Mutlak bir adalet yoktur. Zira insan aklı yalnızca göreceli değerleri kavrayabilir ve bir şeyin adil olup olmadığını tayin ederken kendi değerlerine göre bir yargıda bulunur. Ama bu yargı, zıt bir değer yargısı olasılığını dışlayamaz. “Mutlak adalet, irrasyonel bir idealdir.” 20’nci yüzyılın önde gelen hukuk teorisyenlerinden Hans Kelsen, 1881’de Prag’da dünyaya gelir. Almanca konuşan Yahudi bir […]

Mitsel-politik analizler siyasi aktörlerin yenilenmesinin, özeleştirinin önünde de en büyük engeldir. Nitekim esasını teşkil eden “doğallaştırma” neticesinde onu dile getiren aktörlerin kendi konum ve söylemlerini sorgulamasının önünü tıkar. Tutarsızlıkların işaret edilmesini engeller. Türk siyasetine dair analizler ekseriyetle demokratlar ve demokrat olmayanlar, yani otokratlar (ya da otoriter rejim yanlıları) ayrımını odak noktasına alarak kurgulanıyor. Hem yurt […]

İktidarın büyük ölçüde hem finanse ettiği hem de belli bir hedefe doğru yönlendirdiği basın-yayın kuruluşlarındaki profesyoneller bir tarafa, muhalif basındaki yazarların da karşı taraftaki profesyonellerden çok da farklı olmadığı görülüyor. Onlar da demokrasiden çok yukarıda bir şekilde işaret edilen “dogmatik kurgu” üzerinden bir söylem geliştiriyorlar. Gökalp, Cumhuriyet gazetesinde yazdığı geç dönem yazılarından birine “Yirminci Asrın […]

Dindar tutum ve bilincin son yıllardaki demokrasi nefretini, sadece bir egemenlik tasavvuruyla açıklamak mümkün olmasa da, bu tasavvurun kamusallığında ifşâ olan varoluşsal hoyratlığın kimseye, en başta dindarlara bir faydasının dokunacağını söylemek imkânsız. Aşağıda İhsan Fazlıoğlu’na ait cümleleri –demokrasi önermeleri diyebiliriz- Dünyabizim sitesinden aldım. Şöyle sunuluyor: “Twitter’da ufkumuzu açan, düşündüren, hüzünlendiren ve dahası içinde bulunduğumuz ahvalle […]

İlk bakışta ikinci bir soğuk savaş dönemi gibi görünen bu yeni dönemde tehdit başka bir güç blokundan gelmiyor. Karmaşık sorunlarla baş edemememizden ve buna karşılık olarak da popülistlerin basitliği, ciddiyetsizliği ve inkârı yeniden çağırmasından kaynaklanıyor. Dünya bir kez daha Doğu ve Batı güçleri arasında rekabet alanlarına bölündü. Peki bu yeni bir soğuk savaş mı yoksa […]

Dokuz ana başlık ve 2.000’den fazla somut hedefle kitlelerin önüne çıkan muhalefet, tarihimizde belki de ilk defa olmak üzere gündemi spekülatif ve belirsiz alandan gözle görülür bir alana, güvenin nasıl tesis edileceği üzerine çekti.   Her devir yeni levhalar yazar, yeni anıtlar diker. Fakat o da kendi süreğini takip eder. Hiçbir şey ilksiz değildir. Her […]

Bireyler, toplumsal ve tarihsel aidiyetler ile kendilikler inşa ederken ve güven duygusu oluştururken, bireysel yaratıcılıkları ve özgünlükleri ile de kendi kültürlerini zenginleştirirler. Bu dengenin kaybolması, sürekli gündemde tutulan ancak bir türlü gerçekleştirilemeyen güvenlikçi paradigmaların bireysel yetkinleşmeler üzerindeki baskılamalarına süreklilik sağlar. Adonis’e göre bireylerde görülen suskunluk, kabuğuna çekilme, unutma, sorunları açıkça konuşamama, bu kültürün yansımalarıdır. Şiirlerinde […]

Türkiye’nin yeni yüzyılını başarılı kılabilmesinin yolu, ulusal ve bölgesel düzeyde birbirine paralel olarak gerçekleştireceği demokrasi, adalet/hukuk ve barış hamleleridir. İç/dış güvenliğin temini, ekonomik refahın sağlanması, toplumsal barışın hayata geçirilmesi ve geleceği tayin edecek bir iradenin ortaya konulması, bu hamlelerin ürünü olacaktır. Türkiye, 2003 ile 2013 yılları arasında kapsamlı bir dönüşüm yaşadı. Dönüşümün kurumlara yansıması, uygulama […]

İslamcı çizgi mutlak olanla (din) mutlak olduğuna inandığı başka bir mutlak (akıl) -çünkü hâkim paradigmaya göre İslam “akıl ve mantık dinidir”- üzerinden ilişki kurmaya çalıştığı için çıkmazdadır. O yüzden aklın ürettiği dinî sonuç ve çıkarımlara mutlak bir anlam yükler ve bunlara uymayanları tekfir eder. Yahya Kemal mütareke yıllarının hemen sonrasında Türk İstiklal Harbi’nin en ateşli […]

İktidar ve muhalefet arasında yaşanan siyasi rekabette “yasaklamalar” üzerinden üretilen politikaların, ülke ve toplum çıkarlarına demokratik bir katkı sağlamadığı en büyük gerçekliktir. Bir ülkedeki vatandaşlar, insan hakları ve özgürlükler hususunda olduğu gibi, kendi ülkesinin yönetimine katılma ya da yönetimi eleştirme hakkında da hukuk güvencesi istemektedir. Hukuki güvence, aynı zamanda yargı garantisi anlamına gelmektedir. Bir ülkede, hukukun ilerleyebilmesi […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.