktur.

Hukuk evrensel normların değil de kültürel, ekonomik veya sosyal sermayeye sahip seçkinlerin manevra alanı haline geldiğinde ‘kapatma’ eylemine sınır koyabilmek mümkün görünmemekte. Bu da zamanla toplumda tek örgütlenme biçimini ortaya çıkaracaktır; siyasal sınırların gölgesinde, ona tabi bir devlet teşkilatı olarak hareket eden seçmen kitleleri. “Çünkü nedenler ve sonuçlar konusunda yargı yürütmek çok güç bir şeydir; […]

Modern Avrupalı sosyologların çoğunluğu cemaat olgusunu eski, gelenekçi, komünalist ve bireye hayat hakkı vermeyen bir topluluk olarak görür. Cemaat, Ortaçağ feodal düzenin aşiret, tarikat, lonca yapılarıdır. Bu yapılarda birey yoktur. Cemaat aidiyeti, bireyin boy vermesine imkân vermez. Cemaat olgusu üzerine sosyologların ciddi bir müktesebatı var. İlk defa Alman sosyolog F. Tönnies Cemaat ve Cemiyet adlı […]

Şahsiyet farklılıktır. Kimlik değil, kişiliktir. Hiç kimseye benzememektir. Nevi şahsına münhasır olmak ya da bir alamet-i farika haline gelebilmektir. Şahsiyet cemiyette oluşur, diğerleriyle ilişki içindeyken inşa ettiğiniz bir şeydir. Şahsiyet; cemiyeti, kamuyu, tüm ötekileri öngörmeden mümkün değildir. “Şahsiyet”ten ahlakı ve haysiyeti çıkardığımızda geriye kalan palyaçoluktur. Tıpkı Perspektif’te geçen hafta yazdığım “Haysiyetin Sosyolojisi” yazısında olduğu gibi […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.