Esad rejiminin çöküşü, Ortadoğu’daki güç dengelerinde önemli bir dönüşümü beraberinde getirmiş ve bu süreç, Türkiye’nin Suriye politikalarını yeniden tanımlamasını gerektirirken, iç siyasetindeki ideolojik uçurumları derinleştirmiştir. Özellikle muhafazakâr milliyetçi ve seküler milliyetçi kamplar arasındaki bu fikrî ayrım, Türkiye’nin bölgeye yönelik stratejik vizyonunu belirlemede çeşitli çelişkiler yaratmaktadır.

Geldiğimiz noktada iç savaş, El Kaide, IŞİD, istikrarsızlık, yolsuzluk ve belirsizlikle andığımız, İran’ın nüfuz alanından çıkamayan bir milis devletine dönüşmüş Irak’ın hikâyesi, bölge aktörlerini halen teyakkuzda tutuyor. Suriye’nin Irak’a benzeyeceğini söylemek mevcut gidişat açısından acelecilik olsa da benzer hatalara düşmenin getireceği toplam farklı olmayabilir.

Suriye’de rejimin bildiğimiz, gördüğümüz biçimde devrilmesinin bölgeye, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzuna, Kürt meselesinin seyrine ve iç siyasete etkisi olacağı muhakkak. Ancak bu müstakbel etkiyi hakkınca değerlendirebilmek için en az birkaç şeyi yerli yerine oturtan bir perspektife ihtiyaç var. İktidarını muhafaza etti, Suriye’nin geleceğini onsuz düşünmek mümkün değil derken 10 gün içinde ne Esad kaldı Suriye’de ne […]

Suriye Devrimi 2.0 söylemi, doğru bir söylem değil. Suriye’deki muhalefet geçtiğimiz senelerde yaptığı hatalardan ders çıkardığı bir süreci devam ettiriyor. Askeri, siyasi ve diplomatik olarak gelişim gösteriyor. Bu açıdan Esed’in askeri olarak da siyasi olarak da zor günler yaşayacağını belirtmek gerekiyor. Esed, müttefikleri için giderek maliyeti yüksek bir varlığa dönüşüyor. Bu açıdan Rusya ve İran için sorgulanan bir konuma geldiğini söylemek gerekiyor.

2016’ya kadar yüzünü görmediğimiz, el-Kaide’nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi’nin lideriyken örgütten koptuğunu ilan eden Muhammed el-Colani ile 2021’in bir eylül günü İdlib’de görüştüm. “Suriye’yi yönetmeye hazırız, bu tecrübemiz var” diyordu. Yabancı savaşçıları kontrol edebilme kabiliyetine sahip olduğunu vurguluyor ve bu yolla da bir mesaj veriyordu… 

Erdoğan-Esad diyaloğunun Bağdat’ta yapılması yönündeki tartışmalar, Erdoğan’ın Nisan ayında Irak’a yaptığı ziyaretle başladı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani hükümetinin Bağdat teklifinin reddedilmediği anlaşılıyor. Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin’in açıklamalarındaki toplantının prensipte kabul edildiği detayı da bu süreçten itibaren diplomasi trafiğinin sürdüğüne işaret.

Sudan’ın başkenti Hartum’da krize giden yol, Şam’a doğru yola çıkanlar için bir ders niteliğinde. İster başkanlık saraylarında oturuyor, isterlerse askeri giysiler içinde olsunlar, tesir gücü, caydırıcılık veya hesap verme sorumluluğu olmayan diktatörlerle uzlaşmak trajik bir başarısızlığa davetiye çıkarmaktır. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan iki hafta önce Şam’a indiğinde (bu 2011’den bu yana Suudi […]

Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin bertaraf edilmesine ve Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin geri dönebilecekleri güvenli ve istikrarlı bölgelerin oluşmasına hizmet edecekse Suriye rejimi ile anlaşmanın çok doğru olacağı kanaatindeyim. Öte yandan Şam’dan gelen ilk demeçler bunun tam tersini düşündürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında dile getirdiği “Rusya-Türkiye-Suriye olarak bir süreç başlattık. Dışişleri […]

Suriye meselesinde “Türkiye kuzeyden çekilsin, rejim de Türkiye’ye terörle mücadelesinde yardımcı olsun” diyenlerin kimseyi artık güldürememesi bir yana; aslında -bölge halkları açısından da- Türkiye’nin güneyi, Suriye’nin kuzeyindeki gerçek tehdidin, arkasındaki malum güçlerle birlikte halihazırdaki rejimin kendisi olduğu gerçeğini görmekte fayda var!   Geçtiğimiz Mayıs ayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Esed ile görüşme çağrılarının ardından, “Bay Kemal’e […]

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.